Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/695 E. 2021/169 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/695 Esas
KARAR NO: 2021/169
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2017
NUMARASI: 2015/398 2017/370
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından Gaziosmanpaşa … icra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine kambiyo takiplerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, takip dayanağı olarak … Bankasına ait 30/09/2009 keşide tarihli … seri 20.000,00 TL bedelli çekin gösterildiğini, müvekkilinin icra takibine itiraz ettiğini, müvekkilinin itirazının Göziosmanpaşa İcra Mahkemesine yapacağı yerde, İcra Dairesine yaptığından itirazının sonuç doğurmadığını ve takibin kesinleştiğini, icra takibine dayanak olarak gösterilen çekin keşidecisi …, … Ltd. Şti.’nin yetkilisi olup Bandırma’da faaliyet gösterdiğini, çeki ciro eden davacı …’ın ise … Ltd. Şti’nin temsilcisi olduğunu, aynı zamanda çekin keşidecisi olan …’ın babası olduğunu, dava konusu çekin incelenmesinde keşideci …’nın cirosunun olmadığı, ciro zincirinin kopuk olduğunu, davacı …’in çeki tahsil amacıyla … Bankası Marmara Şubesine ibraz ettiğini, banka tarafından ”Hatalı çek, muamelesiz iade” notuyla davacıya iade edildiğini, davacının bu çeki daha sonra oğlu …’ya iade ettiğini, …’nın da geçersiz olan bu çeki davalı …’nın ısrarları üzerine …’ya verdiğini, davalı …’nın çekin keşide tarihinde düzeltme yapmak suretiyle 09/10/2009 tarihinde … Bankasına ibraz ettiği halde ”Ciro silsilesine uygun olmadığından” bankaca işlem yapılmadığını, çekin gerçek keşide tarihinin 30/09/2007 olduğunu, gerek ciro silsilesinin uygunsuzluğu gerekse keşide tarihindeki tahrifat da dikkate alındığında çekin kambiyo evrakı vasfını kaybettiğini, bu nedenle menfi tespit davası açıldığını belirterek, Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla derdest bulunan icra takibinin tedbiren durdurulmasına, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı …’ın … Ltd Şti’nin ortaklarından olduğunu, takip dosyasında diğer borçlu …’ın ise, … Ltd Şti.nin ortağı olduğunu, aynı zamanda takip dosyası borçlusu … Şirketinin davalıya ait ”… Mah. … Cad. No:… Gaziosmanpaşa” adresinde kiracı olarak bulunduğunu, davacının davalıya olan borçlarından dolayı dava konusu çeki kendi cirosu ve hemen ardından oğlu …’ın cirosuyla davalıya verdiğini, çekin keşidecisinin … Şirketi olduğunu ve keşideci olarak şirketin imzasının mevcut olduğunu, davacının dava dilekçesindeki anlatımlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kıymetli evrakta imzaların bağımsızlığı ilkesinin bulunduğunu, bir kimsenin hangi sıfatla olursa olsun imza atmak suretiyle diğerlerinden bağımsız olarak sorumluluk altına girdiğini, diğer imzaların geçersiz olsa dahi her imza sahibinin sorumluluğunun kendi açısından devam ettiğini, icra takip dosyasındaki davacı …’in itiraz dilekçesi içeriğine göre de davacının … Şirketi’nin sahibi olarak dava konusu çekin arkasına tahsil amacıyla ciro ettiğini kabul ve beyan ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince;”…her ne kadar davacı …’in … Şirketi’nin temsilcisi olduğu sicil kayıtlarından anlaşılsa da dava konusu çekte lehdar olan … Şirketi’nin kaşesi ve şirket adına atılan imzanın bulunmadığı, ciro silsilesinin kopuk olduğu, öte yandan dosya kapsamında bulunan dava konusu çekin … Bankası Marmara Şubesine ibraz edildiğini gösterir yazı içeriğine göre çekin keşide tarihinin 30/09/2007 tarihi olduğu, takas için 01/10/2007 tarihinde ibraz edildiği yine kayıtta çekin ”Hatalı çek muamelesiz iade” şeklinde iadesinin yapıldığının yazıldığı, mahkememizce çek üzerinde grafolog bilirkişi incelemesi sonrası alınan raporda da çekin keşide tarihinde yıl hanesindeki 2009 bölümünde tahrifat olduğunun tespitinin yapıldığı, 30/09/2007 tarihinin 30/09/2009 olarak düzeltildiği yönünde tespit yapıldığı, bu haliyle çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığının mahkememizce kabul edildiği, dava dışı … ile davalı … arasındaki kambiyo taahhüt ve temel ilişkinin davamız konusu olmadığı, bu kişiler arasında çekin verildiği tarih itibariyle keşide tarihinin düzeltilmiş haliyle (tahrifat) geçerli olup olmayacağının bu kişileri bağlayacağı, davacı …’in çekin gerçek keşide tarihi olan 30/09/2007 tarihi ile çekten sorumlu olduğu, bu tarih itibariyle çekin bankaya ibrazı sonrası … Bankası tarafından çekin işlemsiz olarak davacıya iade edildiği, davacı … yönünden çekin kambiyo niteliğinin bulunmadığı, öte yandan celbedilen vergi tarh dosyalarında da davacı … ile davalı … arasında kiracılık ilişkisine dair kayıtların bulunmadığı, zaten dava konusu çekte davacı …’den sonraki cironun … olduğu, … ile … arasında aradaki ciranta nedeniyle kambiyo senedine