Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/73 E. 2020/2144 K. 11.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/73 Esas
KARAR NO : 2020/2144
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2017
NUMARASI : 2015/175 E. – 2017/559 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 11/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında … Mh. … yapım işi Eyup/İstanbul adresindeki inşaatın hazır betonu için 26.10.2013 tarihli satış sözleşmesi imzalanmış olduğu, sözleşme uyannca davacı edimini yerine getirmiş betonları davalıya teslim etmiş olduğun, davalının davacı şirketten almış olduğu beton karşılığında düzenlenen 13.11.2014 tarihli 10. 868, 00 TL bedelli, 14.11.2014 tarihli 18.590,00 TL bedelli, 15.11.2014 tarihli 12.727,00 TL bedelli ,17.11.2014 tarihli 16.445,00 TL bedelli, 18.11.2014 tarihli 18.876,00 TL bedelli, 19.11. 2014 tarihli 12 727,00 TL bedelli, 26.11.2014 tarihli 1.716,00 TL bedelli, 27.11.2014 tarihli 309,16 TL bedelli ve 28/11/2014 tarihli, 1.287,00 TL bedelli faturalara ait borcunu ödememiş olduğunu, davalının toplam borcunun 93.130,20 TL olduğunu, davacı tarafından sözleşmedeki maddelere tamamen uyulduğunu ve beton sevkiyatında hiçbir aksaklık olmadığını, davalı tarafından ödemelerin yapılmamış olduğunu, davalının borcunu ödememis üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile davalı aleyhine takip başlatıldığını davalı tarafça borca haksız yere itiraz edildiğini takibinin bunun üzerine durdurulduğunu belirterek icra takibine yapılan itirazın iptaline takibin devamına, davalının haksız itirazı nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacını betonları teslim ettiği iddiasının doğru olmadığını, davacının taahhüdünü yerine getirmemiş ve geç teslimat yapmış ve müvekkilinin cezalı duruma düşmesine sebep olmuş olduğunu, inşaatın gecikmesi sonucu davalı şirketin ceza ödemek zorunda kalmış olduğunu, davacının kısa aralıklarla betona zam yaptığını, davalı şirketin bu nedenle sözleşmeyi fesih etmeye teşebbüs ettiğini, fakat hazır beton şirketleri arasında anlaşma olduğundan başka şirketlerin beton vermediğini, inşaat alanında hafriyatta yerin dolgu toprak çıkması nedeniyle dava dışı işveren Milli Eğitimin kazık çakılmasını talep ettiği ve bunun sonucu yapılan işlem ile yapılan masraf işveren tarafından kabul edilmemesi sonucu müvekkilinin zarara girdiğini belirterek haksız davanın reddine haksız takip nedeniyle %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….davacının satım sözleşmesi kapsamında davalıya satmış olduğu hazır beton nedeniyle faturaya dayalı alacağın tahsil istemiyle icra takibi başlattığı, faturaların gerçek ve sözleşmeden kaynaklı düzenlendiği ve davalı tarafça fatura konusu malların ve faturaların birer suretinin teslim alındığı, mal teslimi olgusunun usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve belgeler ile süresinde itiraz edilmeyen faturalardan anlaşıldığı, davalının borca itirazının haksız olduğu, gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacının davalı hakkında başlatmış olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın iptaline, takip konusu asıl alacak 93.130,20-TL olmak üzere toplam 93.130,20-TL alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile takibin devamına, davacının icra inkar tazminatının kabulü ile, alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davaya konu faturaların içeriğindeki malların müvekkiline teslim edilmediğini, faturanın tek başına alacağı ispatlamadığını, Sevk irsaliyelerinin tek başına mal teslimini ispata yeterli olmadığını, faturaların düzenlendiği tarih olan 13.11.2014 ve 28.11.2014 tarihleri arasında faturaya konu malların teslim edildiği yerde faaliyette bulunmadığından söz konusu malların tesliminin de buraya yapılmasının mümkün olmadığını, müvekkilin bahsi geçen tarihlerde söz konusu lisenin yapım işini 19.05.2014 tarihi itibarı ile bitirdiğini, sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında bulunan imzanın müvekkil şirket çalışanına ait olmadığını, bu imzaların davacının iddia ettiği gibi müvekkili çalışanına ait olup olmadığı üzerinde durularak, bu imzanın müvekkil çalışanına ait olduğu tespit edildiğinde ancak bu faturaya konu malın da davalıya teslim edildiğinin kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, faturalara konu borcun ödenmediği iddiası ile başlatılan takipte İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasındaki 26.10.2013 Tarihli hazır beton satış sözleşmesi ihtilafsızdır. Takibe konu faturalar ve dayanağı sevk irsaliyelerinin teslim alan kısımlarında imzalar mevcuttur.Davalı davaya cevap dilekçesinde davalının taahhüdünü yerine getirmediğini, geç teslimat yapıldığını, müvekkilinin cezalı duruma düştüğünü, müvekkilinin nezdinde çalışan ve yaptığı yolsuzluk ortaya çıkınca işine son verilen çalışanı ile müvekkiline vermediği beton için kestiği faturaları kabul ettirip müvekkilini zarara uğrattığını, hayali faturaların işine son verilen eski çalışanı aracılığıyla müvekkili şirkete sokulmaya çalışıldığını savunmuştur. Davalı vekili 28.06.2016 tarihli dilekçesinde ise; “müvekkilinin 6 ay gibi bir süre ile ailevi sorunları ile ilgilendiğini, şirkete döndüğünde işleri takip ettirdiği şahıs ve şahısların şirketine, olmayan faturaların kendi bilgisi ve rızası dışında sehven işlendiğini, şirketin içinin boşaltıldığını, kendisinin oyalandığını çok sonradan öğrendiğini, ilgili kişiler hakkında şikayetçi olduğunu, ceza davasının devam ettiğini” belirtmiştir.Somut uyuşmazlıkta; takibe konu faturalarda teslim alan imzası mevcut olup davalı vekilinin 28.06.2016 Tarihli dilekçe içeriğine göre ise faturaların bilgisi ve rızası dışında işlendiğini beyan ettiği dikkate alındığında davalı yanın kendi çalışanına ilişkin iddiası ve şikayeti yönünden devam eden ceza davası, takibe konu faturalar nedeni ile davalının davacıya karşı olan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 6.361,72-TL harçtan peşin alınan 1.559,03TL ve 31,40Tl harcın mahsubu ile bakiye 4771,29 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 12,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 11/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.