Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/633 E. 2021/18 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/633 Esas
KARAR NO: 2021/18
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2017
NUMARASI: 2015/1226 2017/943
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket, distribütör ve davalıyla 01/02/2012 tarihli açık satış noktası sözleşmesi imzalamış, davalının sözleşmeye aykırı davranması sebebi ile verilen katkı payı bedelinin ve cezai şartın tahsilini talep etmiş olmakla, sözleşmenin 9/b maddesi uyarınca davalı taraf bira satışına ilişkin faaliyetlerini kısmamayı ve bira satışını azaltacak davranış ve eylem içerisine girmemeyi, bira satışlarını arttırmak için azami gayret göstermeyi, sözleşme adresinde yazılı iş yerinde davacının pazarlama, dağıtım ve satışını gerçekleştirdiği bira ürünlerini satmayı ve bulundurmayı kabul ve taahhüt etmesine rağmen; Davacı şirket ürünlerinin alımını %70-75 oranında azalttığı , davacının ürünlerini bulundurmayı sağlamadığı, ürün alım ve satımını azalttığı, tespit talebi doğrultusunda yapılan keşif esnasında İstanbul Anadolu 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/31 D.İş dosyasına sunulan 18/03/2015 tarihli bilirkişi raporundaki fotoğraflarda davalının menüsünde davacı şirketin ürünlerinin tamamını ve davacıya ait görseller ile demirbaşların bulundurmadığı tespit edilmiştir. 01/08/2012 tarihli sözleşme neticesinde davacı, davalının iş yerine 77.400,00 TL katkı yaptığı, davalının sözleşmenin maddelerini ihlal etmesi sebebi ile katkı tutarı olan 77.400,00 TL’nin bankalarca uygulanacak en yüksek faizi ile iadesini, sözleşmenin 16. Maddesi uyarınca 35.000,00 USD/Amerikan Doları cezai şartın tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde; haksız olan işbu davanın reddinin gerektiğini, gerekçe olarak; sözleşmenin 16. maddesinde belirtildiği üzere bir feshin söz konusu olmadığının, davalının sözleşme hükümlerine aykırı davranmadığını belirtmiş olmakla; davalının düzenli olarak davacı firma ve bayisi olan …’tan bira alımını gerçekleştirdiğini, davacı firmadan alınan fıçı biraların davalı iş yerinde en çok satılan ürün olduğu, kutu ve şişe biraların , fıçı biraya oranla daha az satıldığını, bu nedenle ticari hayatın olağan davranışı olarak kabul edilecek bu durumun, ürün alımını azalttığı anlamına gelmeyeceğini, davalı iş yeri menülerinde davacı firmanın tüm ürünlerinin bulunduğunu, davacının iddia ettiği şirketin ortaklık yapısının değişmesi gibi bir durumun olmadığını, davacı firmanın satış elemanlarının, davalı firmaya uzun süredir uğramadığını, davalının kendi imkanları ile davacı şirkete ulaştığını, davalı tarafa verilen 77.400,00 TL katkı payının sözleşmenin 14. Maddesi uyarınca davalı şirketin dekorasyonu ve iş yeri bölgesinde yapılan satış geliştirme faaliyetlerine için verilmiş olup, ilgili tutarın sözleşmenin 11 maddesi uyarınca iadesinin talep edilemeyeceğini, sözleşmenin 16. Maddesi uyarınca 35.000,00 USD’nin talep edilmesinin haksız olduğunu, davalı şirkette … markasının görünmemesi ve … markasına ait demirbaş bulunmamasının sebebinin reklam yasağı olduğunu, iş bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “davanın taraflar arasında 01/08/2012 başlangıç, 31/07/2016 bitiş tarihli 4 yıl süreli “açık nokta satış sözleşmesi” düzenlenmesi davacı tarafça, davalının akdi ilişkiye aykırı davrandığını ve bu sürede davalıdan sözleşme ilişkisi kurulurken katkı payı olarak verdiği 77.400 TL ve yine bu ilişki nedeni ile akdi aykırılıktan 35.000 USD cezai şart talepli olduğu, davacı tarafın davalı tarafın iş yerinde müvekkili şirket ürünlerinin bulunurluluğunu sağlamadığı, ürün alım satımını azalttığı istihbaratına dayanmakta olup, taraflar arasındaki sözleşmede davalı tarafın alacağı ürüne belli bir kota konulmadığı, sözleşmenin 9/C maddesinde kota ile ilgili bölümün boş bırakıldığı, anılan hükmün; “…işletici (davalı) iş