Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3611 E. 2021/1378 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3611 Esas
KARAR NO: 2021/1378
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2018
NUMARASI: 2016/104 2018/864
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine iki adet senede dayalı olarak icra takibi başlattığını, takip konusu senetlerin taşınmaz mal ve işyeri devri yapılmak suretiyle ödendiğini, bu konuda 31/03/2014 tarihli ek protokolün yapıldığını, protokolde karşılıklı ibra konusunda açık hüküm bulunduğunu, buna rağmen iki adet senedin müvekkilinin yaşlı olması nedeniyle iade edilmeyerek takibe konulduğunu, konuyla ilgili olarak suç duyurusunda bulunduklarını belirterek müvekkilinin takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının senetteki imzaya bir itirazının bulunmadığını, dolayısıyla borcu kabul ettiğini, kendilerinin ise 31/03/2014 tarihli ek protokol başlıklı belgeye ve belge altındaki imzaya açıkça itiraz ettiklerini, bu belgenin taraflar arasında düzenlenmiş ve imzalanmış bir belge olmadığını, ek protokoldeki imzanın müvekkili şirket yetkilisi …’e ait olmadığını, belgede bir çok çelişki bulunduğunu, dolayısıyla davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davalının davacı aleyhine iki ayrı senede dayalı olarak icra takibi başlattığı, ispat külfetinin davacı borçluda olduğu, taraflar arasında 31/03/2014 tarihli ek protokol düzenlendiği, davacı tarafından alıcının verdiği bir kısım nakit ödemeler ve depozito ve ipotek bedeli düşüldükten sonra bakiye bir bedel belirlendiği, bakiye ve ödemeler düşüldükten sonra 122.000 TL bakiye kaldığı, sözleşmenin 5.maddesinde de alıcının davacı ve … gelmiş geçmiş tüm ticari ilişki ve işlemlerinden ve alacaklarından dolayı ibraz ettiği, davalının protokoldeki imzayı inkar etmiş ise de, bu konuda İstanbul Anadolu 69.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/598 esas sayılı dosyasında imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğunun anlaşıldığı, protokolde unvan kısmında davalının unvanının A.Ş olarak belirtildiği, bu durumun maddi hata olarak değerlendirilmesi gerektiği, protokolün düzenlenmesinden 10 gün sonra olan 08/04/2014 tarihinde protokole konu taşınmazların davalı alacaklıya devredildiği, buna göre ek protokol başlıklı belge içeriğinin uygulanmış olması nedeniyle HMK’nın 202 maddesi gereğince delil başlangıcı niteliğinde olduğu, bu gerekçe ile dinlenen tanıkların taraflar arasındaki borç ilişkisinin tasfiye edilmiş olduğunu, davalının davacıdan bir alacağı kalmadığını beyan ettikleri gerekçeleriyle davanın kabulüne ve davalının %20 oranında kötüniyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; protokolü kabul etmediklerini, ancak mahkemenin bu hususa itibar etmediğini, savcılık tarafından yapılan imza incelemesiyle yetinildiğini, bu durumun hatalı olduğunu, söz konusu asliye ceza dosyasında mahkemece savcılık dışında yapılmış bir imza incelemesi bulunmadığı gibi verilen kararda da HAGB yazıldığını, dolayısıyla kararın hukuk hakimini bağlamayacağını, savcılıktan alınan raporların hükme esas alınamayacağını, Yargıtay uygulamasının bu yönde olduğunu, ek protokoldeki imzanın alacaklıya ait olsa dahi dava konusu senetler bakımından bu belgenin delil başlangıcı niteliğinin bulunmadığını, bu hususun ek protokolün içeriği ile sabit olduğunu, ek protokolde takip konusu senetlerden bahsedilmediğini, bu belgenin konusunun taraflar arasındaki temel ilişki yönünden belge içerisinde tüm detaylarıyla düzenlenmiş iken mahkemece senetlerin bu protokol ile nasıl bağdaşlaştırıldığı ve delil başlangıcı sayıldığı hususunda değerlendirme yapılmadığını, bu belgenin dava konusu senetler yönünden bir ibra belgesi niteliğinin bulunmadığını, ceza mahkemesince HAGB yapılması nedeniyle BK’nun 53.maddesi gereğince dikkate alınamayacağını, tanıkların dava konusu senetlerin miktarları veya detayları konusunda hiçbir beyanda bulunmadıklarını, dolayısıyla dikkate alınamayacağını, tanıkların davalının çalışanı iken ayrılıp davacı yanında çalışmaya başlayan kişiler olduğunu, tanık …’in ise davacının kızı olduğunu, ek protokol başlıklı belgenin geçerli olmadığını, protokol altında imzası bulunan … davacı adına böyle bir protokol yapma yetkisinin olup olmadığının mahkemece denetlenmediğini, ek protokol başlıklı belgede iki ayrı düzenleme tarihi bulunduğunu, yine protokolde sözleşmenin tarafı olarak …. San ve Tic. A.