Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3521 E. 2021/1730 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3521 Esas
KARAR NO: 2021/1730 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2017
NUMARASI: 2017/411 E., 2017/186 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili müvekkili şirketin alçı ve levha sistemleri alanında faaliyette bulunduğunu, TPMK nezdinde 150 civarında tescilli markası bulunduğunu, …, … ve … tescil numaralı markaları 19.sınıfta müvekkili adına tescilli olduğunu, … markasının sektörde yüksek bilinirliği olduğunu ve müvekkili tarafından tanıtım için ciddi masraflar yapıldığını, davalının ise … tescil numarası ile … markasının 1, 19 ve 35.sınıflarda tescilli olup 556 Sayılı KHK’nun 8/1-b maddesi kapsamında müvekkilinin markasıyla iltibas oluşturacak şekilde benzer olduğunu ve kapsadıkları malların da birebir aynı olduğunu belirterek davalıya ait … markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı – karşı davacı vekili müvekkilinin 2005 yılı Mart ayında kurulduğunu, 1999 yılında Sivas’ta … tarafından kurulan … alçı fabrikasını satın aldığını, fabrikanın yüksek ölçüde toz alçı üretim kapasitesi olduğunu, … markasının ilk kez 24/04/2008’de tescil edildiğini, ayrıca aynı tarihli başka markaların da bulunduğunu, ilk kullanımının ise 2006 yılında olduğunu, markayı ilk tescil ettirenin müvekkili olması nedeniyle kötü niyetli olamayacağını, asıl davacının kötü niyetli olarak benzer markayı tescil ettirdiğini, ayrıca …com.tr ve …com.tr adlı alan adlarının da müvekkili adına tescilli olduğunu, davacının markasının 19.sınıfta, müvekkilinin markalarının ise 1, 19 ve 35.sınıflarda tescilli olduğunu belirterek davanın reddini, karşı davasında ise müvekkilinin markalarının eski tarihli olduğunu, 2008 yılında markaların tescil edildiğini bu markaların 2005 yılından beri kullanılmakta olduğunu, taraf markalarının 19.sınıf yönünden çakıştığını, davacı karşı davalı markasının ayırt edici karakter yönünden zayıf ve sektörde ürün adı olarak kullanılan bir işaret olduğunu belirterek, davacı karşı davalıya ait … tescil numaralı …, … tescil numaralı …, …, …, … ve … tescil numaralı … markalarının 556 Sayılı KHK’nun 7/a – b – c ve d, 8/1-a ve b, 42/1- a ve b maddeleri uyarınca tescilli bulundukları tüm sınıflar / alt sınıflar yönünden hükümsüzlüklerine ve sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir. Davacı karşı davalı karşı davaya cevap dilekçesinde; müvekkili adına tescilli olan … markasının 30/07/2010 tarihinde tescil edildiğin, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını ve davalı tarafın sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı, müvekkili adına tescilli … markalarının ayırt edici niteliğinin bulunduğunu bildirerek karşı davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “asıl davada, davacının … ibareli en eski markasının, 30/07/2010 başvuru ve koruma tarihli 19. Sınıfta tescilli … sayılı boardex markası olduğu, davalı adına tescilli en eski markanın … sayılı 24/04/2008 başvuru ve koruma tarihli, 19. Ve 35. Sınıfta tescilli … markası olduğu tespit edilmiştir. Davacı ve davalı tarafın aynı sektörde ve iş kolunda faaliyet gösterdiği, markaların her iki tarafça birebir aynı mallar üzerinde kullanıldığı,19 ve 35. Sınıflar yönünden, aynı/benzer sınıflarda tescilli olduğu ve aynı tüketici kitlesine hitap ettiği, bilirkişi raporunda da beyan edildiği üzere, davacının dayandığı … ibareli markalarında geçen “…” ibaresi İngilizce levha anlamına geldiği, “…” ibaresinin ise ingilizce … kelimesinin kısaltması olduğu, Davalı-karşı davacının … markasındaki … ibaresinin ingilizce bir anlamının bulunmadığı, … kelimesinin davacı markasının kullanıldığı emtialar yönünden ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğu, ancak … eki ile ayırt edicilik kazandığı, davalının markasındaki … ibaresinin ise esas unsur olduğu, bu ibareden sonra gelen … ibaresine atıf yapmak için kullanıldığı, işitsel olarak davacının markasının … olarak, davalı markasının ise … olarak okunduğu, işitsel olarak iltibas ve benzerliğin bulunduğu, görsel olarak yapılan karşılaştırmada ve davalının kullanımında … ve … ibaresinin ön plana çırakıldığı, kavramsal olarak davacının markasındaki … ibaresinin davalının markasındaki … ibaresinin levha anlamına geldiği, … ve … ifadesinini ekstrior (dış) kelimesinin kısaltılmışı olduğu, işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzer bulunduğu, sınıflar yönünden yapılan karşılaştırmada 19 uncu ve 35 inci sınıfın her iki tarafın markalarında ortak olduğu ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılarak davalı-karşı davacı adına tescilli … sayılı “…” markasının tescilli olduğu 19. Ve 35.sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, ancak davalı markasının tescilli olduğu 01 inci sınıf yönünden karıştırılma ihtimali bulunmadığından 1 inci sınıfta hükümsüzlük koşulunun oluşmadığı, davacı markalarının tanınmış marka olduğunu iddia etmiş, tanınmışlığa dayanmış ise de dosya kapsamına sunulan belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı markasının tanınmışlığına ilişkin yeterli delil sunulmadığı, davalı tarafın markasını kötü niyetle tescil ettirdiğine dair delil bulunmadığı, markaların benzer olmasının tek başına kötü niyetli tescil yönünden karine oluşturmadığı, karşı dava yönünden davalı-karşı davacının, … markasına dayanarak hükümsüzlük talebinde bulunduğu, davalı-karşı davacının 23/04/2008 başvuru tarihli 19 uncu ve 35 inci sınıfta tescilli …, … sayılı 19 ve 35 inci sınıfta tescilli 24/04/2008 başvuru tarihli …, … sayılı 19 uncu ve 35 inci sınıfta tescilli 23/04/2008 başvuru tarihli … ve … sayılı 19 uncu ve 35 inci sınıfta tescilli 23/04/2008 başvuru tarihli … markalarının bulunduğu, davalı karşı davacının markalarının başvuru ve koruma tarihinin, davacının hükümsüzlüğü talep edilen marka tescillerinden önce olduğu tespit edilmiştir. Davacı-karşı davalının hükümsüzlüğü istenen … sayılı … markasının tescil tarihinden itibaren 5 yıldan fazla bir zaman geçtiği, davalı-karşı davacının davacı markalarından aynı sektörde faaliyet göstermeleri nedeniyle haberdar olduğu, 5 yıllık dava açma suresinin dolduğu anlaşılmakla bu marka yönünden hükümsüzlük dava açma suresi geçtiğinden, diğer davacı markaları yöntnden ise, levha anlamına gelen … ibaresinden sonra getirilen “…” ekinin davacının markalarına ayırt edicilik kazandırdığı, davalı-karşı davacının markalarında asıl unsurun … ibaresi olduğu, markaların bütüncül olarak yarattığı genel intiba göz önüne alındığında davacı-karşı davalıya ait … ibareli markalar ile davalı-karşı davacıya ait … ve … ibareli markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığı” gerekçeleriyle “1-Asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 2-Davalı-karşı davacı adına tescilli … sayılı “…” markasının tescilli olduğu 19. Ve 35.sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar kesinleştiğinde gerekçeli kararın TPMK’na Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından gönderilmesine, 3-Karşı davanın REDDİNE” şeklinde karar verilmiş kararı davalı karşı davacı vekili istinaf etmiştir. Davalı karşı davacı vekili istinafında: Kararın hukuka aykırı olduğunu, eksik ve çelişkili bilirkişi raporuna dayanılarak verildiğini, rapora itirazların dikkate alınmadığını, müvekkilinin ilk olarak 1999 yılında … markasını tescil ettirdiğini, ayrıca yine 1999 yılında … markasını tescil ettirdiğini ve halen kullanmakta olduğunu, müvekkilinin toz alçı ürünler için … markasını tescil ettirdiğini, alçı plaka ürünler için ise … markasını 2008 yılında yapı kimyasalları için ise … markasını 2013 yılında tescil ettirdiğini, müvekkili şirkete ait 14 adet … esas unsurlu marka bulunduğunu, bilirkişilerin dosya kapsamındaki delillerle sınırlı değerlendirme yapmaları gerekirken dosyada mübrez deliller dışında deliller oluşturmaya çalıştıklarını, bilirkişilerin müvekkilinin markasındaki … ve … ibarelerini görmezden gelerek sorunun … ibaresi üzerinde yoğunlaştığını iddia ettiklerini, bu durumun HMK’nun 25.maddesine aykırı olduğunu, bilirkişilerin uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesini dahi hatalı yaptıklarını, rapor içerisinde birbirine taban tabana zıt iki kanaat belirtildiğini, bu durumun raporun yetersiz olduğunun açık kanıtı olduğunu, ayrıca bilirkişilerin davacı markasındaki … ibaresinin yaratıcılık olarak yorumladıklarını, raporun yanlı hazırlandığını, müvekkilinin … tescil numaralı … markasının bilirkişilerce daha dikkatli incelenmesi gerektiğini, asıl yaratıcı olan markanın müvekkilinin markası olduğunu, raporun 10.sayfasından bilirkişilerin markaların kullanıldığı malların tüketici kitlesinin kim olduğunu inceleyip değerlendirmediklerinin anlaşıldığını, oysa bu malları kullanan kitlenin ortalama düzeyde bir kişi olmayıp uzman düzeyinde bir kişi olduğunu, markalar arasındaki farkı ayırt edebileceğini, müvekkilinin markasındaki … ekinin kullanılmasının bir nedenin de harfin sıradışılığı temsil etmesi, normalde dış cephede kullanılmayan alçı plakanın sıra dışı olarak dış cephede kullanıldığının vurgulanması olduğunu, keza ekstraordinary kelimesinin de sıra dışı anlamına geldiğini, kaldı ki …’in başka anlamlarının da bulunduğunu, bu nedenle müvekkilinin … ibareli markalarının seri marka oluşturduğunu, bu seri markalardan biri olarak da … markası olduğunu, yine müvekkilinin … unsurunu içeren bir çok markasının daha bulunduğunu, buna göre müvekkilinin bu markasının davacının … markası nedeniyle hükümsüz kılınamayacağını, bilirkişilerin müvekkilinin markasındaki … ibaresini görmezden geldiklerini, ayrıca önceki hak sahipliği hususunun bilirkişi raporunda ve yerel mahkemece değerlendirilmediğini, müvekkilinin … ve … ibareleri üzerinde 19.ve35.sınıflarda öncelikli hak sahibi olduğunu, zira müvekkilinin dört markasının 2008 tarihli olup davacı markalarının tarihinin daha sonra olduğunu, müvekkilinin dava konusu … numaralı … markasını kendisine ait 19.ve 35.sınıflarda davacıdan daha önce … numara ile tescil ettirip kullandığı … markasına … ibaresinin eklenerek oluşturulmuş olduğu hususunun da dikkate alınmadığı, itirazların incelenmediğini, ek rapor ya da ayrı bir rapor alınmadığını, bilirkişilerin asıl davada müvekkiline ait … markasını davacının … markasına benzer görürken karşı davada ise müvekkiline ait …, …, … ve … markalarının davacının … markalarına benzer görmediklerini, bilirkişilerin bu konuda raporun 13.sayfasındaki değerlendirmelerinin hatalı olduğunu, bilirkişilerin … kelimesine eklenen … sesinin farkının tüketici tarafından kolaylıkla algılanabileceği kanaatine varırken her nedense asıl davada müvekkili markasındaki … kelimesinin tüketici tarafından kolaylıkla algılanabileceği kanaatine varamadıklarını, bu konudaki değerlendirmelerinin hatalı olduğunu, bilirkişilerin hem asıl hem karşı davada davacı karşı davalı taraf lehine yorum yaptıklarını, objektif olamadıklarını, mahkemenin karşı dava yönünden beş yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmadığını ileri sürmüş ise de karşı davada konu ettikleri … sayılı … markasının başvuru tarihinin 30/07/2010, tescil tarihinin 26/11/2011 olduğunu, karşı dava dilekçesinin ise 28/09/2016 tarihli olduğu, dolayısıyla beş yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığını, mahkemenin eksik incelemeyle karar verdiğini, müvekkilinin 2005 yılından itibaren fiilen 2008 yılında da tescil ettirerek kullandığı markaların davacı tarafından bilinmediğinin söylenemeyeceğini, ayrıca davacının … markasını ilk defa 2010 yılında