Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/644 E. 2021/42 K. 15.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/644 Esas
KARAR NO : 2021/42
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2017
NUMARASI : 2015/868 E. – 2017/909 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketin mail yoluyla yazışma yapılmak suretiyle 9649-4559 ve 9650-560 çift eldiven siparişi konusunda müvekkili şirketin bu malları satacağı müşterisinden onay geldiği zaman alım-satım ilişkisinin gerçekleşeceğine ilişkin mutabakata vardığını, müvekkilinin müşterisinin malları almaktan vazgeçmesi üzerine durumun derhal davalıya bildirilerek siparişin iptali ile çekin iadesinin istendiğini, ancak davalının kabul etmediğini, alım satımın geciktirici koşula bağlandığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile … Dudullu Şubesi’ne ait, İstanbul keşide yeri, 02/10/2015 keşide tarihli, … çek nolu, 37.923-TL tutarlı bir adet çekin iptaline, kötü niyetli davalı hakkında % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve gideri ile avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında alım satım anlaşması yapıldığı ve bu anlaşma karşılığında çek ile bir ödeme yapıldığın hususunda bir ihtilaf olmadığını, ancak davacının iddia ettiği üzere 3.kişilerin onayı halinde satışı gerçekleşecek bir alım-satım ilişkisinin olmadığını, davacının 3.kişilerin onayını almadan çek vermesinin de iddiayı geçersiz kıldığını, davacının önce 500 çift eldiven aldığını, daha sonra ürünlerden memnun kaldığını beyan ederek 23.06.2015’te yüksek alım yapacağını belirterek özel fiyat ve ödeme planı istediğini, 5000 çift daha sipariş edildiğini, yazılı bir sözleşme olmasa da müvekkili ile davacının 06.09.2012’den beri telefonla sipariş, ödemenin yapılması ve malın teslim alınması şeklinde alım satım işlemi gerçekleştirmekte olduklarını, dava konu siparişin de telefonla aynı şekilde verildiğini, müvekkilinin malları hazır ettiğini, başka bir sipariş ile birlikte toplam 37.923,00TL bedelli çek ile davacının ödeme yaptığını, faturaya itiraz edilmediğini, davacıya malların teslim alınması için ihtarda bulunulduğunu, davacının olumsuz cevap verdiğini, sözleşmeden dönmenin koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, çek iptali kararı verilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. açılan davanın menfi tespit olmasına rağmen yapılan ödeme nedeniyle istirdat davasına dönüşmüş olup taraflar arasında yazılı sözleşme olmamasına rağmen mal alım-satımına ilişkin ticari ilişkinin süregeldiği, taraf defterleriyle bu hususun sabit olduğu, incelenen taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, lehlerine delil teşkil ettiği, … Dudullu Şubesi’ne ait 02/10/2015 keşide tarihli 37.923,00-TL bedelli çekin davacı tarafından ödenmiş olup taraf defterlerinde yer aldığı, davacı defterlerine göre davalının 34.773,20-TL davalı defterlerine göre davacının 3.148,06-TL borcunun olduğu, defterler karşılaştırıldığında aradaki farkın 31.623,13-TL olduğu, davalı tarafça 25/06/2015 tarihli faturanın düzenlenerek davacıya gönderildiği fakat davacı tarafça faturanın iade edildiği, malların teslim edilmiş olduğuna dair davacının faturada kaşe ve imzasının olmadığı, davaya konu çekin fatura tarihinden önce taahhüt edilen mala karşılık ödeme aracı olarak kullanılması düşünüldüğü fakat malların sonradan teslim alınmadığı açıkça sabit olduğundan cari hesap borçları da dikkate alınarak davacının sadece 34.773,20-TL bedelin istirdadını talep edebileceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ayrıca her nekadar kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de şartları oluşmadığı, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 34.723,20-TL Bedelin ödeme tarihi olan 02/10/2015 tarihi olan işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, kötü niyet tazminatı talebi yönünden şartları oluşmayan talebin reddine ..” