Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/422 E. 2021/82 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/422 Esas
KARAR NO: 2021/82
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2017
NUMARASI: 2014/1064 2017/259
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında akaryakıt istasyon işletilmesi ve bayilik protokolü bulunduğunu, sözleşme gereğince müvekkilince davalıya 250.000 TL bedelli teminat mektubu verildiğini, istasyonun bulunduğu arsanın sahibi olan … A.Ş tarafından kira sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle istasyon faaliyetlerinin sona erdirildiğini ve bayilik ilişkisinin de sona erdirildiğini, durumun davalıya 07/03/2012 tarihli ihtarname ile bildirildiğini ve protokol ile zeyilnamesinin feshedildiğini, ayrıca 13/04/2012 tarihinde pompa ve ekipmanların sökümü için yazışma yapıldığını ve bunların davalıya teslim edildiğini, müvekkilinin sadece 3.592,55 TL cari hesap borcu bulunduğu halde davalının 06/05/2013 tarihinde teminat mektubunu müvekkiline haber etmeksizin paraya çevirdiğini, müvekkilinin cari hesap borcu bittikten sonra kalan meblağ kalan 246.407,00 TL’yi iade etmesi için davalıya ihtarname gönderdiğini, ancak sonuç alamadığını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu, davalının ödeme emri kendisine tebliğ edilmesi üzerine 17/05/2013 tarihli 133.497,00 TL bedelli yatırım katılım iade bedeli konulu faturayı müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin de bu faturayı 24/05/2013 tarihli ihtarname ile iade ettiğini, davalının itirazında bu faturayı da gündeme getirdiğini, ayrıca 86.601,74 TL bedelli temliki de itiraz sebebi yaptığını, davalının itirazlarının kötüniyetli olduğunu, alacağın 18.188,26 TL’lik kısmına ise hiç itirazda bulunmadığını, temlik hususunun şüpheli olduğunu, bu konuyla ilgili olarak dava ve takip hakları saklı kalmak kaydıyla davalının 163.346,67 TL’ye yönelik itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 06/10/2009 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi, protokol ve 06/10/2009 tarihli protokole zeyilnamenin akdedildiğini, müvekkili tarafından davacıya 5 yıllık süre için 100.000 USD + KDV tutarında yatırım katılım bedeli ödemesi yapılmasının kararlaştırıldığını, bu çerçevede faturalar karşılığında davacıya 186.288,40 TL yatırım katılım bedeli ödemesi yapıldığını, davacının 07/03/2012 tarihli ihtarnamesiyle bayilik sözleşmesini 02/06/2012’den itibaren geçerli olmak üzere feshettiğini, buna göre sözleşmenin 857 gün önce sonlandırıldığını, bu nedenle davacının bu süreye isabet eden yatarım katılım bedelinin güncel tutarını müvekkiline iade etmekle yükümlü olduğunu, konuyla ilgili düzenledikleri 133.497,00 TL bedelli faturanın davacının cari hesabına borç kaydedildiğini, ayrıca dava dışı …tarafından davacıdan olan alacaklarının 86.601,74 TL’lik kısmının 06/05/2013 tarihinde müvekkiline temlik edildiğini, bu tutarın da davacı cari hesabına borç kaydedildiğini, tüm bu işlemler neticesinde davacının cari hesaptaki alacağının 8.491,24 TL olduğunu, bu tutar üzerinden kalan kısma haklı olarak itiraz ettiklerini, bu tutarı da ferileriyle birlikte icra dosyasına ödediklerini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; ek rapora itibar edilmesi gerektiği, her ne kadar ek raporda davacının alacağının dava tarihi itibariyle 2,00 TL olarak belirtilmiş ise de, bunun maddi hatadan kaynaklandığı, davalı şirketin işlememiş süreye tekabül eden alacağının talepte 133.497,00 TL olarak belirtilmiş ise de, raporda bunun 133.495,00 TL olarak yazıldığı ve 2,00 TL’lik alacağın bundan kaynaklandığı, ek rapordaki bu hata düzeltildiğinde davacının davasını ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; eksik incelemeyle ve tek yanlı bakış açısıyla düzenlenen raporlara dayalı olarak hüküm verilmesinin hatalı olduğunu, mevcut davada takas şartlarının gerçekleşmediğini ve teminat mektuplarının ne için verilmiş ise sadece o konuda paraya çevrileceğine ilişkin