Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/6 E. 2019/2272 K. 25.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/6 Esas
KARAR NO : 2019/2272
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2017
NUMARASI : 2014/170 2017/649
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili banka tarafından davalıların kefaletiyle dava dışı … A.Ş’ye krediler kullandırıldığını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine 20/01/2012 tarihli ihtarname ile borçların ödenmesinin istendiğini, ancak ödeme yapılmadığını, alacağın tahsil için başlattıkları icra takibinin davalıların haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davacının önce kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlattığını, şikayet üzerine takibin iptal edildiğini, müvekkilince verilen kefaletlerin, kefalet miktarları ile tarihlerinin yazılmaması nedeniyle hükümsüz olduğunu, borçlu şirketle davacı arasında 4 adet genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, davacının alacağın hangi sözleşmeden kaynaklandığını açıklaması gerektiğini, kefaletin geçersiz olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davalılardan … ipotek sorumluluğunun 500.000,00 TL olup bunun fer’ileriyle birlikte sınırlı olmak üzere 836.583,00 TL ile sınırlı olduğu, diğer davalıların sorumluluklarının ise toplam 1.821.329,00 TL olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; davalı … vekaletname ile davalı … adına 2 milyon TL limitli genel kredi sözleşmesini imzaladığını, bilirkişi raporunun bu hususu dikkate almadığını, böylelikle davalı … kefalet limitinin eksik ve hatalı hesaplandığını, sunmuş oldukları vekaletname uyarınca davalı … 2 milyon TL’lik sözleşmeyi diğer davalı … yerine imzaladığını, bilirkişinin vekaletname bulunmadığından bahisle … sadece 500.000,00 TL’lik sözleşmeden sorumlu olacağına dair kanaatin yanlış oludğunu, rapora dayanak teşkil eden TL Genel Kredi Sözleşmelerinin yanında tüm davalıların bütün kredi sözleşmelerinin toplam limitleri kadar kefalet limitleri olduğunun kabulü gerektiğini, alacaklının davayı TL cinsinden açmasının sadece TL cinsinden genel kredi sözleşmelerinin değerlendirmeye esas alınacağının sonucunu doğurmayacağını, sözleşmelerin birbirinin devamı niteliğinde olduğunu, davalıların her birinin aynı vekille temsil edildiğini, bir davalı açısından reddettiği miktarın tarifeye göre belirlenen tutarı kadar vekalet ücreti olarak davalıya ödenmesine hatalı bir şekilde karar verildiğini, dava değerinin tek ortak olduğunu, tüm davalılar yönünden reddedilmiş olsaydı mahkemenin hesabına göre 4 vekalet ücretine hükmedileceği gibi bir sonuca varılacağını bildirmiştir. Davacı tarafından 14/08/2013 tarihinde alınan ihtiyati haciz kararı ile 26/08/2013 tarihinde İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davalılar ile dava dışı … aleyhine 1.846.683,27 TL asıl alacak olmak üzere toplam 3.104.890,14 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, takibin dayanığı olarak genel kredi sözleşmesi ve ihtarname ile banka kayıtlarının gösterildiği, davalılar vekilinin Çatalca icra dairelerinin yetkili olduğu, taraflar arasında protokol yapıldığını ve muaccel borç bulunmadığını, alacaklı bankanın alacağını kendi nezdinde bulunan müvekkili hesabından tahsil etmekte olduğunu bildirerek itiraz ettiği görülmüştür. Davacı vekili, icra müdürlüğüne vermiş olduğu 19/02/2014 tarihli dilekçeyle; 815.030,54 TL ana para, 446.219,35 TL faiz, 22.310,96 TL BSMV olmak üzere toplam 1.283.560,85 TL’den vazgeçtikleri yolunda beyanda bulunduğu ve 26/08/2013 takip tarihi itibariyle takibe konu alacaklarının 1.031.652,83 TL asıl alacak, 752.072,91 TL işlemiş faiz, 37.603,65 TL BSMV olmak üzere toplam 1.821.329,39 TL olarak kabulünü istemiştir. Yargılama sırasında alınan 23/12/2015 tarihli iki kişilik bilirkişi raporunda; davacı ile dava dışı şirket arasında 4 adet genel kredi sözleşmesi imzalandığı, iki adet sözleşmenin USD bazında, 2 adet sözleşmenin de TL bazında düzenlendiği, davacının TL alacak talep ettiğinden dava konusu borcun TL bazında imzalanan sözleşmelerden kaynaklandığının değerlendirildiği, 14/11/2016 tarihli, 2 milyon TL bedelli sözleşmede … kefaleti, 04/05/2011 tarihli 500.000,00 TL bedelli sözleşmede ise …kefaleti bulunduğu, dava dilekçesinde protokolten bahsedilmiş ise de, protokolle ilgili dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, takip tarihi itibariyle davacının … 500.000,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 836.583,33 TL alacaklı olduğu, diğer davalıların ise 1.058.141,03 TL asıl alacak olmak üzere toplam 1.886.364,00 TL alacaklarının bulunduğu, bu rakamların davacının istediği toplam 1.821.329,39 TL’den yüksek olduğu, davacının %40 oranında temerrüt faizi isteyebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 25/01/2017 tarihli ek raporda ise; kök rapordaki tespit ve hesaplamaları değiştirecek bir husus bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 20/04/2017 tarihli duruşmada; davacı vekilinin rapor doğrultusunda karar verilsin şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca bankacılık işleminden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf dava dışı şirkete davalıların kefaleti ile kredi kullandırmıştır. Davacı tarafın istinafı, davalılardan … sadece 500.000,00 TL’lik sözleşmeden sorumlu tutulmasına ve vekalet ücretine yöneliktir. Yargılama sırasında alınan kök raporda davalı … 500.000,00 TL’lik sözleşmeyle sorumlu olduğu, buna bağlı olarak toplam sorumluluğunun 836.583,33 TL olduğu, diğer davalıların sorumluluğunun ise takip tarihi itibariyle 1.058.141,03 TL asıl alacak, 788.783,78 TL temerrüt faizi, 39.439,19 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 1.886.364,00 TL olarak hesaplandığı, ancak davacı vekilinin dava dilekçesinde alacağını 1.031.652,83 TL asıl alacak, 752.072,91 TL işlemiş faiz, 37.603,65 TL BSMV olmak üzere toplam 1.821.329,39 TL olarak talep ettiği, talep gereğince davacı alacağının 1.821.329,39 TL olduğu yolunda görüş bildirilmiş, itiraz üzerine alınan ek raporda ise kök rapordaki tespit ve hesaplamaları değiştirecek bir husus bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği, davacı vekilinin ise 20/04/2017 tarihli duruşmada rapor doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Nitekim mahkemece de rapor doğrultusunda karar verildiğinden davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan yine bu gerekçelerle sadece TL cinsi kredilerin dikkate alınacağı yönündeki yoruma dair istinaf talepleri de yerinde değildir. Ayrıca yerel mahkemece sadece davalı … lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olup vekalet ücretine yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Her ne kadar ilk derece mahkemesi kararının 7.bendinde davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin davacıdan alınmasına, davalılara verilmesine denilmiş ise de bu husus istinafa getirilmediği gibi yazım hatasından kaynaklandığından her zaman mahallinde düzeltilebilir nitelikte olduğundan sadece bu konudaki yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından sehven yatırıldığı anlaşılan 44,40 TL maktu temyiz harcının talebi halinde kendisine iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2019