Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/69 E. 2019/877 K. 19.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/69 Esas
KARAR NO : 2019/877
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2017
NUMARASI : 2013/171 2017/812
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/04/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Asıl davada davacılar … Tic. Ltd. Şti vekili, müvekkillerinden … Ltd. Şti tarafından keşide edilen 300.000,00 USD bedelli, lehtarı diğer müvekkil olan çekin sözleşme ile davalılardan … adına şirket yetkilisi olan diğer davalı …’ya aralarındaki ticarete dayanarak cari hesap mukabilinde teminat olarak 19/12/2012 tarihinde teslim edildiğini, cari hesap alacağı bittiğinde çekin iade edileceği konusunda anlaşıldığını, taraflar arasındaki ticarete ilişkin cari hesap ve faturalar ile ödemeler incelendiğinde; müvekkili … davalı … şirketine borcunun bulunmadığını, aksine cari hesaptan 51.818,41 USD alacağı bulunduğunu, davalıların İran vatandaşı ve İran şirketi olduğunu, ancak çeki iade etmediklerini, daha sonra davalıların çekin keşide tarihini kasıtlı olarak 03/06/2013 olarak doldurup bankaya ibraz ettiklerini, çekin karşılıksız şerhinin yazdırıldığını, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını belirterek müvekkillerinin dava konusu çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, çekin iptaline ve müvekkillerinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin İran vatandaşı olduğunu, gerek müvekkiline gerekse diğer davalıya yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, davacı tarafın dayandığı belgenin çek teslim belgesi olup müvekkilinin Türkçe’yi az bilmesi nedeniyle sadece çeki teslim aldığına dair kabulünün olduğunu, davacı tarafın … firmasından mal ve borç alması nedeniyle alacaklı olmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin davacı şirket yetkilisi olan … ve … kendisine verdiği güven ve taahhütlere güvenerek … şirketi atına borç para verdiğini, protokol başlıklı 19/11/2012 tarihli belgede borç para alındığının ve geri ödeneceğinin hükme bağlandığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davacı … vekili birleşen davada, müvekkilinin çinko üretim ve satışı yaptığını, davalılardan … şirketine farklı tarihlerde çinko sattıklarını, bu şekilde başlayan ticari ilişkide davalı … yetkilileri olan…ve … ithalat işlemleri vs giderleri için … şirketi atına müvekkilinden 300.000,00 USD borç para aldıklarını, bunun 19/11/2012 tarihli protokolle hükme bağlandığını, bu borç karşılığında davalı … yetkilileri tarafından 300.000,00 USD tutarlı çekin keşide edildiğini, çekin bankaya ibrazında karşılıksız çıktığını, bunun üzerine ihtiyati haciz kararı aldıklarını ve davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalıların çekte ve üzerindeki imzalara bir itirazının bulunmadığını belirterek davalıların itirazlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar …Ltd. Şti ve … Tic. Ltd. Şti vekili birleşen davada, çekin teminat çeki olduğunu, kendilerinin cari hesaptan 51.818,41 TL alacaklı olduklarını, yine İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/171 esas sayılı dosyası ile bu davanın birleştirilmesinin usul ekonomisine uygun olacağını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; dava konusu 300.000,00 USD’lik çekin davacılar – birleşen davalılar tarafından diğer taraftan aldıkları borç karşılığında düzenlenip verildiği, davacılar – birleşen davalıların kar payı adı altında bu çek nedeniyle 24.000,00 USD’lik kısmını ödedikleri, tarafların dava konusu çek ile ilgili olarak borç alacak ilişkisini ticari kayıtlarına yansıtmadıkları gerekçeleriyle asıl davanın kısmen kabulüne, takibe konu 300.000,00 USD tutarlı asıl alacağın 24.000,00 USD’lik kısmından ve ferilerinden dolayı davacının., davalılara borçlu olmadğının tespitine, fazlaya taleple kötüniyet tazminatı