Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3590 E. 2018/2636 K. 07.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3590 Esas
KARAR NO : 2018/2636 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2018
NUMARASI : 2018/285 E.,
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 07/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl Davada ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili dilekçesinde, Müvekkilinin müzik yapımcılığı alanında uzun yıllardır faaliyet gösteren saygın bir Müzik Yapım Firması olduğunu, davalıların 2013 yılında müvekkili ile sözleşme imzaladığını, bu sözleşme gereği davalıların yorumcu olduğu beş albümün yapımcılığını üstlendiğini, sözleşmenin 11. maddesi uyarınca 2015 yılında “…” sanatçı adı ve “…” müzik grubu için kendi adına marka başvurusunda bulunduğunu, her iki markanın yasal sahibi olduğunu, davalıların müvekkilinden izin almadan adlarına klipler yayınlandığını, daha sonra diğer davalı yapım firmasının etiketiyle albümler yaptığını, piyasaya arz ettiğini belirtmiş “…” sanatçı adı ve “….” müzik grubu adı markalarına tecavüzlerin durdurulması, bu markalarla basılan ürünlerin toplatılması ve Dijital mecralarda mevcut ve işbu markalarla yayınlanmakta olan ürün tanıtım, satış vs ticari faaliyetlerin durdurulmasını talep etmiştir.
Karşı davada ihtiyati tedbir talep eden davalı- karşı davacılar vekili dilekçesinde; davacı şirket ile müvekkilleri arasında Fonogram ve Menajerlik Sözleşmesinde yer alan mali yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacı şirketin müvekkillerinin manevi haklarını zedeleyecek şekilde savcılık şikayetlerinde bulunduğunu ve müvekkillerin albüm çalışmalarının durma noktasına geldiğini bunların sonucu olarak müvekkileri ile davacı şirket ile çalışma imkanının kalmadığını, müvekkillerinin cayma hakkını kullandığını,davacının 2017/404 Esas sayılı dosyada ceyma hakkına itiraz davası açtığını, davacının işbu dava konusu markalara ilişkin tescil başvurusunun müvekkili ile imzalanan sözleşme gereğince gerçekleştirildiğini beyan etmişse de sözleşmenin davacıya tescil hakkı vermediğini, tescil başvurusunun sözleşmeye aykırı olduğunu, müvekkillerinin “…” ismi ile 2011 yılında çalışmalarına başladığını, ve o yıldan beri bu ad altında çalışmalarına devam ettiğini, hitap ettikleri kitle içerisinde kısa sürede tanınmışlık kazandığını, tescilden önce faaliyet gösterdiği ve tanınmışlık kazandığını, müvekkillerinin cayma hakkını kullanarak sona eren sözleşmeye aykırı olarak davacı şirket adına tescillinin gerçekleştirildiğini, davacı şirket’in kötüniyetli olduğunu, dava konusu markaların usul ve yasaya aykırılık içerdiğini, ve markaların hükümsüzlüğüne karar verilerek sicilden terkini gerektiğini beyanla davacı adına tesçil edilen 2015/63797 sayılı “…” markası ile 2… sayılı “… ” markalarının hükümsüzlüğüne, markaların dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 05/06/2018 tarihli 2018/285 Esas sayılı kararı ile; “tüm dosya kapsamı, taraf vekillerinin beyanları, taraflar arasındaki yargılaması süren mahkemenin 2017/404 esas sayılı dosyası ve markaların hükümsüzlüğüne ilişkin açılan karşı dava kapsamında davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine, davalı yanın markaların üçüncü kişlilere devrinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne “karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemenin 25/06/2018 tarihli duruşma ara kararında; davacının talebinin, uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden reddine karar verildiği, ancak gerekçeli kararda bu hususa değinilmediği, aynı mahkemede olduğundan Hakimin bilgisi dahilindeki 2017/404 Esas sayılı dosya gerekçe gösterilerek taleplerinin reddedildiğini, 2017/404 Esas sayılı davanın caymaya itiraz davası olduğunu, Cayma beyanının İstanbul … Noterliği’nin 18/11/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi olduğunu, müvekkiline ait markaların ise daha önce yapılan başvurular üzerine tescil edildiğini, tedbir talebinin reddi için gerekli hayatın olağan akışına, kronolojiye hukuka usule uygun ortada gerekçe bulunmadığınıduruşmadaki gerekçe ile gerekçeli karardaki gerekçenin çeliştiğini, bilakis davalının tedbir talebinin reddi gerektiğini, davalılar ve davalı şirketin müvekkiline ait markaları kullanarak para kazanmaya devam ettiklerini beyanla kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin yapımcısı olduğu ….” isimli eserin Kültür Bakanlığı nezdinde tescilli olduğunu, davacı adına tescilli markaların 41. Sınıfta tescilli olup yapım sözleşmesinin tescil kapsamında tecavüz etmediğini,devrin önlenmesi kararının usule uygun olduğunu beyan etmiştir.
