Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/501 E. 2021/224 K. 05.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/501 Esas
KARAR NO: 2021/224 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2017
NUMARASI: 2015/110 E. – 2017/86 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/02/2021
İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 28/03/2017 tarihli kararına karşı, davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili, …’in “…” adlı eser serisinin, birinci kitabı için davalı ile yayım sözleşmesi imzalandığını, “…” adlı kitap serisinin basımının, reklamının ve dağıtımının yapılmasını temin için davalıya ayrıca 10.000TL bedel ödediğini, kitap basıldıktan sonra, Beşiktaş ve Kadıköy’de … dışında kitapçılara (Beşiktaş’taki Alkım, Kabalcı gibi büyük kitapçılara) hiç dağıtım yapılmadığını tespit ettiğini, dağıtımdaki aksamaların nedenini anlamaya çalışan müvekkilinin geçmişte bir husumeti bulunmamasına rağmen kendisine ilk karşılaşmalarından itibaren olumsuz bir tavır sergileyen davalı yayınevi Genel Yayın Yönetmeni … “…” adlı romanını merak edip okuyarak büyük bir şaşkınlık yaşadığını, söz konusu romanın, … adında bir Fransız yazar tarafından yazılmış olan, … çevirisini yaptığı, 1966 yılında da … Kitabevi tarafından basımı yapılıp yayınlanmış (piyasalarda olmayan) ve müvekkilinin de kendi eserinde kaynak belirterek atıfta bulunduğu … adlı eserin tam kopyası olduğunu gördüğünü, bundan dolayı bilinçli bir engellemeyle karşı karşıya olduğu şüphesi doğduğunu, yayıncıya güveninin sarsıldığını, Temmuz ayı içinde kitapların dağıtım, satış miktarları davalı yayınevinden sorulduğunda; çelişkili beyanlarda bulunulduğunu,kitapların dağıtım ve satış miktarlarını dahi defalarca talep edilmesine rağmen bildirmediğini, Kadıköy ….Noterliğinin 05.01.2015 tarihli ve … sayılı ihtarnamesi ile sözleşmenin fesh edildiğini,bu nedenle taraflar arasındaki yayın sözleşmesini fesihte haklı olduklarının tespitine, haklı nedenle fesih nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik; 10.000TL davalı yayınevine ödenen bedelin iadesini ve 5000.TL manevi tazminat olmak üzere toplam 15000.TL bedelin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında 14 Nisan 2014 tarihinde bir “ Kitap Yayın Sözleşmesi” imzalandığını, “…” adlı eserin yayın, dağıtım ve satış dahil bütün mali haklarıyla yayıncı müvekkiline devir ve temlik edildiğini, Sözleşme gereğince (m.7), davacı yazarın müvekkiline 10.000 TL verecek ve kitabın ilk baskısı 1.600 adet olarak basılacağını, buna karşılık müvekkilinin kitabın bir yıl içerisinde basımını sağlayacak, kitabın satışa çıkmasından 4 ay sonra, kitabın kapak bedelinden KDV düşüldükten sonra kalan miktarın satış adedi ile çarpımıyla elde edilecek miktarın %10’unu yazara telif ödeyeceğini ,bir yıl süreli olarak sözleşmenin imzalandığını, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, sözleşmenin imzasından dört gün sonra, 18.04.2014 tarihinde kitap için bandrol satın alındığını, kitap, ilk baskısında 1566 adet olarak basıldığını,davacıya da 100 adet kitap verildiğini, basına ise 50 kitap dağıtıldığını, kitabın 1200 adedinin hemen satış için kitapçılara dağıtıldığını, iddia edilenin aksine Türkiye’nin en önemli kitapevlerine ( … vb.) dağıtımının gerçekleştiğini, ancak kitap okurlardan gereken ilgiyi görmediğini kitabevlerinin kitapları iade ettiğini, müvekkilinin elinde şuan 1068 adet iade edilen / satılmayan stok kitap bulunduğunu, ,satılan kitap sayısının sadece 400 kadar olduğunu, aslında müvekkilinin, kitabın satmayacağını öngörerek davacıya durumun açıklandığını, davacı yazarın ısrarı üzerine baskıya hazırlık, baskı ve yayın masraflarını karşılaması durumunda kitabın basılacağı belirtilerek davacının kabul etmesi üzerine yayım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede belirtilen 