talebinin reddine, birleşen davada ise davalıların itirazının kısmen iptali ile takibin 276.000,00 USD asıl alacak üzerinden takibin devamına, fazlaya dair talebin reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmiş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacılar-birleşen davanın davalıları vekili istinaf sebebi olarak; 5718 Sayılı MÖHUK’un 48.maddesi uyarınca yabancı kişilerin dava açarken teminat yatırması gerektiğini, teminat şartı yokluğu nedeniyle birleşen davanın reddi gerektiğini, kendilerinin menfi tespit davasını daha önce açtıklarını ve ihtiyati tedbir talep ettiklerini, mahkemenin bu talebi kabul ettiğini ve 113.160,00 TL teminat yatırdıklarını ve takibin dava sonuna kadar durdurulmasına karar verildiğini, davalının ihtiyati tedbir kararına aykırı olarak tedbir kararından sonra davayı açması sebebiyle icra takibinin iptaline karar verilmesi gerektiğini, kararın ihtiyati tedbir kararına aykırı olduğunu, bu nedenle itirazın iptali davasının reddinini gerektiğini, çekin cari hesap mukabilinde teminat olarak karşı tarafa teslim edildiğini, müvekkili … şirketinin … şirketine borcu bulunmadığı gibi, aksine 51.818,41 USD alacağı bulunduğunu, buna rağmen çekin müvekkiline teslim edilmediğini ve kötüniyetli olarak arkasının yazdırıldığını, karşı tarafın dayandığı protokolde tarafların imzası bulunmadığını, 09/03/2017 tarihli ek raporun 08/09/2014 tarihli kök raporun tam aksine düzenlendiğini ve hükme esas alınamayacak nitelikte olduğunu, bu nedenle kesinlikle kabulünün mümkün olmadığını, hükme esas alınan 09/03/2017 tarihli raporu tanzim eden kişilerin yetkinlikleri incelendiğinde; kök raporu tanzim eden mali müşavir bilirkişi yanına gümrük müşaviri ve lojistik taşıma uzmanı bilirkişilerin eklendiklerini, bu bilirkişilerin heyete eklenme sebebinin önceki ek raporda belirtilen taraf iddia ve savunmalarını içeren faturalar ve ticari ilişkinin çözümlenmesinin amaçlandığını, ancak yeni atanan bilirkişilerin ticari ilişkiyi hiçbir şekilde inceleme konusu yapmadıklarını, yine çekin teminat olarak alındığına dair sözleşmenin incelenmediğini, karşı tarafça sunulan 19/11/2012 tarihli geçersiz bir evrak ön plana çıkarılarak raporu kolay yoldan hazırlayıp dosyadan kurtulma yolunu seçtiklerini, bilirkişilerin bu tutumlarının mahkemenin 12/03/2015 tarihli taraflar arasındaki cari hesapla ilgili inceleme yapılmasına dair ara kararına dahi aykırılık oluşturduğunu, yine birleşen davaya sundukları cevapların ve diğer beyanlarını tekrar yapmaları gerektiğini, karşı tarafın tarafların imzası bulunmayan protokole dayandığını, bu belgede karşı tarafın imzasının bulunmadığını, yine müvekkili şirketlerin kaşeleri ile kaşe üzerinde müvekkili şirket yetkilisinin imzasının olmadığını, hatta bu davanın taraflarının imzaları bulunmadığını, bu belgede … asaleten imzaları bulunduğunu, bu kişilerin davada ve takipte taraf olarak gösterilmediğini, yine protokol içeriğinde … Bankası çekinin protokole dayanılarak verildiği ibaresinin de bulunmadığını, yani … Bankası çeki ile protokol arasında illiyet bağı bulunmadığını, bu kişilerin müvekkili şirketler adına yetkili olarak müvekkili şirketleri bağlayacak şekilde imza atmadıklarını, … pasaport giriş ve çıkış kayıtları incelendiğinde; 15/11/2012 – 20/11/2012 arasında Türkiye’den İran’a giriş çıkış yaptıklarını, bu süre zarfında İran’da oldukları, dolayısıyla 19/11/2012 tarihli evrakın İran’da tanzim edildiğinin ortaya çıktığını, bu evrakın içeriği incelendiğinde aylık 5000 USD faiz verileceğinin yer aldığını, faizle para satılmasının tefecilik olduğunu, yine sözleşmenin tanzim yeri kanunları uygulanacağından İran kanunları gereğince faizli para satılmasının yasak olduğunu, dolayısıyla bu protokolün geçersiz olduğunu, yine bu belgede konsolosluk onayı olmadığnı, gerçekte böyle bir paranın kimseye verilmediğini, bu iddia ve savunmalarının hükme esas