Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3587 E. 2021/1366 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3587 Esas
KARAR NO: 2021/1366 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI : 2017/149 E. – 2018/204 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (FSE İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’un estetik alanında çok sayıda tekniği geliştirdiğini, müvekkilinin 2014 yılında tıp adamı ödülünü aldığını, müvekkilinin yaygın olarak örümcek ağı estetiğini anlattığı “Yaşlanmayı Reddet” isimli kitabı bulunduğunu, kozmetik serisi içerisinde örümcek ağı kremi, maskesi ve serum ürünlerini piyasaya sürdüğünü, dava konusu “…” yönetimini, ameliyatsız yüz ve deri germe işlemi, canlandırma ve form kazandırma işlemi olduğunu, müvekkilinin keşfettiği ve … adını verdiği bu yöntemin 2000’li yıllardan bu yana arge çalışmasının yapıldığını ve kliniklerinde uygulanmaya başlandığını, müvekkilinin çalışmalarının davalı doktor ve ortağı olduğu şirket tarafından haksız olarak kullanıldığını, müvekkilinin aynı zamanda bu yöntem için “…” adında tescilli Avrupa Birliği Topluluk markasına sahip olduğunu ve 44 üncü sınıfta yer alan hizmetlerde tescilli olduğunu, TPMK nezdinde de markanın tescili için başvuruda bulunduklarını fakat marka başvurusunun reddedilmesi üzerine Ankara FSHHM’de dava açtıklarını ve davanın halen devam ettiğini, tescilsiz markaların haksız rekabet hükümleri uyarınca korunacağını ve bu nedenle örümcek Ağı ibaresinin müvekkili adına markasal olarak da korunması gerektiğini, bu yönteme ilişkin 2013 yılında Hürriyet gazetesinde haber yayınlandığını, bu ismin müvekkili tarafından bulunup yaygınlaştırıldığına dair dava dilekçesi ekinde çok sayıda evrak sunulduğunu, bu tekniğin müvekkili sayesinde tanınır hale geldiğini, davalı …’in 2014 yılında katıldığı bir televizyon programında bu tekniği 3 yıldır uyguladığını beyan ettiğini, 2013 yılında müvekkili tarafından bulunan tekniğin 2014 yılından 3 yıl önce 2011 yılında uygulanmasının imkansız olduğunu, TTK 55/4 uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini, davalıların bu yöntem ile ilgili hatalı uygulamalarının müvekkilinin bulduğu yönteme ve isme zarar verdiğini, davalı tarafın örümcek ağı estetiği yönetimini hatalı ve eksik uygulaması sonucu, müvekkilinin hasta sayısında ciddi oranda bir düşüş olduğunu ve gelir kaybına uğradığını beyanla 400.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talep ettiklerini, ayrıca açıklanan nedenlerle, haksız rekabet oluşturan eylemin önlenmesine, durdurulmasına ve maddi sonuçların ortadan kaldırılmasını, ilamın gazetede yayınlanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerine yöneltilen iddiaların asılsız olduğunu, davacı …’un Tıbbi Yönetmelik Tanıtım Faaliyetleri Hakkındaki Yönetmelik bakımından hukuka aykırılıklar yarattığını, davacının “Spider Web Technique” adında tescilli Avrupa Birliği Topluluk markasının Türkiye sınırları içerisinde bir koruma sağlamadığını, müvekkilinin “…” ismini kullanmasının söz konusu olmadığını, TPMK nezdinde tescilli 2015/76205 nolu “Dr. … ” markasını kullandığını, asıl davacının haksız rekabet hükümlerini ihlal ettiğini, örümcek ağı tekniğinin yabancı litaratürde Spider Web şeklinde adlandırıldığını, bu tekniğin yurt dışında yabancı bilim insanları tarafından geliştirildiğine dair akademik çalışmaların ve yeminli tercümelerin dilekçe ekinde sunulduğunu, TPMK tarafından davacının “örümcek Ağı” markasının 44. sınıfta yer alan tıbbi hizmetler yönünden reddedildiğini, müvekkillerinin hiçbir zaman “örümcek Ağı” markası altında ürün üretip satmadığını, sadece kendi ismini tescilli olduğu şekilde “örümcek Ağı” tedavisi uyguladığını, tıbbi hizmetlerde markalarının tescilli olmadığının davacı tarafından dava dilekçelerinde kabul edildiğini, davacı tarafın bu tekniğin ilk sahibi olduğu iddiasını herhangi bir akademik çalışmaya, resmi evrak veya belgeye, bilimsel bir yayına veya sunuma dayandıramadığını, yalnızca gazete ve dergilerde yer alan haberlere dayandırdığını, böyle bir iddianın bu şekilde ispatlanamayacağını, müvekkilinin bu tekniği ilk kez 2009 yılında Kore’de gözlemlediğini, müvekkilinin bu tekniği davacı taraftan önce 2011 yılında uygulamaya başladığını, “örümcek Ağı” ibaresinin tek başına zayıf marka olduğunu, tek başına tescil edilemeyen bir ibare olduğunu, teknik ve genel