Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3568 E. 2021/1068 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3568 Esas
KARAR NO: 2021/1068
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI: 2016/925 E. – 2018/608 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … tarafından borçlu … aleyhine öncelikle İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/736 D.İş ve 2015/731 K.13/05/2015 tarihli 108.360,00-TL alacak bakımından ihtiyati haciz kararı alınmış ardından … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun kötü niyetle 18.06.2015 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, bu itirazın tamamen süreci yavaşlatmak ve alacağın tahsilini zorlaştırmak kastıyla olduğunu, itirazlarının haksız ve hukuksuz olduğunu, davacı müvekkilin davalının 05/01/2009 tarihinde 05/02/2009 vadeli 40.000 amerikan doları tutarında … emrine tanzim ettiği bononun cirantası olduğunu, bononun hamili olan müvekkilin keşideciye müracaatı protesto şartına bağlı olmadığını, müvekkilin müracaatı üzerine keşidecinin ödeme yapmak zorunda olduğunu, bu doğrultuda ödeme yapmaktan kaçınan keşidecinin kaçınma sebeplerini ispat etmesi gerektiğini, takibe konulan bononun imzasının davalı tarafından da inkar edilmemiş olduğunu, imzası ikrar edilmiş bir senede karşı ödeme yapmıyorsa bunu eşdeğer bir delille ispat etmek zorunda olduğunu ve huzurda ki dosyada imzası inkar edilmemiş bir senet bulunduğunu,davalının asıl alacaklıya karşı ileri sürebileceği defileri müvekkile karşı ileri sürme imkanının da bulunmadığını, alacağın likit ve muayyen olduğunu davalı taraf aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ve itirazın kötü niyetli olduğunu, bu sebeplere dayanarak davalının yaptığı haksız itirazın iptali ile takibin devamına, takibe konu alacak likit ve muayyen olduğundan davalı aleyhine borç miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve masrafların davalıya yüklenilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili beyan dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkiliyle temel borç ilişkisi olmadığını, bononun ciro yolu ile iktisap edildiğini, bir temel ilişki var ise dava dışı … ile davacı arasında olduğunu, yargıtay yerleşik içtihatlarına göre zaman aşımına uğramış olan bononun adi senet sayılamayacağını, aralarında temel ilişki bulunmayan hamil yönünden yazılı delil başlangıcı teşkil etmeyeceğini, takip dayanağı senedin kıymetli evrak niteliklerine haiz olmadığını, bononun zorunlu unsuru olan ödeme yerinin olmamasının, bononun kambiyo vasfına haiz belgelerden olmamasına yol açacağını, ayrıca ödeme tarihinin 2009 yılı olması sebebiyle bononun zaman aşımına uğradığını, bu nedenle zaman aşımı itirazında bulunduğunu bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacı vekilinin dosyaya sunduğu 13.12.2018 tarihli beyan dilekçesinde; davalı tarafın ev ve mobilya alacağı dönemde para ihtiyacının olması sebebiyle, davacının davalı ile arasındaki dostluk ve güven ilişkisine dayanarak yardımcı olmak amacıyla davalı tarafa verdiği borç paranın karşılığı olarak, davalının (dava dışı)davacının ağabeyi … adına takibe konu senedi düzenlediğini, fakat asıl borç verenin davacı … olduğu için (dava dışı)davacının ağabeyi … tarafından ciro edilerek davacıya verildiğini belirttiği, davalı vekilinin ise ödünç sözleşmesini inkar ederek, daha önceden davacının ağabeyi dava dışı … ile arasındaki ilişkinin bu davanın konusu olmadığını beyan ettiği, bu durumda; davacı tarafından davalıya ödünç para verilip verilmediğinin tespitinin gerekmekte olup bunun ispat külfeti davacı tarafta olduğu, davacı vekilinin dava konusu bononun yazılı delil başlangıcı olarak kabulü ile tanık dinletme talebinde bulunduğu, takibe konu bononun incelenmesinde; davalının keşideci davacının ise bonoya ciro yolu ile hamil olan kişi olduğu, dolayısı ile taraflar arsında ‘temel borç ilişkisi’ olmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 200. Maddesine göre dava konusu bononun miktarının 40.000,00. USD olması nedeniyle senetle ispat zorunluluğu bulunduğundan HMK’nın 200/2 maddesi uyarınca davalı vekiline tanık dinlenmesine açıkça muvafakat edip etmedikleri hususu sorulmuş, beyanlarında tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini belirttiği, davacı tarafın; davacı tarafından davalıya borç verilmesi nedeniyle, davalının (dava dışı)davacının ağabeyi … adına takibe konu senedi düzenlediğini, asıl alacaklının davacı olması nedeniyle (dava dışı)davacının ağabeyi …’ın takibe konu senedi