dayanak temel ilişkinin bulunmadığı anlaşılarak dava konusu çek nedeniyle yukarıda belirtilen gerekçelerle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “….Davacı …, … Ltd. Şti.’nin ortaklarındandır. Takip dosyasında diğer borçlu … ise, … Ltd. Şti.’nin ortağıdır.Davacı, müvekkilime olan borçlarından dolayı, takip ve işbu davada bahse konu çeki kendi cirosu ve hemen ardından oğlu …’ın cirosu bulunduğu şekliyle, birlikte müvekkilime vermişlerdir. Davacı, “takip dayanağı çekte keşideci …’nın imzasının olmadığını” beyan ve iddia etmiş ise de çekin keşidecisi … Ltd. Şti.’dir ve keşidecinin imzası çekte mevcuttur. Davacı, “çekin hamili …’in bu çeki banka şubesine tahsil amacıyla ibraz ettiğini; bankaca -hatalı çek, muamelesiz iade- notuyla …’e iade edildiğini; daha sonra …’in bu çeki oğlu …’ya iade ettiğini; …’nın da müvekkilimin ısrarlı talepleri karşısında bu çeki müvekkilime vermek zorunda kaldığını” beyan ve iddia etmiş ise de. son derece çelişkili, hayatın olağan akışına aykırı ve hakikat dışı bu beyanların tümüyle düzmece olduğu, anlatılan hikayenin basitliğinden belli olmaktadır. Kıymetli evrakta imzaların bağımsızlığı ilkesi vardır. Bir kıymetli evraka hangi sıfatla olursa olsun imza atmak suretiyle sorumluluk altına giren kimse, diğer imza sahiplerinin imzasından bağımsız olarak sorumluluk altına girer. Kaldı ki ciro silsilesinde kopukluk yoktur. Zira davacı, takip dosyasına verdiği imzalı 01/09/2014 tarihli itiraz dilekçesinde “… Ltd. Şti.’ne ait 20.000,00-TL meblağlı … numaralı çek, … adına tahsili için … Bankasına verilmiştir. … Ltd. Şti.’nin sahibi olarak … tahsili için çekin arkasını ciro etmiştir” beyanında bulunmuştur. İmzalı beyanı ile davacı …, … Ltd. Şti.’nin sahibi olarak dava konusu çekin arkasını tahsili amacıyla ciro ettiğini kabul ve beyan etmektedir. Davacının bu beyanı karşısında ciro sisilesinin kopuk olduğundan bahsedilemez. Kararın “davaya konu çekin keşide tarihi üzerindeki tahrifat sebebiyle çek/kambiyo senedi vasfını taşımadığı, bu çeke dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılamayacağından takibin iptaline ve icra takibi sebebiyle davacının borçlu olmadığtnın tespitine” şeklinde olması mümkündür. Fakat, İlk Derece Mahkemesince bu yönde hiçbir delil toplanmamışken, davacının takibe konu çek sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi hukuka uygun değildir. Çünkü tahrifata konu çekten ötürü davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus takip yapılamazsa da, her zaman genel haciz yolu ile takip yapılabileceği gibi, dava da açılabilir. Bu bakımdan, İlk Derece Mahkemesince gerekli inceleme ve araştırma yapılmamış, menfi tespit davası bakımından eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeyle karar verilmiştir. Verilen kararda işbu nedenlerle hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Kaldı ki burada, davada çek vasfını haiz bir belge bulunmadığından davacının bu çeke dayanılarak borçlu olmadığımın tespiti isteminde hukuki yararının bulunmayacağı da ayrıca gözetilmelidir. Bir başka ifadeyle, davada bahse konu çek kambiyo senedi vasfını haiz omadığından, davacının bu çeke dayanarak borçlu olmadığının tespiti isteminde hukuki yararı bulunmadığından borçlu olmadığının tespiti isteminin reddine karar verilmesi gerekir….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;menfi tespit isteminden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı yan ; takip alacaklısı ile alacak borç ilişkisinin olmadığını ; takibe konu edilen çekin ciro silsilesinin bozuk olduğunu ve çekin keşide tarihinin tahrif edilerek aslında kambiyo vasfında olmayan bir çekin bu şekilde takibe konu edildiğini beyanla borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir. Çekteki lehdar olan dava dışı şirket … Ltd. Şti.’nin cirosu olmadan ( şirketin kaşesi veya ünvanı yazılmadan) davacı tarafından dava dışı oğlu …’a ciro edildiği görülmektedir. Keşide tarihinin orjinal halinde de durum aynı ciro silsilesi ikopuktur. Davacının şirket yetkilisi olarak imzaladım şeklindeki beyanı mevcut durumu değiştirmemektedir. Çekteki tahrifatın denetime elverişli rapor ile tevsik olunması, tahrif olunan tarihte keşideci tarafından yapılması gereken paraf imzasının bulunmaması karşısında çekin takip tarihi itibari ile artık kambiyo senedi vasfında olmadığı , davalı ile da davacının çekteki silsileye göre doğrudan ciro ilişkisi olmadığından kök ilişki çerçevesinde inceleme yapılmasına da gerek olmadığı nedenle ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 1.557,96 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 358,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.199,87 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/01/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.