Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/434 E. 2020/2244 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/434 Esas
KARAR NO: 2020/2244
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2017
NUMARASI: 2010/159 E. – 2017/168 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin yurt içi ve yurt dışında tanınmış bir mimar olduğunu, … Hizmetlerinin talebi üzerine Adıyaman ili Merkez İlçesi … Mah. … Mevki … ada … parselde bulunan yapının mimari projesini çizdiğini, bahse geçen yapının daha sonra ikinci davalı … tarafından kamulaştırıldığını, ancak projenin eser sahibi müvekkilinin izni olmadan öncelikle … Hizmetleri tarafından, kamulaştırma sonrasında ise Adıyaman Üniversitesi tarafından değiştirildiğini, işlenmiş, kullanılmış, yayılmış ve bu eser sayesinde bir kazançlar elde edildiğini, müvekkilinin maddi ve manevi haklarına tecavüz edildiğini, bu ihlallerin giderilmesi amacıyla Kadıköy … Noterliğinden 12/02/2010 tarihli … nolu ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamenin Adıyaman Üniversitesine tebliğ edildiğini, diğer davalıya tebliğ edilemediğini, Adıyaman Üniversitesinin ihtarnameye verilen cevapta ihtarnamenin doğruluğunun sabitlendiğini, … Hizmetleri tarafından dava konusu yapıya ilişkin müelliflik haklarının ödenmediğini belirterek 50.000,00 TL manevi tazminat, 1.000,00 TL maddi tazminat, eserin bedelinin tespit edilecek rayicinin üç katı tutarından şimdilik 1.000,00 TL tazminat, tespit edilecek kazanç devri için şimdilik 1.000,00 TL bedelin davalılardan tahsiline, mahkeme kararının ülke çapında yayınlanan tirajı yüksek 3 gazetede yayınlanmasına, masraf ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava edilmiştir. Yine davacı vekili 07/06/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporunda tespit edilen sorumluluklar dahilinde … LTD. ŞTİ. ‘nden bilirkişi raporlarında tespit edilen sorumlulukları dahilinde 9.386,00 TL olarak maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi 5.793,51 TL ile birlikte toplam 15.179,51 TL, yine Adıyaman Üniversitesi Rektörlüğünün sorumluluğu dahilinde maddi tazminatın 77.353,00 TL olarak yine dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi 47.746,14 TL nin toplam 125.099,14 TL olarak tahsiline, 53.000,00 TL olarak açılmış bulunan davayı 139.278,65 TL artırarak toplam 192.278,65 TL olarak davalılardan tahsil edilmesi şeklinde ıslah ettikleri anlaşılmıştır.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı … LTD. ŞTİ. Vekili cevap dilekçesinde, ilk itiraz olarak yetki ve zaman aşımı itirazında bulunmuş, esas yönden itirazlarında ise öncelikle huzurdaki davaya konu hastane inşaatı projesi ve mimari yapının FSEK kapsamında eser olup olmadığının tespitinin gerektiğini, anılan mimari proje ile ilgili olarak Adıyaman Belediyesinde bulunan son projenin altında davacının imzasının bulunduğunun, değiştirildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kamulaştırma aşamasında yapılan rapor ile proje arasındaki metraj farkı hesaplama yönteminin farklılıklarından kaynaklandığını belirterek açılan davanın reddine masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde, yetki ve zaman aşımı itirazlarında bulunduklarını, gerek öğretide gerekse yargı içtihatlarında belirli bir mesleki öğrenim sonucunda yapılan mimari çizimlerinin FSEK anlamında eser olarak kabul edilmediğini, davaya konu yapının mimarlık eseri olarak kabul edilse dahi hukukumuzda eser sahibinin iradesine aykırı olarak değişiklik yapılamaması kuralının mimari eserler bakımından diğer fikir ve sanat eserlerine oranla yumuşatıldığını, mimari eserler genellikle bir sanat eseri olarak insanların zevkine hitap etmek için değil, belirli bir gereksinimin karşılanması için meydana çıkarıldıklarını, estetik değeri ne kadar yüksek olursa olsun, tahsisi edildiği amaca uygun olarak kullanılabilmesi için bir mimari eserde bazı değişiklikler yapılmasının kaçınılmaz olduğunun, diğer davalı tarafından inşaat uygulamasına başlandığında projenin değiştirildiğinin, müvekkilinin yapıyı mevcut haliyle kamulaştırdığını, proje değişikliğine ilişkin hiçbir müdahalede bulunmadığını, davanın müvekkiline yönetilmesinin hukuka aykırı olarak belirterek müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; ” FSEK 4/1 maddesinde “Güzel Sanat eserleri, estetik değere sahip olan; … 3-mimarlık eserleri” düzenlemesi ile estetik değere sahip olan mimarlık eserlerinin güzel sanat eseri olduğu kabul edilmiştir. Uygulamada mimari projenin uygulanması sonucu ortaya çıkan yapınını estetik yapıya sahip olması halinde 5846 FSEK 4/3 fıkrası ile mimarlık eseri sayılabileceği görüşü kabul edilmektedir. Adıyaman belediye başkanlığının yazı cevabı ile mimari projede değişiklik yapılmadığı ancak adıyaman asliye hukuk mahkemesinin istinabe edilmesi suretiyle alınan bilirkişi raporu ile yapılan keşif neticesinde taşınmaz inşaa edilirken eklemeler ve alan büyütmesi yapıldığı anlaşılmakla davaya konu taşınmazın FSEK 4/3 maddesi gereğince estetik değere sahip güzel sanat eseri olup olmadığıının tespiti gerektiği, davacının mimari projesinin kullanılarak