yerinde bira satışlarını arttırmak için azami gayreti göstermekle yükümlüdür. İşletici taraflar arasında varılan mutabakatta, kararlaştırıldığı gibi, hedef olarak her yıl …. Adet şirketin ürünlerini sözleşme süresince satmayı planlamıştır…” olduğu, bu 9/C maddesinde görüldüğü gibi ürün satışı konusunda adet bölümünün boş bırakıldığı, ancak aynı madde de davalının iş yerinde bira satışlarını arttırmak için azami gayret göstereceğinin belirtildiği, 9/C maddesinin devamında işleticinin planlanan bir hedefe ulaşamadığı durumda şirket (davacı) sözleşmeyi feshedemeyeceği gibi, cezai şartta dahil olmak üzere hiçbir tazminatı işleticiden (davalı) talep edemeyeceği hüküm altına alındığı, sözleşmenin 22. Maddesinde de, davacının nihai satış noktaları ile akdetmiş olduğu, münhasırlık içeren tek elden satın alma sözleşmelerinden 2002/2 sayılı tebliğ ile tanınan muafiyetin geri alınmasına dair rekabet kurulunun 22/04/2005 tarihli kararı ile ilgili olarak Danıştay tarafından yürütmeyi durdurma veya iptal kararları verilirse, tarafların münhasırlık hükümlerini içeren yeni tek elden satın alma sözleşmesini imzalayacakları aksi takdirde sözleşmenin haklı fesih sayılacağı hüküm altına alınmış olup, sözleşmenin 22. Maddesi ile taraflar arasında tek elden satın alma sözleşmesi bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 9/C maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde hem davalı işleticinin hedef olarak her yıl davacı şirket ürünlerinin sözleşmesi süresince kaç adet satılacağı konusunda bir kota konulmadığı, 9/C maddesinin devamında işleticinin planlanan bir hedefe ulaşamadığı durumda şirket (davacı) sözleşmeyi feshedemeyeceği gibi, cezai şartta dahil olmak üzere hiçbir tazminatı işleticiden (davalı) talep edemeyeceği hüküm altına alınmış, sözleşmenin 22. Maddesinde taraflar arasındaki tek elden satın alma sözleşmesi bulunmadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…Sözleşmenin 22. maddesinin düzenlenme amacı Rekabet Kurulu’nun 22/04/2005 tarihli ve 08.12.2005 tarihli 05-82/1126-325 sayılı kararları akabinde münhasırlık hükümleri içeren tek elden satın alma sözleşmelerinin düzenlenememesine ilişkindir. Bu haliyle ilgili maddenin dava konumuz ile hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Çünkü, dava konumuz davacının Sözleşme gereği düzenli ve süreklilik arz edecek şekilde ürün alımı yapmaması ve Müvekkil Şirket ürünlerini gerektiği kadar bulundurmamasıdır. Bu haliyle hiçbir iddia ve talebimiz davalının Müvekkil Şirket’in ürünlerini satmaması neticesinde hangi ürünleri sattığına ilişkin değil, davalının düzenli ve süreklilik arzedecek şekilde ürün alımı yapmamasıdır. Sözleşmedeki atıf yapılan 9/C maddesinin de yorumu tamamen hatalıdır. Sözleşmeler, tüm maddeleri ile bir bütündür ve aynı maddenin B bendine bakıldığında davalı tarafın işletmesinde bira satışına ilişkin faaliyetlerini kısamayacağı ve satışı azaltacak davranış ve eylem içerisine giremeyeceği sabittir. Bu halde Mahkeme neden yalnızca tek maddenin nazara alınarak karar verildiğine ilişkin hiçbir hukuki gerekçe dosyada bulunmamaktadır. Taraflar arasında akdedilen Sözleşme’nin 9/C maddesine ilişkin olarak; “İŞLETİCİNİN planlanan bir hedefe ulaşamadığı durumda ŞİRKET’in sözleşmeyi feshedemeyeceği gibi cezai şartta dahil olmak üzere hiçbir tazminatı İŞLETİCİ’den talep edemeyeceği” maddesine ilişkin olarak özellikle ve hassasiyetle belirtmek isteriz ki; ilgili maddede davalı tarafa yükletilen hiçbir hedef bulunmadığı gibi davalı taraftan beklenen yalnızca ve yalnızca düzenli ve süreklilik gösterecek şekilde satışta AZAMİ GAYRETİ GÖSTERMESİDİR. Ayrıca taraflar arasındaki sözleşme miktar taahhütlü ve hedeflerin belirlendiği bir sözleşme değildir. İlgili sözleşme süreli olup, sözleşme süresinde davalının AZAMİ GAYRETİ göstererek satışlarını SÜREKLİLİK ve DÜZENLİLİK arzedecek şekilde gerçekleştirmesi sözleşmenin amacıdır. Ancak