Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/358 E. 2021/158 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/358 Esas
KARAR NO: 2021/158
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2017
NUMARASI: 2014/416 2017/836
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının maliki bulunduğu İstanbul İli Gaziosmanpaşa İlçesi … mevkinde kain … Ada … Parselde kayıtlı bulunan gayrimenkulü üzerinde müvekkili şirket lehine 26/7/2007 tarihinde geçerli olmak üzere 15 yıl iki ay süreli intifa hakkı tesis edildiğini, intifa bedelinin tamamının peşin olarak ödendiğini, intifa hakkı nedeniyle müvekkili şirketin kullanım hakkına sahip olduğu gayrimenkul üzerinde kurulu akaryakıt istasyonunun işleticiliği /bayiiliğinin … Marka ve logosu altında faaliyette bulunmak üzere akdedilen bayilik anlaşması ve protokol ile davalı tarafa tevdi edildiğini, davalı ile imzalanan protokol ile müvekkili şirketin , davalıya söz konusu akaryakıt satış ve servis istasyonundaki ticari faaliyetine destek olmak üzere 700.000 USD tutarındaki satış geliştirme teşvik primi ödendiğini, protokol ile davalının “…nin intifa hakkına sahip bulunduğu akaryakıt satış ve servis istasyonu ile ilgili intifa sözleşmesinin herhangi bir nedenle feshedilmesi ve veya bu yerde …nin esas gayesi olan akaryakıt satış ve servis faaliyetinin gerçekleştirilmemesi veya buna kabil ticari faaliyetin devamına mani herhangi bir halin zuhur etmesi durumunda … tarafından protokolün feshi ile kendisine verilen peşin satış teşvik primlerinin borç olarak kabul edilerek herhangi bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın muacceli hale geleceği ve alınan tutarları … ye ödemeyi ” kabul ettiğini, davalı tarafın Beyoğlu … Noterliğinin 20/4/2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile 26/7/2007 tarihinden geçerli olmak üzere … lehine 15 yıl iki ay süreli intifa hakkı ile imzalanan bayilik sözleşmesinin 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 4 ve 56.maddeleri gereğince 9/5/2012 tarihinden itibaren geçersiz hale geldiği , söz konusu anlaşmaların yenilenmeyeceği bu nedenle taşınmaz üzerinde tesis edilen intifa hakkının tapudan terkin edilmesi hususunun bildirildiği, davalının intifa hakkının her ne sebeple olursa olsun süresinden önce sonlandırılması nedeniyle müvekkili tarafından keşide edilen Kadıköy … Noterliğinin 10/5/2012 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile söz konusu protokol feshedilerek davalıya ödenen satış teşvik primi demirbaş ve yatırım bedellerinin talep edildiği ancak davalı tarafın ödeme yapmadığını, davalı tarafça süresinden önce sonlandırılan intifa hakkına konu taşınmaz üzerinde müvekkili tarafından sabit nitelikte yatırım ve demirbaşlar sağlandığını, ancak bunların davalı tarafça müvekkiline iade edilmediğini, bunun üzerine Beyoğlu … Noterliğinin 24/8/2012 tarih … yevmiye numaralı ihtarı ile davalıdan ödenen 700.000 USD peşin satış teşvik priminin 18/5/2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte 7441,13 TL + KDV tutarındaki yatırım bedelinin 18/5/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkili şirket tarafından intifanın tapudan terkini için ödenen 37.396,22 TL terkin harcı ile 162,50 TL döner sermaye harcının 03/7/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesinin istenildiği ancak yine ödeme yapılmadığını, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafça haksız olarak takibe itiraz edildiğini, satış geliştirme teşvik priminin taraflar arasında düzenlenen protokolün ilgili maddesi gereğince iade edilmesi gerektiğini, intifa hakkı tapudan terkin edildiğinde harçlar kanunun 57 ve 58 .maddeleri ile eki 4 sayılı tarifenin 