Ş gösterilmiş olup takip ve dava konusu senetlerdeki alacaklının ise … San ve Tic. Ltd. Şti olduğunu, protokolün bu nedenle de hükme esas alınamayacağını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine iki ayrı senede dayalı olarak toplam 199.225,14 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığı, takip dayanağı senetlerin 20/12/2013 tanzim tarihli, 25/02/2014 ve 25/03/2014 vade tarihli, biri 80.000 TL, diğeri ise 85.000 TL bedelli, nakden kaydıyla düzenlenmiş, keşidecisinin davacı, lehtarının ise davalı olduğu görülmüştür. Ek protokol başlıklı belgenin incelenmesinde; sağ üst tarafında 08/04/2014 tarihinin elle yazılmış olduğu, protokolün 6.maddesinde ise, 31/03/2014 tarihinde düzenlendiğinin belirtildiği, protokolün davacıya vekaleten … ile “…” diye gösterilen kişi arasında düzenlendiği, imzayı kimin attığının belirtilmediği, sözleşmenin konusunun … İş Hanında bulunan taşınmazla ilgili 01/09/2012 tarihli kira sözleşmesinin kira sözleşmesine konu taşınmazın …Tic.A.Ş’ye satışı nedeniyle karşılıklı feshi, … satışı bedelinin ödeme koşulları ile … ve … ibrazı olduğu, …’in bu taşınmazı …. San ve Tic.A.Ş’ye 1.200.000,00 TL bedelle satışı konusunda mutabık olduğu, yine tarafların 01/09/2012 tarihli kira sözleşmesinin karşılıklı ve tazmınatsız olarak feshi konusunda mutabık kaldıkları, alıcının taşınmazın satış bedeline mahsuben …’e 495.000 TL ödeme yaptığı, alıcının kira sözleşmesi nedeniyle …’e verdiği 130.000 TL depozit ve elden verdiği toplam 288.000 TL olmak üzere toplam 418.000 TL’nin satış bedelinden mahsup edildiği, … verdiği 28.000 TL’nin satış bedelinden mahsup edildiği, … Bank … ipotek tutarı 137.000 TL’nin ödendiği, yukarıda yapılan ödemeler ve mahsuplar düşüldükten sonra bakiye ödenecek tutarın 122.000 TL olduğu, tapudaki devir işlemi tamamlandığı takdirde alıcının … ve … gelmiş geçmiş , tüm şahsi ve ticari ilişkilerinde ve işlemlerinde cari hesap mahfuz tuttuğu ve/veya tutmadığı doğmuş ve tüm hak ve/veya alacaklarından dolayı gayrıkabili rücu etmiş sayılacaklarının belirtildiği görülmüştür. Konuyla ilgili İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı’nın 2016/19105 sayılı soruşturma dosyasında alınan 09/05/2016 tarihli grafolog bilirkişi raporunda; ek protokoldeki imzanın kuvvetle muhtemel … isimli şahsın eli mahsulü olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanığı … beyanında; “ben daha önce Sun optikte çalışırken daha sonra aktiv optiğe girdim bu firmanın sahibi … di ben orada çalışırken muammer bey bana bu taşınmazın mülkünü yani işyeri olarak kullandığı ve kiracısı olduğu dükkanın mülkünü alıp alamayacağımı sordu ben de alın dedim dükkanın mülkü alınmadan önce davacı … … borcu vardı ben bu bilgiyi Şirkette çalıştığım için biliyorum benim önümde bir para alışverişi olmamıştır senet düzenlenmeside benim önümde olmamıştır 2015 yılında tam tarihini hatırlamamak ile birlikte kasım olabilir davalı firmadan ayrılarak davacının kızı ile ve diğer çalışan başkaları ile aynı iş yerinde sun optiği devir aldık protokol benim yanımda düzenlenmemiştir, tahminen 2015 yılı aralık ayında … elinde bulunan bir kısım ürünleri davacı ile ortak olduğumuz … vermek istedi biz de modası geçtiği için almayınca benimde zeynep hanımın yanında bulunduğu bir sırada “borcunuzu ödediniz ancak benim elimde babanıza ait senetler var” diyerek tehtid unsuru olarak kullandı, benim davalı şirket ile ve … ile direk bir husumetim olmamıştır ancak orada çalışırken sadece firmanın devir edileceği dışarıdan konuşulunc bende firma çalışanı olduğumdan bir iş arayışına girdim … bundan dolayı gönül koymoş olabilir” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanığı … beyanında; “ben …in yanında çalışırken zaman zaman benim önümde zaman zamanda muharrem beyin ben para almaya gideceğim diyerek …den borç aldığını biliyorum ben davacı ile … arasında alınan borçların karşılığında dükkan devri için zaman zaman konuşma olduğunu duydum ancak mutabık kalıp kalmadıkları ve borç miktarının ne olduğu konusunda bir tanıklığım olmadı, tahminen 2015 yılı 12. Ayı ve 2016 yılının ocak ayında … zeynep hanımın yanına gelerek ” normalde sizin borcunuz yok ama elimdeki senetler ile ben bu parayı sizden alırım ” dediğini duydum ancak benim yorumum …in davacıya ait sun optiği alamadığı için bu şekilde davacının kızını tehdit ettiğini sanıyorum, ayrıca … elinde kalan modası geçmiş güzlüklerin benim de ortağı olduğum sun optige verme istedi … hanım ve bizde almayınca sanırım bu senetleri bu yüzden tahsile koymuştur” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanığı … beyanında; “… müdürü olan … babam …e zaman zaman borç para vermiş babamın yaşlı olduğundan e rahatsız olduğundan ne kadar para aldığını bilmiyorum 2014 yılına kadar … babama ait olan taşınmazlarda kiracı idi babam borcun ödenmesi konusunda davalının kendisini sıkıştırması konusundan dolayı üç adet taşınmazı davalıya devir etti 31/03/2014 tarihinde benimde hazır bulunduğum ablam … de bulunduğu ortamda … bizim önümüzde ek protokolü imzaladı o sırada babam rahatsız olduğu için protokolün düzenlenmesi sırasında ben ve ablam vardık davalıya bizim başka bir borcumuz olup olmadığını özellikle sorduk “hayır hiç bir alacak verecek kalmamıştır” olaydan iki sene sonra ablamın bana aktardığı kadarı ile muammer bey elindeki senetler ile ilgili kendisine babamın borcu oldğunu söylemiş bana gösterilen 31/03/2014 tarihli ek protokoldeki imza ablam tarafından atılmıştır ayrıca üzerindeki 08/04/2014 tarihide tarafımdan yazılmıştır bu protokol hazırlanırken biz avukattan yardım alarak protokolü ablam tarafından imzalanmıştır” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. İstanbul Anadolu 69.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/598 Esas, 2018/44 karar sayılı ilamının incelenmesinde; müştekinin davacı …, sanığın ise … olduğu, suçun bedelsiz senedi kullanma suçu olduğu, yargılama sonunda sanığın eyleminin TCK’nun 156/1 maddesinde tanımlanan bedelsiz kalan senedi kullanma suçunu oluşturduğu gerekçesiyle bu suçtan dolayı mahkumiyet hükmü verildiği, ancak HAGB yapılmasına karar verildiği, kararın 10/04/2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacı aleyhine iki ayrı bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatmış, davacı ise takip konusu senetlerin taşınmaz mal ve işyeri devri yapılmak suretiyle ödendiğini ve ek protokolle ibra edildiğini iddia etmiş, davalı ise ek protokoldeki imzaya itiraz ederek davanın reddini savunmuştur. Somut olayda ispat külfeti davacı tarafta olup dava konusu senetlerin bedelinin ödendiğinin ispatı gerekir. Davacı taraf bu hususta ek protokol başlıklı belgeye dayanmış olup gerçekten de bu protokolün içeriğinden bir kısım ödeme ve mahsuplaşmalardan bahsedildiği ve tapudaki devir işlemleri tamamlandığında davacı ve dava dışı …’ün ibra edildiği görülmüştür. Protokolün davacıya vekaleten … ile davalı şirketin kısaltılmış adını içerir şekilde … arasında düzenlendiği, ancak … adına imzanın kim tarafından atıldığı belli değildir. Zaten davalı taraf da imzanın yetkilisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Her ne kadar hazırlık soruşturması sırasında alınan bilirkişi raporunda imzanın kuvvetle muhtemel davalı şirket yetkilisi …’e ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüş ise de, hazırlık soruşturması sırasında alınan bilirkişi raporu hukuk hakimi açısından bağlayıcı nitelikte değildir. Kaldı ki asliye ceza mahkemesinde yapılan yargılamada da herhangi bir rapor alınmamıştır. Bu itibarla uyuşmazlık konusu olan protokoldeki imzanın davalı şirket yetkilisi …’e ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2018 tarih, 2016/104 esas, 2018/864 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Bu aşamada sair istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 6-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 129,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/07/2021