tescil ettirdiğini, dolayısıyla davacının tescilinde iyi niyetli olduğunun söylenemeyeceğini, kaldı ki … ibaresinin tanımlayıcı ibare olması nedeniyle mutlak red nedenine dayalı hükümsüzlük taleplerinde sessiz kalma yoluyla hak kaybının da olmayacağını, bilirkişi raporunda … tescil numaralı … markasının dava konusu dışında kaldığı ve dava dışı 3.kişi adına tescilli olduğu şeklinde hatalı değerlendirme yaptıklarını, karşı dava dilekçesinde davacıya ait 19.sınıfta tescilli … markasının 556 Sayılı KHK’nun 7.maddesi uyarınca ticaret alanında cins, çeşit, vasıf bildirdiğinden 19.sınıfta marka olabilme kabiliyetinin haiz olmadığını belirttikleri halde mahkemenin bu hususu değerlendirmediği, yine … markalarının KHK’nun 7/a bendi uyarınca 5.madde kapsamına girmeyen işaretlerden olduğunu ve tescil edilemeyeceğini, bu hususun da mahkemece değerlendirilmediğini, bilirkişi raporuna sundukları itirazların mahkemece incelenmeden ek rapor ya da ayrı rapor almadan hüküm kurulduğunu, karşı dava yönünden karşı davalıya ait … ibareli markaların hükümsüz kılınması gerektiğini bildirmiştir. Davacı karşı davalıya ait … numaralı … markasının 30/07/2010 tarihinde 19.sınıfta tescil edildiği; … numaralı …l markasının 05/04/2013 tarihinde 19. Sınıfta tescil edildiği; … numaralı … markasının 29/12/2014 tarihinde 35. Sınıfta tescil edildiği; … markasının 29/12/2014 tarihinde 35. Sınıfta tescil edildiği; … markasının 29/12/2014 tarihinde 35.sınıfta tescil edildiği; … numaralı … markasının 13/02/2012 tarihinde 19. Sınıfta tescil edildiği görülmüştür. Davalı karşı davacıya ait … numaralı … markasının 24/04/2008 tarihinde 19.ve 35.sınıflarda; … numaralı … markasının 24/04/2008 tarihinde 19.ve 35.sınıflarda; … numaralı … markasının 24/04/2008 tarihinde 19.ve 35.sınıflarda; … numaralı … markasının 24/04/2008 tarihinde 19.ve 35.sınıflarda tescilli olduğu, … numaralı … markasının 09/06/2014 tarihinde 1, 19 ve 35.sınıflarda tescilli olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 09/08/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda asıl dava yönünden tarafların markalarının alçı ve benzeri malzemeden üretilen dış cephe kaplamaları üzerinde kullanıldığı, aynı tüketici kitlesine hitap ettiği, asıl davanın her iki markada yer alan … ve … ibareleri üzerinde yoğunlaştığı, inceleme konusu markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacı markasının tescil edildiği mal ve hizmetlerin hükümsüzlüğü talep edilen markaları kapsadığı ürünler bakımından 19.ve 35.sınıfta aynı ve benzer mal ve hizmetleri kapsadığı, bu sebeple asıl dava konusu … numaralı … markasının belirtilen mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, davacı karşı davalı adına tescilli … markasının tanınmışlığına dair yeterli delilin dosyada mevcut olmadığı, karşı dava yönünden ise … markasının dava konusu dışında kaldığı ve dava dışı 3.şahıs adına tescilli olduğu, dava konusu markaların alçı ve benzeri malzemeden üretilen dış cephe kaplama levha türü mallar üzerine kullanıldığı ve markaların birebir aynı amaç için kullanıldığı ve aynı tüketici kitlesine hitap ettiği, esas davanın odak noktası olan … ve/veya … ekinin karşı davadaki dayanak markaların hiçbirinde olmadığı, bu sebeple karşı davanın … / … ibareleri üzerinde yoğunlaştığı, bu bakımdan karşı davaya konu markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğin bulunmadığı, ortalama dikkat sahibi bir tüketicinin taraf markalarını karıştırma ihtimali olmadığı, iltibasın bulunmadığı, karşı davaya konu markaların hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı yolunda görüş ve kanat belirtildiği görülmüştür. Davalı karşı davacı vekilinin 22/08/2017 tarihli dilekçesiyle; raporu kabul etmediklerini, akademisyen ile sektör bilirkişisinden oluşacak yeni bir heyet teşkil edilerek yeniden inceleme yapılmasını istediği görülmüştür.