alınan raporda dikkate alınmadığını, kararın doğru olmadığını bildirmiştir. Davalılar – birleşen dava davacısı vekili katılma yoluyla yaptığı istinaf başvurusunda; asıl davadaki 24.000,00 USD’lik kısmen kabulün doğru olmadığını, zira müvekkili Zıaeddin’e yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığını, rapordaki ve karardaki aleyhe değerlendirmenin hatalı olduğunu, bu nedenle asıl davanın tümden reddine, birleşen davanın ise tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir. İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı – birleşen davacı …’nun davacılar-birleşen davalılar aleyhine 300.000,00 USD’si asıl alacak olmak üzere toplam 331.787,67 USD ile 313,05 TL ihtiyati haciz masrafı ve vekalet ücretinin tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, davacılar – birleşen davalılar vekilinin süresinde takibe itiraz ettikleri, takip dayanağının 300.000,00 USD miktarlı çek ve 19/11/2012 tarihli protokol olduğu görülmüştür. Dava konusu çekin 03/06/2013 tarihli, 300.000,00 USD bedelli, keşidecisinin …. Ltd. Şti, lehtarın ise … Ltd. Şti olduğu, çek arkasındaki ciroların ise davalı-birleşen davacı … olduğu, çekin 04/06/2013 tarihinde ibraz edildiği, hesap bakiyesinin 74.44 TL olduğu görülmüştür. 19/11/2012 tarihli protokol başlıklı belgenin incelenmesinde; …. tarafından imzalandığı, içeriğinde Hacı’dan 300.000,00 TL borç para aldık, …. olarak her ay 30/12/2012 tarihinde …’ya 4000 USD kar payı ödeyeceğiz, Hacı’dan gelen çinkolar fatura kesilecek, bizim alacağımız farklarla beraber fatura üzerinden fazladan ödenen paralar borcumuz olan 300.000,00 USD’den düşülecek, ana para düştükçe kar payı faiz ödeme yeniden görüşülecek denildiği görülmüştür. İtirazın iptali davasının 26/09/2013 tarihinde açıldığı, menfi tespit davasının ise 07/06/2013 tarihinde açıldığı görülmüştür.Menfi tespit davası sırasında 07/06/2013 tarihinde çekin %20 teminat mukabilinde icra takibine konu edilmemesinin, icra takibi başlamışsa takibin dava sonuna kadar durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Asıl davaya konu dava dilekçesinin ekinde sunulan vekaletnameden …. her iki şirketin de yetkilisi olduğu görülmüştür. Asıl davanın davacıları tarafından sunulan dayanak fotokopi belgede; dava konusu çekin fotokopisinin bulunduğu, bu fotokopinin alt kısmında ise “işbu çeki … şirketin adına … Ticaret Ltd. Şti ile cari hesap mukabilinde teminat olarak teslim edilmiştir. …Ticaret Ltd. Şti’nden alacağı bittiği anda çek geri iade edilecek” denildiği, altında 19/12/2012 tarihi yazdığı ve…, … ve …isim ve imzalarının bulunduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/09/2014 tarihli mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; davacı … şirketine ait ticari defterlerin açılış ve yevmiye defteri kapanış tasdikinin süresinde yaptırıldığı, defterlerin birbirini teyit ettiği, çekin keşide tarihi olan 03/06/2013 tarihi itibariyle davacı … şirketinin ticari defter kayıtlarına davalılardan … şirketine borçlu gözükmeyip 83.217,90 TL alacaklı göründüğü, davacılardan …’nın defter ve kayıtlarında davalı … şirketi ile ilgili herhangi bir hesap hareketlerine ve borç ve alacak kaydına rastlanılmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 22/10/2014 tarihli raporda; sunulan cari hesap tablosuna göre 18/02/2013 tarihi itibariyle … şirketinin davalı …’dan 168.629,45 USD alacaklı göründüğü, … tarafından sunulan cari hesap özeti incelendiğinde, davacı … 18/02/2013 tarihi itibariyle …. şirketinden 227.953,75 USD alacaklı göründüğü, dolayısıyla her iki tarafın cari hesaplarında farklılıklar bulunduğu, bu farklılıkların … tarafından düzenlenen 135.503,28 USD’lik 22/07/2012 tarihli fatura ile 100.000,00 USD’si … yapılan ödeme ve 160.576,19 USD’nin ise … tarafından … düzenlenen 06/02/2013 tarihli faturadan kaynaklandığı, bu fatura ve ödemelerin …’nın 2012-2013 ticari defter ve cari