Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/417 E. 2020/2299 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/417 Esas
KARAR NO: 2020/2299
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2017
NUMARASI: 2015/900 2017/985
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 29/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için başlattığı icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takipte gönderilen ödeme emrinde belirtilen miktarda borçları bulunmadığını, ekte sundukları faturalardan ve ödeme dekontundan anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin davacının düzenlediği 02/09/2014 tarihli, ve … numaralı faturaya ilişkin bakiye borcunu tamamen ödediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın 02/09/2014 tarihli faturadan kaynaklandığı, davalının bu faturanın 112.700,10 TL’lik kısmını ödediği, ödenmeyen kısım için davacının davalı aleyhine takip başlattığı, davalının bu konuda ayrıca yansıtma faturası, reklamasyon faturası ve fiyat farkı faturası düzenlediği, davacının ise bu faturaları kabul etmeyip iade ettiği, dava konusu faturaya davalının süresinde itiraz etmediği gibi davalının düzenlediği faturaların dayanaklarına yönelik delil ibraz edilmediği, ayıp iddiasına dayanılmadığı, varsa ayıpla ilgili olarak herhangi bir tespit işlemi yaptırılmadığı, davalı tarafça bir kısım mail yazışmalarına dayanılmış ise de, bunların kabul görmediği, yemin deliline de davalı tarafça dayanılmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin mail yazışmalarını resmi belge olmadığı ve kabul etmemiş ise de bu gerekçeye katılmadıklarını, müvekkilince 09/12/2014 tarihinde 112.700,10 TL’nin ödendiğini, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere müvekkili tarafından mail yazışmalarında teyitleri sağlanan ödemelerin tam olarak yapıldığını, ayrıca raporda komisyon bedelinin taraflarca mutabakata varıldığı gözden kaçırılmış olsa dahi nakliye ve reklamasyon bedeli konusunda tarafların anlaştığının isabetli şekilde vurgulandığını, Yargıtay’ın değişik daireleri tarafından mail yazışmalarının delil olarak kabul edildiğini, mahkemenin HMK’nun 199.maddesini gözardı ettiğini, davacının başlattığı takibin herhangi bir hak ve alacağa dayanmadığını, tarafların mutabakatının mahkemece değerlendirilmediğini, ayrıca takibin kötüniyetli olup müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, kararın eksik inceleme ile verildiğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine 18.319,70 EURO asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borcun bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiği, dayanak olarak 02/09/2014 tarihli faturadan kalan bakiye alacak gösterildiği görülmüştür. 02/09/2014 tarihli faturanın davacı tarafından davalıya düzenlendiği, tutarının KDV dahil 164.788,49 TL olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 31/10/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda; taraf defterlerinin incelendiği, davacının açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davalı defterlerinin açılış tasdiki olup kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin imzalanmadığı, davalı ile davacı arasında yapılan mutabakat yazışmalarında davacının reklamasyon ile ilgili 37.976,17 TL’lik fatura ile nakliye ile ilgili kesilen 7.672,20 TL bedelli faturaları kabul ettiği, buna göre davalının kestiği diğer komisyon faturasının ise 6.440,07 TL olup davacının bu miktar kadar alacağı bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Tarafların itiraz etmesi üzerine yargılama sırasında alınan 22/06/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; dosyadaki mutabakat yazışmaları da dikkate alındığında davacının neticeten 6.440,07 TL ana para alacağı bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Cevap dilekçesi ekinde davalının mail yazışmalarını sunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, alacağın tahsili için icra takibi başlatmış, davalı taraf ise borcunun bulunmadığını savunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 02/09/2014 tarihli faturadan davacının bakiye alacağının bulunup bulunmadığına ilişkindir. Bu faturanın 112.700,10 TL’lik kısmı davalı tarafından ödenmiş, ödenmeyen kısmı için eldeki davaya konu icra takibi başlatılmıştır. Davalı taraf, taraflar arasında gönderilen maillerden davacının bu miktar ödemeyi kabul ettiğini ileri sürmüş ise de, dairemizce mailler üzerinden yapılan incelemede, davacının maillerinde, davalının indirilmesini istediği kalemleri açıkça kabul ettiğine dair bir beyanı yoktur. Öte yandan davalının düzenlediği yansıtma, reklamasyon ve fiyat farkı faturaları nedeniyle karşı alacağı olduğu hususu usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Kaldı ki davacı tarafça bu faturalar da kabul edilmeyerek davalıya iade edilmiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 3.704,32 TL harçtan, peşin alınan 927,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.777,32 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.29/12/2020