Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3635 E. 2018/2649 K. 07.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3635 Esas
KARAR NO : 2018/2649 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2018
NUMARASI : 2017/798 E., 2018/817 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ : 07/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, icra takibine borçlu tarafından yapılmış olan haksız itiraz nedeni ile İcra Müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, yapılan bu itirazın yerinde olmadığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin… Finans Kurumu A.Ş. de bulunan hesabındaki 31.660,00 EURO’ luk alacağının 24/05/2010 tarihli sözleşme ile davalıya temlik ettiğini, temlik alan davalının borcun 3.302,00 EURO luk kısmını müvekkilinin banka hesabına ödemede bulunduğunu ancak ödemelerden sonra geri kalan 28.358,00 EURO ödenmediğinden ve davalı şirket yetkilileri tarafından müvekkiline ödemelerin durdurulduğu söylendiğinden, 28.358,00 EURO luk bölüm için müvekkili tarafından icra takibi başlatıldığı, davalı itirazında takibe, borcun tamamına ve tüm ferilerine itirazda bulunduğunu, yapılan icra takibinin esas ve usul yönünden eksik ve hatalı bir tarafının bulunmadığını, sözleşme içeriği incelendiğinde davalının muaccel herhangi bir borcunun olmadığı yönündeki itirazının yersiz olduğunu, davalının tamamen zaman kazanmak adına kötü niyetli olarak böyle bir itirazda bulunduğunu, bu nedenle haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile, takibin takip tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte devamına, haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itiraz nedeniyle borçlu aleyhine % 20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; Dava konusunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya dayanağı sözleşmede davalı müvekkili şirketin imzasının olmadığını ve bu nedenle BK 14, 17 ve 27. Maddeleri uyarınca sözleşmenin hükümsüz olduğunu, sözleşmede taraf görünen müşterek hesap sahiplerinden …’in de sözleşmede imzasının olmadığını, itirazın iptali davasının dinlenebilmesi için ortada geçerli bir icra takibinin olmasının gerekli olduğunu, davacı tarafın imzasız ve hükümsüz sözleşmeyle takibi başlattığını, bu yüzden geçersiz takip nedeniyle de itirazın iptali davasının koşulları oluşmadığını, davacının aktif dava ehliyetinin olmadığını, İcra takip dayanağı sözleşmenin, davacı … ile dava dışı …in Tasfiye Halinde… Finans Kurumu A.Ş. Nezdinde bulunan müşterek hesaplarının müvekkili şirkete temlikine ilişkin olduğunu, iş bu sözleşmede müvekkili şirketin Temlik alan taraf olup, Temlik eden tarafın ise müşterek hesap sahipleri … ile …’in olduğunu, sözleşmenin temlik eden tarafı olarak müşterek hesap sahiplerinden yalnızca birinin, tek başına takip ve dava açmak yetkisi bulunmadığından, haksız ve mesnetsiz, yasal dayanaktan yoksun ve zamansız ikame olunan davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep beyan etmiştir.
İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2018 tarihli 2017/798 Esas- 2018/817 Karar sayılı kararı ile; “davacının alacak talebinin taraflar arasındaki sözleşmeye dayandığı,davanın niteliği itibari ile mutlak ticari dava olarak kabul edilemeyeceği,davacının tacir olmadığı,davanın her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanmamış olması nedeni ile davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği” gerekçesiyle, dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdiği görülmüştür.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak; TTK’nun 19 ve 4/1-f maddeleri uyarınca davanın ticari dava niteliğinde olduğunu ve davaya asliye ticaret mahkemesinde bakılması gerektiğini, Yargıtay’ın ve Bölge Adliye Mahkemelerinin güncel kararlarının bu doğrultuda olduğunu bildirmiştir.
Taraflar arasında alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi başlıklı sözleşmenin imzalandığı görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında düzenlenen alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6102 Sayılı TTK’nun 3.maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğunun belirtildiği, aynı kanunun 4.maddesinde ise ticari dava ve işlerin sayıldığı, eldeki davada ise davacı tarafından temlik sözleşmesi uyarınca davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğinden bahisle itirazın iptali isteminde bulunulmuş olup davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki… Finans Kurumu A.Ş’nin bu davada taraf olmadığı gibi uyuşmazlık konusu alacak da doğrudan doğruya davalının ticari işletmesi ile ilgili değildir. Kaldı ki davacı da tacir değildir. Uyuşmazlığın çözümünde 6098 sayılı TBK’nun 183. vd. maddeleri hükümlerinin uygulanacağından, dava konusu uyuşmazlık ticari dava niteliği taşımamaktadır. (Bakınız Yargıtay 11.HD’sin 2015/14950 Esas, 2016/3539 Karar ve Yargıtay 13.HD’sinin 2015/15096 Esas, 2017/2181 Karar; 2017/8010 Esas, 2017/9945 Karar sayılı ilamları) Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin ticaret mahkemesinin görevli olduğu yolundaki istinaf sebepleri yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 07/12/2018