hesap özetinde yer almadığı, … ile … şirketi arasındaki ticari ilişkiye dair muavin defter dökümünden 28/02/2013 tarihi itibariyle … şirketinden herhangi bir alacağının bulunmadığı, raporun 3.ve 4.maddeleri gereğince yeniden inceleme yapılması hususunun mahkemenin takdirinde olduğu yolunda görüş belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 02/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; davalılar tarafından düzenlenen faturalardan hangisinin sahte olup olmadığı ve nakliye evrakının bulunup bulunmadığının taşınma uzmanı ve gümrük uzmanı bir bilirkişi tarafından değerlendirilmesi gerektiği, yine protokol yazısına imza atan ve hesabına 100.000,00 USD ödeme yapılan …. davacı şirketlerdeki görev ve yetkilerinin açıklattırılması gerektiği, davalılar tarafından fatura edilmeyen 160.576,19 USD mal bedeli .. tarafından 14/02/2013 tarihinde 53.563,58 USD ve 18/04/2013 tarihinde 107.012,61 USD olmak üzere 160.576,19 USD ödendiğini, … şirketi, … şirketi ve …. arasındaki 316.663,32 TL’lik virmanın ticari hayatın olağan işlemlerinden biri olduğu, bununla davacı … dava dışı şirkete olan borcunu davalı …’dan alacağına virman yaptığı, protokol ile 300.000,00 USD borç alındığının ikrar edildiği, çekin ödenmediği ve icra takibi başlatıldığı yolunda görüş belirtilmiştir. Yargılama sırasında alınan 09/03/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise; çek konusu borç için teminat sözleşme ilişkisinin 19/11/2012 tarihli olduğu, buna göre 300.000,00 USD borç alındığı ve … olarak her ay 4000 USD kar payı adı altında ödeme ile borcun tasfiyesinin planlandığı, ithal edilen çinko fiyatlarını göstererek söz konusu 300.000,00 USD bedelin ödemesinin sağlanacak olduğu, burada taraflardan davacı … firmasının 300.000,00 USD borç alması , sonra bunu kar payı ödeme şeklinde faturaları daha yüksek göstererek ödemesi yeklide kurulan ticari ilişki güvene dayanan, ancak tarafların ticari kayıtlarında gerektiği gibi gösterilmeyen ve davacı ticari defter ve belgelerin de usulüne uygun tutulmadığını teyit eden bir protokol ile tanımlandıığı, burada taraflar arasında ticari ilişkide davacıların ithalatçı sıfatına karşı kayıt dışı yüksek fiyatlı mal ithalı şeklinde bir düzen kurduklarını gösterdiğini, çek fotokopisinden açıkça düzenleme tarihi boş bırakılarak düzenlenmiş ve sonradan doldurulmuş bir çek olduğunun anlaşılıdığın, bu hususun her halükarda çekin teminat çeki olduğu anlamına gelmeyeceğini, bu noktada davacıların aldığı 300.000,00 USD borcun iade prosedöründe anlaşmazlık çıkması halinde kullanılcak bir çek olarak yani teminat amaçlı düzenlendiğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, nitekim 19/11/2012 tarihinden itibaren 6 ay sonra keşide tarihi konularak icra takibine konu edildiği, protokol şartlarının 6 ay sürdüğü ve 24.000,00 USD fazla ödemenin davalılar birleşen dava davacısına ödendiğinin kabulü gerektiği, böylece takip tarihindeki çekin 276.000,00 USD ‘ye kadar bir alacak miktarının temsil ettiğinin değerlendirildiğini, İran’da yerleşik ihracatçıların bir kısım uluslararası kurumların uyguladığı yaptırımlar dolayısıyla düzenli bir dış ticaret işleyişi sürüdüremedikleri, bankacılık sisteminin tam bir ticari faaliyeti sürdürmeye el verişli olmadığı, bu nedenle tarafların değişik çözümler ile ticareti yürütmek zorunda kaldıklarını, dolayısıyla tarafların dava konusu çekle ilgili gereği gibi ispatlayamamalarının bundan kaynaklandığını, 300.000,00 USD ‘yi borç aldığını ikrar eden davacının ticari kayıtlarında borçlu değil alacaklı görünmesinin de bundan kaynaklandığını, İran – Türkiye arası ticaret söz konusu olduğundat 300.000,00 USD bedelin banka sisteminden gelmemesi olağan bir ticari uygulama olduğunu, davacıların …. tarfaından imzalanan protokol altındaki imzaları inkar etmediği sürece protokole itibar edilmesinin somut olaya daha uygun düşeceği, bu kişilyerin