Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3648 E. 2021/1342 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3648 Esas
KARAR NO: 2021/1342
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2018
NUMARASI: 2016/1169 2018/784
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında yazılan talimat gereğince Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası ile 14/11/2016 tarihinde müvekkili şirketin işyerinde haciz ve muhafaza işlemleri uygulanmak üzere davalı şirket vekilinin geldiğini, icra dosyasında borçlunun dava dışı … San. Tic. Ltd.Şti olduğunu, bu durumdan takiple haberdar olduklarını, borçlu şirketin müvekkilinin müşterilerinden biri olduğunu, durumun izah edilmesine rağmen ve istihkak iddiasında bulunmalarına rağmen haczin uygulandığını, haciz ve muhafaza baskısı altında kalan müvekkilinin her türlü istihkak, istirdat, tazminat ve dava talep haklarını saklı tutarak dosya borcu olarak belirtilen 64.818,72 TL’yi hesaba yatırdığını, müvekkili şirketin takip borçlusu şirketle bir ilgisi olmadığını, takip borçlusu şirketin müvekkilinin müşterilerinden biri olduğunu, aralarında herhangi bir ortaklık ve bağ bulunmadığını, davalı aleyhine İstanbul 20.İcra Hukuk Mahkemesi’nde istihkak davası açtıklarını belirterek müvekkilinden haciz tehdidi altında tahsil edilen 64.818,72 TL’nin ödeme tarihinden itibaren en yüksek faiziyle davalıdan tahsiline ve davalının kötüniyetli olması sebebiyle %40 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekilince sunulan 22/11/2017 tarihli dilekçe ile toplam alacaklarının 78.731,40 TL olduğunu beyan edip bu tutarın tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili, davacının haciz sırasında hem istihkak iddiasında bulunduğunu, hem de dosya borcunu ödediğini, davacı tarafından İstanbul 21.İcra hukuk Mahkemesinde açılan istihkak davası sonunda takibin devamına karar verildiğini, bu karara istinaden mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğundan haczedilen malların muhafazası için 19/12/2016 tarihinde tekrar aynı adrese gidildiğini ve davacı şirketin 15.700,00 TL daha icra dosyasına ödeme yaptığını ve borcun kapatıldığını, davacının işbu davada aktif dava ehliyeti ve taraf sıfatı olmadığını, davacının takip borçlusu olmadığından kendisine haciz baskısı yapılmasının mümkün olmadığını, talepleri borçlunun mal ve alacaklarının haczine yönelik olduğunu, borçlu ile davacı arasında açık bir organik bağ bulunduğunu, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalı tarafın dava dışı borçlular aleyhine yaptığı takip sırasında davacının işyerinde 17/11/2016 tarihinde haciz işlemi yapıldığı, haczedilen mallarla ilgili olarak İstanbul 20.İcra hukuk Mahkemesinde dava açılmış ise de, yargılama sonunda üçüncü şahıs olan davacı şirketin 7 gün içinde istihkak davası açmakta muhtariyetine karar verildiği, davacı üçüncü kişinin haczedilen malların tamamına ait faturaları ilgili yılların ticari defterlerine işlendiği, ancak bu mallara ilişkin ayırt edici tip, seri no gibi özelliklerin bulunmadığı, davacı ile takip borçlusu … Ltd.Şti arasında 01/01/2013 tarihli fason üretim sözleşmesi bulunduğu, borçlu Centerin ticari kayıtlarına göre ilişkinin 2015 yılında sona erdiği, davacının borçlu şirketten Bio lyn markasını 15/12/2015 tarihli marka devir sözleşmesiyle 35.000 TL’ye satın aldığı, davacı şirketin 2000 tarihinde kurulduğu, borçlu şirketin ise 2012 yılında kurulduğu, adreslerinin farklı olduğu, davacının borçlu olmadığının tespiti gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, haciz baskısı altında ödenen 78.731,40 TL’nin ödeme tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; bu davanın istihkak davası olmadığını, İstanbul 20.