4/4 maddesi hükümlerine göre, intifa hakkının terkininde alınacak harç mükellefiyetinin lehine işlem yapılan davalı tarafça karşılanması gerektiğinden müvekkilince ödenen bu masrafların davalıdan tahsili gerektiğini, yine sabit yatırımlar hakkında da itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline ve %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir . Karşı davaya cevap: Karşı davanın reddi gerektiğini, protokolde söz konusu prim ödemesinin fatura mukabilinde ödeneceğinin düzenlendiğini davalı – karşı davacı tarafın intifa sözleşmesinin süresinden önce sonlandırmak gayesinde olduğundan zaten iade etmek durumunda kalacağı bu tutar için fatura düzenlenmediğini ve müvekkilinden talep etmediğini, karşı davacının böyle bir alacağı olmadığını belirterek karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesine göre sözleşmenin 5 yıl süreli olduğu, müvekkilinin gayrimenkulü üzerindeki intifanın ise 15 yıl iki ay süreli olduğunu, bu sözleşmelerin 5 yılı aşan kısımlarını 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 4 ve 56 maddeler gereği kanunen yasak anlaşmaları olarak değerlendirildiği ve geçersiz hale geleceğinin düzenlendiğini, Rekabet Kurulu Kararı ile 18/09/2005 tarihinden sonra yapılan sözleşmelerin süreleri ne olursa olsun yapıldıkları tarihten itibaren ilk 5 yıllık süre boyunca muafiyetten yararlanabileceğini 5 yılı aşan süreler bakımından ise muafiyet koşullarının ortadan kalkacağı ve sözleşmelerin yasak işlemler dışında geçersiz hale geleceğinin bildirildiğinin ,bu kapsamda bayilik sözleşmesi ve intifa hakkı tesis işleminin 09/5/2012 tarihinden itibaren kendiliğinden yasak ve geçersiz hale geldiğini, sözleşmeye göre, müvekkilini 500.000 USD daha satış geliştirme teşvik primi ödenmesi gerektiği hususunun davacı tarafa ihtar edilmesine rağmen ödenmediğini, üstelik müvekkilinin …den aldığı ve alacağı mal bedellerine konu faturalar için kullanabileceği blokeli tahsilat sistemi hesabından … Habipler Şubesindeki … nolu BTS hesabından tek taraflı olarak intifa bedeli ve almayamadıkları sebeple 73.071,50 TL haksız tahsilat yapıldığını, davacı tarafın haksız tahsilat neticesinde intifayı terkin ettiğini ve İstanbul 37 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/131 esas sayılı dosyası ile intifanın kullanılamayan dönemine ilişkin ödenen 9.669 ,90 TL emlak vergisi için dava açtığını, ayırca bu davaya konu ilamsız takip işlemine giriştiğini, davacının müvekkilinden herhangi bir alacağının olmadığını, 2010 yılına ait 500.000 USD satış geliştirme teşvik primini ödemediğini , iadesi istenen satış teşvik priminin intifa sözleşmesi ile ilgisinin olmadığını bayilik sözleşmesi gereğince verildiğinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, bayilik sözleşmesinin 5 yıl olup, 5 yıl sözleşmenin yürürlükte kaldığını, bu nedenle satış geliştirme teşvik priminin mümkün olmadığını, açılan davanın reddi gerektiğini belirtmiştir. Karşı dava: Davalı taraf karşı dava dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin işleticilik ilişkisi başlıklı G.Özel Şart bölümünde sözleşmenin meri olduğunu 3.yılı için ( 01/01/2010-31/12/2010 tarihle arası için ) Ocak 2010 ‘da davalının müvekkiline ayrıca 500.000 USD Satış Geliştirme Teşvik Primi ödemesi gerektiğini, ancak sözleşmenin 5 yıl yürürlükte kalmasına rağmen bu ödemenin yapılmadığını fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması koşuluyla şimdilik 10.000 TL nin davacıdan avans faizi ile birlikte ödenmesini ayrıca sözleşmeler gereği davalı müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun kalmadığının tespiti ile müvekkiline ait olan İstanbul İli Gaziosmanpaşa İlçesi … mevkinde kain … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince ;”…Davalıya ait taşınmaz üzerinde davacı şirket lehine 15 yıl iki ay süreyle intifa hakkı tesis edilmiştir. Daha sonra taraflar arasında düzenlenen 09/5/2007 tarihli bayilik sözleşmesinde , sözleşme süresi 5 yıl olarak belirlenmiş, protokolün G.