geçer bir ifade olduğunu, TPMK’nin markayı reddetmesinden tıbbi bir hizmetin kimsenin tekeline verilemeyeceğinin anlaşılacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 19.07.2018 tarihli 2017/149 E. – 2018/204 K. sayılı kararıyla; ” Sektörde davaya konu edilen örümcek ağı tekniğinin dünyada çok önceden beri kullanılagelen ve bu adla nitelendirilen bir isim olduğu, davacının da kabul ettiği üzere örümcek ağı metodu bu tarihten çok önce dünyada davacı haricinde başka kişilerce bulunup bu isimle adlandırılıp kullanılmaya başlandığı, davacının bu ismi kendi adına topluluk markası olarak tescil ettirdiği tarihten çok önceki tarihlerde de kullanılagelen ve bu şekilde isimlendirilen bir yöntemin ismi olduğu dikkate alındığında bu ismin kullanımının haksız rekabete yola açamayacağı” gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin dosya kapsam ve içeriğini yanlış değerlendirerek marka hukuku hakkında inceleme yapılarak karar verdiğini, oysa dava dosyasının konusunun, müvekkilinin bulup yaygınlaştırdığı “…” isminin ve tekniğinin haksız kullanımından kaynaklı haksız rekabetin önlenmesi, durdurulması ve tecavüzün kaldırılması ile tazminat taleplerinden ibaret olduğunu, “örümcek ağı metodunun eski tarihlerden bu yana dünyada kullanılmakta olduğu ve bu durumun kendileri tarafından da “kabul edildiği” gibi bir durumun davanın hiçbir safhasında söz konusu olmadığını,- bilirkişi raporunun bütünüyle konudan saptığını ve eksik değerlendirmeler içerdiğini, ek rapor alınması için talepte bulunmalarına rağmen, mahkemenin ek rapor almadan hüküm kurduğunu, dava konusu ihtilafın marka yada markanın kullanımından kaynaklanmadığını, dava konusu uyuşmazlığın, müvekkili tarafından keşfedilerek, isimlendirilen “…” tekniğinin davalı … tarafından rekabete ve dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması olduğunu, müvekkili …’un, dünyada tanıtılmış olan bir tedavi tekniğini Türkiye’de ilk kez “…“ adı altında estetik tedaviye yararlı olduğunu keşfeden ve kullanan isim olduğunu, -hükümde ifade edilenin aksine müvekkilinin örümcek ağı tekniğinin insan estetiği ve güzelleştirme alanında kullanılabileceğini ilk defa bulup uyguladığını, ilk defa bu ismi kullandığını ve Türkiye çapında kendisini tanıttığını, 2005 yılı ve sonrasında Kore’de ağrıların giderilmesinde kullanılan ipli iğne tekniği yönteminin insan cildi üzerinde olumlu etkilerinin müvekkili tarafından gözlenerek, müvekkili tarafından değiştirilip geliştirilerek insan cildinin gençleştirmesinde kullanılmaya başlandığını, daha sonra ise müvekkilinin Paris’te katıldığı bir tıbbi bilimsel kongrede bu tekniği ilk kez dünyaya sunduğunu, geliştirdiği bu tekniğe … ismini verdiğini, eski tarihlerde dünyada herhangi bir ülkede … Tekniğinin aynı isim ve yöntem ile uygulandığını gösterir hiçbir delil ve bulgu olmadığı halde davanın reddine karar verilmesinin kabul edilemez olduğunu,-TTK m.54(2) hükmü uyarınca rakipler arasında aldatıcı ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak yapılan rekabet haksız rekabet olup, davalıların da müvekkilinin bulduğu Örümcek Ağı Tekniğini kendisi bulmuş gibi yanıltıcı ve gerçeğe aykırı beyanlar kullanarak aldatıcı davranış içerisinde bulunduğunu, TTK 55 madde (1-a-4) uyarınca “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almanın” dürüstlüğe aykırı davranış ve haksız rekabet sayıldığını, örümcek ağı estetiği tekniğinin müvekkillerinin malvarlığına ait bir “iş ürünü” sayılması gerektiğini beyanla, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Dosya kapsamında bulunan başvuru evraklarından; Davacı tarafın 2014/45881 sayılı 10 ve 44. Sınıfta “…” ibareli marka başvurusu ve 2015/48295 sayılı 03/05/10/44/35. Sınıflarda “…” ibareli marka başvurusunun bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı … adına, 17.09.2015 başvuru tarihli, … sayılı “Dr…. ” ibareli markanın 03/04/10/41/43/44/35. Sınıflarda tescil başvurusunda bulunulduğu, davacı … tarafından itiraz edildiği, itirazın reddine karar verildiği görülmüştür. Ankara 2. FSHHM’nin 15/02/2017 tarihli 2015/432 Esas-2017/40 Karar sayılı karar içeriğinden, davacı … tarafından, TPMK aleyhinde açılan davada, davacı tarafından 2014/45881 sayılı 10 ve 44. Sınıfta “… ” ibareli marka başvurusunun Kurum tarafından işaretin ayırt edici olmadığı, vasıf bildirici olduğu ve ticaret alanında herkesin kullanımına açık