Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3711 E. 2021/1347 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3711 Esas
KARAR NO: 2021/1347
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2018
NUMARASI: 2017/91 2018/1050
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine senede dayalı olarak takip başlattığını, senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; takip ve dava konusu senetteki imzanın davacı eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takip konusu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemece hükme esas alınan raporun eksik incelemeye dayalı hazırlandığını, rapora itirazda bulunduklarını, ancak mahkemenin bu itirazı dikkate almadığını, raporda pek çok imza ve yazı görseli paylaşılmış ise de, incelemenin yalnızca bir mukayese imza ile sınırlı yapıldığını, üstelik bu imzanın hangi tarihte kaleme alındığının belli olmadığını, senedin tanzim tarihinin 12/05/2009 olup mukayesenin hangi tarihte atıldığının belli olmadığını, inkar edilen imza ile yakın tarihlerde atılmış olan imzaların karşılaştırılması gerektiğini, Yargıtay uygulamasının da bu yönde olduğunu, menfi tespit davalarında ispat külfetinin kural olarak davalıda olmasına rağmen mahkemenin bu hususta kendilerine imkan tanımadığını, rapordaki eksikleri belirtmelerine rağmen ilk derece mahkemesinin yeni bir bilirkişi raporu almadığını, bu konuda bir gerekçe de ortaya konmadığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı senet borçlusu aleyhine bonoya dayalı olarak toplam 24.290,00 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı bononun 12/05/2009 tanzim, 25/09/2009 vade tarihli, 24.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarın dava dışı …, hamilin ise davalı olduğu, bononun malen kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu 10.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/314 esas sayılı dosyasında açılan imzaya itiraz davasının, davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddedildiği ve kararın Yargıtay 12.HD tarafından onandığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 13/08/2018 tarihli grafolog bilirkişi raporunda; inceleme konusu belgedeki imzanın davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği, mukayeseye esas belgelerin ise 2006, 2007, 2002 ve 2014 tarihli belgeler olduğu görülmüştür. Davalı vekilince söz konusu rapora itiraz edildiği, incelemenin ara kararlarda belirtilen evraklarda inceleme yapılmadan rapor hazırlandığını, imza tarihine yakın mukayese belgelerin incelenmesi gerektiğini, raporun Yargıtay uygulamalarına aykırı olduğunu beyan ederek yeni bir bilirkişi raporu alınmasını istediği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, takibe konu senetteki keşideci imzasının kendisine ait olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan grafolog bilirkişi raporu içeriğinden de anlaşılacağı üzere dava konusu senetteki keşideci imzasının davacının eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde; 2002, 2006, 2007 ve 2014 tarihli mukayese imzaları içerir belgelerin incelemeye esas alındığı, rapor içeriğinde yüksek çözünürlü tarayıcı bilgisayar analiz programları kullanılarak grafolojik, grafometrik ve kaligrafik esaslar dahilinde inceleme yapıldığı, davalı vekilinin istinafında ileri sürdüğü gibi tek bir mukayese imzanın esas alınmadığı, mukayese belgelerin karşılaştırmaya yetecek ölçü ve sayıda olduğu anlaşılmış olup davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.659,24 TL harçtan, peşin alınan 414,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.244,43 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/07/2021