Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/701 E. 2021/250 K. 08.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/701 Esas
KARAR NO: 2021/250
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2017
NUMARASI: 2014/1536 E. – 2017/778 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı Patates Üretimi ve Satın alma Sözleşmesi’ni 01/01/2014 tarihinde akdettiklerini, davalının davacıya patates tohumluğu, gübre, ilaç temin edeceğini, davalının davacıya dışarıdan getirttiği patates tohumluklarını teslim etmesi ve 2014 yılı içinde 1000 ton patates teslim etmesi için anlaşma yapıldığını, davalının teslim ettiği tohumluklarda şüphe üzerine tespit yaptırıldığını, analiz sonucu %30 oranında muhtelif türlerde mantarların sebep oldukları kuru çürüklük (karabacak hastalığı) tespit edildiğini, tohumlarda görülen bu hastalığın ve sonuçlarının davalı şirkete bildirildiğini, davalı şirketin tohumların temiz olduğunu bildirdiğini, davalı şirketin 01/12/2014 tarih ve 78.989,07TL bedelli fatura kesip gönderdiğini, davalı şirketin müvekkil şirket tarafından verilmiş olan 200.000-TL bedelli kesin teminat mektubunu nakte çevrileceğini ve bu bedellerin tahsil edileceğini bildirdiğini, davalı şirketin kötü niyetli ve haksız kazanç peşinde olduğunu ve tüm bu nedenlerle müvekkil şirketin davalı şirkete borcunun bulunmadığının tespitini talep etmiştir. İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1042 Esas, 2017/532 Karar sayılı birleşen dosyasındaki dava dilekçesinde özetle; asıl davadaki beyan ve iddiaları tekrarla teminat mektubunun nakde çevrildiğini, İstanbul 15.ATM 2014/1536 E sayılı dosyasında rapor alındığını, davalının haksız olduğu, patates tohumlarının hastalıklı olduğu ve müvekkilinin teminat mektubundan tahsil olunan 116.080,72T’yi talep edebileceğinin belirtildiğini, 78.988,72TL’nin davalıdan tahsilini her iki davanın birleştirilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu 200.000-TL bedelli kesin teminat mektubunun 18/12/2014 tarihinde bozdurularak alacakları olan 83.919,28-TL nin tahsil edilerek kalan bakiyenin 19/12/2014 tarihinde davacı tarafa iade edildiğini, açılan menfi tespit davasının konusuz kaldığını, davacı tarafa sertifikalı tohum teslim edildiğini, dava konusunu teşkil eden tohum üretimi ve satımı konusunda hukuki alt yapı Tohumculuk Kanunu ve Tohumluk Patates Sertifikasyonu ve Pazarlaması Yönetmeliği ile düzenlendiğini, müvekkil şirketin bu usule uygun olarak tohumlukları üreticilerden temin ettiğini, bu tohumlukların Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü tarafından analiz edilerek “Patates Tohumluk Sertifikası” düzenlendiğini, davacı tarafın borçlu olmadığına dair iddialarının kabulünün mümkün olmadığını ve tüm bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir. Davalı vekili birleşen dosya yönünden cevap dilekçesinde özetle; esas davada henüz rapora karşı itirazların değerlendirilmediğini, ayni avanstan indirim talep edilemeyeceğini, davacının edimini yerine getirmediğini, eksik ifada bulunduğunu, bir an için ürün düşüklüğüne neden olanın bir mücbir sebep olduğunun kabulü halinde dahi sözleşmenin 9.1 maddesi gereğince davacının ayni avans tutarı olan 206.343,91Tl olarak ödemekle yükümlü olduğunu, ayni avanstan %64 indirimi yapılarak müvekkilinin borçlu çıkartılmasının asla kabul edilmediğini, tohumların sertifikalı olduğunu, davacı yanın yanlış uygulama yapması, uygun zamanda ve koşullarda yetiştirmemesi ve uyarılara dikkat etmemesi nedeni ile kusurlu olduğunu, davacı haricinde kimsenin şikayetinin olmadığını, hesaplamayı kabul etmediklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… dosyada alınan talimat bilirkişi raporunda patates bitkisindeki verim kaybının karabacaklılık hastalığından kaynaklandığını ve bunun tohum kökenli bir hastalık olduğu anlaşıldığı gibi tohumlara bu hastalığın topraktan bulaşmasının çok olası bir durum olmadığını öncesinde yapılan tespitlerinde bu yönde olduğu, bu durumda davalı tarafın bu ayıptan sorumlu olması gerektiğini ihbar süresine uyulup uyulmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğunun bildirildiği, talimatla alınan bilirkişi raporunun daha önce alınan 18/09/2015 tarihli Mali Müşavir