Özel Şart maddesinde ise davalı – karşı davacıya birinci yılın Ocak ayı içerisinde 600.000 USD, ikinci yılın Ocak ayı içerisinde 100.000 USD , üçüncü yılın Ocak ayı içerisinde 500.000 USD toplam 1.200.000 USD satış geliştirme teşvik primi ödeneceğinin hükme bağlandığı, aynı maddenin son fıkrasında ise, “BP nin intifa hakkına sahip bulunduğu akaryakıt satış ve servis istasyonu ile ilgili intifa sözleşmesinin herhangi bir nedenle feshedilmesi ve veya bu yerde …nin esas gayesi olan akaryakıt satış ve servis faaliyetinin gerçekleştirilmemesi veya buna kabil ticari faaliyetin devamına mani herhangi bir halin zuhur etmesi durumunda … tarafından protokolün feshi ile kendisine verilen peşin satış teşvik primlerinin borç olarak kabul edilerek herhangi bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın muacceli hale geleceği ve alınan tutarları … ye ödenmesi ” hususunda düzenleme bulunduğu tespit edilmiştir. Rekabet Kurulunun kararı nedeniyle 18/9/2005 tarihinden sonra yapılan sözleşmelerin süreleri ne olursa olsun yapıldıkları tarihten itibaren ilk 5 yıllık süre boyunca muafiyetten yararlanabileceği 5 yılı aşan süreler bakımından muafiyet koşullarının ortadan kalkacağı ve sözleşmelerin yasak işlemler çerçevesinde geçersiz hale geleceğinin bildirilmesi nedeniyle, sözleşme 5 yılın bitiminde 09/05/2012 tarihinde kendiliğinden sona ermiştir. Protokolde de yazılı olduğu üzere davacı – karşı davalı, davalı – karşı davacıya toplamda 1.200.000 USD satış geliştirme teşvik primi ödeyeceğini belirtmektedir. Davacı taraf 1.200.000 USD değil 700.000 USD satış geliştirme teşvik primi ödemiştir. Buna göre, 15 yıl iki aylık intifa süresi içinde toplam davacı taraf 1.200.000 USD satış geliştirme teşvik primi ödemesi gerektiğinden 182 ay için 1.200.000 USD satış geliştirme teşvik pirimi ay bazında bölündüğünde bir ay için 6.593,40 USD satış teşvik primi ödemesi gerekmektedir. Devam eden 5 yıl için ödenmesi gereken satış geliştirme teşvik primi hesaplandığında 5 x 12 ay = 60 ay , 60 ay x 6.593,40 USD = 395.604,40 USD satış teşvik primi ödenmesi gerekmektedir. Davacı taraf 700.000 USD ödediğine göre, 700.000 USD -395.604 ,40 USD = 304.395,60 USD fazla ödeme yapmıştır. Protokolün G. Özel Şart bölümünün son fıkrasında , intifa sözleşmesinin herhangi bir nedenle feshedilmesi halinde ödenen satış teşvik primlerinin iadesi hükme bağlanmıştır. İntifa sözleşmesinin süresinin bahsedilmesi nedeniyle, intifanın 15 yıl iki ay için düzenlendiği dikkate alındığında ödenecek 1.200.000 USD satış geliştirme teşvik primin sözleşmenin 15 yıl iki ay süreceği inancıyla ödendiği anlaşılmaktadır. Sözleşme yukarıda da belirtildiği üzere 5 yıl sürmüş olup, 5 yıla isabet eden ve ödenmesi gereken satış teşvik primi 395.604,40 USD dir. Davacı taraf 700.000 USD ödediğinden 304.395,60 USD fazla ödemiştir. Dava, alacak davası olmayıp itirazın iptaline ilişkindir. Bu nedenle ödeme emrinde neyin talep edildiği önemli olup ,incelendiğinde , davacı taraf ödediği 700.000 USD teşvik primini talep etmekte olup davacının , ödeme emrindeki talepleri içerisinde ödenen paranın denkleştirici adalet sistemine göre belirlenecek değeri talep edilmediğinden bu hususta herhangi bir hesaplama ve irdelemeye gerek bulunmamaktadır. Ödeme emrinde satış teşvik primi ile ilgili temerrüt faizi de talep edilmektedir, davacı tarafça gönderilen ihtarnameler