davacıya ciro ettiği hususunu usulen kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine…” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tarafların uzun zamanlar boyunca birlikte hurda alım satımı yaptığını, güven ilişkisi olduğunu, müvekkilinin davalı taraf ile arasındaki dostluk ve güven ilişkisine dayanarak davalı tarafın ev ve mobilya alacağı dönemde davalının paraya ihtiyacı olması sebebiyle yardımcı olmak amacıyla davalı tarafa borç para verdiğini, bononun bu nedenele düzenlendiğini, bononun müvekkili yerine abisi olan … tarafından alındığını ve onun adına düzenlendiğini, sonrasında müvekkiline ciro edildiğini, TTK 686. Maddesi uyarınca müvekkilinin yetkili hamil olduğunu, takipte hukuki yararı olduğunu, tanıkların dinlenmemesinin yerinde olmadığını, kıymetli evrağın, … adına düzenlendiğini ve müvekkiline ciro edilmiştir. HMK 203.maddesi uyarınca altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler tanık ile ispat edilebileceğini, Davalının imzasını inkar etmediğini, ödememe yapmayacağına ilişkin eş değerde bir ispat vasıtası sunması gerektiğini, kaldı ki, zamanaşımına uğramış senetler için dahi imzanın inkâr edilmemiş olması senede yazılı delil başlangıcı vasfını kazandırmakta olduğunu, Yazılı delil başlangıcının bulunması durumunda tanık dinlenebileceğini, dava konusu borç ilişkisi ve imza inkâr edilmediğinden ve yazılı delil başlangıcı da bulunduğundan tanık dinletme talebimizin kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğunu, Davalının süresinde cevap dilekçesi sunmadığını, davalı tarafın, tarafımızın tanık dinletme talebine muvafakatinin olmamasının mahkemeyi bağlamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK 67 md dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı kambiyo senedinde yetkili hamil olduğunu, davalı keşidecinin bonodaki imzayı inkar etmediğinden borçtan sorumlu olduğunu iddia ederek davalı aleyhine ilamsız takip başlatmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında bir örneği mevcut 40.000USD bedelli senet incelendiğinde; keşidecinin davalı …, lehtar ve ilk cirantanın dava dışı …, hamilin davacı … olduğu, tanzim tarihinin 05.01.2009, vade tarihinin 05.02.2009 olduğu düzenlenme yerinin “… Bakırcılar San Sit” şeklinde olduğu, takibin 15.05.2015’te ilamsız takip olarak başlatıldığı, davalının süresi içinde borca ve faize itiraz ettiği görülmektedir. 6102 Sayılı TTK’nun 776/1-f maddesi uyarınca; senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanun’un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 Sayılı kararında da benimsendiği üzere tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması zorunlu ve yeterlidir. Keşide yeri unsuru bulunmayan dayanak belge bono olarak kabul edilemeyecektir. Somut uyuşmazlığa konu senette tanzim yeri olarak belirli bir idari birim adı yazılı olmadığından senet kambiyo senedi vasfında olmayıp adi senet niteliğindedir.
İtirazın iptali davası takibe sıkı sıkıyı bağlıdır. Davacı senede dayalı takip başlatmış ise de senedin kambiyo senedi vasfı olmadığı, taraflar arasında temel borç ilişkisi olmadığı sabittir. Bu durumda mahkemece tanık dinletme talebinin kabul edilmeyerek neticeten davanın reddine karar verilmesi yerinde ise de re’sen değerlendirilmesi gereken kambiyo senedi vasfı mahkemece değerlendirilmediğinden bu husus dikkate alınarak kararın gerekçesi düzeltilmek sureti ile Dairemizce yeniden hüküm kurmak gerekmiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin reddine, kararın gerekçesi yönünden kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1- Davacının istinaf isteminin reddine,
– 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/925 Esas, 2018/608 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Gerekçesi düzeltilmek sureti ile Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, 2-Davanın REDDİNE, -Davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE, -Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.909,36-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.873,46-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, -Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, -Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 16.171,73-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -Alınması gereken 59,30TL harçtan peşin alınan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40TL harcın davacıdan tahsiline, -İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 27/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.