10.000TL nin bu amaçla alındığını, müvekkilinin sözleşme gereği yapılması gereken her şeyi yaptığını, davacının dedikodu niteliğindeki iddialarının huzurdaki dava konusuyla ilişkilendirilerek ileri sürülmesinin, Türkiye’nin en önemli yayınevleri arasında bulunan müvekkilinin saygınlığıyla bağdaşır ve kabul edilebilir bir yönü bulunmadığını, sözleşme hukuka aykırı şekilde ve süresi beklenilmeden fesh edildiği için bu konuda davacının her hangi bir haklı talebinin olamayacağını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/03/2017 tarihli, 2015/110 Esas-2017/86 Karar sayılı kararıyla; ” taraflar arasında geçerli bir yayın sözleşmesinin bulunduğu, davalının eserin tanıtımı ve dağıtımı için sektör uygulamalarına göre de üzerine düşen ödevleri yerine getirdiği, dolayısıyla eserin tanıtımı için belli bir zaman ve mesai harcadığı, dağıtım şirketlerine yazılan yazı kapsamına göre tanınmamış bir yazar için yani davacı için kitap şirketlerine yeterli sayıda kitap verildiği gibi baskı adedininin de davacının tanınmamış olmasına nazaran yeterli sayıda olduğu, dolayısıyla davacının farazi tahminlerine göre huzurdaki davayı açtığı, dolayısıyla sözleşmenin feshinde haksız olduğu… davacı davalının intihal ettiğini ileri sürdüğü eseri kendisi tespit ettiğinden dolayı davalı yayıncının ,kendisinin kitabın tanıtım ve yayını yönünde gerekli çabayı göstermediğini iddia ettiği, ancak bilirkişilerce davalı yayıncının üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğinin tespit edilmesi karşısında, davacının iddiasının soyut bir düşünce olarak kaldığı,bir an için dava dışı 3. şahsın eserinin kopya olması halinde dahi bunun somut olaya indirgelenerek davacının fesih iradesini geçerli hale getirmediği gibi davacının bu yöndeki iddiasının da hukuki bir temelinin bulunmadığı” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporu ile ek raporda, … kitabı ile … eseri arasındaki benzerliklere ilişkin farklı görüşler bildirildiğini, raporların çeliştiğini, ikinci rapordaki görüşlerin Agafya kitabının, Natacha adlı eserin kopyası olduğuna dair dilekçedeki iddialarını doğruladığını,-bilirkişi raporunda kitabın tanıtım, reklam ve dağıtımının yeterli şekilde yapıldığını destekler ifadeler ve açıklamalar bulunmadığını, mahkemenin dağıtım firmalarına verilmiş 30-40 kitabı reklam ve tanıtım için yeterli gördüğünü, müvekkilinin kitabının tanıtım ve reklamının yapıldığına yönelik başka bir dayanak bulunmadığını, firmanın müvekkilinin eseri dışındaki tüm kitapların tanıtım ve reklamını sosyal medya platformları ve internet platformlarında yoğun şekilde yaptığını, yayınevinin müvekkilinden reklam, tanıtım ve dağıtım için bedel alarak sözleşme imzaladığını ancak tanıtım yapmadığını,-dava dilekçesinin 6,7,8. Maddelerindeki hukuki nedenlerine gerekçeli kararda değinilmediğini, değerlendirilmediğini, delil olarak bildirdikleri Kadıköy … Noterliği’nin 08/12/2014 tarihli ihtarnamesi, davalının fesih iradesini bildirdiği yazı ve taraflar arasındaki sair elektronik posta yazışmalarının değerlendirilmediğini, davalının dürüstlük kuralına aykırı olarak müvekkiline sürekli çelişkili ve yanıltıcı bilgiler verdiğini, ahde vefa ilkesine aykırı olarak 09/07/2014 tarihli fesih bildiriminde bulunduğunu, resmi ve gayrı resmi yoldan tüm iletişim taleplerine sessiz kaldığını, bu hususların değerlendirilmediğini,-müvekkilinin davalı yayın evi genel yayın yönetmeni …. kitabı … eseri … kopya olduğunu (bunun bilirkişi raporuyla ispatlandığını) yayın evine bildirmesi üzerine, müvekkilinin kitabının dağıtım, tanıtım ve reklamının aksatıldığını, bir ay gibi kısa bir sürede sözleşmenin feshi yönünde irade beyanında bulunulduğunu,-bilirkişi raporunun afaki, temelsiz, niyet okuyan, ciddi çelişkiler içeren, farazi tahminlerle sonuca ulaşan, eksik, özensiz, ciddiyetsiz ve müvekkiline karşı sataşma ve