Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/406 E. 2019/1173 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/406 Esas
KARAR NO : 2019/1173
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2017
NUMARASI : 2017/49 E. – 2017/173 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı taraf vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkiliyle özdeşleşmiş “….t” ve ” …” markalarının tanınmış markalar olduğunu, davalılar tarafından üretilerek piyasaya sürülen ayakkabıların bir kısmının müvekkilinin modelleri ile iltabasa yol açacak kadar benzer olduğunu, Bakırköy 1 FSHHM’nin 2015/91 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da davaya konu markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemleri sonucunda davalı … ile davalı … haksız kazanç temin ettiğinin tespit edildiğini, davalı …’ın davalı … yetkilisi, … ve …’ın ise davalı … yetkilileri olduğunu, davalıların kötü niyetli olduğunu, öncelikle Bakırköy 1 FSHHM’ nin 2015/91 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, davalıların müvekkilinin “…”, “… ” vd markaları aleyhine marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitini, önlenmesini, menini, davalıların markaya tecavüz ve haksız rekabet yoluyla edindiği tespit olunan 1.944.588,35 TL maddi tazminatın davalıların haksız eylem tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesini, dava konusu ürünlerin etiket, ambalaj, katalog, ilan, reklam vd tanıtma araç ve gereçleri ile bunların imalinde kullanılan tüm malzemelerin davalılara ait yerler veya ticari amaçla elinde bulunduran 3.şahıslar yeddinde el konularak masrafları davalılardan alınmak suretiyle imhasına, hükmün masrafı davalılardan alınmak suretiyle Türkiye çapında yayınlanan en yüksek tirajlı üç gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; söz konusu açılan ek davanın usulsüz olduğunu, görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkilleri hakkında dava tarihi dikkate alındığında zaman aşımı süresinin dolmuş olduğunu, ayrıca müvekkilleri … ve …’ın husumeti bulunmadıklarını tüm talepler yönünden yerinde olmayan davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili, HMK da ek dava kavramı olmayıp, ıslah yolu kapalı olduğu için bu davanın açıldığını açılan davanın usulden reddini, aynı nitelikte görülmekte olan bir dava olduğunu, açılan davanın derdest olduğunu, 2.açılan davanın usulden reddini, müvekkili … yönünden davada taraf husumet ehliyeti bulunmadığını, zaman aşımı bakımından 2006, 2007, 2008 yıllarında 20.09.2010 tarihli bilirkişi raporuyla Bakırköy 1 FSHHM’nin 2008/82 Esas, bozmadan sonra 2015/91 Esas sayılı dosyasında maddi zararın belirlendiğini, B.K göre zaman aşımı süresinin dolduğunu, yerinde olmayan davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/10/2017 tarihli 2017/49 Esas-2017/173 Karar sayılı kararıyla; mahkemenin eski 2008/82 Esas, 2012/146 Karar, yeni 2015/91 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafın … olduğu, davalı tarafların … ve… olduğu, davanın marka hakkına tecavüz, haksız rekabet, maddi-manevi tazminata ilişkin uyuşmazlık olduğu, dosyanın derdest olduğu, açılan bu davanın o mahkemedeki görülen davaya ilişkin maddi tazminat yönünden ek dava olduğu gerekçesiyle;…. ve … yönünden, markaya yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni yönünden görülmekte olan dava nedeniyle HMK 115 madde gereği dava şartı yokluğundan bu talep yönünden usulden davanın reddine karar verildiği ,-Davalılar … ve … için ek dava niteliğindeki maddi tazminat nitelikli dava yönünden zaman aşımı itirazı yönünden yapılan mahkemece yapılan değerlendirmede; davacının gerçekleşen haksız eylem nedeniyle 29.04.2008 tarihinde haklarını saklı tutarak maddi ve manevi tazminat davası açtığı, davacının zararının maddi tazminata ilişkin 20.09.2010 tarihinin bilirkişi raporu ile belirlendiği, davacı tarafın tebliğden itibaren zararı öğrendiği, davalılar ..ames ve .. yönünden maddi tazminat açısından açtığı davada , 29.10.2010 tarihli bilirkişi raporunun tebliğ tarihi dikkate alındığında 1 yıllık zaman aşımı süresinin 29.10.2011 tarihinde dolduğu, ek olarak açılan maddi tazminat talebinin zaman aşımı süresi dolduğundan reddine karar verildiği,-Davalılar …, … ve … hakkında açılan dava açısından; markaya tecavüz, haksız rekabet, maddi-manevi tazminat talebi yönünden açılan davada bu davalılar yönünden şirketin yetkilileri olup, şirkete yönelik dava tarihi dikkate alındığında zararın faili ve maddi zararın öğrenilmesi söz konusu olup, B.K da belirlenen 1 ve 10 yıllık sürelere ilişkin zaman aşımı süresi dolduğu, markaya tecavüz davaları suç teşkil etse de ceza zaman aşımı 28 Ocak 2009 tarihinden önceki eylemlere ilişkin Anayasa Mahkemesinin iptal hükmü gereği 1 yıllık ve 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olup, haksız rekabet açısından eylem suç teşkil etse bile 8 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle; bu davalılar yönünden tümden davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemenin 2015/91 Esas sayılı dosyasında 8 bilirkişi raporu/ek rapor alındığını, bozmadan önce 2008/82 Esas-2012/146 Karar sayılı hükümle”markaya tecavüz ve haksız rekabetin oluşmadığı” gerekçesiyle davanın tüm talepler yönünden reddine karar verildiğini, temyiz talebi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/04/2004 tarihli ilamı ile “haksız rekabet iddialarına dayalı taleplerin incelenmesi ” yönünden bozulduğu, tashihi karar talebi üzerine ” marka hakkına tecavüzün varlığı da kabul edilerek hüküm tesisi gerektiği” şeklinde düzeltilmesi yönünde hüküm kurulduğu, 21/03/2017 tarihli celse de kendilerine ek dava açmak üzere süre verildiği, bu davanın açıldığını, birleştirme talepleri hakkında olumlu-olumsuz karar verilmeden, dosyanın karara çıkarıldığını, ek dava açıldığı tarihte zamanaşımı sürelerinin dolmadığını, zamanaşımı süresinin başlangıcına 29/10/2010 tarihinin esas alınmasının hatalı olduğunu, zarar miktarının gerçekçi ve denetlenebilir yöntemlerle tespitinin yeni bir incelemeyi zorunlu kıldığını, zamanaşımı başlangıç tarihinin en erken, asıl davada mevcut bilirkişi raporlarıyla yetinileceği açıklanarak taraflarına verilen ek dava açılması için süre verilen 21/03/2017 günlü celse tarihi olarak kabulünün zorunlu olduğunu, bu tarihten önce zararın/tazminat miktarının varlığı,niteliği,miktarı,esaslı unsurları hakkında, ek davayı açmaya ciddi ve objektif şekilde desteklemeye elverişli yeterli hal ve şartları öğrenemediklerinin açık olduğunu, asıl davadaki rapor tarihinden sonra da tecavüzün devam ettiğini, fiilin 556 Sayılı KHK gereği suç teşkil ettiğini, birleştirme konusunda karar verilmemeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ek davadaki vakıalar ve talepler yönünden asıl dava ile doğrudan bağlantılı bir dava olduğunu, dosyanın ön inceleme yapılmasından önce karara çıktığını, davalılar vekilleri lehine hükmolunan vekalet ücreti miktarının hatalı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak talep hakkında yeniden karar verilmesini istemiştir.Davalılar … ve … vekili istinafa cevabında; ek dava açıldığı tarihte ilk davanın derdest olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinde önceki davayı özetleyerek her iki davanın aynı olduğunu ikrar ettiğini, her iki davanın aynı olduğunu, bu davada …’ı da davalı göstermişlerse de; TTK 371/5 uyarınca “temsil ve yönetime yetkili olanların görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirketin sorumlu olduğunu, her iki davanın konusunun aynı olduğunu, ek dava tarihinde zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, dava dilekçesindeki beyanlardan davacı vekilinin zarar tutarını 20/09/2010 tarihli bilirkişi raporu ile öğrendiğinin ve tazminat taleplerini bu rapora dayandırdıklarının ikrar edildiğini, EBK 60. Madde uyarınca faile ve fiile ıttıla tarihinden itibaren bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu beyanla istinaf talebinin reddini talep etmiştir.Davacılar vekilinin dava dilekçesinin 12. Sayfasında, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/91 Esas sayılı dosyasındaki 20/09/2010 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketlerin 2006,2007,2008 yılları içerisinde (dava tarihine kadar) yargılamaya konu ayakkabıların satışından elde edilen net karın davalı ….A.Ş.’nin 2.004.588,35 TL, davalı … Ltd.Şti.’nin 35.276,63 TL olduğunu, bozma ilamı sonrasında ıslah yapılamadığından, mahkemenin 21/03/2017 tarihli duruşmasında verdiği ara karar uyarınca maddi tazminat talebini bilirkişi tarafından hesaplanmış tutar arasındaki fark olan 1.944.588,35 TL için birleştirme talepli ek dava açtıklarını beyan ettiği görülmüştür. Markaya tecavüz suçları bakımından uygulanması gereken 4128 sayılı yasayla MarkKHK’ya ek 61-A-c maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 03/01/2008 tarih 2005/15-2008/2 sayılı karar ile iptal edildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E :Davacılar vekilinin, dava dilekçesinde; markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, maddi tazminat ve hükmün ilanı talebiyle dava açtığı, ilk derece mahkemesinin davalılar … ve … aleyhinde açılan markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i talepli davanın derdest olduğundan bahisle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verdiği, Dairemizce UYAP üzerinden derdestlik itirazına konu Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/91 Esas, 2017/190 Karar sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacılar tarafından …Ayakkabıcılık ve …. Ayakkabıcılık şirketleri aleyhine, 29/04/2008 tarihinde , marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, hükmün ilanı talepli dava açıldığı, mahkemenin davanın kabulüne karar verdiği, dosyanın halen Yargıtay incelemesinde olduğu, her iki davanın tarafları, dayanılan maddi vakıalar ve neticei taleplerinin aynı olduğu anlaşılmakla ,mahkemenin derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.