Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/399 E. 2020/2328 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/399 Esas
KARAR NO: 2020/2328 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2017
NUMARASI: 2017/237 E. – 2017/206 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir iştiraki olan şirket olduğunu, 2009 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yayın cihazları alındığını, internet üzerinde web TV işletmeciliği yapılmasına karar verildiğini, 01.11.2011 tarihinde”…” TV adı altında internet üzerinden yayın hayatına başlamış olup, davalı tarafından TPE … başvuru numarası ile “…” ibaresinin marka olarak tescilini talep ettiğini, ancak öncelik hakkının müvekkiline ait olması sebebiyle markanın 38 ve 41.sınıflarda hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiş, davalı vekili daha sonra ibraz ettiği dilekçelerinde davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/11/2017 tarihli 2017/237 Esas-2017/206 Karar sayılı kararıyla; ” davalı tarafın markasal bir faaliyeti ve iş konusu olmamasına rağmen değişik alanlarda birçok marka tescil taleplerinin söz konusu olup, marka yedeklemesi ve ticareti yapmak kastıyla hareket ettiği, davacı tarafın marka kullanımından haberdar olması hususları da dikkate alındığında kötü niyetli tescille hareket ettiği kabul olunduğu” gerekçesiyle; davalı tarafın birçok markayı tescili dikkate alındığında kötü niyetli olarak marka tescili yaptığı, davalı tarafın ticari şirket faaliyetleri , gazete ve internet kayıtları dikkate alındığında markayı tescil tarihinden daha önce kullanıma sunduğu ve üstün hak sahibi olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile … “…” markasının hükümsüzlüğüne, TPMK terkinine, markanın kayıtlardan ilan edileceğinden ilan talebinin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan 25.01.2017 tarihli raporda , davacının iddiasını ispatlamak amacıyla 01 Kasım 2011 tarihli bir gazete haber fotokopisini , … domain adının 20.04.2011 tarihinde … adına tescil ettirildiğine ilişkin evrak fotokopisinin dosyaya sunulduğunu , ancak bu delilerin davacı şirketin dava konusu markayı davalının tescilinden önce kullanmış olduğunu ispatlamadığını , … domain adlı internet sitesinin tescilinin marka sahibi olmak için yeterli olmadığı, markanın hükümsüzlüğüne ilişkin şartların oluşmadığına ilişkin görüş beyan ettiklerini, itiraz üzerine alınan ek raporda da kök rapordaki görüşlerini tekrarladıklarını, davacının davalıya ait markayı önceden kullanmış olması ihtimalinde davalının markadan haberdar olabileceği ve kötü niyetli olabileceğini belirterek takdiri mahkemeye bıraktıklarını, hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı açık ve net olmasına rağmen davanın kabulüne karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinafa cevabında; müvekkilinin davalıdan önce marka üzerinde hak sahibi olduğunu, müvekkilinin yoğun ve markasal kullanımı neticesinde ayırt edici nitelik kazandığını, davalının tescilinin müvekkilinin kullandığı ve ayırt edicilik kazandırdığı işaretle birebir aynı olması nedeniyle karıştırılmaya ve müvekkilinin bilinirliğinden istifade etmeye yönelik olduğunu, davalının kötü niyetinin bir göstergesininde, davalı adına tescilli çok sayıda marka bulunması olduğunu, davalının kullanma niyeti bulunmadığı halde başkalarının kullanımını engellemek veya satmak için marka tescili yaptırdığını, menfaat temin etme amacıyla hareket ettiğini, bu ibarenin internet üzerinde kullanımının markasal kullanım olduğunu, dosyaya sundukları tıklanma verilerini gösterir belgenin davalıdan önce aktif şekilde kullanıldığını gösterdiğini beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER; Davaya konusu markanın TPMK kayıtlarından; İSTWEB markasının 38 ve 41.sınıfta 04.01.2012 tarihinden itibaren davalı taraf adına tescilli olduğu, geçerli olduğu anlaşılmıştır. Davacıya ait ticari sicil kaydından ana sözleşmenin 25.08.2011 tarihinde tescil edildiği, bilişim, iletişim, basın yayım ve haberleşme hizmetleri ihtiyacını karşılamak üzere şirketin faaliyet alanını belirlediği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan 25/01/2017 tarihli rapordan; davacı tarafın kullanım sonucu … ibaresi üzerinde herhangi bir mal veya hizmet bakımından hak sahibi olduğunu ispatlayamadığı beyan edilmiştir. Bilirkişiler 02/05/2017 tarihli