tahkir edici ifadeler içeren şekilde düzenlendiğini, edebiyat uzmanlığı ve yeterliliği olmayan bilirkişilerden rapor alındığını, bilirkişilerin ikinci rapor alınırken tamamen tarafsızlıklarını yitirdiklerini, kendilerine karşı hasmane tutum içerisinde olduklarını , -davalının davanın açılmasına sebep olduğunu, yargılama giderleri yönünden bu hususun da dikkate alınması gerektiğini beyan etmiştir.Davalı vekili istinafa cevabında; davacı vekilinin istinaf dilekçesinde açıkladığı hususların yerinde olmadığını, dava konusu ile illiyet bağı bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmedeki edimlerini yerine getirdiğini ve davacının kitabını bastırıp yayınlamak, satış için dağıtımını yapmak dışında özel bir taahhüdünün bulunmadığını, kitabın davalı yayınevinden yayınlanması için 10.000 TL alındığını, başka şart bulunmadığını, davacının …afya kitabı ile ileri sürdüğü iddialar ile dava konusu arasında illiyet bağı bulunmadığını, yayınevinin sahibinin … değil … olduğunu, bilirkişi raporuna yönelik iddiaların da doğru olmadığını beyanla, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacı ile yayıncı arasında imzalanan,14 Nisan 2014 tarihli “Kitap Yayın Sözleşmesi” 3. Maddesinde; “Eser sahibinin bu sözleşmeyle birlikte, sözleşme konusu eserinin yayın, dağıtım ve satışlarını, bütün haklarıyla yayıncıya devir ve temlik ettiği, sözleşmenin 7. Maddesinde; “Yayınevi bu anlaşma uyarınca kitabın ilk baskısından yazardan 10.000 TL alacaktır. Kitap 1.500 adet basılacaktır.” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece yayıncı-yazar bilirkişi …, yayın evi yöneticisi bilirkişi … ve Öğretim görevlisi bilirkişi Doç.Dr. … alınan 24/02/2016 tarihli raporda; davacının kitabının bandrol alımından itibaren basımı ve dağıtımının gerektiği şekilde yapıldığı, tanınmış kitap dağıtım firmalarına verildiği, mahkemece 25 adet yayınevine müzekkereler yazılarak davaya konu kitaptan kaç adet gönderildiği, kaç adet kitabın satıldığı, kaçının iade edildiği sorulmuş, 16 adet yayınevinden cevap geldiği, 965 kitaptan 213 adedinin satıldığı, 752 tanesinin talep olmadığından iade edildiği, stokta görünen 10 adet kitap bulunduğu, satış için dağıtıma gönderilen kitapların yaklaşık %78’inin iade işlemi gördüğü, kitabının dağıtımı konusunda davalının ihmal ve kusurunun görülmediği, dava konusu kitabın basımı için 1600 bandrol alındığı, 2014 yılı Nisan ayında 1566 adet kitap basıldığı, 100 tanesinin yazara, 45 tanesinin ise tanıtım amaçlı olarak basın yayın ve dağıtım firmalarına verildiği, dolayısıyla davalının sözleşmeden doğan yükümlülüklerine uyduğu, kendisini piyasada test etmemiş roman türü ve benzeri kitapların genelde baskıya 1000/2000 civarında girdiği, davacının dava konusu kitabının kitap yayın piyasasında rağbet görmediğinden sınırsız baskı izni olmasına rağmen yayıncısı davalı … Yapım tarafından dosyadaki verilere göre bir yıl içinde bir defa 1566 adet basıldığı, bunun kendini yayın piyasasında kabullendirmemiş bir yazar ve eser için yeterli bir sayı olduğu, dolayısıyla gerektiği kadar baskı yaptığı, stokta, iade edilen, satılmayan 1071 kitabın kaldığı,dağıtıldığı düşünülen 495 kitabın 100 tanesinin yazara ve 45 tanesinin ise tanıtıma gittiği ve net satılan kitap sayısı 350 adet olduğu, dolayısıyla gerektiği kadar dağıtımını yaptığı, davalı yayınevinin bahse konu olan eseri ile davacı … ’in eserinin içerik, konu ve üslup olarak, birbirlerinden farklı olduğu, bu sebeplerden dolayı da davalı yayınevi eserinin davacının eserinin satışına etkisi olmadığını bildirdikleri görülmüştür.Mahkemece alınan ek raporda da; aynı görüşleri tekrar ettikleri, davacı tarafından yazılan … kitabından ya da kaynak olarak kullandığı … adlı romandan, davalı yayınevinin genel yönetmenin esinlenmiş olması ya da kaynak olarak kullanması yayıncılık anlayışı açısından bakılınca