yapılan binanın güzel sanat eseri olması halinde de yapılan değişiklik neticesinde FSEK 4/3 maddesi gereğince davacının davacıdan izin alınmaması nedeniyle mali ve manevi haklarının ihlal edilmiş olacağı kanaatine varılmıştır. FSEK 2/3 VE FSEK 4/3 maddeleri gereğince;eser sahibi mimarın ancak estetik niteliği haiz ve güzel sanat eseri sayılabilecek olan mimari yapılarda, kendisinden izinsiz bir biçimde meydana getirilen değişikliklere karşı çıkabileceği, buna karşın, mimari proje değiştirilmeksizin, estetik niteliği bulunmayan mimari yapıdaki değişikliğe mimari yapıyı hazırlayan mimarın mimari yapı üzerinde FSEK kapsamında korunan bir eser sahipliği hakkı bulunmadığından karşı çıkamayacağı anlaşılmaktadır. …, … ve …’ın yazarı olduğu -… isimli kitapta 16. Maddenin açıklamasında; “mimarın kural olarak inşa edilen güzel sanat eseri vasfındaki mimari yapının mülkiyetinin sahibi olmasada,eserde değişiklik yapılmasını menetme hakkının olduğunu ,zira eser sahibinin,mimari eseri aleniyete sunma şeklindeki tercihine saygı duyulmasını beklemesinin en doğal hakkı olduğunu” beyan etmişler , mimarın hangi değişikliklere karşı çıkamayacağı konusunda ise ;”mimari eserden önemli unsurlar eksilmiyorsa, mimari eserde yapılan değişiklik fevkalade cüzi ise yahut yapının tamamının bıraktığı izlenimi değiştirmiyorsa tadilata cevaz verilebileceği ” beyan edilmiştir. Dosya kapsamına alınan 14/02/2017 tarihli mimar bilirkişi raporunda;” , tasarlanan mimari eserin görsel olarak simetri, denge, uyum ve düzene sahip olup, özgün, biçimsel detaylarının bulunduğunu, estetik değere sahip olduğunu, bu sonuca varılırken yapınını mimari projesinde yer alan dış cephe görünüşleri üzerine odaklandığını, ve mimari projenin estetik değere sahip olduğu” beyan edilmekle ,davacı mimarın kendisinden izin alınmadan yapılan değişikliklere karşı çıkabileceği, istinabe suretiyle alınan bilirkişi raporu ile binada mimari projeye aykırı kütlesel,fonksiyonel ve işlevsel değişiklikler , büyütmeler yapılıdğı, bunun 500 metrekarelik kısmının … LTD. ŞTİ. (ünvan değişikliği ile … Ltd. Şti. ) tarafından 1460 metrekaresinin ise Adıyaman Üniversitesi tarafından yapıldığı, yapılan değişikliklerin cüzi kabul edilemeyeceği,yapının dış görünüşünün ve bıraktığı izlenimi de değiştirdiği ,alanının büyüttüğü, davacı mimardan izinsiz olarak yapılan değişiklikler nedeniyle davacının eseri üzerinde değişiklik yapılmasını men etme,(FSEK 16) manevi hakkının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır. Davacı vekili 07/06/2017 tarihli dilekçesi ile neticei taleplerini ıslah ederek davalı … LTD. ŞTİ. nden 9.386 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi 5.793,51 TL ile birlikte, Adıyaman Üniversitesi Rektörlüğünden maddi tazminatın 77.353 TL lik kısmının dava tarihinden itibaren yasal faizi 47.746,14 TL ile birlikte ek dava açma hakkı saklı tutmak kaydıyla 1.000 TL tecavüzün refi gereğince eserin rayiç bedelinin 3 katı tutarındaki tazminatın ve 1.000 TL kazanç devrinin, 50.000 TL manevi tazminat ile hükmünün ilanını talep ettiğini beyan etmiştir. Davacı tarafın, mahkememizce dosya kapsamına alınan ve hükme esas almaya elverişli ve gerekçeli 05/12/2013 tarihli bilirkişi raporunda tespiti yapılan, davalı … tarafından 2009 yılından önce yapıldığı tespit edilen 500 m2 lik büyütme yönünden davalıdan 9.386 TL, davalı … tarafından kamulaştırılmadan sonra yapıldığı tespit edilen 1460 m2 lik alan için ise 77.354 TL tazminat talep edebileceği, FSEK 68. Maddeye göre varsayımsal sözleşme bedeli talep edilmekle ayrıca kazanç devrinin istenemeyeceği,FSEK 70/2 maddesine göre fiili zararın ispatlanamadığı gözönüne alınarak fiili zarar ve 70/3 maddesine göre vekaletsez iş görme hükümlerine göre tazminat isteyemeyeceğinden, diğer maddi tazminat taleplerinin reddine, FSEK 68.md gereğince tazminat talep edilmekle, taraflar arasında dava tarihine kadar yapılan ihlaller yönünden sözleşme ilişkisi kurulmuş olduğundan ref talep edilemeyeceğinden ref talebinin reddine,FSEK 16.madde gereğince eserde değişiklik yapılmasını men etme manevi hakkı ihlal edilmekle, taktiren 40.000 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine ,hükmün ilanında davacı tarafın yararı bulunmadığından ilan talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafın dava tarihinden itibaren işlemiş faiz talebinde bulunduğu ve davasını ıslah ettiği,davalı …den 5.793,51TL davalı Üniversiteden 47.746,14 TL talep ettiği anlaşılmışsa da; 6100 Sayılı HMK 176 /1 maddesinde;”Taraflardan her biri yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir ” düzenlemesi gözönüne alınarak dava tarihinden sonra işleyen faiz alacağının ancak ayrı bir dava konusu yapılabileceği,ıslah yolu ile ancak dava tarihinde ileri sürülebilecek taleplerin genişletilebileceği gözönüne alınarak ıslah talebinin usulden reddine karar vermek gerekmiştir….” denilerek hüküm tesis edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı yan istinaf talebi :Davacı yan kararı reddedilen kısım yönünden istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…İşbu davamız 2010 yılında açılmıştır ve o yıl için manevi tazminat olarak 50.000,00.