GEREKÇE: Asıl dava, davalının … markasının davacıya ait markalarla benzer olduğu ve iltibas oluşturduğu, ayrıca kötü niyetli tescil iddialarıyla açılan hükümsüzlük istemine, karşı dava ise davacı karşı davalıya ait markaların hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, karşı davanın ise reddine karar verilmiş, kararı davalı karşı davacı vekili istinaf etmiştir. Davalı karşı davacı vekili her iki dava yönünden kararı istinaf etmiştir. Asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede; davalıya ait … tescil numaralı … markası 1, 19 ve 35.sınıflarda tescillidir. Her ne kadar bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde taraf markaları arasında 19 ve 35.sınıflar yönünden benzerlik bulunduğu kabul edilmiş ise de; davalı markasında esas unsurun … olduğu, ayrıca davalının … esas unsurlu bir çok markalarının bulunduğu, davalının kullanımlarında da … esas unsurunun daha ön plana çıktığı, davacı markalarının tanınmış marka özelliğinin bulunmadığı, tarafların markalarını taşıyan ürünlerin kullanıldığı alan gözetilerek tüketici kitlesi dikkate alındığında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, yine davalının … esas unsurlu bir çok eski tarihli markalarının bulunduğu hususları gözetildiğinde, davalı karşı davacının markasının hükümsüzlük unsurlarının gerçekleşmediği kanaatine varılmış olup, davalı karşı davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacı karşı davalıya ait dava konusu edilen markaların hükümsüzlük koşullarının gerçekleşmediği, bu konuda ilk derece mahkemesinin karşı davaya ilişkin gerekçe ve kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca davalı karşı davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabul kısmen reddi gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: Davalı karşı davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE; 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 21/11/2017 tarihli 2017/411 E. – 2017/186 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, -Asıl davanın REDDİNE, – Karşı davanın REDDİNE, 2-İlk derece yargılaması yönünden;
ASIL DAVADA: a-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davacı – karşı davalıdan alınarak, hazineye gelir kaydına b-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine, c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d-Davalı – karşı davacı tarafça yapılan 1.003,50 bilirkişi ücreti ve müz. Mas. Yargılama giderinin davacı – karşı davalıdan alınarak, davalı karşı davacı tarafa verilmesine
KARŞI DAVADA: a-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davalı- karşı davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına b-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı karşı davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.860,00 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya verilmesine, c-Davalı karşı davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisinin üzerinde bırakılmasına, 3-İstinaf yargılaması yönünden; a- İstinaf talebi asıl davada kabul karşı davada reddedilen davalı karşı davacı vekilinin istinafa geliş aşamasında asıl dava yönünden peşin olarak yatırdığı 35,90 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde ilk derece mahkemesince iadesine, b-Karşı dava yönünden alınması gereken 59,30 TL harçtan istinafa geliş aşamasında yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davalı karşı davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına, c-İstinaf yargılaması için davalı karşı davacı tarafından yapılan 98,10 TL bir adet istinaf yoluna başvurma harcı ile 34,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 132,40 TL’nin, davacı karşı davalıdan alınıp davalı karşı davacıya ödenmesine, Karşı dava için yatırılan 98,10 TL bir adet istinaf yoluna başvurma harcı giderinin davalı karşı davacı üzerinde bırakılmasına, d-İstinaf aşamasında davacı karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.