Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/583 E. 2021/35 K. 15.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/583 Esas
KARAR NO: 2021/35
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2016/771 E. – 2017/1105 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 15/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı dava dilekçesinde; dava dışı … ile kentleşme mevzuatı çerçevesinde kat karşılığı inşaat yapılması için ön anlaşma yaptıklarını, anlaşmaya göre kendisine ödenecek kira bedellerinden mahsup edilmek üzere 15.000 TL borç aldığını, daha sonra komşularının onay vermemesi üzerine yaptıkları anlaşmanın geçersiz hale geldiğini ve başka müteahhit ile anlaşma üzerine …’in kendisine verdiği 15.000,00 TL’ye karşılık bir senet istediğini, ancak …’in istemi ve iş ortağı olduğunu söylemesi üzerine senedin davalı … lehine düzenlendiğini senedin bedel kısmının açık kaldığını, kendisinin de senedi işleme konulmayacağından bedel yerini açık bıraktığını, parasını faiziyle birlikte ödendiği zaman senedin kendisine iade edileceğinin söylendiğini, …’in de senedi … isimli birisine ciro etmesi üzerine senedin takibe konulup ödeme emrinin tarafına tebliği üzerine öğrendiğini ve eldeki davayı açmak zorunda kaydığını, senedi işleme koyan davalı …’ın … ve davalı … ile danışıklı bir ilişkisinin olup olmadığını şuan için bilmediğini, bu durumu öğrendiğimde ayrıca bu şahıs hakkında gerekli yasal işleme başvuruda bulunacağını, …’in veya senedin asıl alacaklısı olarak görünen …’nun hiçbir teminat almadan 150.000,00 TL gibi büyük bir meblağı borç vermesinin hayatın normal akışına aykırı olduğunu, …’in senedi takibe koyan …’a ciro etmesinin senedin danışıklı bir şekilde işleme koyulduğunu gösterdiğini, dava dışı … ile …’in iş ortağı olmaları nedeniyle havadan para kazanmak için suç ortağı olarak hareket ettiklerini, zira …’in …’den 15.000,00 TL borç aldığını ve bunun inşaatın yapılması halinde tarafına ödenecek kiralardan mahsup edileceğini bildiğini, dava dışı …’in kendisine olan 15.000,00 TL’lik alacağı karşılığı meblağ kısmı boş olan senede 150.000,00 TL olarak yazıp, … isimli şahısa ciro etmesi ve onu da takibe koyması hususunda güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçunu müştereken işlediklerini, yargılamanın yapılarak 15.000,00 TL’nin haricinde kalan 135.000,00 TL’lik borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinin yanlışlıkla vekil olarak tarafına çıkarıldığı, vekil olarak 05/02/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, tebligatın usulsüz olduğunu, usulsüz tebligata rağmen süresi içerisinde müvekkil adına cevap dilekçesi verildiğini, görevsizlik itirazlarının olduğunu, görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu, dava konusu bononun müvekkiline iyiniyetle devir edilmiş bir senet olduğunu, senetlerin sebepten mücerret olduğunu, keşideci ile lehtar arasındaki itiraz veya defilerin iyiniyetli 3. kişi müvekkiline karşı ileri sürülemez olduğunu, müvekkilinin davacı ile senet lehtarı arasındaki ilişkiyi bilemediğini, davacı dava dilekçesinde senetteki imzasına itiraz etmediğini ve keşideci olarak lehtarla arasında bir sözleşme olduğunu ikrar ettiğini, senede karşı senetle ispat kurallarına göre de davacı müvekkil ile davacı veya lehtar arasında iyiniyeti ortadan kaldıran senet için bir borç olmadığını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında da cevap dilekçesini tekrar etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davayı kabul etmediklerini, takibe konu senet hukuki bir sebebe istinaden müvekkine verildiğini, müvekkilinin de senedi borçlu olduğu diğer davalı …’a ciro ederek devir ve temlik ettiğini, senetlerin sebepten mücerret olup davacının bu senedin borçlusu olmadığını yine yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, senet metninde de herhangi bir tahrifat vs. de olmadığını, esasen davacınında senedin 15.000,00 TL’lik kısmını da kabul ettiğini, müvekkili aleyhine Cumhuriyet Savcılığına yapılan şikayetin takipsizlikle sonuçlandığından bahisle davanın reddine ve kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davacı tarafça dava dilekçesinde dava dışı şahıstan aldığı borca karşılık bedeli boş olarak düzenlenen senedi davalılardan …’e verdiği, söz konusu davalı tarafından da senedin cirolanarak diğer davalı …’e verildiği, aldığı borç miktarının 15.000,00 TL olmasına rağmen bedel kısmının 150.000,00 TL olarak doldurulduğundan bahisle 135.000,00 TL için borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, davalı … tarafından iyiniyetli hamil olduğundan bahisle, davalı … tarafından senedin davacı ile aralarındaki hukuki bir sebebe binaen tarafına verildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükünün alacaklı olan davalıda olmakla birlikte, alacağın senede dayanması halinde ispat yükünün yer değiştirerek borçlu olmadığını iddia eden davacıya geçtiği, eldeki dava bakımından da davalıların alacağının kambiyo senedine dayalı