Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/608 E. 2021/37 K. 15.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/608 Esas
KARAR NO : 2021/37
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2017
NUMARASI : 2016/1179 E. – 2017/1210 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 15/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket yetkili ve yöneticisi olan … davaya konu … plaka sayılı … marka aracı 04/06/2015 tarihinde kendi adına 73.830,00-TL bedelle satın aldığını ve 12/02/2016 tarihinde aracı müvekkili şirkete devrettiğini, müvekkiline ait aracın garanti süresi dolmadığı halde seyir halinde iken motorunda arıza oluştuğunu, aracın davalı şirketin yetkili servisi olan … AŞ.ye teslim edildiğini, servis tarafından aracın üretiminden kaynaklı olarak motorunda arıza olduğu ve bu sebeple aracın motorunun yandığının söylendiğini, bunun üzerine müvekkilinin araç bedelinin ödenmesini talep ettiğini, servisin müvekkilini davalı şirkete yönlendirdiğini, müvekkilinin davalı firma ile yaptığı görüşme sonucu davalı firmanın aracın tamir edildiğini ve teslim alınabileceğini bildirdiğini, ancak müvekkilinin motoru yanmış bir aracı teslim almak istemediğini, davalının müvekkiline hediye çeki ve bir sonraki alışverişte 4.000,00 TL indirim uygulama teklifinde bulunduğunu, bu tekliflerin kabul edilebilir olmadığını, müvekkilinin para ödemesini yahut aynı modelde yeni bir araç verilmesini talep ettiğini, davalının bu teklife hala yanıt vermediğini, aracın gizli ayıplı olduğunu, müvekkilinin aracı kullanamadığı dönemlerde araç kiraladığını ve aylık 5.000,00 TL kira ödediğini belirterek davaya konu aracın fatura bedeli olan 73.830,00-TL’nin fatura tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kabul edilmemesi halinde müvekkiline davaya konu araç yerine misli ile değiştirilerek ” … MARKA, KAMYONET (BB VAN) CİNSLİ, 2015 MODEL, N1 ARAÇ SINIFI” ayıpsız ve yeni araç verilmesine, müvekkilinin araç kiralamak zorunda kalması nedeniyle bu yöndeki zararları için şimdilik 15.000,00-TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin satış sözleşmesine taraf olmadığın, bu nedenle husumet yöneltilemeyeceğini, somut olayda taraflar tacir olduğundan ticari satıma ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğini, TTK 23/1 maddesinin atfıyla TBK 219 ve devamı maddelerine göre malın ayıbı nedeniyle sorumluluğun sadece satıcıya ait olup imalatçının müteselsil sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davalının tarafı olmadığı bir sözleşmenin konusunu teşkil eden maldaki ayıp iddiasından sorumlu tutulamayacağını, Türk Ticaret Kanunun’un 23/c maddesi uyarınca, davacı tarafın dava konusu araçta üretimden kaynaklı olduğu iddiasında bulunduğu ayıplara ilişkin 2 ve 8 günlük ayıp ihbar sürelerine ve ayıp ihbarının süresi içerisinde noter kanalıyla yapılması gerekliliği hususlarına uygun davranmamış olduğunu, davacının bedel iadesi, bunun mümkün olmaması halinde aracın yenisi ile değiştirilmesi talebinin kabul edilmesinin dava konusu araçta, araçtan faydalanmayı ortadan kaldırıcı nitelikte bir sorun bulunmaması nedeniyle mümkün olmadığını, müvekkilinin ticari garanti uygulamasının, onarım esasına dayanmakta olup, araç değişimi ve/veya bedel iadesi taleplerinin ticari garanti uygulaması kapsamında olmadığını, davacı tarafın elinde bulunan Garanti Kılavuzunda da bu hususun belirtildiğini, davacının aracının onarılmış olup aracın kullanımına engel bir durumun bulunmadığını, garanti kapsamında onarımı sağlanmış, kullanımına engel bulunmayan bir araç için bedel iadesi yada misli ile değişim kararı verilmeyeceğini, dava konusu aracın onarımının garanti kapsamında sağlandığını ve bu durumun davacıya bildirildiğini, arızanın üretimden kaynaklanmadığını, buna karşın davacının aracı teslim almaktan kaçınarak kiralık araç kullandığını, bu itibarla dava konusu aracın kullanılması mümkün iken, davacının