- TL manevi tazminat talep edilmiştir. Maalesef yargılama neredeyse 8 yıl sürmüş ve netice itibari ile davalıların haksız eylemleri sebebi ile müvekkilin haklarının haleldar olduğu kabul edilmiştir. İşbu sebeple gelinen yıl itibari ile 50.000 TL dahi müvekkilin manevi duygularını bir nebze olsun tatmin etme noktasında az kalmış iken, bir de Sayın Mahkeme tarafından kesintiye gidilmek sureti ile 40.000,00.- TL manevi tazminata hükmedilmesi hakkaniyete uymamıştır. Sayın Mahkeme tarafından verilen kararın işbu yönü ile bozulmasını talep etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Diğer taraftan Sayın Yerel Mahkeme, faiz talebimizin ancak ayrı bir dava konusu edilebileceği ve bu sebeple reddi gerektiğini savunmuştur. Ancak verilen karar bu yönüyle usul ve yasaya, Yüksek Mahkeme kararlarına aykırıdır. Faiz ek bir dava ile istenebileceği gibi, (açılmış bulunan kısmi veya tam) davada istenmemiş bulunan faiz, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuş ise, ıslah ile davaya sokulabilir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2002 tarih 8917/1123 sayılı kararına göre “… Müddeabihin arttırılması mümkün olduğu gibi, alacağın ferilerinden olan faize yönelik istemin de değiştirilmesi mümkün hale gelmiştir.” Keza diğer taraftan, asıl davada faiz istenmeyen durumda ıslahla faiz istenmesi mümkün ise de, ıslah dilekçesinde faiz miktarı gösterilmez ve arttırılan tutar için harç yatırılmaz ise Mahkeme ancak o zaman talebi reddedebilir. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi’nin 14.07.2005 tarih 13247/8190 sayılı kararına göre “…Davacılar, ilk davada manevi tazminat ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak destekten yoksun kalma tazminatı alınması isteminde bulunmuşlar ancak, bu istekleri için faiz yürütülmesini istememişler; saklı tuttukları fazlaya ilişkin haklarını istemek amacı ile verdikleri ıslah dilekçesinde tüm tazminatlara olay gününden itibaren faiz yürütülmesini istemişlerse de, o güne kadar işlemiş olan faiz miktarını açıkça gösterip harcını da ayrıca yatırmadıklarından ilk davada istenilen tazminatlara faiz yürütülemez…” Tarafımızca usulüne uygun şekilde faiz hesabı yapılmış ve yine usulüne uygun şekilde harcı tamamlanmıştır. Prof Dr. …’ın … isimli (6100 sayılı HMK’na göre değiştirilmiş 3. Bası) kitabında sayfa 277,278 ve 279’da konu aynen bu şekilde aktarılmış ve aynı zamanda …’nun … isimli kitabında ise 321 ve 335 sayfaları arasında da konu Yargıtay kararları ışığında bu şekilde aktarılmıştır. İzahına çalışılan sebeplere istinaden gerek Yüksek Mahkeme gerekse öğretide tarafından faiz talebinin ıslah ile yapılabileceği ve yapılış şekli açık olup tarafımızca uygun şekilde ıslah dilekçemiz sunulmuş ve harç tamamlanmıştır. İzah edilen sebeple, karar bu yönü ile yasaya aykırı olup taleplerimiz doğrultusunda bozulmasını talep etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Karşı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretleri ise faiş olup yanlış hesaplama sebebi ile bozulması gerekmektedir. …” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir. Davalı … İstinaf talebi :Davalı şirket istinaf dilekçesinde özetle ; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını ; zira davacının ref talebi bulunmadığı için davalıların ikameti mahkemesinde görülmesi gerektiğini ; esasa ilişkin olarak ; müvekkilinin hiçbir zaman davacının haklarına tecavüz niyet ve davranışı içinde olmadığını hesaplanan metraj farkının tamamen hesap yöntemi farklılığından ortaya çıktığını ,bilirkişi raporunu hazırlayanların, pis su gideri başluğu, havalandırma elektrik boşlukları gibi alanları nazara almadıklarını ,Yapı üzerindeki değişikliklerin ise tamamen kamulaştırma sonrası yapılan değişiklikler olması nedeni ile müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini , kamulaştırmadan sonra yapıldığı iddia edilen değişikliklerin ise projedeki miktarın metraj olarak daha küçülmesi sonucunu doğurduğunu , bu durumda da zaten kazanç değil ancak kayıp olabileceğini , yani davalıların kazanç elde etmeleri değil aksine kayıp yaşamalarının söz konusu olabileceğini ,tazminat hesabının yapı görülmeden kağıt üzerinde hesaplanmasının da hatalı olduğunu , bilirkişi raporlarında müvekkilinin sorumluluğu hususunda açık ve net hiçbir hususun da bulunmadığını ,yine mimari projeye göre yapılan eserin sanat eseri olduğu hususunda dahi ortaya net bir çıkarım konulamadığını, eserin sanat eseri olduğu yönündeki sonucun da hatalı olduğunu ,Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2011/12553 Esas ve 2013/14085 Karar sayılı kararında da değinildiği gibi yapının mimari değere sahip ve korunması gereken güzel sanat eseri olup olmadığı yönünde inceleme yapılmadığını ,raporlarda projedeki farkın eserin değerini düşürdüğü yönünde bir çıkarıma da elverişli olmadığını , sadece metraj ile eserin değerinde bir azalma olamayacağını , takdir edilen manevi tazminatın oldukça fahiş olduğunu …” beyanla kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir. Davalı …’nün istinafı :Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle “….davacının açmış olduğu bu dava yetkisiz mahkemede açılmıştır ve yetki yönünden reddi gerekmekte iken yerel mahkemece aksi yönde karar verilmiştir. Şöyle ki; dava konusu eser, bina şeklinde bir taşınmaz olup, HMK m. 12 gereğince yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olan Adıyaman mahkemeleridir. Adıyaman’da ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi bulunmadığından Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi yetkilidir. Sayın yerel mahkeme bu konudaki yetki itirazımızı davanın, maddi ve manevi tazminat ile tecavüzün ref’i talebi ile açıldığından bahisle FSEK 66/son maddesi gereğince “Eser sahibinin ikamet yerinde de açılabileceği” gerekçesi ile reddetmiştir. Ancak FSEK m. 66’da belirtilen Eser sahibinin ikametgahı mahkemesi işbu davada uygulama alanı bulamaz. Zira, dava Tecavüzün Ref’i talebi ile açılmamış sadece m.68 ve 70 uyarınca tazminat talepli olarak açılmıştır. Davacı FSEK m.66’ya dayanmamıştır. FSEK 68 ve 70. Maddelerde de ayrı bir hüküm olarak eser sahibinin ikametgahının yetkili olabileceği belirtilmemiştir. Dosyada aldırılan 8 kök rapor ve 5 ek rapor olmak üzere toplam 13 adet bilirkişi raporunun biri hariç tamamı, taşınmazı yerinde görmeyen bilirkişilerce hazırlanmıştır. Bu durum, taşınmazın bulunduğu yer dışında başka bir mahkemede davanın görülmüş olmasından kaynaklanmaktadır. Dava dosyası kapsamında sunmuş olduğumuz tüm cevap, beyan ve bilirkişi itirazlarında da belirttiğimiz üzere, dava konusu mimari proje sonucu meydana getirilen yapı, güzel sanat eseri olarak nitelendirilemez. Zira, dosyada aldırılan 8 kök ve 5 ek raporda bu konuda, çelişkili ve muğlak ifadelere yer verilmiş, nihai kanaat bildirilmemiştir. Ayrıca yukarıda da belirtildiği üzere, yapının güzel sanat eseri olup olmadığı yönünde değerlendirme yapan tüm bilirkişiler; yapıyı bizzat görmemiş, keşifte bulunmamış, dosyada yer alan değerlendirmeye elverişli olmayan fotoğraflar üzerinden değerlendirme yapmışlardır. Bu durum dahi başlı başına bir bozma nedeni teşkil etmektedir. Kararda; 21.02.2016 ve 14.02.2017 tarihli bilirkişi raporları hükme esas alınmıştır. Hükme esas alınan bu raporlarda bilirkişilerin hiçbiri, yapıyı görmemiş, bilirkişilerce keşif yapılmamış, dosyada bulunan ve kimisi inşaat halinde iken çekilmiş fotoğraflarla değerlendirme yapmışlardır. Üstelik 21.02.2016 tarihli raporun; değerlendirme bölümü ve sonuç bölümünde yer alan ifadeler çelişki arz etmektedir. Şöyle ki; yerel mahkemenin gerekçeli kararında alıntı yapılan raporun sonuç bölümünde, “dava konusu mimari projenin FSEK 2/3 maddesi kapsamında ilim ve edebiyat eseri olarak değerlendirilmemesi gerektiği, proje sonunda meydana getirilen yapının güzel sanat eserlerinden mimari eser olarak kabul edilebileceği…” şeklinde kanaate varılmıştır. Ancak aynı raporun değerlendirme kısmında (syf:23 III başlıklı kısımda) “.. davalıların, mimari projede değişiklik yapmaksızın yapıda değişiklik yaptıkları, mimari projeye uygun inşa edilmeyen hastane binasında davacının, “ilim ve edebiyat eseri” niteliğindeki mimari projesinden kaynaklı haklarının ihlal edildiği” şeklinde ve yine raporun sonuç kısmında (syf:24 son paragrafta) “.. davacının ilim ve edebiyat eseri niteliğindeki mimari projesinden kaynaklı telif hakları ihlal edilmiştir.” şeklinde ifadelere yer verilmiştir. Yerel mahkemenin hükme esas almış olduğu bir diğer rapor ise; 14.02.2016 tarihli rapordur. Bu raporda ise aynen şu ifadelere yer verilmiştir: “… mevcut yapının bilirkişi tarafından keşfi yapılmadığından ve dosyada yeterli miktarda yapının mevcut haline ait görsel bulunmadığından mimari projede değişiklik yapılıp yapılmadığı konusuna tam bir açıklık getirilememektedir. Sadece dosyada bulunan yapının ön ve arka cephesine ait fotoğraflar ile mimari projedeki ön ve arka cephe çizimi karşılaştırılabilmiştir…….. yan cephenin ise yapının inşaat halindeki bir fotoğrafından yararlanılmıştır.” Yine ayrıca; “Yapının mevcut projesine iç mimari özellikleri açısından bakıldığında; hastane gibi bir hizmet binası olduğundan mekan tasarımlarının işlevsel özelliklerine göre bir düzen ve standart içinde yapılmış olduğu görülmektedir.” İfadelerine yer verilmiştir. “… mevcut yapının bilirkişi tarafından keşfi yapılmadığından ve dosyada yeterli miktarda yapının mevcut haline ait görsel bulunmadığından mimari projede değişiklik yapılıp yapılmadığı konusuna tam bir açıklık getirilememektedir. Sadece dosyada bulunan yapının ön ve arka cephesine ait fotoğraflar ile mimari projedeki ön ve arka cephe çizimi karşılaştırılabilmiştir…….. yan cephenin ise yapının inşaat halindeki bir fotoğrafından yararlanılmıştır.” denilmektedir. Bu husus raporun yetersizliğini göstermektedir. Tazminat hesabına ilişkin olarak “proje müellifinin; tadilat projesini çizip belediyeye onaylatması gerekmekte. Böylece müellife proje bedeli, mimarlar odası fiyat uygulamasına göre verilmeli” kanaati bakımından, tadilat projesi çizmeyen davacıya, bu proje bedeli tutarında tazminata hükmedilmiş olması da hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Kaldı