ve Ziraat Bilirkişisinin hesap raporunu destekler nitelikte olduğunun görüldüğü, 18/09/2015 tarihli raporda taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu davacı yanın 1000 ton patates teslim taahhüdüne karşılık davalı 360 ton patates teslim ettiğini 640 ton eksik ifada bulunduğunu bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmadığını davalı tarafından davacıya sağlanan tohumların ayıplı olduğu, üretim düşüklüğünün ve eksik teslimin tohumlardaki ayıptan kaynaklandığını bu nedene davalının eksik ifa nedeniyle uğramış olduğu zarardan davacının sorumlu tutulamayacağını, ayrıca davacının 1000 ton üretim için sözleşme kapsamında ilaç , gübre ve tohumluk olarak almış olduğu ayni avansın % 64’ünden sorumlu olmayacağı ancak aynı avansın %36’sından sorumlu olacağı bu tatarların davalı kayıtlarında gözüken davalı alacağından tenzilinin gerektiği, yapılan tenziller sonucu davacının davalıdan alacağının kalmayacağı bu bağlamda 18/12/2014 dava ve 200.000,-TL’lik teminat mektubunun nakde dönüşme tarihi ( 18/12/2014 ) itibariyle davacının davalıya borçlu bulunmadığı dolayısıyla davalının teminat mektubunu nakde dönüştürmede haklı olmadığı, davanın teminat mektubunu nakde dönüştürmek suretiyle davacıdan tahsil ettirmiş olduğu 116.080,72-TL yönünden davacının istirdat talebinde bulunabileceği bu tutara davacı tarafın talep doğrultusunda 19/12/2014 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi talebinde bulunabileceği belirtilmiş olup mahkemece dosya kapsamında alınan raporların birbirleri ile uyumlu ve dosya içeriğine uygunluğu gözetilerek davalı tarafın bilirkişi raporuna itirazları yerinde görülmediği, gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile asıl dava olan 2014/1536 E. Sayılı dava yönünden 37.092,00-TL’nin ve birleşen dava dosyası olan 2015/1042 E. Sayılı dava yönünden 78.988,72-TL’nin 19/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesine…” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın menfi tespit olarak açıldığını, müvekkilinin 18.12.2014 Tarihinde teminat mektubunu bozdurarak alacağını tahsil edip bakiye 83.919,28TL’yi ise davacı hesabına 19.12.2014 tarihinde iade ettiğini ve davanın konusuz kaldığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, Müvekkili şirket tarafından satın alınan ve davacıya teslim edilen tohumların sertifikası bulunmasına karşın bu durumun mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, Hatalı bilirkişi raporlarına göre karar verildiğini, Raporların tarlada yapılan analizlere değil tedarikçi tarafından götürülen tohumlar üzerinde yapılan incelemeye dayandığını bu tohumların müvekkili tarafından teslim edilenlerden olup olmadığının belirsiz olduğunu, Davacının tohumluklarla ilgili şikayeti üzerine Müvekkilinin Argo (Tarım ) departmanının yetkilileri tarafından tarlaya gidildiğini, bir kısmında erwina (karabacak) hastalığı teşhis edildiğini ve önlem alınması halinde yayılması önlenebilen bir hastalık olmasına rağmen davacının ve alt tedarikçilerin uygulamamaları nedeni le kısmi yayılma olduğunu, Hollanda’da bulunan sertifikalı kuruluşlardan NAK Laboratuarında analiz yaptırıldığını ve hiçbir hastalığa rastlanmadığını, davacının kusurlu olduğunu, Bir an için davacının iddiasının doğru olduğunun düşünülmesi halinde dahi hastalıktan etkilenen alan ile eksik ifa edilen alan arasında büyük fark olduğunu, toplam ürün kaybının ancak 40 ton olabilecekken 600 ton patatesin hastalıkla izah edilemeyeceğini, raporların çelişkili olduğunu, müvekkili tarafından sertifikalı olup tohum üretim alanlarında yetiştirme ve hasat döneminde numuneler alındığını, hasatlık ve zararlılardan ari doluğunun raporlandığını, raporda hastalığın başka etmenlerden olabileceği de belirtilmiş olmasına karşın verim düşüklülüğünün sorumluluğunun müvekkiline yüklenemeyeceğini, Hesaplamaların kabul edilemez olduğunu, davacının alacağı ve borcu olmadığının tespit edildiğini, edimini yerine getirmeyenin davacı olduğunu ve talebi olmamasına rağmen ayni avans borcundan indirim yapılmasının hatalı olduğunu, davacının patatesleri müvekkiline teslim etmek yerine piyasada satış yapıp yapmadığının incelenmediğini, Yerel mahkemenin itirazları dikkate almadığını, raporda