Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/554 E. 2018/606 K. 13.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/554 Esas
KARAR NO : 2018/606
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/807 E.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/03/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
.. mirasçıları olan davacılar vekili, “müvekkillerinin miras bırakanı ….’in davalılardan…’nın çalışanı olduğu bir dönemde bono borçlusu … ile… A.Ş’nin davalı Şekerbank’tan kullandığı kredilerin teminatı olarak düzenlenen bonoyu kefil olarak imzalandığını, bu bono teminat senedi olduğundan, kambiyo senetlerine mahsus takip yapılamayacağını, bononun kambiyo senedi vasfında olmadığını, üzerinde malen ya da nakten ibaresi de bulunmadığından teminat senedi olduğunun açık olduğunu,…t’in 2013’te öldüğünü, icra takibinin ise 2016’da başlatıldığını, bono aslı getirtilerek üzerindeki yazıların …’in ölümünden sonra olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, tanzim tarihinin gerçek olmayabileceğini, ölüm tarihinde temerrüt gerçekleşse bile, murise kefil sıfatıyla ödememe protestosu gönderilmediğini, asıl borçlu hakkında Aandolu 7. Ticaret Mahkemesi 2016/95 Esas sayılı dosyada iflas erteleme kararı verildiğini, bundan müvekkilinin de yararlanması gerektiğini, müvekkiline ait konut haczedilip satışa çıkarıldığından, icra dosyasına ödenen paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini” iddia ile borçlu olmadıklarının tespitini, takibin iptalini, % 20 tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Davalı ….vekili davaya cevabında, “davalı….’nn kullandığı kredinin süresinde geri ödenmediğini, borçlu firmanın, tahsil durumunda borçtan düşülmek üzere devir ve temlik cirosuyla devrettiği 09.08.2011 tanzim tarihli 29.11.2016 vade tarihli bono bedelinin vadesinde ödenmemesi nedeniyle protesto edilerek icraya konulduğunu, senet üzerinde imzası bulunan… öldüğü için mirasçılar aleyhine icra takibi başlattıklarını, takipten sonra davacıların İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesinde 08.02.2016’da takibin taliki ve iptali davası açtığını, bu davanın derdest olup duruşmasının da 25.01.2018’de olduğunu, ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmadığını, müvekkili bankanın meşru hamil olduğunu, senedin teminat olarak verildiğine dair bir belge sunulmadığını, kaldı ki TTK 682.maddesi gereği poliçeden dolayı doğrudan var olan defilerin başvuran hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, davacı tarafın bonodaki imzanın …’e ait olduğunu kabul ettiğini, muris …kefil olduğu için hesap kat ihtarnamesinin bu kişiye de gönderildiğini” beyanla istinaf isteminin reddini istemiştir.
Mahkeme 23.10.2017’de, yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiş bu karara karşı davacılar vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacılar vekili istinafında, “hesap kat ihtarnamesinin 27.01.2016 tarihinde keşide edildiğinin oysa bu tarihte ….’in ölmüş olduğunu, davalı bankanın ölmüş birisine, öldükten 3 sene sonra ihtarname göndererek usulsüzlük yaptığını, dava konusunun, davalılardan ….’nın kullandığı 27.01.2016 tarihli spot kredi’den kaynaklandığını, kredi miktarının 694.520 TL olduğunu, kefalet ilişkisinin ölüm ile çoktan bitmiş olmasına rağmen, daha sonra kullandırılan krediden dolayı Fikret’in sorumluluğu bulunmadığını, bankanın …t’i sorumlu tutmak için hileli işlemlere giriştiğini, kredi sözleşmesinin bütün sayfalarında ….’in imzasının bulunmadığını, imzası bulunan sayfanın kredi sözleşmesine sonradan eklendiğini düşündüklerini, bononun tanzim tarihinin 07.08.2011 olarak yazılmış olduğunu, murist …’in imzasının 20.06.2013 tarihli kredi sözleşmesi kapsamında sunulduğunu, bu durumda bononun gerçeğe aykırı doldurulduğunun anlaşıldığını, mahkemenin bu hususları dikkate almadan ve kararda metinlerine yer verdiği 72/2 ve 72/3 maddeler ile karar arasında bir bağlantı kurmadan ihtiyati tedbir talebini reddettiğini, kasaya sunulan evrak incelenmeden tedbir isteminin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu” iddia ile kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İstinaf dilekçesinin davalılara tebliğine rağmen, davalıların istinafa cevabına dosya içerisinde rastlanmamıştır.
Her ne kadar icra takibinden sonra tedbir yoluyla takibin durdurulması mümkün değil ise de, mevcut delil durumuna göre İİK’nın 72/3.maddesi uyarınca icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi biçiminde tedbir kararı verilmesi mümkün olduğundan, istinaf isteminin teminat karşılığında kabulü ile, red kararı kaldırılarak aşağıdaki kararın verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince istinaf isteminin kabulüne, İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.11.2017 tarihli red kararının KALDIRILMASINA,
2-İhtiyati tedbir isteminin kabulü ile, İİK’nın 72/3.maddesi gereğince takip tutarının %20’si kadar teminatın da yatırılması durumunda, icra veznesine yatan paranın tedbiren alacaklıya ödenmemesine,
3-Davacılar vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı 212,50 TL tebligat, posta ve fotokopi gideri olmak üzere toplam 298,20 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/03/2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.