ki; 77.354-TL tutarındaki tazminatın hesaplanmış olduğu 05.12.2013 tarihli raporun hesaplama kısmına tarafımızca yapılan itirazlar da karşılanmamıştır. Tam aksine, bu rapordan sonra aldırılan birçok bilirkişi raporunda, projede değişiklik yapılmaksızın, yapıda yapılan değişiklikler nedeniyle tazminat hakkının doğmadığı yönünde kanaatler (birisi de hükme esas alınan 21.02.2016 tarihli rapordur) bildirilmiştir. Dava dosyası kapsamında aldırılan bilirkişi raporları içeriğinde; Bina içinde de birçok mahallin yerinin değiştirildiği ya da mekânsal olarak büyütüldüğü ya da küçültüldüğü, bu değişikliklerin genel manada binanın Özel hastane statüsünden Tıp Fakültesi’ne dönüştürülmesinden kaynaklı olabileceği, Bu değişikliklerde yapının işlevselliğince bir zarar gelmediği, daha sonra tadilat projesi adı altında tekrar onaylatılıp ruhsatlı hale gelebileceği, Üniversite hastanesinde bazı ünite ve bölümlerin gerek mevzuat açısından gerekse fiilen bulunmasının zorunluğu olduğu, hastane acil alanın da genişletilerek projede değişiklik yapılmasının Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği, Acil Sağlık Yönetmeliği ve Yataklı Sağlık Tesislerinde Acil Servis Hizmetleri Uygulama Usul ve Esasları hakkında tebliğ hükümleri gereğince 3.basamak sağlık kuruluşu olarak hizmet verilmesi için gerçekleştirilen zorunlu değişiklikler olduğunu, Ayrıca anılan yapıda değişikliğe gidilerek bu değişiklikten kazanç sağlama durumu bulunmadığı ifade edilmiştir. Yine raporlarda kullanıma bağlı, faydalı ve lüzumlu, haklı sebeple değişikliklerin söz konusu olabileceği ifadelerine yer verilmiştir. Bilirkişi raporunda; mimari proje sahibinin yapının değil projenin sahibi olduğu, mimari proje sahibinin ancak projede değişiklik yapılmasını yasaklayabileceği de açıkça belirtilmiştir. Davacı tarafın sunmuş olduğu istinaf başvuru dilekçesinde yer alan itiraz sebeplerinin hiçbirini kabul etmemekteyiz. Özellikle faiz istemi yönünden, davacı tarafın itirazlarının hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın itirazlarının reddi ile, tarafımızca yapılan itirazlar doğrultusunda İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14.11.2017 tarih, 2010/159 E. ve 2017/168 K. Sayılı kararının kısmen kabul kısmının bozularak davanın tamamen reddine karar verilmesini…” talep ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Yine davalı Üniversite Rektörlüğü istinafa cevap başlıklı ek dilekçe ile ;rektörlüğün harçtan muaf olduğu ancak aleyhlerine harca hükmedildiğini de beyanla kararın bu açıdan da hatalı olduğunu beyan etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ; FSEK kapsamında maddi ve manevi tazminat davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı yan ;davalılardan … (eski ünvanı …şirketi ) ile bir mimari proje çizilmesi üzerinde anlaşmış ve mimari projeyi çizmiştir. Davacı yanca iddia olunduğu üzere; Çizilen mimari projenin müvekkilinin izni ve onayı olmadan önce davalı şirket ve daha sonra da kamulaştırma sonucu alan diğer davalı üniversite tarafından değiştirildiğini ,dava konusu yapıya ilişkin müelliflik haklarının ödenmediğini belirterek 50.000,00 TL manevi tazminat, 1.000,00 TL maddi tazminat, eserin bedelinin tespit edilecek rayicinin üç katı tutarından şimdilik 1.000,00 TL tazminat, tespit edilecek kazanç devri için şimdilik 1.000,00 TL bedelin davalılardan tahsiline, mahkeme kararının ülke çapında yayınlanan tirajı yüksek 3 gazetede yayınlanmasına, masraf ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava edilmiştir. Yine davacı vekili 07/06/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporunda tespit edilen sorumluluklar dahilinde … LTD. ŞTİ. ‘nden bilirkişi raporlarında tespit edilen sorumlulukları dahilinde 9.386,00 TL olarak maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi 5.793,51 TL ile birlikte toplam 15.179,51 TL, yine Adıyaman Üniversitesi Rektörlüğünün sorumluluğu dahilinde maddi tazminatın 77.353,00 TL olarak yine dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi 47.746,14 TL nin toplam 125.099,14 TL olarak tahsiline, 53.000,00 TL olarak açılmış bulunan davayı 139.278,65 TL artırarak toplam 192.278,65 TL olarak davalılardan tahsil edilmesi şeklinde ıslah ettikleri anlaşılmıştır. Somut olayda hukuki ihtilaf ; meydana gelen yapının mimari eser olup olmadığı ve davacının FSEK kapsamında hak talep edip edemeyeceği , proje ile meydana gelen fiili yapı arasındaki farklılıkların eserde izinsiz değişiklik olarak kabul edilip edilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Usule ilişkin davalı yan istinafı ile ilgili olarak öncelikle yapılan incelemede davacı ikameti İstanbul Anadolu Adliyesi yargı çevresinde olduğundan fiili ref talebi olan FSEK 68.md.uyarınca üç kat telif tazminatı ve bağlı istemlerin görülmesi bakımından FSEK 66/son hükmü uyarınca İstanbul Anadolu yetkili olup davalı … A.