doğru bir yaklaşım olmasa da, davalı yayınevinin eseri ile davacı …’in eserinin içerik, konu ve üslup olarak birbirlerinden farklı olduğu, bu sebeplerden dolayı da davalı yayınevi eserinin davacının eserinin satışına etkisi olup olmadığını sonucuna varmasının zor olduğunu beyan ettikleri görülmüştür. Davacı tarafça davalıya keşide edilen Kadıköy …. Noterliği’nin 05 Ocak 2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile; davaya konu kitabın kitapçılara dağıtımının yapılmadığı, davalı yayınevi genel yayın yönetmeni … kitabı … … eseri … kopya olduğunun anlaşılma endişesinden kaynaklanan bilinçli bir engellemeyle karşı karşıya olduğu şüphesi ile, kitabının bilinçli bir şekilde reklam ve dağıtımının yapılmak istenmediği yönünde kuvvetli bir şüphe oluştuğu, güveninin sarsıldığı, kendisi tarafından gazetede ilanların yapıldığı, 07/07/2014 tarihinde… tarafından fesih ve ibra içeren protokol metni gönderildiğini, satış rakamları sorulduğunda çelişkili bilgiler verildiğini, ihtarname ile bilgi sorulduğunda cevap verilmediğini beyanla, sözleşmeyi haklı nedenle feshederek 10.000 TL’nın iadesini talep ettiği görülmüştür.
G E R E K Ç E : Davacı vekili, davalı ile yapılan kitap yayın sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin tespitini, ödenen 10.000 TL ‘nın iadesini ve 5.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece feshin haksız olduğu tespit edilerek, iade talebi ile manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, edebiyat uzmanlığı ve yeterliliği olmayan bilirkişilerden rapor alındığını ileri sürmüşse de, uyuşmazlık konusunun Kitap Yayın Sözleşmesinden kaynaklandığı, her ne kadar yargılama aşamalarında davacı tarafça, davalı yayın evinin genel yayın yönetmenine ait … romanının, … isimli romanın kopyası olduğu iddiası ileri sürülmüşse de, bu iddianın doğrudan yargılamanın konusunu oluşturmadığı ve bu hususun incelenmesinin yargılamanın sonucuna etkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, bilirkişilerin uzmanlık alanına ve bu romanlar arasındaki benzerlikler konusundaki kök ve ek rapordaki çelişkilere yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Davacı ile yayıncı arasında imzalanan,14 Nisan 2014 tarihli “Kitap Yayın Sözleşmesi” ile, dava konusu “…” isimli kitabın çoğaltma ve yayma haklarını kullanma yetkisinin 1 yıl süre ile davalıya devredildiği ve davalı yayıncının da aynı şekilde söz konusu kitabın birinci serisini 1.566 adet bastığı, yayın evlerine gönderdiği, mahkemece yayın evlerinden celp edilen yazılar ile bilirkişi raporunda bu yazıların değerlendirilmesi sonucunda, basılan kitapların büyük oranda çeşitli yayın evlerine dağıtıldığı, sözleşmede davalı tarafça üstenilen edimin yerine getirildiği, davacı tarafça, kitabının tanıtım ve reklamının sosyal medya platformları ve internet platformlarında yapılmadığı ileri sürülmüşse de, sözleşmede davalı tarafın kitabın tanıtımını yapmayı üstlendiğine dair düzenleme bulunmadığı, ödenen bedelin tanıtım faaliyetini de kapsadığının anlaşılamadığı, bu durumda davalının sözleşme ile üstlendiği edimi yerine getirdiği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça fesih ihtarnamesinde ve dava dilekçesinde; davalı yayınevi genel yayın yönetmeni … kitabı … … eseri … kopya olduğunun anlaşılma endişesinden kaynaklanan bilinçli bir engellemeyle karşı karşıya olduğu, kitabının bilinçli bir şekilde reklam ve dağıtımının yapılmak istenmediği ileri sürülmüşse de, kitabın dağıtımının yapıldığı tespit edilmekle bu iddianın da ispatlanamadığı, davalı tarafın sözleşmenin feshine neden olacak güven sarsıcı fiillerinin de ispatlanamadığı , feshin haksız olduğu ve davacı tarafın bedel iadesi ile manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğine yönelik mahkeme gerekçesi ile davanın reddi kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.