Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/694 E. 2019/1170 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/694 Esas
KARAR NO : 2019/1170
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2017
NUMARASI : 2016/1489 2017/928
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini, diğer davalının da sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, borçların ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığını, sözleşmede İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili kılındığını, kaldı ki kredinin Gebze Şubesi tarafından kullandırıldığını, dolayısıyla sözleşmenin ifa yerinin de Gebze olduğunu, kefaletin geçerli olmadığını, takip konusu miktarların fahiş olarak hesaplandığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davalı tarafın icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, davalıların Gebze’de ikamet ettikleri, kredi sözleşmesinin Gebze Şubesinde düzenlendiği, davacının adresinin İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri adli sınırları içerisinde kaldığı, yine davacı tarafından davalılara gönderilen ihtarnamede ödeme yeri gösterilmesinin tek taraflı bir işlem olması nedeniyle ifa yeri kabul edilemeyeceği, ödeme yerinin kredi hesabının bulunduğu Gebze Şubesi olduğu, takibin yapıldığı İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkisini doğuran hallerden herhangi birisinin gerçekleşmediği gerekçeleriyle yetkili icra dairesinde yapılmayan takip nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; kredi borçlusu … ltd. Şti’nin kredi hesaplarının 01/01/2016 tarihinde müvekkili bankanın Tepeören Şubesine aktarıldığını, dolayısıyla borcun ifa yerinin Tepeören Şubesi olup takip tarihi ve dava tarihi itibariyle borçlu şirketin hali hazırda Gebze Şubesinde hesabı dahi bulunmadığını, HMK’nun 10 ve TBK’nun 89.maddesi uyarınca borcun ifa yeri olan Tepeören Şubesi olması dolayısıyla İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, yine kredi hesaplarının borçlu şirketin talimatıyla Tepeören Şubesine aktarıldığından bu yerin mahkeme ve icra dairelerinin yetkili hale geldiğini, HMK’nun 14.maddesi uyarınca şubenin bulunduğu yer mahkemelerinin yetkili olduğunu, yine taraflar arasındaki sözleşmede kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin saklı tutulduğunu, buna göre borcun ifa yeri olan Tepeören Şubesinin Tuzla/İstanbul adresinde kalmakla İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, sözleşmenin 13.4 bendinde İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri ile bankanın genel müdürlüğünün yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağı kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin saklı olduğunun kabul edildiğini bildirmiştir.Davacı tarafından davalılar aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 18/11/2016 tarihinde nakit ve gayrinakit alacak toplamı olan 73.572,79 TL üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, davalıların vekili tarafından müvekkillerinin adresinin Gebze olması nedeniyle yetkili icra dairelerinin Gebze olduğu ve takipte belirtilen miktarda borç bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettikleri görülmüştür. Genel kredi sözleşmesinin davacı bankanın Gebze Şubesi tarafından 19/11/2014 tarihinde düzenlendiği, davalı şirketin asıl borçlu, diğer davalının ise kefil olduğu, sözleşmenin 13.4 maddesinin e bendinde bu sözleşmenin (tacir olmayan gerçek kişi olanlar hariç olmak üzere) tüm tarafları, bu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Türk Hukukunun uygulanacağını ve İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri ile bankanın genel müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağını, kanunen yetkil imahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin saklı olduğunu kabul ederler şeklinde olduğu görülmüştür. Davalı şirketin adresinin Gebze/Kocaeli , diğer davalı gerçek kişinin adresinin ise Gebze olduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık icra dairesinin yetkili olup olmadığı noktasındadır. Davalılar icra dairesine verdikleri itiraz dilekçesinde borca itirazlarının yanı sıra icra dairesinin yetkisine de itiraz etmişlerdir. Bu durumda öncelikle icra dairesinin yetkisinin incelenmesi gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu, ayrıca bankanın genel müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu, kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin saklı olduğunun taraflarca kabul edildiği şeklinde bir düzenleme bulunduğu görülmüştür. Takibe dayanak kredi sözleşmesi davacı bankanın Gebze Şubesinde düzenlenmiş olup davacı bankanın merkez adresi de İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yetki alanı içerisinde kalmaktadır. Öte yandan davalıların merkezi ve yerleşim yeri de Gebze ilçesi sınırları içerisindedir. İlk derece mahkemesinin kararında da isabetle belirtildiği üzere davacı tarafça gönderilen ihtarnamede ifa yerinin Tepeören Şubesi olduğunun belirtilmesi, ihtarname tek taraflı olarak düzenlendiğinden bu yer ifa yeri olarak kabul edilemeyecektir. Ayrıca replik dilekçesi ekinde sunulan kredi kullandırılmasına ilişkin talimatta 1.034,00 TL’lik kredinin Tepeören şubesinden alınması tek başına Tepeören şubesinin ifa yeri olduğu anlamına da gelmez. Bütün bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/05/2019