Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/616 E. 2018/472 K. 05.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/616 Esas
KARAR NO : 2018/472 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2017
NUMARASI : 2017/174 E., 2017/968 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05/03/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, “müvekkilinin 24.07.2007 tarihli Malzeme Satın Alma Sözleşmesi ile davalı-borçlu şirketin Astana Şubesine aydınlatma direği ve aydınlatma ürünleri sattığını, satış bedelinin 736.223 USD olduğunu, bunun 563.423 USD’lik kısmının ödendiğini, ancak kalan 172.800 USD’lik kısmının ödenmediğini, malların faturalı olarak ihraç edildiğini, davalının yaptığı ödemelerin de vadelere uygun olmadığını, başlatılan icra takibine davalının, “sözleşmeye Kazakistan Cumhuriyeti Kanunlarının uygulanacağı ve Astana Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle itiraz ettiğini, bu itirazın doğru olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25.11.2015 tarih ve 2015/5517 Esas, 2015/12591 Esas ve 2009/2604 sayılı kararlarında bu tür yetki itirazlarının MK 2.maddeye aykırı olduğunun kabul edildiğini, bono ve fer’ilerine itirazın da yerinde olmadığını” iddia ile itirazın iptalini, takibin devamını en az % 20 tazminata hükmolunmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevaben, “sözleşmede malların Kazakistan Astana gümrüğü teslimi olduğunu, sözleşme bedelinin Kazakistan Tengezi olarak belirlendiğini, uygulanacak hukukun Kazakistan, yetkili mahkemenin Astana mahkemesi olduğunu, sözleşmenin ifa yerinin de Astana olduğunu, delillerin Astana’da olduğunu, sözleşmeyle sıkı ilişki içinde olan hukukun Kazakistan hukuku olduğunu, MÖHUK 24 ve 47 maddeleri gereği Astana mahkelerinin yetkisinin kabulü gerektiğini, davacının MK 2 maddesi ile ilgili belirttiği içtihatların bu davaya uygun olmadığını, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, sözleşmedeki esas unsurun Kazakistan norm ve standartlarına ve Kazakistan’daki projeye yeterlik ve uygunluk olduğunu, Türk Mahkemeleri yetkili olsa bile Kazakistan hukukunun uygulanacağını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2010/5405 Karar, 2010/1711 Karar ve 2008/4891 Karar, 2016/4525 Karar sayılı kararlarının da bu yönde olduğunu” iddia ile Türk Mahkemeleri yetkili olmadığından davanın reddine karar verilmesini istemiş ayrıca usule ve esasa dair değer itirazlarını bildirmiştir.
Mahkeme 27.09.2017 tarihinde, “sözleşme konusu malların Kazakistan’da yapılacak otomobil kavşağı işinde kullanılmak üzere Astana’ya gönderildiği, mahkemenin Kazakistan norm ve standartlarıan uygun olma zorunluluğu getirildiği, fatura ve diğer belgelerin Astana şubesi adına düzenlendiği, teslim yerinin Astana Gümrüğü olduğu, böylece sözleşmenin yabancılık unsuru taşıdığı, her ne kadar bu husus HMK 114/1 maddesi gereği dava şartı değil ise de, yabancılık unsurunun mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği, sözleşme gereği Asana mahkemelerinin yekili olduğu” gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinafında, “sundukları Yargıtay kararlarının mahkemece değerlendirilmediğini, tarafları Türk olan davalarda, yetki sözleşmesi ile yabancı devletin yetkili kabul edildiği durumlarda taraflardan birinin yetki itirazında bulunmasının, dürüstlük kurallarına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edildiğini, davalının da kendisini en iyi savunabileceği yargı yerinin de Türk Mahkemeleri olduğu, davanın yabancılık unsuru taşıdığı yönündeki tespitin de hatalı olduğunu, sözleşmenin eser sözleşmesi değil, satış sözleşmesi