dosyadaki delillerle de mübrez olduğu üzere davalı taraf sözleşmeye aykırı davranarak üzerine düşen AZAMİ GAYRETİ göstermediği, bu haliyle de Sözleşme’nin 16. Maddesinde belirtildiği şekilde cezai şart talebinin haklı ve geçerli olduğu aşikarken aleyhe hüküm kurulması mümkün değildir. Burada tekrar önemle belirtmek isteriz ki; mahkemenin davacının ürünlerinin her yıl ne kadar satılacağına dair kota konulmaması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi külliyen hatalıdır. Zira, gerek TAPDK uygulaması gerekse Rekabet Kurumu karar ve uygulamaları gereği Müvekkil Şirket Tütün Ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından tarafına verilen ithalat ve dağıtım yetkisi kapsamında bira ürünlerinin ithalatı, satışı ve dağıtımı ile iştigal etmekte olup Tütün Ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu kararları ve rekabet mevzuatında belirlenen kurallar çerçevesinde faaliyetine devam etmektedir. Sözleşme 2’de yer alan ve rekabet hukukunu ilgilendiren diğer maddeler ise Sözleşme 1’e benzer şekilde hazırlanmıştır. Bu kapsamda Sözleşme 2’nin 3. ve 10.o. maddelerinde işleticiye tek marka satma yükümlülüğünün getirilmediği, 10.h. maddesinde nihai satış noktasına verilen soğutucuların veya başkaca raf, teşhir veya stantların kullanılmasının Kurul kararına uygun olması gerektiği, 12. maddesinde nihai satış noktasına verilebilecek katkının sözleşmenin 3. maddesinde yer verilen hedefe veya rakip ürünlerin satılmaması koşuluna bağlı olmadığı ve 13. maddesinde, 12. maddeye benzer şekilde, EFPA’nın bayisi veya distribütörü tarafından nihai satış noktasına verilebilecek kredinin herhangi bir hedefe veya rakip ürünlerin satılmaması koşuluna bağlı olmadığı ifade edilmektedir. Daha açık bir anlatımla; litre taahhütlü/kotalı sözleşmelere yıl taahhüdü/kotası veya süreli/yıl taahhütlü/kotalı sözleşmelere litre taahhüdü/kotası konulamamaktadır. Sonuç olarak; ilgili Rekabet Kurulu Kararlarının mefhumu muhalifinden çıkan sonuç da nazara alındığında Yerel Mahkeme tarafından anılan gerekçenin hatalı ve eksik değerlendirmeye matuf olduğu açıktır. – Bir diğer yandan, dosyada alınan bilirkişi raporlarının da lehe olduğu, bilirkişi ek raporuyla” …davacı vekilinin bu yönde itirazı haklı olduğu tespit edilmiştir. Farkın nedeni ise bir önceki yıl devir edilen alacağı, bir sonraki yılda bayii alacağı olarak kayıtlara geçmiş, bu husus gözden kaçmıştır.” açıklaması ile yeniden bir hesaplama yapılarak yeniden düşüş oranları hesaplanmıştır. Yapılan inceleme ile davalı tarafın %193 oranlarına varan düşüşler yaşadığı ve yine yıllık analizlerle de belirtilen artışların aslında artış olmadığı saptanmıştır. Bilirkişi tarafından; 2013’ten 2014’e aylık %146 eksik satış yapıldığı, 2014’ten 2015’e aylık %26 eksik satış yapıldığı, 2015’ten 2016’ya aylık %37 artış olduğu, bu haliyle; sözleşmenin kurulduğu yıl olan 2012 nazara alındığından 2012 yılı ile sonraki yılların karşılaştırılmasında 2013 yılında 2012 yılına göre %6 artış haricinde devamlı surette düşüş ile 2014 yılı itibariyle -%131, 2015 yılı itibariyle -%193 ve 2016 yılı itibariyle -%113 düşüş olduğu tespit edilmekle davalı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığı açıkça sabittir…” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ; sözleşmeye aykırılık nedeni ile katkı bedeli iadesi ve cezai şart istemlerine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı yan sözleşme gereği davacının satışlarını artırarak devam ettirmesi gerekirken satışlarının düştüğünü, ürün alımı yapmadığını, ürün tanıtımlarına yer vermediğini iddia ederek talepte bulunmuş; davalı yan ise ürün satışına devam ettiğini, ürünleri davacıdan veya davacının diğer bayii ve distribütörlerinden temin ettiğini, reklam yasağı nedeni ile ancak yasanın izin verdiği ölçüde tanıtım amaçlı metaryal bulundurduğunu savunmuştur. Mahkemece; sözleşmede ürün kotası olmadığı nedenle sözleşmenin 