her ikisinin el yazısı ve imzaları ile 300.000,00 USD borç aldıklarının kayıtsız ve şartsız ikrar edildiği, geri ödemenin şeklinin de protokole yansıtıldığını, dolayısıyla davacı tarafın 300.000,00 USD bedelli çeki borç ödeme sürecinin teminatı olarak verdiğinin anlaşıldığı, davacılar asıl davada menfi tespit talep etmişler ise de, davacı yanın 300.000,00 USD borçlandığı, ancak süregelen 6 aylık ticari ilişki içinde bu borcun 24.000,00 USD azalmasının kabul edilmesi gerektiği, böylece davacının ancak bu miktar borcunun bulunmadığının söylenebileceği, 276.000,00 USD bakımından ise çek bedelinin borç kaynağı olmaya devam ettiği, buna göre birleşen dava bakımından takipte istenen tutarın 276.000,00 USD olması gerektiği, birleşen davadaki çek tazminatı ve komisyon taleplerinin yerinde olmadığı, gerek asıl gerekse birleşen davada davanın 300.000,00 USD’lik çeke ilişkin olduğu gözetilerek mali incelemelerde tespit edilen ve ticari ilişkiye dair sair ödeme ve mal teslimlerinin işbu dava konusu olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Asıl dava menfi tespit davası olup birleşen dava ise itirazın iptali davasıdır. Asıl davada davacılar … Ltd. Şti ve … Ltd. Şti davaya konu 300.000,00 USD bedelli çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespitini istemiş, birleşen davada davacı Z…o, davacı-birleşen davalılardan aldığı 300.000,00 USD bedelli çekin karşılıksız çıktığını ve çeke dayalı başlattıkları icra takibinin davalıların haksız itirazları sonucu durduğunu belirterek itirazın iptalini istemiştir. Asıl davanın davacıları, dava konusu çekin teminat çeki olarak verildiğini iddia etmiş, bununla ilgili olarak 19/12/2012 tarihli bir belge sunmuş olup bu belgenin davaya konu çekin fotokopisinin altına yazılı olduğu görülmüştür. Birleşen davada davacı ise bu çekin asıl davanın davacısı .. şirketinin yetkilileri olan …. şirketi adına müvekkilinden 300.000,00 USD borç para aldıklarını, bu nedenle düzenlendiğini belirterek bu konuda 19/11/2012 tarihli protokole dayanmıştır. Yargılama sırasında alınan 09/03/2017 tarihli bilirkişi raporu dosya içeriğine ve somut olaya genel olarak uygun düşecek şekilde saptamalarda bulunduğu görülmüştür. Buna göre asıl davanın davacı tarafının dava konusu çekin teminat çeki olduğu hususunu ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Zira asıl davanın davacıları tarafından dayanılan belge söz konusu çekin teminat çeki olduğunu ispatlamaya yeterli olmadığı gibi birleşen davanın davacısı tarafından dayanılan 19/11/2012 tarihli protokolde davalı birleşen davacıdan borç alındığı ve bu borcun … tarafından ödeneceği belirtilmiş olup ve bu protokolün daha önceki tarihli olduğu da gözetildiğinde, asıl davanın davacılarının söz konusu teminat iddiasını ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Yine borç verme tarihi 19/11/2012 tarihli olup çekin verildiği tarih ise daha sonraki tarih olan 19/12/2012’dir. Bir başka ifadeyle çek ödeme vasıtası olduğundan mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Zira çekin keşidecisi asıl davanın davacısı … Ltd. Şti, lehtarı ise asıl davanın davacısı ….. Ltd. Şti’dir. Dolayısıyla bu durum davalı-birleşen davanın davacısının iddia ve savunmalarını doğrular niteliktedir. Bu itibarla dava konusu çekin borç olarak verildiği ve ödenmediği anlaşılmıştır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda protokol hükümleri gereğince aylık 4.000 USD ödeme yapılması dolayısıyla çekin 6 ay sonra takibe konulmasından dolayı toplamda 24.000 USD ödeme yapıldığı gerekçesiyle asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuş ise de, dosya içeriğinde 24.000 USD’nin ödendiğine ilişkin bir delil sunulmadığından bu konudaki tespit ve değerlendirmenin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Bütün bu anlatılanlardan dava konusu çekin borcun ödenmesi amacıyla verildiği, ancak ödenmediği