Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/741 E. 2019/1129 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/741 Esas
KARAR NO : 2019/1129
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2017
NUMARASI : 2016/702 E. – 2017/76 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … unvanı ile 2010 yılından bu yana oto kiralama ve alım satım faaliyetlerinde bulunduğunu, işbu sektörde güvenilen ve tercih edilen bir firma olduğunu, bu nedenle, seçkin müşterilerine kiralamak amacıyla satın aldığı lüks araçlar büyük ölçüde önem arz ettiğini, bu araçların arızalı, bozuk veya herhangi bir şekilde kusurlu olduğunun tespit edilmesi halinde büyük ölçüde itibar kaybettiğini, araçların kiralanmasından vazgeçilmesi sonucunda da bu hususun kar kaybına yol açtığını, müvekkilinin zarar etmesine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin , davaya konu aracın kendisine satıldığı sırada davalı tarafından açık, net ve kesin olarak aldatıldığını, müvekkili tarafından öncelikle sözlü, daha sonra 12 Mayıs 2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile kendisine satılan ayıplı aracın ayıpsız olan misli veya üst modelleri ile değiştirilmesi talep edilmesine rağmen davalının kötü niyetli eylemleri nedeniyle davacı müvekkil zarara uğramaya devam ettiğini, müvekkilinin davalı tarafından aldatılmak suretiyle satın almış olduğu aracın ayıpsız misli veya aracın bir üst modeli ile değiştirilmesini talep ettiğini, bu talep borçlar kanunu kapsamında davacı müvekkilin yasal hakkı olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aracın tesliminden itibaren öngörülen yasal süre içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, aksine davacı taraf, araçta değişen parçalar olduğunu aracın satım ve teslimi sırasında bildiğini, keza davacı tarafça delil listesi içinde sunulan “feragatname” başlıklı metin, satın alınan dava konusu aracın belli parçalarının boyalı olduğu ve bu nedenle davacıya özel bir indirim uygulandığı bilgi ve beyanını içerdiğini, dolayısıyla davacı tarafın, zaten ilişkinin kurulduğu tarih itibariyle bildiği/vakıf olduğunu ve bu nedenle satıcı şirketi ibra ettiği bir durumdan dolayı, 2 yılı aşkın bir süre sonra derdest davayı ikamet ettiğini, davanın yasal süresi içinde açılmadığını, haksız ve kötü niyetli açıldığını, derdestlik itirazının kabulü ile davanın derdestlik yönünden reddini savunmuştur. İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.02.2017 tarihli 2016/702 E. – 2017/76 K.sayılı kararıyla; satışa konu araçtaki ayıbın satımından önce değişen parçalarının bulunduğu iddiasına dayandığı, davacı tarafça aracı 28/03/2015 tarihinde satın ve teslim alındığı, davacı tarafın beyanlarına itibar edilmesi halinde araçta ki ayıbın 22/04/2015 tarihinde servis kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacı tarafça öğrenildiği, davacı tarafın delil olarak gösterdiği ihtarnameyi 12/05/2015 tarihinde dava dışı … Tic.A.Ş. adına gönderdiği, davacı tarafça ibraz edilen feragat başlıklı yazıda açıkça görüldüğü üzere aracın davanın davalısından alınmış olduğu ancak çekilen ihtarnamenin davalıya gönderilmediğini, davada uygulanacak olan 6102 Sayılı Kanunun 23.maddesi dikkate alındığında davacının en iyi ihtimalle araçtaki ayıbı 22/04/2015 Tarihinde servis kayıtlarının incelenmesi neticesinde öğrendiğinin kabulü halinde davacı tarafın ayıbı 8 gün içinde davalı tarafa bildirmesinin gerektiği, dava öncesi davacı tarafça davalı tarafa ayıp bildiriminin yapıldığına ilişkin delil ibraz edilemediği gibi davanın 29/06/2016 tarihinde açıldığı bu haliyle davacı tarafın davasının hak düşürücü süreye uğradığı gerekçesiyle davacı tarafın davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 28.03.2015 tarihinde aracın satışı sırasında davalı tarafından “aracın sıfır olduğu” ancak “muhtelif yerlerinde boya olduğu”nun bildirildiği, müvekkiline “boyalı kısımdan dolayı sağlanan ilave indirim ile her türlü zararın karşılandığı ve bu sebeple satıcı yada üreticiye herhangi bir sorumluluk yüklenmeyeceğine” ilişkin feragatname imzalatıldığını, aracın ticari faaliyetlerde kullanıldığı sırada 22.04.2015 tarihinde aracın önceki servis kayıtlarının tesadüfen sunulduğunda, servis kayıtlarından aracın sıfır olmadığı, değişen parçalarının bulunduğunun anlaşıldığını, ihtarname keşide ederek iradesinin sakatlandığının açıkça beyan edildiğini, -Mahkemenin gerekçesinde TBK 23.maddeyi göstermişse de, maddede hak düşürücü süre belirtilmediğini, ihbar önellerinin hak düşürücü