Diğer davalılar vekili istinaf dilekçesine cevabında; tedbir talebine ve marka tescillerine dayanak sözleşmenin sona erdiğini, davacının caymaya itiraz davasını tedbir talebine esas davada delil olarak gösterdiğini hemde kararda gerekçe gösterilmesine itiraz ettiğini, davacının kötüniyetinin göstergesi olduğunu, sözleşmenin 11. Maddesinde ” Sanatçı, gerek kendi gerçek adından veya sanatçı adından kaynaklanacak marka hakkının , firma tarafından adına tescil edilmesini beyan ve kabul eder” ifadesinin yer aldığını, işbu sözleşme hükmünden de anlaşıldığı üzere müvekkilinin muvaffakatının davacı şirketin diğer davalılar adına marka başvurusunda bulunmasına ilişkin olduğunu, açık sözleşme hükmüne rağmen davacı tarafın sözleşmeye aykırı şekilde kendi adına marka başvurusu gerçekleştirdiğini, davacı tarafın müvekkillerine haber vermeksizin müvekkillerinin isim ve müstear ismini taşıyan ibareleri kendi adına tescil ettirmiş olmasının kötüniyet göstergesi olduğunu, davadan beş gün önce davacının müvekkilleri tarafından kullanılan “…” müstear adını içeren başka bir marka başvurusunda bulunduğunu, kötüniyetini kanıtladığını, davacının tedbir talebinin reddinin haklı olduğunu, markaların devrinin önlenmesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Davacı vekili , davacı şirket ile davalılar … ve … arasında imzalanan Fonogram ve Menajerlik Sözleşmesi’nin 11. Maddesine dayanarak, “…” ve “…z” markalarını tescil ettirdiğini, her iki markanın yasal hak sahibi olduğunu beyanla, davalıların markalarına tecavüzün durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı- karşı davacılar … ve …. tarafından da, davacı adına tescil edilen,2015/63797 sayılı “…” markası ile 2015/53795 sayılı “Y… ” markalarının hükümsüzlüğü, markaların dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesine karar verilmesi talepli karşı dava açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde ” Fonogram ve Menajerlik Sözleşmesi’nin 11. Maddesine dayanarak markaları tescil ettirdiğini” beyan ettiği, davalı-karşı davacılar vekilinin istinaf dilekçesine cevabında ” sözleşmenin 11. Maddesi ile davacı şirkete verilen muvaffakatın markanın, davalılar adına tescil başvurusu yapılmasına yönelik olduğunu” savunduğu, davalı-karşı davacıların davacı tarafa ihtarname göndererek cayma hakkını kullandıklarını ve aynı mahkemenin 2017/404 Esas sayılı dosyasında ,caymaya itiraz davası açıldığını beyan ettikleri , davacı adına tescilli “…” markasının aynı zamanda davalı-karşı davacının isim ve soyismi olduğu, “…z” markasının da davalıların müzik grubunun ismi olduğunun sunulan belgelerden anlaşıldığı, markaların davalı-karşı davacı tarafça tanınmış hale getirildiği ileri sürülerek hükümsüzlüğe ilişkin karşı dava açıldığı gözönüne alınarak, markalar üzerindeki hak sahipliğinin ihtilaflı olduğu ve yargılamayı gerektirdiği , davacı tarafın tedbir talebinin davalı-karşı davacılar yönünden telafisi imkansız zararlar meydana getirebileceği anlaşılmakla davacı tarafın asıl dava yönünden istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, karşı davada verilen davaya konu markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesine yönelik tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmışsa da; karşı davada markaların hükümsüzlüğünün talep edildiği, markaların devredilmesi halinde yargılamada taraf teşkili sorunu yaşanacağı, usul ekonomisi ilkesi gereği ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu, kaldı ki mahkeme kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere davacının markalar üzerindeki devir yetkisi dışındaki tasarruf yetkisinin kısıtlanmadığı, gözönüne alınarak, İlk derece mahkemesinin 05/06/2018 tarihli davacı tarafın tedbir talebinin reddi, davalı tarafın markalarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi kararının yerinde olduğuna, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vcerilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 07/12/2018