itirazları baki kalmak kaydıyla sözleşmenin müvekkili tarafından tek taraflı sona erdirilmediğini, rızaen fesih protokolü incelendiğinde, sözleşmenin asli ve ferilerinin rızaen hükümsüz kılındığını, davalının da demirbaşları teslim aldığını, mahkemece işlememiş süreye tekabül eden bedel için denkleştirici ilke ve sebepsiz zenginleşme ilkeleri uyarınca yapılan hesaplama yönünden karar verilmesinin hatalı olduğunu, ortada sebepsiz zenginleşme ve işlememiş dönem hesabını gerektirir bir durum bulunmadığını, taşınmazın tahliye edildikten sonra hiçbir suretle akaryakıt bayisi olarak kullanılmadığını, müvekkilinin taşınmazdan yararlanmadığını, konuyla ilgili olarak keşif kararı verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca yapılan yatırımların süreye bakılmaksızın yapılan yatırımlar olup davalının bu harcamaları bayiden ve taşınmazın malikinden istenemeyeceğini, bu konuda Yargıtay kararları bulunduğunu, müvekkilinin sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet verecek bir davranışı olmadığını, işlememiş dönemin cezai şart olarak değerlendirilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin mal sahibinin isteği üzerine taşınmazı mecburen tahliye etmek durumunda kaldığını, ayrıca müvekkilinin cari hesaptan davalıya herhangi bir borcu olmadığını, buna rağmen sanki cari hesap borcu varmış gibi 21.410,02 TL’nin tenzil edildiğini, teminat mektubunun paraya çevrildiği tarihte müvekkilinin davalıya 3.593,00 TL borcu bulunduğunu, davalının takipten haberdar olması üzerine yatırım bedelleri için fatura düzenlediğini, kaldı ki bu faturanın müvekkilince kabul edilmediğini, mahkemenin temliki hususunu da hatalı değerlendirdiğini, dava dışı … firması ile müvekkili arasında muaccel olmuş bir alacak bulunmadığını, davalı ve dava dışı … firmasının ticari defterleri incelendiğinde her iki firmanın teminat mektubunun paraya çevrilmesindeki ticari alt yapıyı hazırlamak üzere birbirleri arasında faturalaşma ve temlik yoluyla müvekkili davacıya karşı sıfır bakiye verecek şekilde düzenlemeler yaptıklarının anlaşıldığını, aynı grup şirketi olduklarını, teminat mektubunun paraya çevrildiği tarih itibariyle müvekkilinin borcu bulunmadığını, kaldı ki temlik anında da muaccel bir borcun olmadığını, sebepsiz zenginleşmenin olması için ana şeyin zenginleşmek olduğunu, oysa somut olayda böyle bir zenginleşmenin bulunmadığını, denkleştirici adalet ilkesinin her olayın özelliğine göre ve hakkaniyete göre değerlendirilmesi gerektiğini, bu tutarın dava tarihine kadar hiç talep edilmediğini, müvekkilinin herhangi bir kazanımı bulunmadığını, ayrıca teminat mektubunun amacının hatalı olarak değerlendirildiğini, esas amacın borçlardan herhangi birinin ödenmemesi olduğunu, doğacak borçların bu kapsamda bulunmadığını, fesihten sonra işleyecek dönem karşılığı bedellerin teminat mektubu ile karşılanacağına dair tespitin hatalı olduğunu, sözleşmenin 22.maddesi gereğince sözleşmenin süresinden önce feshi halinde müvekkilinin binaları her türlü malzeme ve teçhizatı davalıya teslim etmesi gerektiğini, sözleşmede akdin süresinden önce sona ermesi halinde kalan döneme ilişkin bedellerin iade edileceğine dair bir düzenleme bulunmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 15/05/2013 tarihinde 246.407,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 246.778,30 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak teminat mektubunun haksız paraya çevrilmesi sebebiyle oluşan bedel gösterildiği, davalının, takibin 238.287,06 TL’lik kısmına ve bu kısma isabet eden faiz ve ferilerine itiraz ettiği, 8.491,24 TL alacakla ilgili olarak davalı tarafından icra dosyasına 10.000 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Dava konusu teminat mektubunun 05/05/2010 tarihli, 250.000,00 TL bedelli olduğu, davacının davalıdan yaptığı ve yapacağı her türlü mal ve hizmet alımları, taahhütnameler ile sözleşmelerden ve bayilikle ilgili sair bütün ticari işlemlerde doğmuş veya doğacak olan borçların teminatı olmak üzere düzenlendiği görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 02/03/2012 tarihli ihtarname ile, taşınmaz malikinin davacıya gönderdiği ihtarname ile kira sözleşmesinin feshedildiği ve tahliye istendiği, durumun iyiniyet çerçevesinde davalıya bildirdiklerini, bu nedenle kira sözleşmesinin feshi nedeniyle fesih tarihi olan 02/06/2012 tarihinde taşınmazın tahliye edileceğinden bayilik sözleşmesinin protokolün ve protokole zeyilnamenin belirtilen tarih itibariyle feshedildiğinin bildirildiği görülmüştür. … A.