Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/355 E. 2020/2306 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/355 Esas
KARAR NO : 2020/2306
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2017
NUMARASI : 2015/1034 2017/750
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Mümessillik Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 29/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 26/06/2015 tarihinde halı üretimi ve satışı konusunda anlaşmaya varıldığını, anlaşma gereğince toplam tutarı yarısı olan 51.750,00 USD’nin peşin ödeme olarak davalıya banka yoluyla gönderildiğini, müvekkili tarafından üretilen malların fotoğraflarının gönderilmesinin istendiğini, ancak gönderilmediğini, müvekkilinin daha sonra tekrar fotoğraf gönderilmesini istediğini, ancak yine gönderilmediğini, müvekkilinin bağımsız bir denetim şirketini görevlendirdiğini, ancak davalının kontrol ve denetime müsaade etmediğini, bu durumun henüz üretilen bir mal olmamasından kaynaklandığını, müvekkilince davalıdan numune gönderilmesinin istendiğini, ancak davalının bu isteği de yerine getirmediğini, davalının söz verdiği tarihlerde malları yüklemediğini, davalının 12/08/2015 tarihli mail ile üretim yapamadığını, bu nedenle zamana ihtiyacı olduğunu söylediğini, ancak daha sonra da davalının edimlerini yerine getirmediğini, bunun üzerine müvekkilinin ödediği parayı istemek durumunda kaldığını, konuyla ilgili olarak başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının yabancı şirket olması nedeniyle teminat yatırması gerektiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkideki olaylardan kendi lehine sonuçlar çıkarmaya çalıştığını, davacının başlangıçta 50/100 ölçülerinde havlu istediğini, daha sonra bunu 59/106 ebadına çevirdiğini, müvekkilinin teklifi kabul etmek zorunda kaldığını, ayrıca müvekkilince numune gönderildiğini, davacının sözleşmeden dönme niyetinde olduğundan sürekli değişik taleplerde bulunduğunu, davacının bu talepleri üzerine malların yetişmesi için yedi tane daha dokuma tezgahı almak zorunda kaldığını, ancak davacının 17 Ağustos’ta sözleşmenin iptal edildiğini belirterek ödediği tutarı istediğini, müvekkilinin ürettiği malların halen depolarda olduğunu, bu malları almasını istediklerini, müvekkilinin bu işlerden dolayı zarara uğradığını, zararının büyük olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasında yazılı sözleşme bulunduğu, sözleşme gereğince davacının davalıya peşin ödeme kapsamında 51.750,00 USD ödeme yaptığı, sözleşmeye konu ürünlerin ebadının 59/106 cm olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede havlunun düz veya bordürlü olacağına dair açıklık bulunmadığı, sözleşmeyi imzalayan ve yarısını tahsil eden davalının sözleşme konusu ürünün özelliklerini bilerek imzalaması gerektiği, aksi yöndeki savunmanın basiretli tacir tutumuyla bağdaşmadığı, tekstil mühendisi tarafından yapılan değerlendirmede havlunun bordürlü yapılmasının dokuma esnasında desenle yapılabileceği gibi nakışla yapılmasının da mümkün olduğu, dava konusu ürünün incelemeye sunulmaması nedeniyle nasıl bir borcun olduğunun anlaşılamadığı, desenle yapılan bir bordür olması halinde en fazla bir gün, nakışla yapılıyor ise fazladan beş gün gerekeceği, davalının 04/08/2015 tarihli mailinde numunenin istenen ölçülere ve ağırlığa uymadığı, buradan davalının siparişi yetiştiremediği ve taahhüdünü süresinde yerine getiremediğinin anlaşıldığı, sözleşmeye davalının aykırı davrandığı, buna göre davacının sözleşmeyi feshetme ve ödediği bedeli isteme hakkının doğduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar etmiş, davacının asıl niyetinin sözleşmeden vazgeçmek olduğunu, 31 Temmuz’da gönderdiği yazıda sözleşmenin iptalini istediğini, müvekkilinin ise 70.000 USD giderinin olduğunu söylediğini, müvekkilinin malların yetişmesi için yedi tane daha dokuma tezgahı ile anlaştığını, davacının onradan ortaya çıkan talepleri nedeniyle teslimdeki gecikmenin olduğunu, ancak davalının 17 Ağustos’ta çektiği maille sözleşmenin iptal edildiğini bildirdiğini, oysa müvekkilinin malların maliyeti nedeniyle ciddi zarara uğradığını, davacının olayların kronolojik sırasını gizlediğini, davacının numune gönderilmediği iddiasının doğru olmadığını, resim ve numunenin gönderildiğini, müvekkilinin malları ciddi maliyetlerle üretip ve teslime hazır halde bulundurdunuğu, davacının sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu, süreci cevap dilekçesinde ayrıntılı olarak anlattıklarını, üretim ve teslimin gecikmesine