Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/574 E. 2019/1131 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/574 Esas
KARAR NO : 2019/1131
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/11/2017
NUMARASI : 2017/181 E. – 2017/916 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde ve ilk derece mahkemesi duruşmalarında; dava dışı eş … davalı …AŞ den kullanılan ve vadesinde ödenmeyen kredilerinin tahsili için davalı banka tarafından kredi sözleşmesi ile birlikte kurulan kefalet sözleşmesi ve ipotek sözleşmelerine dayanılarak İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, bankanın icra takibine konu etmiş olduğu kefalet sözleşmesi ve ipotek sözleşmesinde bulunan müvekkiline ait eş muvafakatı adı altındaki hiçbir beyan ve imzalar kendisine ait olmayıp, sahte imza atılmak suretiyle düzenlendiğini, müvekkilinin finans kurumuna hiçbir borcu bulunmadığından icra takibi dosyasındaki asıl alacağa işlemiş ve işleyecek faize, BSMW’ye ve KKDF ‘ye ve ferilerin tamamına itiraz ettiklerini, itirazlarının mahkeme tarafından dikkate alınarak kabul edilmesini ve gereğinin yapılmasını, haksız ve kötüniyle olarak girişilen icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve ilk derece mahkemesi duruşmalarında; davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının taraf sıfatının bulunmadığını, ilgili icra dosyalarında davacının takip borçlusu olmadığını, söz konusu icra dosyalarında davacının eşi …’nın takip borçlusu olduğunu, ipotek takibine konu taşınmazlar davacı ve dava dışı … aile konutu olmadığını bu nedenle davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesini, bu karar yerinde görülmez ise görevsizlik kararı verilmesini, davanın ve davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.11.2017 tarihli 2017/181 E. – 2017/916 K.sayılı kararıyla; Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 28/04/2016 tarih ve 2015/18160 Esas,2016/7678 Karar sayılı içtihadı ve Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 06/05/2009 tarih ve 2009/4422 Esas, 2009/4085 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere İcra takibine konu borcun 3.kişi tarafından ödenmiş olması halinde dahi İİK.nun 72. maddesine göre ödenen bu paranın borçlu olunmadığından bahisle istirdatına ilişkin geri ödenme talebinde bulunmak hakkı ve menfi tespit davasını açma hakkı icra takibinin borçlusuna ait olduğunu, borcu ödeyen 3.kişinin istirdat ve menfi davası açamayacağını, bu nedenle icra dosyalarında borçlu olmayan davacının bu davayı açmada aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar vermiştir.İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı … A.Ş. tarafından borçlu … aleyhine 20/12/2016 tarihinde 30/11/2016 vade tarihli, 500.000,00 TL tutarlı, 1 adet senetten kaynaklı 147.633,70 TL asıl alacak, 849,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 148.483,10 TL’ lik kambiyo senetlerine özgü icra takibinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı … A.Ş. tarafından borçlular … aleyhlerine 27/01/2017 tarihinde 146.289,66 TL asıl alacak, 7.434,72 TL asıl alacak faizi ( % 35,00 ), 371,74 TL BSMV olmak üzere toplam 154.096,12 TL.’ lik İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemenin kredi sözleşmesi ile birlikte, “Eş Muvafakati” adı altında, müvekkiline ait olmayan ve hukuka aykırı olarak sahte imzalar atılarak kurulan kefalet ve ipotek sözleşmelerindeki imzaların müvekkiline ait olup olmadığını araştırıp, bilirkişi incelemesi ile tespit etmeden alelacele dosya üzerinde inceleme yaparak karar verdiğini, müvekkilinin eşi dava dışı … ile davalı Banka’nın aralarında yapılan kredi sözleşmelerine “Eş Muvafakati” adı altındaki hiçbir beyan ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu sözleşmelere dayanak … karşı İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün …E. ve İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra takipleri başlatılarak mağduriyetler yaşatıldığını, hatta aile konutu başta olmak üzere birçok malvarlığının haczedildiğini, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı banka ile davacının eşi arasında yapılan kredi ve/veya ipotek sözleşmesinde, “eşin rızasına” ilişkin belgelerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığını,TBK 584. Madde gereğince, eşlerden birinin ancak diğerinin yazılı izni ile kefil olabileceğini,TMK 194/1 madde de “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” denildiğini,ipotek sözleşmesinde aranılan eş muvafakatında müvekkilinin imzasının taklit edildiğini beyan ettiği, dava dilekçesinin sonuç kısmında; “müvekkilinin davalı finans kurumuna borçlu olmadığının tespitini, icra takiplerinin durdurulmasını, sözleşmelerde müvekkili adına atılan imzaların müvekkiline ait olmadığının tespitini ve ipoteğin fekkini” talep ettiği , mahkemenin davacının üçüncü kişi sıfatıyla menfi tespit ve istirdat davası açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği görülmüştür.Davacı vekilinin ipotek sözleşmesi ekindeki eş muvafakatının müvekkili tarafından verilmediğini, sahte imza atıldığını, konutun aile konutu olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmakla, davalı ile yapılan sözleşme ile ipotek sözleşmesine davacının eşi … taraf olduğu anlaşıldığından, mahkemece dava dışı eşin davacı yönünde davaya dahil edilerek yargılama yapılması gerekirken, takibe konu borcun 3.kişiye ait olduğu gerekçesiyle husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin dava değerini 1 TL olarak gösterdiği, maktu harç yatırdığı ,davanın menfi tespit ve ipoteğin fekki talepli olduğu, dava değeri üzerinden nispi harç yatırılması gerektiği, ancak mahkeme tarafından dava değeri açıklattırılmadan ve harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edilerek karar verildiği, taraflarca ileri sürülmese dahi re’sen gözetilmesi gereken harç hususu dikkate alınarak, nispi peşin harç noksanlığının Harçlar Kanunu’nun 30-32. maddeleri gereğince tamamlattırılması, harcın tamamlanması halinde işin esasının incelenmesi, aksi takdirde Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde gösterilen usul çerçevesinde hareket edilmesi gerekirken, harç noksanlığı giderilmeden karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğundan , dairemizce resen gözetilerek, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına,dava değerinin davacı vekiline açıklattırıldıktan, sonra nispi peşin harç yatırtılması ve dava dışı …’nın davacı yönünden davaya dahil edildikten sonra yargılamaya devam olunarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, İstanbul 4.ATM’nin 03.11.2017 günlü, 2017/181 E. – 2017/916 K.sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 16/05/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.