adlandırma olduğu gerekçesiyle 556 Sayılı KHK 7/a,c maddeleri uyarınca başvurunun reddi kararı verilmesi üzerine, davacının itirazının reddine ilişkin YİDK’nın 2015/M-6465 sayılı kararının iptalinin talep edildiği, mahkemenin davanın kısmen kabulüne karar verdiği ve başvuru kapsamındaki “10. Sınıftaki diş hekimliği ve veterinerlik için alet cihaz ve mobilyalar” bakımından davacı itirazının reddi yönünden kararın iptaline, sair yönden (10. Sınıftaki cerrahi ve tıbbi alet, cihaz ve mobilyalar ile 44. Sınıftaki tıbbi hizmetler, güzellik bakım hizmetleri” bakımından) iptal ve tescil isteminin reddine, karar verildiği görülmüştür.Mahkemece FSEK ve Haksız rekabet uzmanı öğretim görevlisi bilirkişi …, Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. … ve Marka Patent vekili …. alınan bilirkişi raporunda; örümcek ağı tekniğinin dünyada çok önceden beri kullanılagelen ve bu adla nitelendirilen bir isim olduğu, örümcek ağı metodunun bu tarihten çok önce dünyada davacı haricinde başka kişilerce bulunup bu isimle adlandırılıp kullanılmaya başlandığı, davacının bu isimi kendi adına topluluk markası olarak tescil ettirdiği tarihten çok önceki tarihlerde de kullanılagelen ve bu şekilde isimlendirilen bir yöntemin ismi olduğu dikkate alındığında, bu ismin kullanımının haksız rekabete yol açmayacağı beyan edilmiştir.Davacı vekilinin rapora itiraz ettiği, dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ettiği, müvekkilinin eski tarihlerde dünyada kullanılan ipli iğne tekniğini gözlemleyerek, geliştirip başkalaştırarak Örümcek Ağı Tekniğini keşfettiğini ve bu ismi verdiğini, eski tarihlerde dünyada aynı isim ve yöntem ile uygulandığını gösterir bilgi ve bulgu bulunmadığı halde bilirkişilerin bu yönde değerlendirme yapmasının kabul edilemez olduğunu ileri sürdüğü, kabul etmedikleri olguların raporda kabul edilmiş gibi gösterildiğini beyanla ek rapor yahut yeni bir heyetten rapor alınmasını talep etmiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkilinin örümcek ağı tekniğinin insan estetiği ve güzelleştirme alanında kullanılabileceğini ilk defa bulup uyguladığını, ilk defa bu ismi kullandığını, davalı tarafından “Örümcek Ağı Estetiği” isminin ve tekniğinin haksız olarak kullanılmasının haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, haksız rekabetin meni refi ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı … adına “…” ibareli 2014/45881 sayılı, 10 ve 44. Sınıftaki marka başvurusunun Kurum tarafından reddine karar verildiği, davacı tarafça karara itiraz edildiği, TPMK’nun 2015/M-6465 sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, davacı tarafça TPMK aleyhine açılan YİDK kararının iptali davasında, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15.02.2017 tarih ve 2015/432 E- 2017/40 K. sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulü ile; “10. Sınıftaki cerrahi ve tıbbi alet, cihaz ve mobilyalar ile 44. Sınıftaki tıbbi hizmetler, güzellik bakım hizmetleri” bakımından iptal ve tescil isteminin reddine karar verildiği, kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 29.11.2019 tarih ve 2018/1705 E- 2019/1209 K. sayılı kararın, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18.11.2020 tarihli 2020/1012 Esas- 2020/5169 Karar sayılı kararıyla onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Kesinleşen mahkeme kararında, “…” nın bütün olarak “ameliyatsız cilt germe olarak adlandırılabilecek, çok ince iğneler içine yerleştirilmiş PDO (polidioksan) isimli iplerin cilt içine yerleştirilerek bu iplerin zamanla sarkan ve gevşeyen noktalardaki azalmış olan liflerin yerine geçmelerini sağlayan yöntemin adı ” olduğu, bilirkişi görüşleri ve sunulan belgelerden Örümcek Ağı ibareli işaretin doğrudan markanın tescil başvurusuna konu edilen “10. Sınıftaki cerrahi ve tıbbi alet, cihaz ve mobilyalar ile 44. Sınıftaki tıbbi hizmetler, güzellik bakım hizmetlerine” işaret ettiği, 556 Sayılı KHK 7/c maddesinin amacının kamu yararı olduğu ve belirtilen ürün ve hizmetler yönünden kamu mülkiyetinde kalması gerektiği, marka tesciline konu olmaması gerektiği” açıklanmıştır.Mahkemece Estetik Cerrahi Uzmanı bilirkişinin de bulunduğu heyetten alınan raporda “Örümcek Ağı” metodu ve isminin, davacının topluluk markasının 21/12/2015 tarihinde tescilinden çok önce, dünyada başka kişilerce bulunup kullanıldığı beyan edilmiştir. Davacı vekili rapora