incelendiğinde , davacı – karşı davalı tarafından gönderilen 10/5/2017 tarihli ihtarnamede 700.000 USD ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içinde ödenmesi istenmiş söz konusu ihtarname …’a 18/05/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı – karşı davalı tarafından gönderilen ikinci ihtarname olan 24/09/2012 tarihli ihtarname de ise , 700.000 USD nin 18/5/2012 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir. İlk ihtarname 18/5/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup 3 günlük temerrüt süresi ilave edildiğinde davalı – karşı davacının 22/05/2012 tarihinde temerrüte düştüğü tespit edilmektedir. Takip USD bazında yapılmış olup istenen faizinde en yüksek mevduat faizi olduğu görülmektedir. 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre, sözleşmede daha yüksek akdi ve gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağından yabancı paranın USD cinsinden olduğu da dikkate alınarak temerrüt ve takip tarihi itibariyle kamu bankalarınca uygulanan en yüksek mevduat faizi listesi internet ortamından temin edilerek dosyaya bırakılmış incelendiğinde en yüksek faiz oranın yıllık %7 olduğu tespit edilmiştir. Buna göre temerrüt tarihi olarak belirlenen 22/05/2012 ile icra takip tarihi olan 6/5/2013 arasında işleyen temerrüt faizi mahkememizce hesap edildiğinde , 22/05/2012 – 6/05/2013 arasında USD mevduat faizi %7 olup bu tarihler arası 349 güne isabet etmektedir. 304.395,60 USD x 349 gün x %7 faiz /36000= işlemiş faiz miktarı 20.656,62 USD dir. Dolayısıyla , davacı taraf fazla ödediği 304.395,60 USD satış geliştirme teşvik primi ile işleyen 20.656,62 USD temerrüt faizini talep etmekte haklıdır. Davalı – karşı davacı ödenmeyen 500.000 USD lik satış geliştirme teşvik priminden şimdilik 10.000 TL lik kısmını talep etmiş isede yukarıda da açıklandığı üzere sözleşmenin 15 yıl iki ay süreceği inancıyla davacı – karşı davalı 1.200.000 USD teşvik primi ödemeyi üstlenmiş , 700.000 USD ödemiş olup devam eden 5 yıllık sözleşme süresinin hesabında ödenmesi gereken 1.200.000 USD ye göre hesap yapıldığından , davalı – karşı davacının bu kapsamda talep edebileceği satış teşvik primi olmadığı tespit edildiğinden buna yönelik davalı – karşı davacının davasının reddi gerekmiştir. Davacı – karşı davalı taraf tapudan intifayı terkin ettirerek 37.396,22 TL tapu terkin harcı , 162,50 TL de döner sermaye harcı ödemiştir. Bu masrafların lehine terkin yapılan tapu maliki tarafından ödenmesi gerektiğinden davacı – karşı davalı bu bedelleri talep etmekte haklıdır. Ödeme emrindebu bedeller işlemiş faizleri ile birlikte talep edilmiştir. Bu bedeller ikinci ihtarname olan 24/09/2012 tarihli ihtarname ile talep edilmiş ve ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içinde ödenmesi istenilmiştir bu ihtarname davalı – karşı davacıya 27/08/2012 tarihinde davalı – karşı davacıya tebliğ edilmiş olup 3 günlük süre ilave dildiğinde 31/08/2012 tarihinde davalı – karşı davacı temerrüte düşmüştür. 31/08/2012 ile takip tarihi olan 6/05/2013 arasında avans faizileri oranları dikkate alınarak mahkemeizce hesap yapıldığında; işlemiş faiz miktarı 4.003,46 TL dir. 162,50 TL döner sermaye harcı yönünden aynı sistemle faiz hesabı yapıldığında , bunun için işleyen temerrüt faiz miktarı 17,39 TL dir.Dolayısıyla davacı – karşı davalı 37.396,22 TL terkin harcı ve buna işleyen 4.003,46 TL temerrüt faizi, 162.50 TL döner sermaye harcı ve buna işleyen 17.39 TL temerrüt faizini talep etmekte haklıdır. Davacı – karşı davalı tarafın diğer talebinin sabit yatırım bedeli olan ve dava dilekçesi ekinde sunulan 15/06/2016 tarihli fatura ve ekindeki listede yer alan sabit yatırım bedeline