davacının sebebiyet verdiğini, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, davanın kabulünün hatalı olduğunu, raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığını, 07/07/2017 tarihli raporda tekstil yönünden değerlendirmeler yapılmış ise de, sadece davacının iddialarının tekrar edildiğini, numuneler üzerinde inceleme yapılmadığını, yetkisini aşarak hukuki değerlendirmeler yapıldığını, davacının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine 51.175 USD asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borcun bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki 26/06/2015 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; 106×59 cm ebadında havlu üretiminin kararlaştırıldığı, toplamda 92.000 adet için yapıldığı, ödemenin yarısının nakit, kalanın da vesaik mukabili yapılacağının kararlaştırıldığı görülmüştür. Cevap dilekçesi ekinde bir kısım e-maillerin bulunduğu belirtilmiş ise de, bu maillere dosya içerisinde rastlanılamamıştır. Dava dilekçesi ekinde e-mailler sunulmuş ise de, bunların Türkçe olmadığı anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 11/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalının defter sunmadığı, davacının ise 2015 yılı defterlerinin açılış tasdiklerine ilişkin bilgi sunduğu, davacının davalıya 26/06/2015 tarihinde 51.175,00 USD havale ettiği, davalının ise edimlerini yerine getirmediği, sürenin malların teslimi için yeterli olup olmayacağı hususu konusunda görüş bildirilmediği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/09/2016 tarihli ek raporda ise; davacının sözleşme kapsamında davalıya 51.175 USD ödediği, kök rapordaki görüşlerde bir değişiklik bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 07/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davalının defterlerinin incelendiği, davacı ödemesinin davalı defterlerinde yer aldığı, bu tutarın 47.154,59 EURO olarak borç kaydı gösterildiği ve 10/12/2015 tarihinde bu tutarın ödenmeyen alacak karşılığı hesabına virman yapıldığı, davaya konu malzemelerle ilgili olarak 31/12/2015 tarihinde elde kalan kayıtlarda listelenen mamül,yarı mamül, ticari mal mevcut bakiyesinin mevcut olmadığı, davalının havlu teslimatının ilk taksiti olan 5.000 adedi sözleşmede taahhüt ettiği sürede teslim etmemesi nedeniyle davacının siparişi iptal ettiği yolunda görüş bildirildiği, rapor içeriğinde tekstil yönünden tespit ve değerlendirmeler yapıldığı, buna göre dava konusu havlunun sözleşmede ölçülerinin 59×106 cm olarak belirlendiği, davalının gelen havlu numunesinin bordürlü olduğunu beyan ettiği, ancak bununla ilgili dosyada delil bulunmadığı, sözleşmede havlunun düz veya bordürlü olacağına dair bir açıklık bulunmadığı, sözleşmeyi imzalayan davalının ne üreteceğini bilmesi gerektiği, dava konusu ürünün incelemeye sunulmadığından nasıl bir bordür olduğunun anlaşılamadığı, 04/08/2015 tarihli mailde numunenin 53×111 cm ve ağırlığının da 530 gr olduğunun anlaşıldığını, buna göre üretim numunesinin eninin istenen ölçülere %5 tolerans dışında olduğundan uygun olmadığı, davalının ilk 5.000 ‘lik teslimatı 10/08/2015 tarihine kadar yapmadığı, buna göre taahhüdünü süresinde yerine getirmediği yolunda tespit yapıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıyla havlu üretimi ve satışı konusunda anlaştıklarını ve satış bedelinin yarısını peşin olarak davalıya ödediğini, ancak davalının mal teslim etmediğini iddia ederek ödediği bedelin iadesini istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf, dava dilekçesi ekinde e-mailler bulunduğunu belirtmiş ve dairemizce yapılan incelemede bir kısım e-maillerin bulunduğu, ancak bunların yabancı dilde olduğu görülmüştür. Öte yandan davalı taraf cevap dilekçesi ekinde bir kısım e-mailler sunduğunu cevap dilekçesinin ek kısmında belirtmiş ise de, dava dosyasında bu maillere ve Türkçe çevirilerine rastlanmamıştır. Ayrıca davalı taraf, ürünlerin incelenmediğini ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece davacı tarafa yabancı dilde sunduğu e-maillerin tercümelerini, davalı tarafa ise cevap dilekçesi ekinde olduğunu belirttiği e-mailleri tercümeleriyle ve ürünleri sunması için imkan tanınıp söz konusu e-mailler üzerinde durularak, ayrıca gerektiğinde sunulan ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak davacının sözleşmeyi feshinde haklı olup olmadığı hususu tüm delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/10/2017 tarihli, 2015/1034 esas, 2017/750 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.29/12/2020