Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/429 E. 2019/1104 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/429 Esas
KARAR NO : 2019/1104
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2017
NUMARASI : 2016/430 2017/1193
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, taraflar arasında üye işyeri sözleşmesi imzalandığını, davalı bankanın bazı işlemler ile ilgili şikayet olmasını gerekçe göstererek tüm işlemleri şüpheli sayıp müvekkilinin hesabındaki paraların hepsine bloke koyduğunu, bu durumun doğru olmadığını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının takip başlatması ve dava açmasının kötüniyetli olduğunu, bloke işleminin keyfi olmadığını ve uluslararası bankacılık kuralları gereği bloke uygulandığını, 09/01/2015 tarihinde yapılan 1.400 TL harcamaya itiraz edildiğini, bloke işleminin 120 günlük bekleme süresi sonunda 13/05/2016 tarihinde kaldırılacağını, taraflar arasındaki sözleşmenin 9.5 maddesinde müvekkilinin bloke koyma hakkının düzenlendiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, 02/03/2017 tarihli duruşmada tarafların davanın konusunun kalmadığına dair beyanda bulundukları, bankanın davacıya ait vadesiz hesaptaki 13.533,05 TL’ye 14/01/2016 tarihinde bloke koyduğu, blokenin 22/06/2016 tarihidne kaldırıldığı, uyuşmazlığın bloke işleminin haklı olup olmadığı noktasında toplandığı, sözleşme gereğince yalnızca şüpheli işlem ihbarı yapılan slip bedelleri için bankanın bloke koyma hakkının bulunduğu, buna göre bankanın 1400 TL için bloke işlemi yapması gerekmesine rağmen 12.133,05 TL fazla bloke uygulayarak 13.533,05 TL’ye bloke koyduğu, sadece şüpheli işlem tutarı kadar bloke yapılması gerekirken üye işyerinin hesabındaki tasarrufunu engelleyecek şekilde bloke yapılmasının doğru olmadığı, buna göre davalının 1.400 TL ile ilgili blokesinin haklı, bunun dışındaki 12.133,05 TL’lik kısımla ilgili blokenin ise haksız olduğu gerekçeleriyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, haksız bloke konulan 12.133,05 TL üzerinden %20 oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1400 TL’lik kısım yönünden yapılan takipte davacının kötüniyeti ispatlanamadığından davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; davacının dava açmakta kötüniyetli olduğunun mahkemece gözardı edildiğini, Chargback işleminin hatalı değerlendirildiğini, bloke sebeplerinin hatalı değerlendirildiğini, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, aleyhe inkar tazminatı hükmedilmesinin doğru olmadığını, kusur durumuna ilişkin belirlemenin eksik ve hatalı olduğunu, taraflar arasındaki üye işyeri sözleşmesinin 9.5 maddesi uyarınca müvekkili bankanın bloke koyma hakkının bulunduğunu, üye işyeri tarafından gerçekleştirilen işlemlerin şüpheli olduğunu, dolayısıyla blokenin haklı olduğunu, 09/01, 10/01, 11/01 ve 12/01/2016 tarihlerinde toplam 9 adet yurtiçi ve yurtdışı kartlarla daha önce olmayan şekilde benzer miktarlı ve yüksek montanlı harcamalar yapıldığını, yapılan harcamaların 20.950,00 TL olduğunu, yüksek tutarlı işlemlerin 1400 TL ve 4400 TL gibi tekrar eden ve benzer tutarlarda olduğunu, işlemlerin bir kısmının şifresiz gerçekleştirilemsi ve bazılarına itiraz edilmesi neticesinde bloke konulduğunu, bilirkişinin bloke sebebini eksik incelediğini, bilirkişinin sadece itiraz edilen miktara bloke konulacağına dair bilgi notunun hatalı olduğunu, müvekkilinin borcu olmayan bir tutarla ilgili temerrüde düşmesinin mümkün olmadığı halde aleyhine faize hükmedilmesinin doğru olmadığını, sözleşmenin 9.5 maddesi uyarınca yapılan bloke işleminin doğru olduğunu, Yargıtay 11. ve 19.Hukuk Dairesi kararlarına göre bloke işleminin haklı olduğunu, inkar tazminatının doğru olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafıdan davalı aleyhine 09/03/2016 tarihinde 13.533,05 TL asıl alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının süresinde borca, faize ve diğer ferilerine itiraz ettiği görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen üye işyeri sözleşmesinin 9.5 maddesinde; şüpheli işlem görülmesi halinde bankanın üye işyerinin tüm şubeler nezdindeki mevduatlarının herhangi bir ihtar ve ihbara gerek olmaksızın bloke hakkına sahip olduğunun hüküm altına alındığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ve bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen 06/09/2017 tarihli raporda; davalının bir adet kredi kartı slip tutarı 1400 TL için chargback işlemi bulunduğunu, bunun üzerine davalı tarafından davacının vadesiz ticari mevduat hesabı bakiyesi olan 13.533,05 TL’ye 14/01/2016 tarihi itibariyle bloke konulduğu, chargback talebinin 22/06/2016 tarihinde kaldırılması ile bloke mevduatın davacıya ödendiği ve davanın konusuz kaldığı belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf davalının bloke işleminin haksız olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise yapılan işlemin sözleşmeye ve bankacılık mevzuatına uygun olduğunu savunmuştur. Uyuşmazlık konusu şüpheli işlem 1.400,00 TL’lik harcamaya ilişkindir. Ancak davalı banka, davacının mevduat hesabındaki bakiyesi olan 13.533,05 TL’nin tamamına bloke koymuştur. Davalı taraf sözleşmenin 9.5 maddesi uyarınca bu yetkisi olduğunu savunmuştur. Ne var ki şüpheli işlem tutarı 1.400,00 TL olup ve üye işyeri sözleşmesinin 9.5 maddesi gereğince bankanın üye işyerinin tüm şubeler nezdindeki mevduatlarını bloke etme hakkı bulunmakla beraber bu hak geniş yorumlanarak keyfi olarak kullanılmamalı ve üye işyerinin ticari hayatını sekteye uğratmamalıdır. Buna göre chargback talebi bankaya ulaştıktan sonra riskin doğmuş olacağının kabulü ile doğan risk tutarınca ve chargback süresince bloke işlemi yapılması gerekirken davacının mevduat hesabındaki tüm tutar üzerine hesaptaki tasarrufunu da engelleyecek şekilde bloke uygulanması haksız ve keyfi bir işlem niteliğindedir. Bu durum bankanın sebepsiz zenginleşmesine yol açabilecektir. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2015/5022 Esas – 2015/12890 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir. İlk derece mahkemesince bu hususlar gözetilerek karar verilmesi karşısında davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan söz konusu alacak likit (belirlenebilir) olduğundan hüküm altına alınan üzerinden icra inkar tazminatına da hükmedilmesi doğrudur. Tüm bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/05/2019