ek raporda; dosyaya sunulan domain adı tescilinden ve gazete haberi fotokopisinden, davalı marka başvurusunun yapıldığı tarihte, … ibaresinin, marka tescili kapsamına giren hizmetler bakımından davacı tarafça kullanılmaya başlandığını, dava konusu markanın tescil müracaat tarihi 04.01.2012 tarihinden önceki döneme ait fiilen geçekleşen kullanımlara ilişkin bilgi ve belgeler dosyaya sunulmadan, sadece bir internet sitesinin kurulumuna ve gazete haberine bağlı olarak marka hakkının doğduğunun kabul edilemeyeceği, kötü niyete ilişkin davanın bu ibareden haberdar olmasının söz konusu olabileceği beyan edilmiştir. TPMK’na yazılan müzekkereye verilen cevaptan; davalı … adına, 2008 tarihinden itibaren özellikle 38 ve 41. Sınıflarda, farklı olarak 43. Sınıfta da tescilli 44 adet marka bulunduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde, müvekkilinin … ibaresi üzerinde önceye dayalı hak sahipliğinin bulunduğunu ve davalının markayı kötü niyetle tescil ettirdiğini ileri sürerek, hükümsüzlük davası açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki belgelerden davacı şirketin 25/08/2011 tarihinde bilişim, iletişim, basın yayım ve haberleşme hizmetleri ihtiyacını karşılamak üzere tescil edildiği, bir gazete haberine delil olarak dayanıldığı ve davacı adına www…tv internet alan adının 20/04/2011 tarihinde davacı adına tescil edildiği anlaşılıyorsa da; davacı tarafça sunulan belgeler, davacının davalının tescilinden önce markayı ihdas ettiği ve kullanımla ayırt edicilik kazandırdığının ispatı yönünden yeterli değildir. Mahkemenin üstün hak sahipliği nedeniyle markanın hükümsüzlüğüne ilişkin kararının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı marka üzerinde önceye dayalı hak sahipliğini ispatlayamamışsa da; dilekçesinde, davalı tarafça tescilli marka hakkına dayanarak, domain adının kullanılmasının önlenmesi yönünde hukuki girişimlerde bulunulduğu beyan edilerek, savcılık soruşturmasından bahsedildiği, davalı tarafça bu beyana karşı çıkılmadığı, bu durumda davacı tarafın marka hükümsüzlüğü davası açmakta 556 Sayılı KHK 43. Madde gereğince ilgili kişi sıfatıyla hukuki yararı bulunduğu kanaatine varılmıştır. Kötü niyetli tescil nedenine dayalı hükümsüzlük davasının incelenmesinde; davalı adına 38/41/43. Sınıfta tescilli 44 adet farklı marka kaydı bulunduğu, marka tescilinin davacı alan adı tescili ve gazete haberinden hemen sonra yapıldığı, davalı adına 38/41. Sınıflarda farklı farklı birçok marka tescil ettirildiği ve davalının markaların tescil edildiği sınıflarda kullanıldığına yönelik delil sunulmadığı anlaşılmakla, davalının markayı yedekleyerek başkalarının tescil ve kullanımına engel olmak amacıyla, kötüniyetle tescil ettirdiği kanaatine varılmış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı adına tescilli … “…” markasının kötüniyetli tescil nedeniyle hükümsüzlüğüne, TPMK kaydının terkinine, önceye dayalı hak sahipliği nedeniyle hükümsüzlük talebinin ve ilan talebinin reddine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/11/2017 tarihli 2017/237 E. – 2017/206 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davalı adına tescilli … “…” markasının kötüniyetli tescil nedeniyle hükümsüzlüğüne, TPMK kaydının terkinine, -Davacının önceye dayalı hak sahipliği nedeniyle hükümsüzlük talebinin ve ilan talebinin reddine, 4- İlk derece yargılaması yönünden; -Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile,eksik alınan 26,70TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, -Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru, 27,70 TL peşin harç toplam 55,4 TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, -Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, -Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, -Davacı tarafça yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, tebligat ve müzekkere gideri 278,00 TL toplam 1.778,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 889,00 TL’lık kısmının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, -Artan avans giderinin taraflara iadesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; -Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 50,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 135,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 30/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.