Ş.vekilinin yetki itirazının reddi doğrudur. ( Emsal olmak üzere Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas no : 2014/17983 Karar no : 2015/8541 ) Dosyada toplanan deliller olan mimari proje, proje değişikliğine dair ruhsat bilgileri, kamulaştırma bilgileri ve tüm benzer yazılı deliller toplanarak önce mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. İlgili rapora göre ;yaklaşık 500 metrekarelik bir fazlalığın davalı … şirketi tarafından yapıldığı, iç mahallerdeki tüm değişikliklerin ve 1.460 metrekarelik diğer değişikliğin de davalı … Rektörlüğünce yaptırıldığı ,yapılan değişikliklerin bodurm katlar, zemin kat ve üst katlarda nelere ilişkin olduğunun ayrıtsının yazıldığı ayrıca binanın giriş çıkış, otopark gibi dış alanlarında da farklılıklar olduğu rapor edilmiştir. Ek raporda ;proje değişikliliklerinin zorunlu olma olmama ayrımı olmaksızın proje müellifi mimardan tasdik alarak yapılabilme imkanı bulunduğunu ,zorunlu ve faydaki değişikliklerin neler olduğunun tespitinin ayrı bir inceleme konusu yapılabileceği belirtilmiş ve birim fiyatlara göre ek bölümler için hesaplama yapılmıştır. Mahkemece aldırılan ve içinde FSEK uzmanı hukukçu ve mimar ve inşaat mühendis bilirkişilerin olduğu 2. Raporda ; mimari projenin eser mahiyetinde olduğu ;değişiklik için mimarın izninin gerektiği ; kamulaştırmadan önce davalı şirketin yaptığı değişikliklerin mimar açısından iş olarak mali değerinin 9.386 TL olduğu, diğer davalı üniversite tarafından yapılan değişiklikler ve genişletilme ile ilgili olarak 77.354,00 TL olduğu hesaplanmıştır. Ek raporda da görüşlerini muhafaza etmişlerdir. İtirazlar çözümlenemediği için yine hukukçu, mimar ve inşaat mühendisinden oluşan ikinci bilirkişi heyeti kök raporunda ;oluşturulan yapının bir hastane inşaatı projesi olduğu,birçok teknik ve estetik unsuru bünyesinde barındırması nedeni ile anılan şartların yerine geldiği, Mal sahibinin projenin uygulanmasından sonra mimari eserde değişiklik yapmasının ise çok sınırlı şartlarda mümkün olduğu ,en önemli hususun ise ” projenin uygulanmasından sonra 2 değişiklik yapmanın ancak mecburi nedenlerle mümkün olduğu, eldeki davada proje uygulanırken değişiklikler yapıldığı ve bu nedenle proje sahibinin mali ve manevi haklarının ihlal edildiği , proje tadili için ödenmesi gereken bedelin 86.739 TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir. Mahkemece teknik itirazların ve uyuşmazlık noktalarının çözümlenmediği belirtilerek bu defa Fikri Mülkiyet Hukuku uzmanı ve muhasip bilirkişi vasıtası ile yeniden 4. Heyet raporu alnımış ve bilirkişi heyeti raporunda ;mimari bir eserin FSEK kapsamında korunması için hiç bir estetik değere haiz olmayan sıradan sayılabilecek yapıların mimarlık eseri olarak kabul edilemeyeceği , bunların sadece birer yapı olduğu , bu nedenle de bu hususta öncelikle mimari eser sayılma konusunda dosyaya bir bilirkişi tayin edilerek sonuca varılmasının daha doğru olduğu, kendi görüşleri olarak yapının mimari eser niteliğinde olmadığı nedenle hak ihlali yapılmadığı sonuç ve kanaatine varmışlardır. Bu 4. Bilirkişi heyetine bir mimar bilirkişi de eklenerek ek rapor alınmış ve raporda ; binanın normal bir yapı vasfında bulunduğu, yasanın tarif ettiği anlamda mimari bir eser niteliğinin bulunmadığı , yaratıcılık, mimarın kendi özel bilgi ve yeteneğini yansıtan bir bina olmayıp normal bir yapı vasfında olduğu ve hak ihlali bulunmadığını rapor etmişlerdir. İtirazlar üzerine heyette bulunan mimar bilirkişiden 2. Ek rapor alınmış ve mimar bilirkişi raporunda ; proje sonucu meydana getirilen yapının bir mimari esar olarak kabul edilemeyeceği ; ancak FSEK 16. Maddede düzenlenen projeye ilişkin haklarının ihlali nedeni ile davalıların sorumluluğuna gidilebileceği ,bunun için projede değişiklik yapılması gerektiği ; dosyadaki Belediye Başkanlığının cevap yazısına göre mimari projede değişiklik yapılmaksızın yapıda değişiklik yapıldığının anlaşıldığını ; bu durumda projeden kaynaklı hakların ihlal edildiğinin kabul edilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Mimar bilirkişinin raporu hüküm kurmaya elverişli görülmediğinden güzel sanatlar konusunda uzman mimar bilirkişiden ayrı rapor alınmış ve 5. Mimar bilirkişi raporunda ; proje ve proje görselleri incelendiğinde , simetri, dizayn, bazı kavisli ve bombeli tasarımlar, pencerelerin kare ve ya dikdörtgen olarak simetrik konumlanması gibi hususlar değerlendirildiğinde projenin mimari eser niteliğinde bulunduğu beyan edilmiştir. Bunun üzerine 4. Heyetten ek rapor alınarak mali haklara ilişkin hesap yaptırılmıştır. İlk derece mahkemesince Davacı tarafın, dosya kapsamına alınan ve hükme esas almaya elverişli ve gerekçeli 05/12/2013 tarihli bilirkişi raporunda tespiti yapılan, davalı … tarafından2009 yılından önce yapıldığı tespit edilen 500 m2 lik büyütme yönünden davalıdan 9.386 TL, davalı … tarafından kamulaştırılmadan sonra yapıldığı tespit edilen 1460 m2 lik alan için ise 77.354 TL tazminat talep edebileceği, FSEK 68. Maddeye göre varsayımsal sözleşme bedeli talep edilmekle ayrıca kazanç devrinin istenemeyeceği,FSEK 70/2 maddesine göre fiili zararın ispatlanamadığı gözönüne alınarak fiili zarar ve 70/3 maddesine göre vekaletsez iş görme hükümlerine göre tazminat isteyemeyeceğinden, diğer maddi tazminat taleplerinin reddine, FSEK 68.md gereğince tazminat