ilişkindir. Sabit yatırım bedelinin talep edilebilmesi için davalı tarafın bu sabit yatırımları halen kullanıp kullanmadığı, başka bir değişle bu sabit yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkememizce bu amaçla keşif yapılmış olup, alınan rapor incelendiğinde , dava konusu taşınmazda … marka istasyonun faliyette olduğu tüm demirbaşların bu marka logosu altında yenilendiği kısacası sabit yatırımların taşınmazda bulunmadığı ve kullanılmadığı tespit edilmiştir. Raporda kompresör den bahsedilmiş olup, davalı taraf kompresörün kendisine ait olduğunu iddia etmektedir nitekim davalı – karşı davacı tarafça dosyaya sunulan 23/05/2012 tarihli teslim tesellüm belgesinde kompresöründe davacı – karşı davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Tüm bu nedenler doğrultusunda davacı – karşı davalının sabit yatırımlarla ilgili taleplerinin tümden reddi gerekmiştir. Karşı davacı , ödenmeyen 500.000 USD satış teşvik priminden şimdilik 10.000 USD yi istemiş olup yukarıda da belirtildiği gibi bu miktar dikkate alınarak , 5 yılda ödenmesi gereken teşvik primi hesaplandığında ve buna göre hüküm kurulacağından davalı – karşı davacının bu kapsamda talep edebileceği bedel bulunmadığından talebi reddedilmiştir. Karşı davacının diğer talebi borcunun bulunmadığını belirterek ipoteğin fekkine ilişkindir. Davaya dayanak olan icra dosyası ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkindir. Yukarıda da yapılan hesaplamaya göre davacı – karşı davalının halen alacağı mevcut olduğundan ipoteğin fekki mümkün olmadığından buna yönelik talebinde reddi gerekmektedir. Davalı – karşı davacı vekili cevap dilekçesinde … Habipler Şubesindeki … nolu hesaptan karşı tarafın tek taraflı olarak intifa bedeli ve anlayamadıkları sebeple 73.071,50 TL haksız tahsilat yapıldığını bildirmiş , cevap dilekçesinde bu miktarın takas ve mahsubu ile ilgili herhangi bir talep ileri sürmemiştir. Davacı – karşı davalı vekili 17/06/2014 havale tarihli dilekçesinde , davalı hesabından tahsil edilen tutarın davalı tarafa ödenen intifa bedelinin işlememiş intifa süresine ilişkin olarak davalı – karşı davacıya faturalandırılan bedel olduğunu bildirmiş bunun üzerine davalı – karşı davacı vekili bu defa bu bedelin intifa hakkıyla ilgisinin olmayıp … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından talep etmiş olduğu 37.396,22 TL intifa terkin harcı ve4.803,88 TL faizi olduğunun görüleceğini dosyaya sundukları 30/7/2012 tarihli 73.071,50 TL lik fatura içeriği incelendiğinde ise söz konusu bedelin intifa terkin bedeli olduğunun görüleceğini belirterek intifa terkin bedeli olarak tahsil edilen bu miktarın takas ve mahsubunu istemiştir. 30/7/2012 tarihli fatura incelendiğinde, … Petrolleri AŞ tarafından … hakkında kesilen fatura incelendiğinde, ” Rekabet kurumunun 12/03/2009 tarihli duyurusu sebebiyle 30/12/2012 tarihinde tapudan terkin edilen intifa ile ilgili 30/07/2012 -26/09/2022 dönemi arasındaki işlememiş süreye ilişkin 20 parselde yer alan gayrimenkulün intifa terkin bedeli “denildiği görülmüştür. Davacı – karşı davalı vekili 26/03/2015 tarihli dilekçesinde söz konusu bedelin intifa terkin harcı ile ilgisinin olmayıp intifa hakkının erken sonlandırılması nedeniyle işlemiş süreye ilişkin intifa bedeline ait olduğunu, davalı – karşı davacının söz konusu intifa bedelinin fazla hesaplandığı kendisine iade edilmesi gerektiği yada asıl davaya konu bedelden mahsup edilmesi gerektiği yönünde iddia ve savunma ortaya koymadığını bildirmiştir. İntifa terkin harcı bedeli 37.396,22 TL , terkin nedeniyle döner sermaye harcı ise 162.50 TL dir. Davalı – karşı davacının hesabından çekilen 73.071,50 TL , intifa hakkının 15 