22. Maddesi ile taraflar arasında tek elden satın alma sözleşmesi bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 9/C maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde hem davalı işleticinin hedef olarak her yıl davacı şirket ürünlerinin sözleşmesi süresince kaç adet satılacağı konusunda bir kota konulmadığı, 9/C maddesinin devamında işleticinin planlanan bir hedefe ulaşamadığı durumda şirket (davacı) sözleşmeyi feshedemeyeceği gibi, cezai şartta dahil olmak üzere hiçbir tazminatı işleticiden (davalı) talep edemeyeceği hüküm altına alınmış, sözleşmenin 22. Maddesinde taraflar arasındaki tek elden satın alma sözleşmesi bulunmadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Somut olayda çözümlenmesi gereken husus ; davacının akde aykırı davranışları nedeni ile sözleşmenin kusurlu / eksik ifa edilip edilmediği noktasındadır. Dosyaya getirtilen tespit raporunda ; ( 18.03.2015 tarihli) işyerinin faal olduğu, davalı yanca işletildiği, … ve … marka biraların ve farklı bir firmaya ait biraların satışının yapıldığı, … ve … fıçı kulesinin aktif olduğu, …nin aktif olmadığı, mmenüde … ürünlerinin yer aldığı, marka/ logo taşıyan demirbaş bulunmadığı, sadece bardak altlıklarının olduğu,davalının ürün tedariki ile ilgili olarak fatura ibraz edebildiği belirlenmiştir. Görüldüğü gibi tespit raporunda; sadece aktif halde olmayan … fıçı kulesi dışında sözleşmeye aykırı bir husus tespit edilmemiştir. Kaldı ki bir tek fıçı kulesi ile alım miktarlarında düşüş olması arasında illiyet bağı bulunduğuna dair bir tespit ve bilirkişi görüşü bulunmamaktadır. Mahkemece alınan raporlarda da ;davacının 2014 yılından itibaren önceki yıllara göre daha az alım yaptığı saptanmıştır. ( dava tarihinden sonraki alım miktarı nazara alınmamalıdır) Mahkemenin sadece satış kotası bulunmamasını davanın reddi gerekçesi yapmış olması doğru görülmemiştir. Bu durumda davalının hiç satış yapmaması halinde de kota olmaması nedeni ile davacının hiç bir hak talep edemeyeceği sonucuna varılır ki ; bu durum tüm sözleşmelerde olduğu gibi her iki tarafın da bir sözleşmeden karşılıklı çıkarlar sağlayacağı, sözleşmeden azami ölçüde yararlanmak isteyecekleri prensibine de uygun düşmeyecektir. Sözleşmede satış kotası bulunmadığına göre objektif ölçüler ve tarafların akdi ilişkiyi devam ettirme çıkarları ve çıkarların taraf eylem ve işlemleri nedeni ile diğer taraf aleyhine sonuç doğurup doğurmadığının belirlenmesi ile çözüme ulaşılacaktır.Bu anlamda sadece kota olmamasını nazara alan mahkeme gerekçesi yeterli bulunmamıştır. Bu nedenle davalının kusurlu bir ifası olup olmadığı ve sözleşmeyi etkileyen diğer hukuksal ve fili nedenler tartışılmalıdır. … markasına ait fıçı kulesinin aktif olmaması durumu için sirkülasyon içerisinde davacıdan mı davalıdan mı kaynaklandığının tespitinin mümkün olmadığı, bu haliyle davalı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığı sonucuna ulaşılamayacağı, yine davalı tarafından sözleşme ile belirli sürede belirli satış adetine ulaşılmasına yönelik taahhütte bulunulmadığından, arz talep durumuna göre işletmecinin belli bir markayı daha fazla veya daha az satmak durumunda kalacağı kabul edilmelidir. Yine alım ve satım miktarlarının düşüş gösterdiği 2014 yılı yasal düzenlemeler çerçevesinde de değerlendirilmelidir. 24/05/2013 tarihinde kabul edilen 6487 Sayılı Yasa ile 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununun mülga 6 ncı maddesi yeniden düzenlenmiş ve buna göre;Alkollü içkilerin her ne surette olursa olsun reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını ve satışını özendiren veya teşvik eden kampanya, promosyon ve etkinlik yapılamaz. Ancak, münhasıran alkollü içkilerin uluslararası düzeyde tanıtımına yönelik ihtisas fuarları ile bilimsel yayın ve faaliyetler düzenlenebilir. Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanlar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe ürünlerinin marka, amblem ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar. Açık alkollü içki satışı yapmaya ilişkin izin belgesi olan işletmelerde servis amaçlı materyallerde marka, amblem ve logo kullanılabilir. Alkollü içkiler, tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere on sekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz veya sunulamaz. Alkollü içkiler sunum izni verilen yerlerde açık olarak tüketilebilir ve bu yerlerde tesis sınırları dışında tüketilmek üzere alkollü içki satışı yapılamaz. Alkollü içkiler, işletme dışından görülecek şekilde perakende olarak satışa arz edilemez. Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz. Görüldüğü gibi davalının çalışma şeklini ve satış kapasitesini doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılmıştır. T.C. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Sektörel Rekabet ve Tüketici Hakları Daire Başkanlığı, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik’te yapılan değişiklikler gereği reklam ve tanıtımda uygulanacak geçiş süreleri ile ilgili açıklamasında ;Yönetmeliğin Geçici 8. maddesi çerçevesinde, İşyerlerinde alkollü içkilerin her türlü reklam ve tanıtımını içeren taşınabilir veya sabit totem, branda, şemsiye, gölgelik ve tentelerin, İşyerlerinin içinde bulunan reklam ve tanıtım amaçlı her türlü materyalin, 18 / 03 / 2014 tarihinden itibaren kullanılması yasaktır. Buna ilaveten; Alkollü içkilerin reklam ve tanıtımını içeren her türlü tabelanın, 11 / 06 / 2014 tarihinden itibaren işyerlerinin içinde veya dışında bulundurulması yasaktır İşyerlerinde alkollü içki reklamı içeren raf ve stantların 18 / 09 / 2014 tarihinden itibaren kullanılması yasaktır. Perakende alkollü içki satışı yapılan işyerlerinde alkollü içkilerin konulduğu ve üzerinde alkollü içkilerin marka, amblem ve logosu bulunan mevcut soğutucuların, işyerlerinin kapalı bölümlerinde bulunması kaydıyla 10 / 06 / 2016 tarihine kadar kullanılması mümkündür. Bu nitelikteki soğutucuların 11 / 06 / 2016 tarihinden itibaren kullanılması yasaktır.4250 sayılı Kanunun ve Yönetmeliğin anılan hükümleri çerçevesinde, perakende ya da açık alkollü içki satışı yapılan işletmelerde reklam ve tanıtım uygulamalarına ilişkin sürelere riayet edilmesi ve söz konusu uygulamaların ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekmekte olup mevzuata aykırı uygulamalar yapılması halinde sorumlular hakkında 4250 sayılı Kanunda hüküm altına alınan idari yaptırımlar uygulanacaktır denilmektedir. Yasal düzenlemeler çerçevesinde davalının satışlarındaki düşüş beklenen/ beklenmesi gereken bir hadise olup; davalının sözleşmeye aykırı davranarak ve sözleşmeden beklenen objektif çalışma gayretini göstermediği yönünde bir delil bulunmadığından davanın reddi gerekmekle ; değişen gerekçe ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b – 2 maddesi gereğince KABULÜNE İlk derece mahkemesi kararının gerekçe itibari ile KALDIRILMASINA 2- İlk derece mahkemesine açılan davada a-Davanın reddine, b-Harçlar kanununa göre alınması gereken 59,40 TL karar ve ilam harcınının, peşin alınan 3.075,73 TL’den mahsubu ile kalan 3.016,43 3 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iadesine, c-Davalı taraf vekille temsil olunmakla red üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 16.756,24 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, d-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına. e-Davalı tarafından yapılan 30,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, kalan delil avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
İSTİNAF YARGILAMASINDA 3- Davacı yanca yatırılan peşin harcın talebi halinde iade edilmesine 4- İstinaf yargılama giderlerinin , istinaf eden davacı yan üzerinde bırakılmasına 5-Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde 14/01/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar erildi.