talep edilmekle, taraflar arasında dava tarihine kadar yapılan ihlaller yönünden sözleşme ilişkisi kurulmuş olduğundan ref talep edilemeyeceğinden ref talebinin reddine,FSEK 16.madde gereğince eserde değişiklik yapılmasını men etme manevi hakkı ihlal edilmekle, taktiren 40.000 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine ,hükmün ilanında davacı tarafın yararı bulunmadığından ilan talebinin reddine Davacı tarafın dava tarihinden itibaren işlemiş faiz talebinde bulunduğu ve davasını ıslah ettiği,davalı …den 5.793,51TL davalı Üniversiteden 47.746,14 TL talep ettiği anlaşılmışsa da; 6100 Sayılı HMK 176 /1 maddesinde;”Taraflardan her biri yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir ” düzenlemesi gözönüne alınarak dava tarihinden sonra işleyen faiz alacağının ancak ayrı bir dava konusu yapılabileceği,ıslah yolu ile ancak dava tarihinde ileri sürülebilecek taleplerin genişletilebileceği gözönüne alınarak ıslah talebinin usulden reddine karar verilmiştir. Davacı yanın istinaf talepleri incelendiğinde ; Davacı yan ıslahla ilgili taleplerinin reddini ve davada reddedilen diğer taleplerini istinaf etmiştir. Davacının dava açarken faiz isteminin bulunmadığı görülmektedir. Elbette ıslah yolu ile faiz talep edilmesi mümkündür. Ancak davacının ıslah dilekçesi incelendiğinde ” davanın açıldığı miktar üzerinden ıslah tarihine kadar geçen süre zarfındaki birikmiş faizin” talep edildiği görülmektedir. Yani davacı dava ile ıslah tarihi arasında geçen zaman dilimini faiz açısından ıslah etmiş ve halen de dilekçesinde tahsile kadar bir faiz isteminin de ifade edilmediği görülmüştür. Dava tarihinden itibaren faiz talebi bulunmadığından, bu yönde açık bir beyanı olmadığından, sadece dava ile ıslah tarihi arasında geçen sürenin dava değerine dahil edilmesi şeklindeki talebin; dava açılırken talep edilmesi unutulan bir faizin sonradan istenmesi şeklinde olmayıp, ayrı bir dava konusu olacak şekilde talep edilmiş olması karşısında ilk derece mahkemesinin ıslah edilen miktar ile ilgili verdiği red kararının doğru bir usul uygulaması olduğu sonucuna varılmıştır. Yine davacının manevi tazminatın reddedilen kısmı ile ilgili olarak yaptığı istinafında ; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmaması, somut olayın özellikleri gözetildiğinde makul bir miktara hükmedilmiş olması nedeni ile reddedilen manevi tazminata yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Reddedilen her talep yönünden verilen ücreti vekalet hususu da doğru bir uygulama olup, maddi ve manevi tazminat açısından kabul ve red miktarına göre ücreti vekaletin de doğru hesaplandığı anlaşılmaktadır. Yine; FSEK 68. Maddeye göre varsayımsal sözleşme bedeli talep edilmekle ayrıca kazanç devrinin istenemeyeceği,FSEK 70/2 maddesine göre fiili zararın ispatlanamadığı gözönüne alınarak fiili zarar ve 70/3 maddesine göre vekaletsez iş görme hükümlerine göre tazminat isteyemeyeceğinden, diğer maddi tazminat taleplerinin reddine dair karar da yerindedir. Ancak davacının manevi haklarının ihlal edildiği saptanmış olması karşısında ; davacı talebi olan ilan hususundaki talebin reddi yerinde olmadığından davacı yanın sadece bu hususa ilişkin istinaf başvurusu yerinde olup, hükmün bu açıdan kaldırılması gerekmiştir. Davalı …Şirketinin istinaf talepleri incelendiğinde; Uygulamada farazi sözleşme kurulup, maddi zarar istemi bir fiili ref niteliğinde olmakla ; davacının davayı kendi ikametinde açması mümkün olup, davalı yanın yetkiye ilişkin istinafı yerinde değildir. Toplanan tüm delillere göre ;davacının mimari eserinde davacının izin ve onayı olmaksızın değişiklik yapıldığı ; alınan tüm raporlar ve keşif ve tüm dosya kapsamına göre sabit olmakla davacının maddi ve manevi haklarının ihlal edildiği, bu nedenle farazi sözleşme bedeli ve manevi zarar isteminin yerinde olduğu, mahkemece verilen maddi tazminatın gerekçeli bilirkişi raporuna göre hesaplandığı, manevi tazminat takdirinin de oluşa uygun bulunduğu anlaşılmakla bu davalının istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Davalı …’nün istinaf talepleri incelendiğinde;Uygulamada farazi sözleşme kurulup, maddi zarar istemi bir fiili ref niteliğinde olmakla ; davacının davayı kendi ikametinde açması mümkün olup, davalı yanın yetkiye ilişkin istinafı yerinde değildir. Yapılan proje değişikliğinin mutlak bir zorunluluğa dayanmadığı, zorunlu görülen değişiklikler için de eser sahibi ile bu değişikliklerin yapılması mümkün bulunduğu anlaşılmaktadır. Toplanan tüm delillere göre ;davacının mimari eserinde davacının izin ve onayı olmaksızın değişiklik yapıldığı ; alınan tüm raporlar ve keşif ve tüm dosya kapsamına göre sabit olmakla davacının maddi ve manevi haklarının ihlal edildiği, bu nedenle farazi sözleşme bedeli ve manevi zarar isteminin yerinde olduğu, mahkemece verilen maddi tazminatın gerekçeli bilirkişi raporuna göre hesaplandığı, manevi tazminat takdirinin de oluşa uygun bulunduğu anlaşılmakla bu davalının esasa ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Ancak üniversite Harçtan muaf olmakla ; ilk derece mahkemesince Harçtan sorumluluk yüklendiğinden bu husustaki hüküm hatalı olmakla istinaf başvurusunun bu açıdan kabulüne karar vermek gerekmiştir. HMK 355. Maddeye göre yapılan incelemede ; davalı … Şirketinin harçtan sorumlu olduğu miktarın hatalı hesaplandığı görülmekle bu hususta da resen düzeltme yapılmıştır.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı …’nin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Davalı … ‘nün istinaf başvurusunun KISMEN KABUL/ KISMAN REDDİNE 3- Davacı …’İN istinaf başvurusunun KISMEN KABUL/ KISMEN REDDİNE 4- İlk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 ve HMK 355. maddesi gereğince KALDIRILMASINA
