Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3662 E. 2018/2708 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2018/3662 Esas
KARAR NO : 2018/2708
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/772
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının eski eşi … …. ile müvekkilinin babası …. arasında gayrimenkul alım satımından dolayı anlaşmazlık bulunduğunu, dava konusu senedin ise bu anlaşmazlık nedeniyle intikam almak için sahte olarak düzenlendiğini, senedin müvekkilinin oturduğu siteye ait garaj ve kumanda teslimine yönelik bir belge olduğunu, bu belgenin davalı tarafın eline geçtiğini ve sahte olarak senede dönüştürüldüğünü, müvekkilince yaptırılan 3 kişilik heyetten alınan grafoloji raporunda belgenin sahte olduğunun tespit edildiğini belirterek müvekkilinin dava konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve HMK’nun 209.maddesi gereğince takibin teminatsız olarak durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, 03/08/2017 tarihinde HMK’nun 209/1 maddesi uyarınca teminatsız olarak tedbir kararı verilmiştir. Davalı vekili itiraz etmiş, ilk derece mahkemesince bu itirazın reddine karar verilmiş, dairemizce 05/02/2018 tarihinde HMK’nun 297 ve 391.maddelerine uygun bir şekilde karar yazılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, gerekçeli red kararı yazıldıktan sonra davalının yeniden istinafı üzerine dosya dairemize gelmiş olup dairemizin 21/05/2018 günlü kararıyla dosyada mevcut delil durumu itibariyle HMK’nun 209.maddesine uygulama yeri bulunmadığı, ancak İİK’nun 72/3 maddesi anlamında icra veznesine yatacak olan paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi konusunda tedbir kararı verilebileceği gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve itirazın reddi ile ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca icra veznesine girecek olan paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Davacı vekili 25/09/2018 tarihinde UYAP’tan verdiği dilekçe ile; yapılan adli tıp incelemesi gereğince senedin sahtelinin net bir şekilde ortaya çıktığını, müvekkilinin oturduğu sitenin yönetiminde davalının eşi …. ortağı bulunduğu şirketin sorumlu olup garaj ve kumanda teslimine ilişkin olarak müvekkiline imzalatılan belgenin sonradan kesilmek suretiyle üzerine senet metni yazılarak sahte senet meydana getirildiğini, senedin sahte olduğunun Cerrahpaşa Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın bilimsel mütalaasıyla ortada olduğunu, ayrıca mahkemece adli tıp kurumundan alınan raporda yapılan inceleme sonucunda senette yer alan …. isim yazısı ile T.C kimlik nosu yazılarının sol kısmında yer alan ödeyecek/borçlu bölümünde yer alan yazıların satır hizası bakımından uyumlu olmadıkları, inceleme konusu senedin bilgisiyar ve ekipmanı vasıtasıyla oluşturulmuş olup senet yüzeyinin tamamında toner atığı bulunduğu, toner atıklarının senetteki imzanın üzerinde de bulunduğunun belirlendiğini, buna göre senedin sahte olduğunun ortaya çıktığını, senedin müvekkilinin bilgisi dışında sonradan doldurulan sahte bir senet olduğunu, müvekkilinin yapılan takip ve hacizler nedeniyle zor durumda olduğunu, ticari itibarının sarsıldığını, ekonomik geleceğinin tehlikeye girdiğini, adıl tıp raporu da gözetilerek müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin HMK’nun 209.maddesi uyarınca teminatsız olarak durdurulmasını istemiştir. Mahkemece, 05/10/2018 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu, davacı vekilinin aynı yöndeki tedbir talebi üzerine İstanbul BAM 16.HD tarafından İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca tedbir kararı verildiği gerekçeleriyle davacı vekilinin talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemeye vermiş olduğu 25/09/2018 tarihli dilekçe içeriğini tekrar etmiş, senedin sahte olarak oluşturulduğunu, buna göre mevcut delil durumunda değişiklik meydana geldiğini, dolayısıyla HMK’nun 209.maddesi gereğince tedbir kararı verilmesi gerektiğini, Yargıtay 19 HD’nin bu konuda birçok kararı bulunduğunu bildirerek HMK’nun 209.maddesi uyarınca icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasını istemiştir. Davalı vekili istinafa cevabında; senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu icra mahkemesinde alınan raporda anlaşıldığını ve davanın reddedildiğini, davacının İstanbul BAM 16 HD’nin 2018/1687 Esas sayılı dosyasında tashih talebinde bulunduğunu, bu talebin 05/09/2018 tarihinde reddedildiğini, istinaf talebinin kötüniyetli olduğunu, adli tıp raporunun davacının iddialarını ispattan çok uzak olduğunu bildirmiştir. Davacının talebine dayanak yaptığı adli tıp kurumu raporunun 20/07/2018 tarihli olup yapılan incelemede; senette yer alan …., T.C kimlik no yazılarının sol kısmında yer alan ödeyecek/borçlu bölümünde yer alan yazılar ile satır hizası bakımından uyumlu olmadıkları, inceleme konusu senedin bilgisayar ve ekipmanı vasıtasıyla oluşturulmuş olup senet yüzeyinin tamamında toner artığı bulunduğu ve toner artıklarının senetteki imzanın üzerinde de bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.