itiraz ederek; ” 2005 yılı ve sonrasında Kore’de ağrıların giderilmesinde kullanılan ipli iğne tekniği yönteminin insan cildi üzerinde olumlu etkilerinin müvekkili tarafından gözlenerek, müvekkili tarafından değiştirilip geliştirilerek insan cildinin gençleştirmesinde kullanılmaya başlandığını, daha sonra ise müvekkilinin Paris’te katıldığı bir tıbbi bilimsel kongrede bu tekniği ilk kez dünyaya sunduğunu, geliştirdiği bu tekniğe … ismini verdiğini” ileri sürmüşse de, dava dilekçesi ekinde sunulan gazete haberi içeriğinde “… ismiyle adlandırılan Threadlift Tekniği” ibareleri geçtiği, internet sitesinde yayınlanan ropörtajda “örümcek ağı tekniği” ibaresi geçiyor ve her iki yayının da Temmuz 2013 tarihli olduğu anlaşılıyorsa da, bilimsel olmayan yayınlardaki beyanların, bu tekniğin davacı tarafından geliştirildiğini ve bu ismin davacı tarafından konulduğunu ispat yönünden yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından 28/09/2016 tarihli dilekçe ekinde sunulan ve davacı …’ a ait olduğu beyan edilen yurt dışı sunumların bir kısmının “örümcek ağı” metodu ile ilgisinin bulunmadığı, bir kısmının tarih içermediği ve Oxford University Press/ Aestetic Surgery Journal başlıklı belgelerdeki içeriklerin tarih içermediği gibi, davacı tarafa ait olduğu da saptanamamıştır. Bu durumda ispat yükü kendisinde olan davacının, bu tekniği kendisinin geliştirdiği ve geliştirdiği tekniğe “örümcek ağı tekniği” ismini verdiğini, tekniğin kendisinin koyduğu bu isimle tanındığını ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve yukarıda alıntı yapılan Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/02/2017 tarihli karar içeriğinden, “Örümcek Ağı ” ibaresinin jenerik bir ibare olup kullanılan tekniğin ismi olarak kamuya mal olduğu anlaşılmakla, mahkemece bu adın ve tekniğin kullanılmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmesi sonuç olarak yerinde ise de, mahkeme kararının gerekçesinde; ” örümcek ağı metodunun topluluk markası olarak tescilinden çok önce dünyada davacı haricinde başka kişilerce bulunup bu isimle adlandırılıp kullanılmaya başlandığını davacının kabul ettiği ” şeklindeki gerekçe, davacı vekilinin dilekçelerinde bu yönde beyan ve kabul bulunmadığından yerinde görülmemiş, davacı vekilinin gerekçeye yönelik istinaf başvurusu kısmen kabul edilerek, kararın kaldırılmasına, düzeltilmiş gerekçe ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, tarafların kazanılmış hakları korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,2-İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 19.07.2018 tarihli 2017/149 E. – 2018/204 K. Sayılı kararının gerekçesi düzeltilmekle, kararın 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Davacılar tarafından davalı … ve … Ltd Şti aleyhine açılan haksız rekabetin durdurulması, önlenmesi maddi ve manevi tazminat talepli davanın reddine,4-İlk derece yargılaması yönünden;A)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca peşin yatırılan 8.538,75 TL’den 59,30 TL karar harcının düşülerek, kalan 8.479,45 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,B)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar vekili yararına reddedilen maddi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 29.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine (mahkemenin karar tarihinde 2018 tarihli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi yürürlükte olduğundan ve davalı yönünden usuli kazanılmış hak teşkil ettiğinden, hüküm aynen tekrar edilmiştir.)C)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar vekili yararına reddedilen manevi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,Ç)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar vekili yararına reddedilen diğer talepler yönünden 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine, D)-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,E)-Davalı … tarafından yapılan 29,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,5-İstinaf yargılaması yönünden; a-İstinaf talebi kabul olunmakla davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, b-Davalı … tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 32,00 TL posta-teb-müz giderlerinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,c-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 01/07/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.