süre gibi değerlendirilerek karara gerekçe gösterilmesinin hukuk ve yasaya aykırı olduğunu, -Davalının marka değeri ve prestij ile satış konusu hakkında detaylı bilgi vermesi sonucunda dürüst satıcı intibası uyandırdığını, uzman bir kurumda gözden geçirtilmeden satın alınmasına sebep olduğunu, -Ayıpların basit bir inceleme yada olağan bir gözden geçirme ile ortaya çıkacak ayıplar olmadığını, servis kayıtlarıyla ortaya çıktığını, -Aracın sıfır araç olarak satıldığını ancak daha önce trafik tescili bulunduğunu, -Feragatnamede aracın boyalı olduğunun beyan edildiğini ancak değişen parça olduğuna ilişkin bilgi verilmediğini, değişen parçanın müvekkilinin iradesine doğrudan etki ettiğini, -Davalının ayıpları bilmesine rağmen müvekkilinden gizlediğini, müvekkilinin iradesinin fesada uğradığını -Feragatnamenin geçersiz olduğunu, -Ağır kusur ve irade fesadı hükümlerinin ticari satışlara da uygulanacağını, mahkemenin TBK’nın 225.maddesi açısından hukuki denetim yapmadığını, -İrade sakatlığının öğrenilmesinden itibaren 1 yıl içinde ihtarname ile davalıya iletildiğini, bildirimlerin hiçbir şekle tabi olmadığını, -Ağır kusurlu olan satıcının ayıbın kendisine süresinde bildirilmediğini ileri sürerek kısmen de olsa kurtulamayacağını, -Hileye ilişkin diğer taleplerin süre yönünden reddedilmesinin tazminat haklarına helal getirmeyeceğini, -Mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; davacının aynı taleplerle dava açtığını, davanın reddine karar verilerek Yargıtay’da olduğunu, davacı vekilinin İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesindeki husumetten red kararını temyiz edip bu davayı açtığını, derdestlik itirazlarının kabulü gerektiğini, davacının yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne aykırı davrandığını, araçtaki durumu bilerek satın aldığını, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla davacı tarafın esasa yönelik beyanlarına karşı savunmalarını yazmak suretiyle istinaf talebinin reddini istemiştir.Davacı vekili tarafından sunulan feragatname başlıklı belgede; “…sıfır aracın, sağ arka çamurluğunun ve sağ arka tamponunun boyalı olduğu, satın alımından önce satıcı tarafından bana (davacıya) açıklanmış olup; bu nedenle anılan araca ilişkin ilave bir indirim sağlanmıştır….” denildiği görülmüştür.Davacı şirketin Beşiktaş ….Noterliği’nin 12.05.2015 tarihli … yevmiye no’lu ihtarı ile; muhatap …Tic. A.Ş.’ ye “müvekkiline satılan aracın ayıplı olduğu, iare sakatlığına sebebiyet verdiği, tebliğden itibaren 15 gün içerisinde yeni ve ayıpsız olan veya üst modeliyle değiştirilmesinin” ihtar olunduğu, davalının … olduğu görülmektedir. Davacı vekilinin İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/781 E.sayılı dosyasında; 04.08.2015 tarihinde …Tic. A.Ş. Aleyhine araç satışından dolayı tazminat davası açtığı, husumet yönünden 06.05.2016 tarihli 2016/417 K.sayılı red kararı verildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin, dava dilekçesinde; davalıdan satın alınan aracın satışı sırasında müvekkilinin aldatıldığını, ayıplı çıktığını beyanla aracın ayıpsız olan misli veya üst modelleri ile değiştirilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin davacı tarafın araçtaki ayıbı 22.04.2015 tarihinde öğrendiği TTK 23.maddesi gereğince sekiz gün içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığını gerekçe göstererek hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinde, aracın satışı sırasında sıfır olduğunun aracın sağ arka çamurluğunun, ve sağ arka tamponunun boyalı olduğunun söylenmesine rağmen, 22.04.2015 tarihinde servis kayıtları incelendiğinde, aracın ağır hasarlı olduğunu gördüklerini, müvekkilinin aldatıldığını ileri sürdüğü, mahkemenin davacı vekilinin müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığına yönelik beyanlarını dikkate almadığı anlaşılmakla, 6098 sayılı TBK 231/1 maddesinde, “… Satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının, satılanın kendisine devrinden başlayarak 2 yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı bu sürenin geçmiş olmasında ortadan kalkmaz.” TBK 231/son maddesinde; “Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” hükmü düzenlenmekle, mahkemenin bu yasal düzenlemeler gereğince değerlendirme yapması gerekirken eksik inceleme ile karar verdiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.02.2017 tarihli 2016/702 E. – 2017/76 K.sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 16/05/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.