dava konusu aracı kullanmayarak uğramış olduğu zarardan yine kendisinin sorumlu olacağını, dava konusu aracın hukuken teslimi gerçekleşmediğinden davacının fatura tarihinden itibaren satış bedeline faiz işletilmesin talebinin de birlikte ifa kuralı gereğince kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. dosya kapsamında sunulan deliller ve alınan davalı tarafın aracın satıcısı olmadığını, satım sözleşmesinin tarafı olmadığından kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, malın ayıbı nedeniyle sorumluluğun sadece satıcıya ait olduğunu, imalatçının sorumluluğu olmadığını ileri sürmüş, davacı davalının ithalatçı ve garantör firma sıfatıyla sorumluluğu olduğunu belirttiği, taraflar arasında satım ilişkisi olmadığının uyuşmazlık konusu olmadığı, ancak garanti belgesini düzenleyen, garantinin şart ve süresini belirleyen davalının garanti süresi içinde yapılan ve garanti kapsamına giren ayıplara ilişkin olarak sorumluluğunun bulunmadığı, husumet yöneltilemeyeceği yönündeki savunmasının mahkemece yerinde görülmediği (Benzer nitelikte Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 09/05/2016 tarih 2016/1249 esas – 2016/8517 Karar sayılı kararı), davalı tarafın davacının ayıp ihbar sürelerine uymadığını, usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunmadığını ileri sürdüğü, aracın 23/08/2016 tarihinde motor arızası nedeniyle çekiciyle davalının yetkili servisine getirildiği, servis tarafından garanti kapsamında onarımının yapıldığı, bilirkişi incelemesinde de serviste hazır bulunduğunun sabit olduğu, bu durumda davacının ayrıca ayıp ihbarında bulunmasına gerek olmadığı, davalının aksi yöndeki itirazlarının bu nedenle uygun görülmediği (Benzer nitelikte Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 07/03/2011 tarih 2010/9476 esas – 2011/2916 Karar sayılı kararı), davalı yanın, davacının bedel iadesi yahut aracın yenisi ile değiştirilmesi yönünde talepte bulunabilmesi için araçta meydana gelen arızanın araçtan faydalanmayı ortadan kaldırıcı nitelikte olması gerektiğini ileri sürdüğü, alıcının sözleşmeden dönerek bedel iadesi istemesi halinde durum bunu haklı göstermiyorsa hakim satılanın onarılması yada satım bedelinin indirilmesine karar verebilir ise de alınan bilirkişi raporunda meydana gelen motor arızasının araçtan yararlanmayı ortadan kaldıran türden büyük bir arıza olduğu, araç onarılmış olsa dahi hiç hasar görmemiş bir araç ile aynı teknik durumda olmayacağı belirlenmiş olmakla davacının bedel iadesi talebinde bulunabileceğinin mahkemece kabul edildiği, davalı aracın hukuken tesliminin gerçekleşmediğini davacının fatura tarihinden itibaren faiz talebinin birlikte ifa kuralına uygun olmadığını savunduğu, davaya konu aracın meydana gelen arıza nedeniyle 23/08/2016 tarihinde davalının yetkili servisine bırakıldığı, halen serviste olduğu tarafların kabulünde olduğu, bu durumda davacının satış faturası tarihinden itibaren faiz talebi yerinde olmamakla birlikte servise teslim tarihinden itibaren faiz talep edebileceği, aracın hali hazırda davalı tarafta olduğu böylelikle fiili teslimin gerçekleştiği anlaşılmakla dava konusu aracın davalıya iadesi(davalı adına tescili)ile birlikte 73.800,00 TL.nin 23/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerektiği Benzer nitelikte Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 06/06/2011 tarih 2010/14051 Esas – 2011/8795 ,Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20/06/2011 tarih 2011/5292 Esas 2011/8219 Karar ), davacının dava konusu aracı kullanamadığı süre içinde 3 aylık kira bedeli karşılığı şimdilik 15.000,00 TL talep ettiği, davalı tarafın aracın onarıldığını, bu durumun davacıya bildirildiğini, buna rağmen davacının aracı teslim almaktan kaçındığını, kiralık araç kullandığını, bu nedenle araç kiralama ücreti talep edemeyeceğini savunduğu, bilirkişi heyeti aracın 30 gün içinde tamir edilebileceğini, aylık