Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3585 E. 2021/1345 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3585 Esas
KARAR NO: 2021/1345
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2018
NUMARASI: 2015/7 2018/748
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı …’ın şirket hesaplarını düzgün tutmaması, şirket borçlarını ödememesi, genel kurulu toplamaması ve bundan kaçınması, neticeten şirket kasasında 800.000 TL açık bulunmasının tespiti üzerine Bakırköy 15.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava sonunda genel kurulun toplanıp gündem maddelerinin karara bağlanmak üzere kayyım tayinine karar verildiğini, bu karar üzerine davalı …’ın şirket müdürlüğünden azline ve şirket hissedarı …’ın şirket müdürlüğüne atanmasına karar verildiğini, daha sonra … Tekirdağ Şubesi’nden gönderilen ihbarname ile borçlusu müvekkili şirket olan ve diğer davalı …’ın da lehtarı olduğu, 21.000 TL ve 25.000 TL bedelli iki adet bonodan haberdar olunduğunu, davacı şirket yetkilisinin yaptığı incelemede davalı …’dan herhangi bir mal yada hizmet alınmadığını, şirket kayıtlarında bonolara rastlanmadığını, davalı …’ın diğer davalı ile anlaşarak söz konusu bonoları şirket müdürlüğünden azledildikten sonra geriye dönük olarak tanzim ettiğini, konuyla ilgili suç duyusunda bulunduklarını belirterek müvekkilinin bahse konu senetler nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranında kötüniyet tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, senetlerde müvekkilinin adı ve sıfatının bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin dava konusu senetleri bizzat davacı şirketin temsilcisi ve imza yetkilisi müdürü olan diğer davalı …’dan aldığını, müvekkili ile davacı şirket ortakları arasındaki ahbaplık ilişkisine binaen 2013 ve 2014 yılları içinde müvekkilinin davacı şirkete borç verdiğini, bu hususun banka kayıtları ve … bayi olan davacı şirketin bağlı bulunduğu tek tedarikçi olan … kayıtlarından açıkça görülebildiğini, müvekkilinin bizzat davacının tedarikçisi – bayisi olduğu … A.Ş’ye olan 21.000 TL borcunu ödediğini, ayrıca davalı şirketin hesabına 8.000 TL havale yaparak borç verdiğini, bu hususun da davacı şirketin banka hesaplarında kayıtlı olduğunu, ayrıca müvekkili adına kayıtlı olup davacı şirket müdürünün kullanımında olan … plakalı aracın ağır hasarlanması neticesinde çıkan masrafların müvekkili tarafından karşılandığını ve borcun davacı şirket tarafından taahhüt edildiğini, dolayısıyla her iki bononun müvekkiline olan borç sebebiyle keşide edilerek verildiğini, konuyla ilgili olarak şirket müdürünün hazırlık soruşturmasında beyanları bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davanın kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davası olduğu, davalı …’ın bonoların tanzim tarihi itibariyle davacı şirketin yetkili müdürü ve ortağı olduğu, bonoları keşideci durumundaki davacı şirketi temsilen düzenleyin davacı şirket kaşesi üzerine kendi imzasını atarak diğer davalıya verdiği, söz konusu bonolarla ilgili olarak herhangi bir alacak talebi bulunmadığı gibi lehtarı, cirantası veya hamili de olmadığı, davanın yönetici sorumluluğuna dayalı tazminat talebini de içermediği gerekçeleriyle davalı … hakkındaki davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince husumet yokluğu nedeniyle usulden, davacının menfi tespit iddialarının ise ispatlanamadığı gerekçesiyle davalı … hakkındaki davanın esastan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; her iki davalının da müvekkili şirket aleyhine borçlandırma gayesiyle muvazaalı işlemler yaptıklarını, bunun en büyük göstergesinin de her iki davalının aynı avukatlık ofisi ile çalıştıklarını, müvekkili şirketin eski müdürünün şirketi borçlandığı şahıs ile aynı hukuk bürosundan avukatlık hizmeti aldığını, bu hususun başlı başına davalıların muvazaalı davrandığını gösterdiğini, davalı …’ın 18/02/2015 tarihli hazırlık ifadesinde hiç kazadan bahsetmediğini ve diğer davalının aracını satıp şirketin ihtiyaçları için kullandığını beyan ettiğini, bu ifadenin dahi davalıların ortak hareket ettiğini ve gerçekte olmayan bir borcu varmış gibi şirket kayıtlarına yansıttıklarının delili olduğunu, bilirkişi raporunda müvekkili şirketin yeni müdürü …’ın davalı …’dan şirket adına borç aldığı yönünde bir tespit var ise de, bu tespite katılmadıklarını, çünkü …’ın hiçbir tarihte davalı …’dan davacı şirket adına borç almadığını, dosyada bunun aksini ispatlayacak bir belgenin de bulunmadığını, dosyaya sundukları muhasebeci … tarafından düzenlenen nizam kaydında da 25/07/2014 tarihinde davalılardan …’ın şirket adına diğer davalıya herhangi bir senet verdiğine dair kayıt bulunmadığının da ispatlandığını, davalı …’ın yetkili olduğu dönemde şirketi üçüncü şahıslara karşı borçlandırdığını, müvekkili şirketin de bu borçları haciz baskısı altında ödemek durumunda kaldığını ve menfi tespit davaları açtığını, müvekkilinin fast fuud sektöründe faaliyet göstermekte olup burgen king markasının Tekirdağ8daki tek şubesi olduğunu, işletmeye ait tüm giderlerin burger king markasının Türkiye’deki işletmecisi … A.