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-Davanın ve ıslah talebinin KISMEN KABÜLÜNE KISMEN REDDİNE, B-9.386,00 TL davalı … inşaat turizm limited şirketinden ,77.353,00 TL nin davalı … rektörlüğünden tahsiline, C-Davacı tarafın 1000 TL maddi tazminat 1000TL kazanç devri talebinin reddine, D-40.000 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, F-Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, G- Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmün ülke çapında yayın yapan tirajı yüksek 3 gazetede ilânına H-Dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizin tahsiline ilişkin ıslah talebinin usul yönünden reddine, I-Harçlar kanunu uyarınca hesap olunan 8.657,54 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1715,00 TL harç ile ıslah ile yatırılan 2.379,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.261,39 TL harcın davalı … LTD. ŞTİ. Nin sorumluluğu 3.373,56 TL ile sınırlı olmakla bu şirketten sorumluluğu miktarınca tahsiline, bakiye kısmın diğer davalı Harçtan muaf olmakla Hazine üzerinde bırakılmasına İ-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden Maddi tazminat yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 9.689,12 TL nisbi ücret vekaletin (davalı … LTD. ŞTİ. Nin sorumluluğu 1.126,32 TL olmak koşulu ile) davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Manevi tazminat yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 4.750,00 TL ücret vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, J-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden reddedilen maddi tazminat yönünden avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 6.459,36 TL nisbi (davalı … LTD. ŞTİ. ‘nin payı 695,22 TL olmak üzere) ücret vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Yine manevi tazminat yönünden reddeline miktar üzerinden avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 1.200,00 TL ücret vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, K-Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan yargılama giderleri olan 17,15 TL başvurma harcı, 17,15 TL peşin harç, 2.379,00 TL ıslah harcı, 2,75 TL vekalet harcı ve 5.959,75 TL talimat, bilirkişi ücreti, tebligat gideri ve müzekkere gideri olmak üzere oplam 8.375,80 TL den kabul ve reddedilen miktarlar gözönüne alınarak ve takdiren 5.496,61 TL sinin davalılardan (davalı … LTD. ŞTİ. nin sorumluluğu 642,461 TL olmak üzere ) davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, L-Davalı … LTD. ŞTİ. tarafından yapılan 1150,00 TL yargılama giderinin kabul ve reddedilen miktarlar gözönüne alınarak takdiren 460,00 TL sinin davacıdan alınarak davalı … LTD. ŞTİ. ne verilmesine, bakiyesinin bu davalı üzerine bırakılmasına, M-Davalı … tarafından yapılan 1058,00 TL yargılama giderinin kabul ve reddedilen miktarlar gözönüne alınarak takdiren 406,27 TL sinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine, bakiyesinin bu davalı üzerine bırakılmasına, N-Taraflarca yatırılan ve sarfedilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendilerine iadesine,
İSTİNAF YARGILAMASINDA 5-Davacı yanca yatırılan peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iade edilmesine 6- Davalı … tarafından yatırılan peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iade edilmesine 7- Davalı … şirketi açısından alınması gereken 3.373,56 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.300,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.073,56 TL harcın bu davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 8- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olen ; başvuru harcı gideri 98,10 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan tebligat gideri 28,00 TL , dosyanın istinafa gidiş/dönüşü için yapılan 38,50 TL olmak üzere toplam 164,60 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre takdiren 55,00 TL kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına 9- Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olen ; başvuru harcı gideri 98,10 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan tebligat gideri 14,00 TL , olmak üzere toplam 112,10 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 36,00 TLkısmının davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına 10 Davalı … şirketi tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 11- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde 24/12/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar erildi.