Ş tarafından davacıya gönderilen ihtarname ile, kira sözleşmesinin tebliğden itibaren 3 ay sonra geçerli olmak üzere feshedildiği ve mecurun tahliyesinin istenildiği görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinin feshi başlıklı 20/06/2012 tarihli belge fotokopisinin incelenmesinde; 05/01/2011 tarihli bayilik ve işletmecilik sözleşmesinin feshi konusunda anlaşıldığı, sözleşmenin asli ve ferileriyle birlikte rızaen hükümsüz kılındığı, davalının 05/01/2011 tarihli sözleşme ve sair sözleşmelerle ve cari hesaptan doğan her türlü hakkının saklı olduğunun belirtildiği görülmüştür. 24/05/2012 tarihli demirbaş nakil ve teslim fişi başlıklı belge ile dört adet akaryakıt pompası ile iki adet jet waş makinesinin teslim alındığının belirtildiği görülmüştür. Taraflar arasında iki adet bayilik sözleşmesinin imzalandığı, ilkinin 06/10/2009 tarihli, diğerinin ise 05/01/2011 tarihli olduğu görülmüştür. Davalı tarafından davacıya düzenlenen 17/05/2013 tarihli yatırım katılım iade bedeli konulu faturanın 133.497,00 TL bedelli olduğu görülmüştür. Davalı tarafından sunulan temlikname başlıklı belge fotokopisinin incelenmesinde; temlik edenin … A.Ş, temlik alanın davalı, muhatabın ise davacı olduğu, muhatabın temlik edenden aldığı ürün alımlarından dolayı oluşan 86.601,74 TL’nin davalıya 06/05/2013 tarihinde temlik edildiği görülmüştür. … Bankasından gönderilen 04/04/2014 tarihli cevabi yazıda; davaya konu teminat mektubunun 06/05/2013’de yapılan tazmin talebine istinaden aynı gün davalı hesabına ödeme yapıldığının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 03/08/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı taraf defterlerinin incelendiği, taraflar arasında bayilik ilişkisinin bulunduğu, davalının sözleşme gereği davacıya 186.298,40 TL yatırım katılım bedeli ödemesi yaptığı, davacının 2012 yılında davalı şirkete 3.583,57 TL borç devrettiği, 2013 yılında davacının, davalıdan herhangi bir alım yapmadığı, 06/05/2013 tarihi itibariyle davacı defterlerinde 250.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun davalı borcuna kaydedildiği, bu nedenle takip tarihi olan 15/05/2013 itibariyle davacının, davalıdan 246.416,43 TL alacaklı olduğu, davalının düzenlediği 17/05/2013 tarihli 133.497,00 TL bedelli faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının bu faturayı 24/05/2013 tarihli ihtarname ile iade ettiği, davacının kendi defterlerine göre dava dışı … A.Ş’ye 15/05/2013 tarihi itibariyle 74.940,93 TL borçlu olduğu, dava dışı … A.Ş’nin davacıya düzenlediği 06/05/2013 tarihli 11.660,60 TL bedelli vade farkı faturasının davacı defterlerinde kayıtlı bulunmayıp ihtarname ile … A.Ş’ye iade edildiği, davacının defter ve kayıtlarındaki bu tespitler neticesinde takip tarihi itibariyle 3.583,57 TL’si davalıya, 74.940,93 TL’si dava dışı … A.Ş’ye olmak üzere toplam 74.524,48 TL borçlu olduğu, davacının teminat mektubundan dolayı takip tarihi itibariyle davalıdan 171.475,52 TL asıl alacaklı olduğu, davalının 04/06/2013 tarihinde icra dosyasına yaptığı 8.491,24 TL asıl borç ödemesi düşüldüğünde bakiye 162.984,28 TL asıl alacağının bulunduğu yolunda görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 21/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalı ile dava dışı … A.