bahsedildiği üzere erwinia hastalığına yönelik tespit yapılmadığını, hastalık tohum kaynaklı olsaydı çıkmadan çürümesi gerektiğini, ancak tohumlar sağlıklı filizlenip topraktan etmen ile temas ettikten sonra semptom gösterdiği için bitkilerde tespit yapılabildiğini, tarlada yapılan ölçümde %5 olan oranın %15 çıkmasının da hastalığın tohum değil toprak kaynaklı olduğunu göstermekte olduğunu, tohum tüm ekilse bile kullanılan ekim ve dikim makinelerinde çizik ve yaralanmalar oluşmakta olduğunu, bu hususun göz ardı edildiğini, yeterli inceleme yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava ve birleşen dava taraflar arasındaki patates üretim ve satım sözleşmesine dayalı olarak davacının 37.092,00TL’lik avans bedeli ile 78.989,00TL’lik ikame ürün bedelinden dolayı borçlu olup olmadığı ve neticeten istirdat talebinin yerinde olup olmadığına ilişkindir. İlk derece mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlçe Tarım Hayvancılık Müdürlüğü’ne yapılan başvuruya istinaden ekime konu tarlada ziraat mühendisleri tarafından yapılan incelemeye ilişkin 12.06.2014 Tarihli raporda; “patates ekimi yapılan arazide inceleme yapıldığı, patateslerin fizyolojik gelişimini sürdürdüğü, sürgün çıkışı ve yaprak oluşumunu tamamladığı, yumru oluşumunu dönemin başlangıcında olduğu stormların ucunda yumru oluşumunun başladığı, tarlanın bazı kısmında boşluklar olduğu, bazı bitkilerin bodur kaldığı, ren açılmalarının olduğu yer yer kurumlar meydana geldiği, gelişme geriliği gözlemlenen patates bitkilerinden örnekleme usulü ile sökülen bitkilerin kök kısımlarında çürümeler meydana geldiği, bir kısım tohumların toprk altında çürüdüğü, bu şekildeki bitkilerin toprak üstü aksamların içe doğru kıvrıldığı” belirtilmiştir. İl Tarım Hayvancılık Müdürlüğü’nün cevabi yazısında; numunelerin analiz sonuçları soucunda fusarium sambucianum ve fusarium spp etmenlerinin neden olduğu kuru çürüklük hastalığı ile %30 bulaşıklık bulunduğu, söz konusu patateslerin dikiminin uygun olmadığı belirtilmiştir. Birinci bilirkişi heyeti raporuna neticeten; davacının 1000ton taahhüdüne karşılık 360 ton patates teslim ettiği, 640 ton yönünden eksik ifada bulunduğu, davalı tarafından sağlanan tohumların ayıplı hastalıklı olduğu ve üretim düşüklüğü ile eksik etslimin tohumlardaki ayıptan kaynaklandığını, davacının ilaç gübre ve tohum olarak aldığı ayni avansın %64’ünden sorumlu tutulamayacağı, 116.080,72Tl istirdat talebinde bulunabileceği yönünde görüş belirtilmiştir. İkinci bilirkişi heyeti raporunda; bitkilerdeki kara bacaklılık hastalığının tohum kökenli bir hastalık olduğu ve tohumlara hastalığın topraktan bulaşmasının çok olası bir durum olmadığı, verim kaybının karar bacaklılık hastalığından kaynaklandığı, İlçe Tarım Müdürlüğü’nün incelemesinin usulüne uygun olduğu, 37.092,00Tl cari hesap borcundan dolayı davacının borçlu olmadığı yönünde görüş belirtilmiştir. Dosyada mevcut bilirkişi raporları, İlçe Tarım Hayvancılık Müdürlüğü’ne yapılan başvuruya istinaden ekime konu tarlada ziraat mühendisleri tarafından yapılan incelemeye ilişkin 12.06.2014 Tarihli rapor ve İl Tarım Hayvancılık Müdürlüğü’nün 05.06.2014 Tarihli yazıları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalının dayandığı analiz raporunun ne zaman, nasıl alındığı belli olmayan numunelere ilişkin olması nedeni ile bilirkişi heyeti tarafından dikkate alınmamasının yerinde olduğu, dosyada toprak analizlerinin bulunduğu, bilirkişilerin raporlardaki teknik tespitlerinin yanında fotoğraflarındaki görünüm itibari ile dahi patateslerdeki hastalığın net şekilde görüldüğünün tespit ettikleri, davalı tarafından davacıya satılan tohumların ayıplı olduğu, üretim düşüklüğü ve verim eksikliğinin hastalıklı tohumlardan kaynaklandığı, bu durumda davacının ayni avans borcu ve ikame ürün bedelinden sorumlu tutulamayacağı dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Asıl dava yönünden alınması gereken 2533,75 TL harç ile birleşen dava yönünden alınması gereken 5395,72 Tl harçtan peşin alınan 31,40Tl TL ve 1951,00TL nisbi harçların mahsubu ile bakiye 5.947,07TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan 37,50Tl istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.