yıl süreceği inancı ile ödenen ancak 5 yıl sonunda sonlanması nedeniyle işlememiş intifa süresi nedeniyle ödenen intifa bedelinin denkleştirici adalet kuralıda dikkate alınarak davalı – karşı davacının hesabından tahsil edilen miktar olduğu anlaşılmaktadır. Davalı – karşı davacı intifa bedelinin fazla hesaplandığı , kendisine iade edilmesi gerektiği yönünde iddia ve savunması yine bu hususta takas mahsup defi olmayıp , davalı – karşı davacı vekili bu bedelin intifa hakkının tapudan terkini sırasında ödenen terkin harcı bedeli olduğunu iddia etmektedir ve bu iddia nedeniyle takas mahsup definden bulunmaktadır, söz konusu bedel yukarıda da açıkladığı üzere ödenen intifa bedeli olarak ilgili olduğundan davalı tarafın takas mahsup defi mahkememizce dikkate alınmamıştır….” denilerek asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı /karşı davalı yan istinafında “…. tacir olan taraflar arasında akdedilen Protokol’ün “G Özel Şartlar” başlıklı maddesinin son paragrafında yer alan :“…’nin intifa hakkına sahip bulunduğu akaryakıt satış ve servis istasyonuyla ilgili İntifa Sözleşmesi’nin herhangi bir nedenle feshedilmesi ve/veya bu yerde …’nin esas gayesi olan akaryakıt satış ve servis faaliyetinin gerçekleştirilememesi veya buna kabil ticari faaliyetin devamına mani herhangi bir halin zuhur etmesi durumunda … tarafından Protokol’ün feshi ile “Özel Şartlar” başlığı altındaki bu madde gereğince kendisine verilen teşvik primlerinin ve finansal destek ödemelerinin borç olarak kabul edilerek herhangi bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın muaccel hale geleceğini ve anılan tutarları …’ye nakden ve defaten iade etmeyi..” şeklindeki düzenleme uyarınca davalı taraf tahsil ettiği prim bedellerinin tamamını (700.000,00 USD) iade etmekle yükümlüdür. Buna rağmen Sayın Mahkeme tarafından davalı tarafa ödenen prim bedelinin (700.000,00 USD) kullanılmayan intifa süresine isabet eden kısmı (304.395,60 USD) yönünden davamızın kabulüne karar verimesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi benzer bir olayda ödenmiş bedelin tamamının iadesinin talep edilebileceğini kabul etmiştir. Yerel Mahkeme tarafından sabit yatırıma ilişkin talebimizin reddinde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Keşfen yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 02.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda, müvekkil tarafından sağlanan sabit yatırımlardan … markalı Kompresörün davalı nezdinde bulunduğu ve davalı tarafından kullanılmaya devam edildiği bedelinin 1.500,00 TL olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen bu husus değerlendirme dışı bırakılarak davamızın reddine karar verilmiştir. Karşı davada davacı taraf ödenmeyen prim alacağının şimdilik 10.000,00 TL sinin tahsili ve bedeli 2.000.000,00 TL olan ipoteğin fekkine karar verilmesi talebinde bulunmuş olup yerel mahkeme davacının davasının reddine karar vermiş ve davalı yararına 1.980,00 TL maktu vekalet ücretine hükmetmiştir. Yerel Mahkeme tarafından ipotek bedeli olan 2.000.000,00 TL ve talep edilen alacak bedeli olan 10.000,00 TL olmak üzere toplam 2.010.000,00 TL üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Yüksek Mahkeme tarafından da kabul edildiği üzere, ipoteğin fekki talepli davalarda ipotek miktarı üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir…” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir. Davalı/ karşı davacı yan istinafında; “….