Ş’nin defterlerinin incelendiği, davalı tarafın ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davacıdan 141.988,24 TL alacaklı olduğu, davalının akabinde 17/05/2013 tarihli faturayı düzenlediği ve icra dosyasına 8.491,24 TL’lik ödeme yaptığı, dava tarihi itibariyle hesabın sıfır bakiye verdiğinin tespit edildiği, buna göre davalının kendi defterlerinde davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, dava dışı … A.Ş’nin ticari defterlerinde ise takip ve dava tarihi itibariyle davacı hesabının sıfır bakiye verdiği, buna göre bu şirketin davacıya karşı herhangi bir borcunun gözükmediği, dosyaya sunulan her iki bayilik sözleşmesinin de 31.maddesinde 06/10/2014 tarihine kadar geçerli olduğunun belirtildiği, 06/10/2009 tarihli protokole zeyilnamenin ise 06/10/2009 tarihli bayilik sözleşmesine binaen davalının, davacıya istasyon yatırım katılım bedeli olarak 100.000 USD + KDV ödeyeceğinin belirtildiği, davacı tarafından davalıya 5 yıllık yatırım katkı bedeli birinci taksit konulu 31/12/2009 tarihli ve 5 yıllık gayri maddi hak bedeli konulu 18/03/2011 tarihli toplam tutarı 186.298,40 TL bedelli faturaların düzenlendiği, bu faturaların davalı tarafından davacıya ödendiği, bu tutarların 5 yıllık süre için yapıldığı, sözleşmenin bitiş tarihine göre 856 günlük sürenin kullanılmadığı, buna göre işlememiş süreye tekabül eden tutarın 108.033,64 TL olduğu, icra dairesine yapılan ödeme ve temlik tutarları toplamının teminat mektup bedelinden mahsup edildiğinde davacının 46.873,38 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 09/11/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; işlememiş süreye tekabül eden 108.033,64 TL’nin denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihine kadar olan güncel değerinin 133.495,00 TL olduğu, temlik tutarı 86.601,74 TL ile davalının kalan cari hesap bakiyesi alacağı tutarı 21.410,02 TL dikkate alındığında, bunların toplamının 241.506,76 TL olduğu, bu tutarın teminat mektup bedelinden mahsubu soncu ise 8.493,24 TL davacının alacaklı olduğu, 8.491,24 TL’nin ise icra dosyasına ödendiği, sonuç olarak davacının davalıdan 2.00 TL alacağının kaldığı, davacının kök rapora itirazlarının yerinde olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında bayilik sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı taraf, bayilik sözleşmesi nedeniyle davalıya verilen 250.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı tarafından haksız olarak tazmin edildiğini iddia etmiş, davalı taraf ise tazmin talebinin haklı olduğunu savunmuştur. Davacı taraf, davalıya cari hesaptan 3.592,55 TL borcu bulunduğunu, bu nedenle bu tutarın düşümü sonucu 246.407,00 TL’lik kısmın haksız tazmin olduğunu iddia ederek bu tutarın tahsili için icra takibi başlatmıştır. Davacı taraf, dava dilekçesinde ise davalının icraya verdiği itirazında bahsettiği temlik konusunun şüpheli olduğunu belirterek temlik tutarı olan 86.601,74 TL ile ilgili haklarını saklı tuttuğunu belirterek 163.346,67 TL üzerinden itirazın iptalini istemiştir. Öte yandan davalı taraf, icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde, cari hesaptan davacıya 8.491,24 TL borçları olduğunu kabul ederek bu tutarı fer’ileriyle birlikte icra dosyasına ödemiştir. Yapılan bu açıklamalardan davacı tarafın temlik konusu alacakla ilgili olarak bir talebinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen yargılama sırasında temlik konusu alacakla ilgili olarak değerlendirme yapılması ve bu değerlendirmelerin de gerekçeli kararda benimsenmesi yargılama konusu olmadığı için hatalıdır. Bu nedenle dairemizce dava konusu yapılmayan temlik konusu alacakla ilgili olarak değerlendirme yapılmamıştır. Somut olayda taraflar arasındaki bayilik ilişkisi davacının kiracı olduğu taşınmaz maliki tarafından taşınmazdan davacının tahliyesinin istenmesi üzerine davacı tarafından feshedilmiştir. Fesih davalıdan kaynaklanmamaktadır. Dolayısıyla davalı tarafın, davacıya ödemiş olduğu yatırım katılım bedelinin sözleşmenin kullanılmayan kısmına tekabül eden kısmını isteme hakkı vardır. Bu tutar bilirkişiler tarafından 108.033,64 TL olarak