kira bedelinin 4.500,00 TL olabileceğini belirttiği, tamir süresince davacıya araç tahsis edilmediğinin tespit edildiği, davacının araçtan yararlanamadığı süre içinde kiraladığı aracın kiralama bedelini talep etmesinin mümkün olduğu, bilirkişi heyetince aracın tamir süresinin 30 gün olarak belirlenmiş olmakla birlikte, aracın tamir edildiği ve teslime hazır olduğu yönünde davacıya bildirim yapıldığına dair bir delil sunulmadığı, bu durumda davacının 3 aylık araç kiralama bedeli karşılığı 13.500,00 TL için talebinde haklı olduğu sonucuna varıldığı, davacının bedel iadesi talebinin kabulüne, aracın hali hazırda davalı tarafta olduğu böylelikle fiili teslimin gerçekleştiği anlaşılmakla dava konusu aracın davalıya iadesi(davalı adına tescili)ile birlikte 73.800,00 TL.nin 23/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa ödenmesine, davacının araç kiralama karşılığı talebinin kısmen kabulüyle 13.500,00 TL.nin davalı tarafından tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazla talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, ticari satımın söz konusu olduğunu, müvekkilinin satış sözleşmesinin tarafı olmadığından husumetin yöneltilemeyeceğini, ticari garanti uygulamasının ise onarım esasına dayandığını, araç değişimi, bedel iade taleplerinin garanti kapsamında olmadığını, Garanti Kılavuzunda da bu durumun belirtildiğini, aracın onarıldığını ve kullanıma engel bir durum olmadığını, Mahkemenin aracın yetkili servise getirilmiş olması nedeni ile ayrıca ayıp ihbarında bulunulmasına yer olmadığına ilişkin gerekçesinin yerinde olmadığını, ayıp ihbar sürelerine riayet edilmediğini,Aracın onarımının garanti kapsamında sağlandığını, aracın kullanımına engel durum olmadığını, aracın bedelinin iadesinin talep edilemeyeceğini, Yargıtay 13.HD’nin benzer kararlarının bu yönde olduğunu, bu yöndeki itirazın kabul görmemesi halinde dahi raporda değer kaybı hesabı yapılmışken bedel iadesi kararı verilmesinin TMK 2 maddesine aykırı olduğunu, raporda %10 değer kaybı tespit edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı satın aldığı ticari aracın ayıplı olması sebebi ile araç bedelini iadesi olmadığı takdirde misli ile değiştirilmesi ve araç kiralama bedelinin tahsilini istemiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekili, aşamalarda ve istinaf isteminde husumet itirazını ve ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını ileri sürmüştür. Davalı üretici olup üretimden kaynaklanan gizli ayıbın varlığı halinde satıcı ile birlikte üretici de alıcıya karşı sorumludur. Bu nedenle mahkemenin husumet itirazının reddine karar verilmesi yerindedir. Davacı yanın aracı 23.08.2016’da motor arızası nedeni ile çekici ile davalının yetkili servisine getirilmiştir. Bu durumda ayrıca ayıp ihbarında bulunulmasına gerek bulunmadığından ilk derece mahkemesinin bu husustaki kabulü yerindedir.Davacı aracın onarımının yapıldığını ve kullanımına engel durum olmadığını belirterek bedel iadesi kararı verilemeyeceğini ileri sürmüş ise de; bilirkişi heyeti raporunda, araçtaki arızanın kullanım hatasından kaynaklanmadığı, gizli ayıp mahiyetinde olup araçtan faydalanmayı ortadan kaldıran türden bir arıza olduğu ve teknik açıdan aracın motor arızası geçirmiş bir araç niteliğinde olduğu, motor arızasının büyük bir arıza olduğu ayrıntılı olarak açıklanmış olmakla mahkemece ayıbın niteliği ve hasar dikkate alınarak araç onarılmış olsa dahi hiç hasar görmemiş bir araç ile aynı teknik durumda olmayacağı da belirtilmek sureti ile bedel iadesi talebinin haklı olduğunun kabulü yerindedir.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olmakla davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 5963,46 TL harçtan, peşin yatırılan 1490,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 4473,46 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 15/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.