olması nedeniyle borçlu olmadığını ispat yükünün davacıya ait olduğu, davacı tarafça senedin 15.000,00 TL karşılığında verildiği ancak 150.000,00 TL olarak doldurulduğu iddia edildiği, söz konusu iddianın senedin anlaşmaya aykırı dolduğuna ilişkin olduğu, dolayısıyla iddianın içeriği ve senet bedeli dikkate alındığında davacının iddiasını kesin delil ile ispatlaması gerektiği, davacının her ne kadar ilk derece mahkemesine sunduğu delil listesinde yemin deliline dayanmış ise de, ilk derece mahkemesince yemin ettirilip ettirilmeyeceğine ilişkin beyanda bulunulması istenilmesine rağmen davacı tarafça yemin teklifinde bulunulmadığı, dolayısıyla da davanın ispat olunamadığı kanaatine varıldığı, davacı vekilince sunulan 23/10/2017 tarihli dilekçede senedin bedel kısmında tahrifat olduğu belirtilerek bilirkişi incelemesi yapılması istenilmiş ise de, davacının dava dilekçesinde bedelin sonradan gerçeğe aykırı olarak doldurulduğunun iddia edilmesi ve tahrifattan bahsedilmemiş olması dikkate alındığında davacının son sunduğu dilekçesi ile iddiasını genişlettiği ve değiştirdiği, davalı … vekilinin duruşmada muvafakatinin bulunmadığını beyan etmesi ve diğer davalının da iddianın genişletilmesine açıkça muvafakatinin bulunduğuna dair herhangi bir beyanın bulunmaması da dikkate alındığında ispat olunamadığı, gerekçesiyle davanın reddine, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir kararı uygulanması nedeniyle dava değeri 135.000TL’nin %20’si oranında belirlenecek kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile takip alacaklısı davalı …’a ödenmesine, kararın niteliği dikkate alınarak, ihtiyati tedbir kararının kaldırılarak ilgili icra müdürlüğüne tedbirin kaldırılmasına ilişkin olarak müzekkere yazılmasına…” karar verimiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin bilirkişi incelemesi talebinin reddetmesinin yerinde olmadığını, Mahkemenin gerekçesi dikkate alındığında ıslah için süre verilmemesinin hatalı olduğunu ve 15.06.2017 Tarihli delil listesinde senetteki bedele ilişkin kısma sıfır eklendiği iddiasının bulunmakta olduğunu, Davacının dava dilekçesinde dava dışı …’den 15.000 TL borç aldığını, karşılığında …’in isteği üzerine …’e senedi verdiğini, ancak senedin bedel kısmına 15000TL yazılarak …’e bırakıldığını belirttiklerini, …’in kolluk ifadesinde de 15000TL borç verdiğini davacı ile inşaat yapımı için kat karşılığı inşaat sözleşmesi satış vaadi konusunda anlaştıklarını beyan ettiğini, Senetteki 15000 rakamının sonuna diğer sıfırlardan farklı ebatta ve şekil itibarı ile benzer olmayan, diğer sıfırla aralığı uyumlu olmayan 0 rakamının eklenerek senette tahrifat yapıldığını, tanıkların da bu hususta bilgi sahibi olduğunu, …’e dava yöneltilmemişse de hakkında şikayetçi olunduğunu, KYO kararına Bakanlık nezdinde itiraz edildiğini, uygun görülmesi halinde …’in de davaya dahil edileceğini, rakam kısmına eklenen 0 rakamı ile senette çıkıntı yapıldığının sabit olduğunu, bu kısımda paraf olmadığını, bilirkişi incelemesinin zorunlu olduğunu, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, Senette sadece meblağ kısmına rakamla 15000 yazılarak müvekkili tarafından imzalandığını, ancak imza anında …’in senedin … adına düzenlendiğini söyleyerek uhdesine aldığını, bononun ödeme günü ve meblağın yazı ile yazılacak kısmının boş bırakıldığını, rakam kısmına 0 rakamının ve yazı kısmına “yüz elli bin” yazısının sonradan yazıldığını belirterek eksik inceleme ile verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinin cevap dilekçesinin davacı yana tebliğe çıkarılmadığı, (keza bu hususun İstanbul Anadolu 2.ATM’nin 16.03.2017 Tarihli duruşma tutanağına da bağlandığı) davacı vekilinin 15.04.2016 Tarihli beyan dilekçesinde senedin 150000 TL olan bedel kısmındaki 0 rakamının sonradan eklendiğini iddia ettiği, görevli mahkemece öninceleme duruşmasının 06/06/2017 tarihinde gerçekleştirildiği dikkate alındığında HMK’nun 141/1 maddesinde yer alan; “taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler” şeklindeki açık düzenleme gereğince davacı iddiası yönünden bilirkişi raporu alınması gerekirken bu husus değerlendirilmeden esas hakkında karar verilmesi yerinde değildir. Kabule göre ise; davacı 150.000TL bedelli bononun 135.000TL’lik kısmı yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, ancak 15.000TL üzerinden harç yatırmış olmakla davacı yana Harçlar Kanunu 30.md göre harcın tamamlanması için mehil verilerek yargılamaya devam olunması gerekirken eksik harç ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, HMK 355 ve 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, 2- İstanbul Anadolu 2.ATM’nin 2016/771 esas, 2017/1105 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6, 355 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 70,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 155,70TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 15/01/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.