İcra hukuk Mahkemesinin takibin devamına karar verdiğini, davanın üçüncü kişi tarafından ödenen paranın istirdadı davası olduğunu, dolayısıyla bu davada organik bağ olup olmadığı, mahcuzların davacıya ait olup olmadığının incelenemeyeceğini, davacının aktif dava ehliyeti ve taraf sıfatı bulunmadığını, ödeme ile zenginleşen tarafın müvekkili olmayıp icra borçlusu olduğunu, dolayısıyla bu davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılan bir dava olduğunun kabulü halinde dahi müvekkilinin pasif husumetinin bulunmadığını, benzer bir şekilde müvekkiline karşı açılan davanın İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesince reddedildiğini, mahkemenin istihkak davası gibi bilirkişi raporu aldığını ve bu raporu da hükme esas aldığını, bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, haciz mahallinde borçlunun unvanı, internet sitesi, telefon numaralarını içeren birçok ürün bulunduğunu, yine borçlunun bayi listesini gösterir evrakın bulunduğunu, borçlunun ürün adet fiyat listesinin bulunduğunu, haciz mahallinde bulunan … adlı ürünler üzerinde borçlunun bilgilerinin olduğunu, müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatın da hukuka aykırı olduğunu bildirmiştir. Dosya içeriğinden davalının dava dışı … Ltd.Şti aleyhine takip başlattığı, bu dosyadan yazılan talimat üzerine Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü tarafından davacının işyerinde haciz işlemi başlatıldığı anlaşılmıştır. İstanbul 20.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/759 esas, 2016/419 karar sayılı ilamı ile; İİK’nun 97.maddesi uyarına haczedilen mallar yönünden takibin devamına, üçüncü şahıs olan davacının yedi gün içinde istihkak davası açmakta muhtariyetine karar verildiği görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 15/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirket defterleri ile davalı tarafın kayıtlarının incelendiği, ayrıca dosyaya davacı şirket merkezinde haczedilen malların faturalarının sunulduğu, buna göre yapılan değerlendirmede haczedilen malların tamamına ait faturaların ilgili yılların ticari defterlerine işlendiği, ancak bu malların ayırt edici özelliklerinin bulunmadığı, davacı şirketle takip borçlusu … Ltd.Şti arasında 01/01/2013 tarihli fason üretim sözleşmesi yapıldığı, aralarındaki ilişkinin 2015 yılında sona erdiği, davacının borçlu şirketten … markasını 15/12/2015’te 35.000 TL’ye marka devir sözleşmesiyle satın aldığı, davacının 2000 yılında, davalının ise 2012 yılında kurulduğu, adreslerinin farklı olduğu, her iki şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, borçlu olunmayan tutarın icra baskısı altında ödendiği iddiasıyla açılan istirdat davasıdır. Davacılar, takip dosyasının tarafı olmayıp üçüncü kişi konumundadır. 2004 Sayılı İİK’nun 9 ve devamı maddeleri uyarınca icra dosyasına yapılan ödemeler borca mahsuben yapılmış sayılır. Buna göre takip dosyasının tarafı olmayan davacı üçüncü kişilerin ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre takip dosyası borçlusundan geri isteme hakkı bulunmakla birlikte somut dava yönünden davalı takip alacaklısı sebepsiz zenginleşen konumunda değildir. Ayrıca İİK’nun 72.maddesi uyarınca istirdat davasını da ancak takip borçlusu açabilecektir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacıların icra takip dosyasına ödediği bedeli davalıdan geri isteme hakkı bulunmamaktadır. (Bakınız. Yargıtay 4.HD 2015/16289 E. 2016/3744 K. , Yargıtay 19.HD 2013/11618 E. 2014/8909 K. , Yargıtay 11.HD 2020/3425 E. 2020/5455 K.) Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2018 gün, 2016/1169 Esas, 2018/784 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, 4-Yerinde görülmeyen davalının tazminat talebinin reddine, 5-Alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin alınan 1.344,54 TL harçtan mahsubu ile artan 1.285,24 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 900,00 TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 10- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 38,80 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 136,90 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 12-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2021