olduğunu, malzemenin teslim edilmediği ya da ayıplı olduğu yönünde bir savunmanın da bulunmadığını, ödemelerin tamamının Türkiye’de yapıldığını, yabancılık unsurunu öne çıkaracak hiçbir yön bulunmadığını, davalının yetki itirazı ve zamanaşımı dışında esasa dair bir savunmasının da bulunmadığını, MÖHUK 47.naddesinin lafzi yorumuna rağmen yerleşik Yargıtay kararlarına göre Türk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Daires’nin 2016/3848 Esas, 2017/5825 Karar sayılı kararının da bu yönde olduğunu” iddia ile kararın kaldırılmasını ve dosyanın karar veren İstanbul Anadolu 8. Ticaret Mahkemesi dışında bir mahkemeye gönderilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevabında, önceki iddialarını tekrarla, sözleşmenin yabancılık unsuru taşıdığını ve sözleşmede Kazakistan hukukunun uygulanmasının ve Astana mahkemelerinin yetkili olduğunun kabul edildiğini, MÖHUK 24 ve 47.maddeleri gereği ancak Türk Mahkemelerinde açılan bir davaya taraflardan bir yetki itirazında bulunmadığı takdirde Türk Mahkemelerinin yetkili olabileceğini, oysa müvekkilinin yetki itirazında bulunduğunu, MK 2.madde ile ilgili içtihattan somut olay ile örtüşmediğini, keşif, bilirkişi incelemesi, emsal araştırması gibi bir inceleme gerektiğinde Kazakistan’a gidilmesinin ya da yarışma yapılmasının gerekeceğini, bunun ise usul ekonomisine uygun olmadığını” iddia ile istinaf isteminin reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlık davacının davalının Astana şubesine sattığı malların satış bedelinden kaynaklanmakta olup sözleşmenin ifa mahallinin başka bir ülke de yer alması nedeniyle yabancılık unsuru içerdiğinden uygulanacak hukuk (kanunlar ihtilafı) ve yetkili mahkeme bakımından Milletler arası özel hukuk ve usul hukuku hakkında kanun hükümlerine tabidir. Sözleşmenin tarafı şirketlerin Türk uyruğunda olması yabancılık unsuru bakımından sonuca etkili değildir.
(MÖHUK) 24 (1) maddesine göre ” Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tâbidir. Sözleşme hükümlerinden veya hâlin şartlarından tereddüde yer vermeyecek biçimde anlaşılabilen hukuk seçimi de geçerlidir.
47 (1) maddesine göre de “Yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, taraflar, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler. Anlaşma, yazılı delille ispat edilmesi hâlinde geçerli olur. Dava, ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması hâlinde yetkili Türk mahkemesinde görülür.
Taraflar Sözleşmenin 8.maddesiyle sözleşmenin kazakistan cumhuriyeti kanunlarına tabi olacağı ve anlaşmazlık durumunda da Kazakistan Astana mahkemelerinin yetkili olduğunu öngörmüşlerdir.. Tarafların serbest iradeleriyle Kazakistan Astana Mahkemelerinin yetkisini kabul etmeleri nedeniyle yukarıda belirtilen yasa hükümleri gereğince Astana mahkemesi yetkili olduğu gibi, teslim yerinin de sözleşmenin 2.maddesine göre Kazakistan’ın Astana şehri oluşu nedeniyle de usul ekonomisi ve pratik nedenlerden dolayı da yargılamanın Kazakistan’da yapılmasının yerinde olacağı, taraflardan birinin, tarafların serbest iradeleriyle kararlaştırdıkları yetki anlaşmasına dayanmasının, hakkın kötüye kullanılması olarak görülmeyeceği gözetilerek ilk derece mahkemesi kararı yanında olduğundan, istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
KARAR:
Davalının istinaf isteminin, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince REDDİNE,
Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından istinaf incelemesi sırasında yapılmış yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve HMK’nun 114/1-a ve 353/1-a-4 maddeleri gereğince kesin olarak karar verildi. 05/03/2018