İlk derece mahkemesinin, davalılar yönünden maddi tazminata ilişkin davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmışsa da, dava dilekçesinin incelenmesinde; dilekçenin 11.ve 12.bendlerinde “Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/91 Esas sayılı dosya kapsamında alınan 20/09/2010 tarihli bilirkişi raporları ile davalı şirketlerin 2006,2007,2008 (dava tarihi olan 29/04/2008 tarihine kadar) yılları içerisinde yargılamaya konu ayakkabıların satışından elde ettikleri net karların … yönünden 2.004.588,35 TL , … yönünden 35.276,63 TL haksız kazanç temin ettiğinin hesaplandığını, 2015/91 Esas sayılı davada 60.000,00 TL talep ettiklerini bu iki tutar arasındaki fark 1.944.588,35 TL için, 2015/91 Esas sayılı dosyasıyla birleştirme talepli ek dava açtıklarını” beyan ettiği, istinaf dilekçesinde rapor tarihinden sonra tecavüzün devam ettiği ileri sürülmüşse de, dosya kapsamında tecavüzün devam ettiği yönünde delil bulunmadığı gibi yargılama sırasında da ileri sürülmediği, davacı vekilinin dava dilekçesinde maddi tazminat talebini, 20/09/2010 tarihli bilirkişi raporuna dayandırdığı, zararı raporla öğrendiği tarihten itibaren, dava tarihi olan 27/03/2017 tarihi arasında altı buçuk yıl geçtiği, haksız fiil tarihi itibariyle 818 Sayılı Borçlar Kanunu 60. Maddeye göre 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davacı tarafça Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/91 Esas, 2017/190 Karar sayılı dosyasında davacının tecavüzünün giderilmesi ve maddi tazminat talepli dava açmışsa da, zamanaşımının sadece o davada talep edilen miktar yönünden kesildiği, kalan kısım yönünden zamanaşımı süresinin işlemeye devam ettiği, 556/61/A-c maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 03/01/2008 tarihli 2005/15-2008/2 sayılı kararıyla iptal edildiği, markaya tecavüz nedeniyle ceza yaptırımı öngören 5833 Sayılı Yasa maddesinin, 28/01/2009 tarihinde yürürlüğe girdiği, ihlal tarihi (29/04/2008 tarihi ) itibarıyla uygulanamayacağı, davacının uzamış zamanaşımından faydalanamayacağı kanaatiyle, davalılar aleyhinde açılan maddi tazminat talepli davanın zamanaşımı nedeniyle reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.Davacılar vekilinin davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmakla, dosyanın incelenmesinde; derdestlik itirazının dava şartlarından , zamanaşımı itirazının ise ilk itirazlardan olduğu, davanın esasına girilmeksizin ön sorun olarak inceleneceği, mahkemenin ön inceleme duruşmasında, derdestlik ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verdiği anlaşılmakla, reddedilen maddi tazminat talebi yönünden 1/2 oranında nispi vekalet ücretine hükmetmesi gerekirken tam vekalet ücretine hükmedilmemesi, karar tarihinde yürürlükte olan …Ü.T. 7/2 maddesine aykırı olmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kısmen reddi ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen muhafaza edilerek, davalılar lehine reddedilen maddi tazminat davası yönünden 1/2 oranda 39.684,41 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,-Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/10/2017 tarihli 2017/49 Esas-2017/173 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Davalılar …, … ve … hakkında açılan davada B.K da belirlenen zamanaşımı süresi dolmuş olup, bu davalılar hakkında zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, a-Davalılar … ve … yönünden markaya yönelik tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti meni yönünden mahkememizin devam eden 2015/91 Esas sayılı davası olup bu talepler yönünden derdestlik nedeniyle HMK 114-ı bende gereği davanın dava şartı yokluğu nedeniyle bu talep yönünden reddine,b-Maddi tazminat ek talebi yönünden davalılar … ve …. yönünden yasal zamanaşımı süresi dolmuş olup, maddi tazminat yönünden zamanaşımı nedeniyle yerinde olmayan davanın reddine,3-İlk derece yargılaması yönünden;33.208,71 TL peşin yatan harçtan 44,40 TL karar harcının mahsubu ile fazla yatan 33.164,31 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı tarafa iadesine, a-Davalı taraflar kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi yönünden 2.860,00 TL, reddedilen maddi tazminat yönünden 1/2 oranda 39.684,41TL, olmak üzere toplam 42.544,41 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili, davalı taraflara ödenmesine, b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, c-Davalı …. tarafından yapılan 33,00 TL (tebligat ve müzekkere) yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı … tarafına ödenmesine, d-Davalı … tarafından yapılan 28,00 (tebligat ve müzekkere) yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı …. tarafına ödenmesine, 4-İstinaf yargılaması yönünden;a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, b-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacılar avansından kullanıldığı anlaşılan; 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 75,00 (posta-teb-müz) masrafının davalılardan müteselsilen alınarak, davacılara verilmesine, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 23/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.