Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3498 E. 2021/1356 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3498 Esas
KARAR NO: 2021/1356 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2017
NUMARASI: 2015/180 E. – 2017/345 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİH: 01/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA:Davacı-Karşı Davalı vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin 2011 91213 nolu “…” markasını, davalının ise 2012 24503 nolu ‘”…” markasını tescil ettirdiğini, taraf markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu; KHK m.7/b uyarınca davalı markasının hükümsüz kılınması gerektiğini, huzurdaki esas davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığını, müvekkilin dava konusu markayı 2005 yılından da önce 2007 yılının sonlarından beri marka olarak kullandığını; müvekkilin dava konusu marka üzerinde hem tescile dayalı hem de önce kullanıma dayalı gerçek hak sahibi olduğunu, karşı davada, müvekkilin marka tescilinde kötüniyetli olduğu iddia edilmişse de, müvekkilin hem tescilde öncelik hem de eskiye dayalı kullanıma göre gerçek hak sahibi olduğu markasını adına tescil ettirmesinin kötüniyetli bir davranış olmadığını beyanla, davalı adına tescil edilmiş olan … tescil no.lu markanın KHK md.42.7/b uyarınca hükümsüz kılınarak sicilden terkinini ve karşı davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA:Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; 2008 yılında kurulan müvekkilinin reklamcılar derneğinin seçkin bir üyesi olduğunu, müvekkilinin “…” markası üzerinde davacı-karşı davalıya ait markanın başvuru tarihinden çok önceye dayanan, eskiye dayalı ve yaygın bir kullanıma sahip olduğunu, müvekkili markasının hem kendi sektöründe hem de reklam verenler nezdinde tanınmış olduğunu, 2008 yılından itibaren müvekkilinin kazanılmış hakkı bulunan, ticaret unvanı, alan adı hakları olan ibareyi her nasılsa tescil ettirmiş olan davacı-karşı davalının bunca yıl kullanıma sessiz kaldıktan sonra maddi menfaat sağlamak amacıyla huzurdaki davayı açtığını, KHK m.8/3 uyarınca, dava konusu ibare üzerinde müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, davacı-karşı davalı markasının kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini beyanla; asıl davanın reddini ve davacı-karşı davalıya ait 2011 91213 tescil no.lu markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 23.11.2017 tarihli 2015/180 E. – 2017/345 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ışığında, esas davada, tarafların ortak faaliyet alanının “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetleri” olduğu; yalnızca belirtilen faaliyet alanında gerçek hak sahibinin (MarKHK m.8/3) davalı-karşı davacı olduğu, esas davada bu faaliyet alanı açısından MarKHK m.42 ve 7/1 /b1 ye dayalı hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, esas davada, davacı-karşı davalı markası daha önce tescil edilmiş olmakla, davalı- karşı davacı markasının tescil edildiği “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetleri” hariç olmak üzere diğer ürün gruplan yönünden MarKHK md.42 ve 7/1/b’ye dayalı hükümsüzlük şartlarının oluştuğu ve sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşmediği, karşı davada ise; “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler” alanında “…” markası ve aynı/benzer ibareler üzerinde davalı-karşı davacının önceye dayalı hak sahibi olduğu; belirtilen hizmet alanı yönünden MarKHK m.8/3’e dayalı hükümsüzlük talebi şartlarının mevcut olduğu, karşı davada, davalı-karşı davacı markasının tanınmışlığına yönelik ibraz edilen belgelerin davalı-karşı davacı markasının MarkKHK’nın m. 8/4 anlamında farklı ürünlerde de korunması şartlarının varlığını ortaya koymadığı, bu doğrultuda davacı-karşı davalı adına tescil edilmiş olan 2011 91213 tescil nolu “…” markasının tescil edildiği farklı sınıflar yönünden MarKHK m.8/4’e dayalı hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, karşı davada, davalı-karşı davacı, davacı-karşı davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğunu iddia etmişse de, salt markayı tescil ettirme eyleminin tek başına kötüniyet göstergesi olarak nitelendirilmeyeceği; kötüniyetin somut delillerle ispat edilemediği” gerekçesiyle;”Asıl Davada; Davacı … Tic. San. Ltd. Şti tarafından davalı … Ltd. Şti aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, -Davalının TP nezdinde tescilli… sayılı “…” ibareli markasının 35. sınıftaki “reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetleri matbaa, fiş, baskı, kartvizit baskı, föy tasarımı, logo uygulama ve fotoğraf çekimi, poster tasarım ve poster uygulama” ve 42. sınıftaki bu sınıfa dahil olup , mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri, grafik, sanat, tasarım hizmetleri”, alanları dışında kalan kalan mal ve hizmet sınıflarında markanın kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,-Karşı Davada; Davacı tarafından davalı … Tic. San. Ltd. Şti aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, -Davalının