hesaplanmış, ayrıca bu tutarın denkleştirme hesabı yapıldığında 147.181,98 TL’ye karşılık geldiği bulunmuş ise de, ek raporda da belirtildiği üzere taleple bağlılık ilkesi gözetilerek bu tutarın 133.497,00 TL olarak davalı tarafından davacıdan istenebileceği kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla davalı taraf davacının verdiği teminat mektubundan 133.497,00 TL’lik kısmı nakde çevirmesinde haklıdır. Öte yandan davacının takibinde 246.407,00 TL üzerinden takip yaptığı, bu tutarın 8.491,24 TL’lik asıl alacak kısmının davalı tarafından itirazda kabul edilip icra dosyasına ödendiği, davalının kabul ettiği bu tutarın takibe konu edilen asıl alacak miktarından düşüldüğünde 237.915,76 TL kaldığı, davacının dava dilekçesinde belirttiği ve haklarını saklı tuttuğu temlik tutarı olan 86.601,74 TL’nin de bu miktardan düşülmesi sonucu 151.314,02 TL kaldığı, davalının da nakde çevirmekte haklı olduğu kabul edilen 133.497,00 TL’nin bu tutardan mahsubu sonucu geriye 17.817,02 TL kaldığı anlaşılmıştır. Her ne kadar bilirkişi raporlarında davalının cari hesaptan 21.410,02 TL alacaklı olduğu belirtilmiş ise de, bu husustaki taraf defterlerindeki farklılığın neden kaynaklandığı hususunun tam olarak ortaya konamadığı, ispat külfeti kendisinde olan davalı tarafın bu miktar alacağını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla davanın 17.817,02 TL asıl alacak üzerinden kabulü gerekir. Ayrıca davacı taraf 09/05/2013 tarihli ihtarname ile nakde çevrilen teminat mektup bedelinin ödenmesini istemiş, ihtarname davalıya 10/05/2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup bir günlük atıfet süresi eklendiğinde davalının 12/05/2013 tarihinde temerrüde düştüğü, icra takibinin de 15/05/2013 tarihinde başlatıldığı, buna göre 3 günlük %13,75 avans faizi oranı üzerinden (17.817,02 X 3 X 13,75 / 36000= ) 20,41 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu anlaşılmıştır. Yapılan bu açıklamalardan davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, kısmen reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2017 gün, 2014/1064 Esas, 2017/259 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki itirazının kısmen iptali ile takibin 17.817,02 TL asıl alacak ve 20,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.837,43 TL üzerinden asıl alacağa takipten itibaren %13,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-Alacak likit olduğundan İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca hükmedilen tutarın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Yerinde görülmediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 6-Alınması gereken 1.218,47 TL harcın, peşin alınan 1.555,80 TL harçtan mahsubu ile artan 337,33 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 7-Davacı tarafından yatırılan peşin harç tutarı olan 1.555,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 24,30 TL başvurma harcı, 3,75 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 286,90 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.314,95 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 252,78 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 22,00 TL vekalet harcı ile 41,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 63,00 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 56,12 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 10-Kabul edilen kısım üzerinden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Reddedilen kısım üzerinden davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 17.773,38 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 13- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 45,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 130,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 15-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı yönünden HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık, davalı yönünden kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/01/2021