İstanbul Anadolu 11.İcra Hukuk Mahkemesi’ne sunulan 04/04/2017 tarihli adli tıp kurumu raporunda; Senetteki … adına atılan imzaların …. eli ürünü olduğu yolunda kanaat bildirildiği ve icra hukuk mahkemesince de bu rapor gerekçe yapılarak imzaya itiraz davasının 22/06/2017 tarihinde reddedildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Davacı vekili, davalının eski eşi …. ile müvekkilinin babası … arasında gayrimenkul alım satımından dolayı anlaşmazlık bulunduğunu, dava konusu senedin ise bu anlaşmazlık nedeniyle intikam almak için sahte olarak düzenlendiğini, senedin müvekkilinin oturduğu siteye ait garaj ve kumanda teslimine yönelik bir belge olduğunu, bu belgenin davalı tarafın eline geçtiğini ve sahte olarak senede dönüştürüldüğünü belirterek borçlu olmadığını tespitini, HMK’nun 209.maddesi gereğince takibin teminatsız olarak durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiş ilk derece mahkemesi 05.10.2018 tarihinde icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden bahisle takibin durdurulması yönündeki talebin reddine karar vermiştir.HMK:209. Maddesine göre adi bir senette yer alan yazı ve imza inkar edildiği taktirde bu konuda bir karar verilinceye kadar söz konusu senedin hiç bir işleme esas alınamayacağı düzenlenmiştir. İcra ve İflas Kanunu icra takip hukuku açısından Hukuk Mahkemeleri Kanununa göre özel kanun olup takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda öncelikle İcra İflas Kanunu hükümlerinin bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde anılan kanuna aykırılık teşkil etmemek üzere genel nitelikte olan Hukuk Mahkemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir. Sahtelik iddiasının imza inkarı dışında bir nedene dayanması halinde İcra İflas kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından sorunun Çözümünde HMK.209.Maddesinin uygulanması söz konusu olacaktır. Ancak bu maddeninde uygulanması için tedbir talep edenin HMK:390/3 bendi gereğince kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir. Somut olayda ” uyuşmazlık konusu senette yer alan …., T.C kimlik no yazılarının sol kısmında yer alan ödeyecek/borçlu bölümünde yer alan yazılar ile satır hizası bakımından uyumlu olmadıkları, inceleme konusu senedin bilgisayar ve ekipmanı vasıtasıyla oluşturulmuş olup senet yüzeyinin tamamında toner artığı bulunduğu ve toner artıklarının senetteki imzanın üzerinde bulunduğu’ yönündeki Adli Tıp Kurumundan en son alınan 20/07/2018 tarihli rapor içeriği, İstanbul Anadolu C.Başsavcılığının 2016/14523 Soruşturma nolu soruşturma içeriği iddia ve tüm dosya kapsamına göre HMK:209 ve 390/3 maddesindeki şartlar somut olayda oluşmasına karşın takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararının reddine karar verilmesi yerinde olmadığından ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan nedenlerle bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine oy çokluğu ile karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/10/2018 tarih, 2017/772 esas sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda tedbir kararı verilmesi yönünden dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 49,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 147,35 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy çokluğu ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.20/12/2018

MUHALEFET ŞERHİ
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden az olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Eldeki dava, icra takibinden sonra açıldığından, maddenin açık lafzından da anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilemez. Öte yandan İcra ve İflas Kanunu, icra takip hukuku açısından Hukuk Mahkemeleri Kanununa göre özel kanun olup takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda öncelikle İcra İflas Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir. Başlangıçta icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında HMK’nun 209.maddesi uyarınca tedbir kararı verilebileceği yönünde Yargıtay 12. Ve 19.Hukuk Dairelerinin uygulaması mevcutsa da, anılan daireler daha sonra bu uygulamalarından vazgeçmişlerdir. Nitekim 12.Hukuk Dairesi’nin 2014/28104 Esas, 2015/3050 Sayılı kararında da belirtildiği üzere takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi HMK’nun 209.maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup icra takibine etkisi yoktur. Yine Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2017/1388 Esas 2018/3978 Karar sayılı ilamında da İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davalarında HMK’nun 209/1 maddesinin uygulama yerinin olmadığı belirtilmiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup istinaf talebinin reddi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmak mümkün olmamıştır.