kanaatine varılmıştır. Yukarıdan beri yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere Davacılar-birleşen dosya davalılar vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Yine davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin ise istinaf talebi yerindedir. Hal böyle olunca davacılar-birleşen dosya davalılar vekilinin istinaf talebinin reddi, davalı-birleşen dosya davacı vekilinin istinaf talebinin ise asıl alacak yönünden kabulü, işlemiş faiz ve diğer feriler yönünden (ispatlanamadığından) ise reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacılar-birleşen dosya davalılar vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-Davalı-birleşen dosya davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,3-İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/07/2017 gün, 2013/171 Esas, 2017/812 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Asıl davanın reddine, a)Davalı vekilinin tazminat talebinin reddine, b)Alınması gereken 44,40 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 9.662,45 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 9.618,05 TL harcın talebi halinde davacılara iadesine,c)Davalılar lehine AAÜT uyarınca takdir edilen 36.582,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
d)Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Birleşen İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/271 Esas sayılı davasında davanın kısmen kabulü ile; İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptaliyle takibin 300.000,00 USD asıl alacak üzerinden devamına, fazla talebin reddine, takip tarihinden itibaren asıl alacağa 1 yıl vadeli USD cinsi mevduata devlet bankalarının uyguladığı en yüksek faiz oranının uygulanmasına,a) kabul edilen 300.000 USD esas alacağın takip tarihindeki TL karşılığı olan 576.000,00 TL’nin takdiren %20’si olan 115.200,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,b)Alınması gereken 39.326,06 TL harçtan, icraya yatırılan 3.189,90 TL harç ve yatırılan 7.690,15 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 28.446,01 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irad kaydına, c)Davacı tarafından icraya yatırılan 3.189,90 TL harç ve yatırılan 7.690,15 TL peşin harç toplamı olan 10.880,05 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,d)Davacı lehine AAÜT gereğince takdir olunan 36.978,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, e)Davalılar lehine AAÜT gereğince takdir olunan 7.060,06 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, f)Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 28,65 TL açılış gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 36,00 TL tebligat, posta vs. gideri olmak üzere toplam 764,65 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre belirlenen 691,39 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,6-Davalı-birleşen dosya davacısı tarafından yatırılan istinaf peşin harçlarının talebi halinde kendisine iadesine, 7-Davacılar-birleşen dosya davalılarından asıl dava yönünden alınması gereken 44,40 TL istinaf harcı ile birleşen dava yönünden alınması gereken 39.326,06 TL nisbi istinaf harcı toplamı olan 39.370,46 TL’den peşin yatırılan maktu 31,40 TL ile 9.516,00 TL nisbi harcın mahsubu ile bakiye 29.823,06 TL harcın davacılar-birleşen dosya davalılarından tahsili ile hazineye irad kaydına, 8-İstinaf aşamasında davalı-birleşen dosya davacısı tarafından yapılan yargılama gideri olan 171,40 TL (2 adet) istinaf yoluna başvurma harcı ile 37,90 TL posta masrafı olmak üzere toplam 209,30 TL’nin davacılar-birleşen dosya davalılarından alınarak davalı-birleşen dosya davacısına verilmesine, 9-İstinaf aşamasında davacılar-birleşen dosya davalıları tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 10-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 11-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.19/04/2019