Ş tarafından karşılandığını, her iki davalı açısından da yemin teklif etme haklarını kullanmak istediklerini beyan etmelerine rağmen mahkemenin usule aykırı davranarak yemin deliline başvurma hakkına izin vermediğini bildirmiştir. Davacı şirketin ticaret sicil kayıtlarının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celbedildiği görülmüştür. Davalı … tarafından davacı aleyhine dava konusu olmayan başka senetlere dayalı olarak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ve … esas sayılı dosyalarında icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Bakırköy 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/28 esas, 2014/184 karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacıların … ve …, davalıların ise … ve davacı şirket olduğu, davanın ise genel kurul toplantısına çağrıya izin ve toplantıya çağrı için kayyım tayini talebine ilişkin olduğu, yargılama sonunda davanın kabulü ile davalı şirketin genel kurul toplantısına çağrılmasına izin verilmesine, çağrıyı yapmak üzere kayyım tayinine karar verildiği görülmüştür. Dava konusu senetlerin 25/07/2014 tanzim ve vade tarihlerinin ise 20/01/2015 ve 25/01/2015 tarihli oldukları, senetlerin birinin 25.000 TL, diğerinin ise 21.000 TL bedelli olduğu, keşidecisinin davacı şirket, lehtarının ise davalı … olduğu, ihdas sebebinin ise yazılı olmadığı görülmüştür. Davacı vekilinin 29/06/2018 tarihli duruşmada; raporlara itiraz ettiklerini belirterek her iki davalıya yemin teklifinde bulunmak istediklerini, aksi halde davanın kabulüne karar verilmesini istediği, mahkemenin ise dava dilekçesinin hukuki deliller bölümünde açıkça yemin deliline dayanılmadığı, delil listesinde belirtilen “kanaat bahşeden bilcümle kanuni delail” ibaresinin yemin deliline başvurma hakkı tanımayacağı gerekçesiyle yemin teklif talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 21/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirket defterlerinin incelendiği, buna göre dava konusu senetlerin … kodlu verilen sipariş avansları hesabına karşılığında da borç senetleri hesabına kaydedildiği, bu kayıtların neticesinde davacının davalı …’dan alacaklı olduğunun gözüktüğü, davalı … tarafından dosyaya sunulan banka dekontu ile ilgili olarak davacı nezdindeki dava dışı … A.Ş’ye ait hareketlerin kayıt ve belgeleri ile muavin defter dökümlerinin ibraz halinde inceleme ve değerlendirme yapılabileceği, davacı tarafından davalı …’a verilen ve İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … ve … esas sayılı dosyasında takibe konulan senetlerin keşide tarihleri 2013 yılı olmaları nedeniyle davacının 2013 yılı defterlerini ibraz etmemesinden dolayı bu konuda bir değerlendirme yapılamadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 06/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 2014 yılı defterlerinin incelendiği ve bu defterlerin sahibi lehine delil özelliği bulunduğu, davacının sunduğu imzanın o dönemde görev yapan muhasebecisi dava dışı … tarafından hazırlandığı, bu mizanda 25/07/2014 tarihinde davalı … tarafından şirket müdürü olarak davacı adına düzenlenmiş bonolara ait herhangi bir kaydı bulunmadığı, davacı defterlerinde dava konusu senetlerin 31/07/2014 tarihinde verilen sipariş avansları hesabının alt hesabı olan … koduyla açılan hesaba kaydedildiği ve karşılığında borç senetleri hesabına kaydedildiği, davacının incelenen 2014 yılı yevmiye defteri kapanışında dava konusu senetlerin toplamı kadar borç senedinin ticari defterlerde kayıtlı olduğu, senetlerin keşide tarihi itibariyle …’ın şirket müdürü olduğu, davalının borç ve havale savunması yönünden yapılan değerlendirmede ise 21.000 TL tutarındaki havalenin … A.Ş borcuna istinaden gönderildiği ve dekont üzerinde “… Tic. Gönderen …” ibaresinin yazılı olduğu, havale bedelinin kasadan nakit olarak yatırıldığı, işlemi yapanın … olduğu, ödeme kaydının dava dışı … A.Ş’nin cari hesaplarında kayıtlı olduğu, 8.000 TL borç verildiğine dair havale dekontunun yanı sıra şirket müdürü olan davalı …’ın davalı …’a ait araçla kazaya karışmış olduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı, şirketin yeni müdürü olan …’ın İstanbul …İcra Müdürlüğü’nde takiplere konu edilen senetleri imzaladığı, buna göre şirketin diğer ortağı ve şimdiki yetkilisi …’ın da daha önceki müdür sıfatına haiz olduğu dönemde davalı …’dan şirket adına borç aldığı ve karşılığında senet düzenlediği, davacının özellikle ibrazı istenilen 2013 yılına ait ait ticari defter ve belgeleri ibraz etmemesi nedeniyle dava konusu senetlerle ilgili iddiasının ispata muhtaç olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, davalı …’ın müvekkili şirketin önceki yetkilisi olduğunu, diğer davalı ile anlaşarak müvekkili şirketi kötüniyetli olarak borçlandırdığını, senetlerin gerçek borcu yansıtmadığını iddia etmiş, davalılar ise davanın reddini savunmuştur. Dava konusu senetlerde davalı …’ın herhangi bir sıfatı bulunmadığından hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Davalı … yönünden kurulan hüküm yönünden yapılan değerlendirmede ise; ispat külfeti davacıda olup davacı senetler nedeniyle borçlu olmadığını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Davacı tarafın incelenen ticari defterleri içeriğinden bu husus kanıtlanamamıştır. Öte yandan davacı taraf açıkça yemin deliline dayanmadığı gibi her iki davalının anlaşarak bu senetlerin düzenlendiği ve davalılar hakkında suç isnat edildiği anlaşıldığından bu hususun yemin teklifine de konu olmayacağı anlaşılmakla bu konudaki istinaf talepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/07/2021