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın gerekçesiz olduğunu, davacının malları teslim almamasının haklı olup olmadığının, sözleşmeye aykırılık olup olmadığını, akde aykırılık ve genel hükümlere aykırılık oluşup oluşmadığının incelenmediğini, davacının şarta bağlı sözleşme iddiasının gerekçede değerlendirilmediğini, Malı teslim alma yükümlülüğünün alıcıda olduğunu, müvekkilinin teslim hususunda davacıya ihtarda bulunduğunu, müvekkilinin kusuru olmadığını, malların halen müvekkili şirketin deposunda tutulduğunu, depolama masrafı yapıldığını, Bilirkişi raporunun hatalı tespitlere dayalı olduğunu, davacı ile müvekkili arasındaki yazışmalardan ticari ilişkinin kurulduğu ve dava konusu ürünlerin sipariş edildiğinin açık olduğunu, maillerin sözleşme niteliğinde olduğunun göz ardı edildiğini ve çekin borçtan mücerret bağımsız olduğunu da göz ardı ettiğini, çekin mevcut bir borca mahsuben verildiğinin belirtildiğini, davacının borçlu olmadığını ispat edemediğini, anlaşmanın şarta bağlı olduğu iddiasının ispatlanamadığını, eldivenlerin davacı firmaya özel olarak yurt dışından yalnızca davacıya satılmak üzere getirildiğini, ithal edilen malın davacıya satılmış olması nedeni ile başkaca müşterilerin mal taleplerine olumlu cevap verilmediğini, basiretli tacir ve iyiniyet hükümlerine aykırı karar verildiğini,Çekin borçtan mücerret olduğunu, Bu ilke gereğince ilişkinin detayına girilmesi ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin irdelenmesinin mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, menfi tespit istemi ile açılmış, yargılama sırasında istirdata dönüşmüştür.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasındaki şifahi satış sözleşmesi kurulduğu, sözleşmenin şarta bağlı olmadığı, davacının avans olarak 02.10.2015 Tarihli 37.923,00TL bedelli çeki davalıya teslim ettiği, malın teslimi için herhangi bir süre öngörülmediği, davacının sözleşmeden dönerek bedelin iadesini istediği sabittir. Davalı vekili istinaf isteminde, çekin illeten mücerret olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin incelenmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Kambiyo senetleri, illetten mücerret ise de; davacı çekin satış sözleşmesine istinaden verildiğini iddia etmiş, davalı da satış sözleşmesini, ticari ilişkiyi kabul etmiş olmakla mahkemece taraflar arasındaki ticari ilişkinin değerlendirilmesi yerindedir.Faturaya konu malların teslimi hususunda ihtilafsız bir tarih kararlaştırılmamıştır. Alacaklının temerrüdünün gerçekleşebilmesi için ifanın usulü dairesinde önerilmesi ve alacaklının bu ifa önerisini haklı bir neden olmaksızın reddetmiş olması gerekir. Yine alacaklının temerrüdünün varlığının kabulü halinde de TBK 107 (BK 91) maddesine göre; borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir. Davalı, malların teslimi için ihtarda bulunmuştur. Alıcının temerrüdü için teslim almadan kaçınması yeterli olmayıp borçlu edimini tevdi mahalline tayin ederek borcundan kurtulabilir. Somut uyuşmazlıkta; davalı yanca malların resmi yahut özel ardiyeye teslim edilmediği, malların davalı yedinde olduğu, zarar iddiası yönünden davalının açıkça takas mahsup talebinde bulunmadığı, karşı davasının olmadığı dikkate alındığında davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerindedir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde malların davacı için özel olarak getirildiğini iddia etmiş ise de cevap dilekçesinde, bilirkişi rapora itiraz dilekçesinde ve e-maillerde aynı türde mal sipariş eden firmaların taleplerine olumsuz cevap verilerek davacının tesliminin beklendiğinin açıkça belirtildiği dikkate alındığında davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 2371,94 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 +557,09 TL’nin mahsubu ile bakiye 1778,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 15/01/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.