İlk derece mahkemesi; karara gerekçe yaptığı protokolün 5 yıl sureli olduğunu ve suresi dolduktan sonra kendiliğinden sona erdiğini» protokolün mer-ı olduğu dönemde “intifa sozleşmesı^nin feshedilmediğini değerlendirmeden karar ihdas etmiştir,Taraflar arasındaki hiçbir protokolde davaya konu satış geliştirme teşvik primlerinin 15 yıl 2 ay’lık intifa süresi için verildiği yazmamaktadır. Ancak ilk derece mahkemesi hatalı ve dayanaksız bir yorumla satış geliştirme teşvik primlerinin 15 yıl 2 aylık intifa süresi için verildiği gibi hatalı bir yorumla hüküm kurmuştur,Protokolün açık lafzında “satış geliştirme teşvik primlerinin in hangi yıllar için verildiği ve faturalarının hangi yıllar arası için, ne şekilde kesileceği açıkça yazmasına rağmen, ilk derece mahkemesi bunu hiç değerlendirmeden eksik inceleme ile karar ihdas etmiştir,İlk derece mahkemesi davaya konu “satış geliştirme teşvik primlertnîn faturalarını ve içeriğini incelemeden ve faturaların davacı tarafindan itirazı kayıt ileri sürül meksizin ticari defterlerine işlediğini değerlendirmeden karar ihdas etmiştir. oysaki söz konusu faturalarda davaya konu ödemelerin hangi dönemlere ait olduğu yoruma gerek bırakmayacak şekilde açıkça yazmaktadır.Bu faturaların mahkeme tarafından yokmuş gibi hüküm kurulması hukuka ve hakkaniyete aykırıdır.İlk derece mahkemesi, taraflar arasında 2 ayrı sözleşme imzalandığını, 5 yıllık protokol ile intifa sözleşmesinin farklı sözleşmeler olduğunu ve taraflara farklı hak ve yükümlülükler getirdiğini, her iki sözleşmenin kendi hükümleri içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünmeden karar ihdas etmiştir.İlk derece mahkemesi, gerekçeli kararında davaya konu l1Satış Geliştirme Teşvik Primleri” ile ilgili olarak hatalı bir şekilde intifa sözleşmesini vç süresini esas almıştır. Ancak Satış geliştirme Teşvik primlerinin düzenlendiği sözleşme taraflar arasındaki 5 yıllık Protokoldür, irtifa sözleşmesinin satış geliştirme teşvik primleri ile hiçbir ilgisi yoktur. Davacı tarafından 5 yıllık Protokol ile davalı müvekkile 1.200,000 USD Satış geliştirme teşvik primi verilmesi kararlaştırılmış, İntifa sözleşmesi ile ise 50.000 USD verilmiştir. Yani iki sözleşme ile farklı farklı meblağlar kararlaştırılmıştır.5 yıllık protokol süresini doldurarak kendiliğinden sona erdiğinden (yani süresinden önce feshedilmediğinden) davalı müvekkil, işbu protokol çerçevesinde kendisine ödenecek Satış geliştirme teşvik primlerinin tamamına hak kazanmıştır. Ancak intifa sözleşmesi ise 15 yıl 2 ay olduğundan ve süresi dolmadan feshedildiğinden işbu sözleşme çerçevesinde verilen 50.000 USD nin bakiye süreye tekabül eden ktsmı davacıya iade edilmesi gerekmektedir. Kaldı ki davacının kestiği tek taraflı 30,07.2012 tarihli 73.071,50 TL lik fatura ile müvekkilin BTA kredili hesabından bu bedel tahsil edilmiştir. Dolayısıyla ilk derece mahkemesi konuları ve yükümlülükleri farklı 2 ayrı sözleşmeyi birbiriyle karıştırıp hüküm ihdas etmiştir. Kabul anlamina gelmemekle birlikte bîr an içîn gerekçeli kararda olduğu gibi davaya konu olayda intifa sözleşmesi ve 15 yıl 2 ay’lık sürenin esas alınması gerektiği düşünülse dahi; taraflar arasındaki protokolün “g, özel şartlar” bölümünün son paragrafında açikça “peşin” ödenen “satış geliştirme teşvik primleri “nin îade edileceği belirtildiğinden davacının ödemelirinin ise “pbşîn ödeme” olmadığından davanin reddî gerekecektir. ancak ilk derece mahkemesi bu hususu da hiç değerlendirmeden karar ihdas etmiştir. Şöyle ki; Sözleşme maddesinin açık hükmünde “peşin” ifadesi özellikle kullanılmış olup bu niteleme; intifa sözleşmesinin feshinden sonraki dönemler için ödenmiş “satış geliştirme teşvik primi” varsa bunların iade edileceğine ilişkin olarak kullanılmıştır. Aksi halde sözleşme hükmünde tüm satış geliştirme teşvik primlerinin iade edileceği yazılırdı. İlk derece mahkemesi, tarafımızdan dosyaya sunulan teyit mektuplarını hiç değerlendirmeden karar ihdas etmiştir, bu durum hukuka ve hakkaniyete aykırıdır. TTK da ve uygulamasında Teyit Mektupları kesin delil niteliğinde olup davadan önce davacı tarafından davalı müvekkile verilen ve dosyaya sunduğumuz hesap mutabakatı/ teyit mektuplarının kararda hiç değerlendirilmemiş olması hatalı bir durumdur.
İlk derece mahkemesi, karşılık davamızı da hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak reddetmiştir. Davalı müvekkil taraflar arasındaki protokolün G. özel Şartlar maddesinde belirtilen tüm satış geliştirme teşvik primlerine hak kazanmıştır. Çünkü yukarıda arz ve izah edildiği üzere protokol 5 yıllık olup satış geliştirme teşvik primlerinin hangi yıllar için verileceği protokolde belirlenmiştir. Protokol süresinden önce feshedilmediğinden (yani süresini doldurarak kendiliğinden sona erdiğinden) madde hükmünde belirtilen tüm ödemelerin davalı müvekkile yapılması gerekmektedir. Ancak davacı yan 2010 yıl) ocak ayında; 1.1;2010-31.12.2010 tarihleri için yapması gerektiği 500.000 USD lık ödemeyi yapmadığından temerrüde düşmüştür. Bu sebeple karşılık davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. İlk derece mahkemesi dosya içerisinde bulunan ve birbirinden tamamen farkli bilirkişi raporlarından hangisini ve hangi gerekçe ile tercih ettîöîni belirtmeden denetime elverişsiz bir karar ihdas etmiştir….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ; asıl dava peşin ödenen teşvik primi,sabit yatırım bedeli,intifanın terkini için ödenen terkin harcı, döner sermaye harcının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali karşı dava ise karşı dava ise taraflar arasında imzalanan sözleşmenin işleticilik ilişkisi başlıklı G.Özel Şart bölümünde sözleşmenin meri olduğunu 3.yılı için ( 01/01/2010-31/12/2010 tarihle arası için ) Ocak 2010 ‘da davalının müvekkiline ayrıca 500.000 USD Satış Geliştirme Teşvik Primi ödemesi talebine ilişkin olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10000TL nin tahsili istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. HMK 355. Madde uyarınca kamu düzenine ilişkin hususlarda yapılan incelemede ; karşı davada ipoteğin fekki talebinin bulunduğu, ancak ilk derece mahkemesince bu talebe ilişkin harç ikmal ettirilmeden yargılamaya devam olunduğu anlaşılmaktadır.HMK 114 ve 115. Maddelere göre harcın yatırılmış olması dava şartıdır. Dosyada iki ayrı bilirkişi heyetinden alınmış ve farklı sonuçlara varmış iki ayrı rapor ve bunların ek raporları olup; mahkemece çelişkinin giderilmediği gibi ; hüküm gerekçesinde hangi rapora veya hangi raporun hangi kısımlarına itibar edildiği ve hüküm kurulduğu yönünde bir açıklama yer almadığı ancak her iki raporun da belli kısımlarına itibar edildiği görülmektedir. Bu nedenle öncelikle raporlar arasındaki çelişki giderilerek veya hangi rapora hangi nedenle itibar edildiği , sözleşme ve protokolün hükümlerinin nasıl yorumla ndığı hususunda yeterli gerekçe de içerecek şekilde karar verilmesi gerektiğinden kararın eksik inceleme ile verildiğinin kabulü gerekecektir. Bu nedenle her iki tarafın da istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 3531-a- 6 ve HMK 355 . Maddesi gereğince KABULÜNE ; ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA Yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2- Davacı/ karşı davalının ve Davalı/ karşı davacının yatırdıkları peşin harcın taraflara talepleri halinde iade edilmesine 3- Her iki tarafın da istinaf başvurusu kabul edilmiş ve esasa ilişkin başkaca inceleme yapılmamış olmakla istinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/01/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.