TP nezdinde tescilli … tescil nolu ” …” ibareli markasının 35. sınıftaki “reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetleri matbaa, fiş, baskı, kartvizit baskı, föy tasarımı, logo uygulama ve fotoğraf çekimi, poster tasarım ve poster uygulama” ve 42.sınıftaki bu sınıfa dahil olup , mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri, grafik ,sanat, tasarım hizmetleri” kapsamındaki mal ve hizmet sınıflarında markanın kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı-karşı davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin … markasını dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den devraldığını, işareti ilk kullananın dava dışı şirket olduğunu ve marka devri yoluyla müvekkilinin dava dışı şirketin markasal kullanımlarına dayandığını,müvekkilinin dava konusu marka üzerinde tescil sahibi olduğunu, aynı zamanda KHK m. 8/3’e göre de gerçek hak sahibi olduğunu, … markasının;12-25 Aralık 2006 tarihleri arasında geçerli olan 63 sayılı Bereket broşürü-kataloğunda,2007 … Kataloğunda (28.02.2007 tarihli fatura),Çamlıca Barkod Bilgisayar Sistemleri için hazırlanan Katalogda (14.02.2007 tarihli faturaya konu)Eylül-Aralık 2008 tarihli … Dergisinin 13. sayfasında verilen marka reklamında kullanıldığını, bu kullanımların tarih itibarıyla davalı-karşı davacının sunduğu delillerden eski tarihli olduğunu, … Şirketinin ortağı … müvekkili şirketin ortağı … eşi olduğunu, … markası, 2006 yılından başlayarak, devam eden yıllarda da aralıksız olarak ve yoğun bir şekilde kullanıldığını, bilirkişilerce davalı şirketin ticaret unvanı ve alan adı tescilinin markasal kullanım olarak kabulüne ilişkin beyanların hukuka ve uygulamaya aykırı olduğunu, sundukları delillerden markanın 2006 yılından itibaren … Şirketi tarafından kullanıldığını gösterdiğini, – bilirkişilerin, karşı davacının 03.11.2008 tarihli ve sonraki tarihli haber/köşe yazılarında … ibaresini markasal olarak kullandığı yönündeki sonucuna da katılmanın hukuken mümkün olmadığını,muhtelif dergi, gazete, internet sitesi haberlerinde, karşı davacının bir markasal kullanımı bulunmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, gerçek hakkın müvekkiline ait olduğunu, … firmasının iki ayrı marka kullanımı olduğunu, … markasının kullanımının dikkate alınmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak lehlerine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin “…” markasının öncelikli yaratanı, tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, 2008 yılından beri marka olarak kullanıldığını, kök ve ek raporlarla gerçek hak sahibi olduğunun tespit edildiğini, dava dışı … firmasının 3. Bir tüzel kişilik olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte markanın kullanımına dair etkin bir delilin davacı-karşı davalı tarafından sunulamadığını, 04/01/2016 tarihli dilekçe ekinde sunulan faturalarda “…” markasının geçmediğini, sunulan ve ciddi bir kitleye ulaşmayan broşür ve dergilerin kullanım teşkil etmeyeceğini, bunun yanısıra bu delillerin asıllarına hiçbir şekilde ulaşılamadığını, delil niteliği bulunmadığını, kaldı ki ibarenin hangi şirketle ilgisinin olduğunun da anlaşılamadığını, markasal kullanım teşkil etmediğini beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;TPMK’dan celp edilen kayıtlardan; asıl davada davalının hükümsüzlüğü talep olunan davalı-karşı davacının … tescil nolu “…” ibareli 35 ve 42.sınıflarda tescilli markasının başvurusunun, 15.03.2012 tarihinde yapıldığı, 26.04.2013 tarihinde tescil edildiği görülmüştür.Karşı davada hükümsüzlüğü talep edilen davacı-karşı davalıya ait … tescil nolu “…” markasının 16, 35, 38, 40, 41, 42 ve 43. sınıflarda, 10.11.2011 tarihinde tescil başvurusunun yapıldığı, 17.04.2013 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davacı tarafça … şirketi ile adi yazılı şekilde yapılan bila tarihli marka devir sözleşmesi sunulmuş, sözleşme içeriğinde ” …Ltd. Şti. Tarafından kullanılan ve meşhur hale getirilen ve yine tescilsiz zamanlarda da kullanılan “…” bütün hakları ile yine şirketin ortağı olan yurt dışında yerleşik ….Ltd. Şti. Ne devredilmiştir. Tescilsiz markayı devralanlar markanın tescili için gerekli tescil işlemleri ve tescil işlemlerin ilişkin tüm işlemleri başlatacak ve masrafları kendileri karşılayacaktır.” denildiği görülmüştür.06.10.2011 tarihli 7915 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi örneğinden davacı şirketin 30/09/2011 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.Mahkemece üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan alınan 17/01/2017 tarihli kök raporda; dava dışı … şirketinin … markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu gösterir bir belgenin dosyaya ibraz edilmediğini, sunulan faturalardaki markasal kullanımın “…+şekil” şeklinde olduğunu, davacı-karşı davalı adına 30.11.2011-02.07.2015 tarihleri arasındaki 19 adet faturada ibarenin markasal olarak kullanıldığının görüldüğünü, davalı karşı davacının 13.11.2008 tarihli irsaliye faturası,03.11.2008 tarihli ve sonraki tarihli haber/köşe yazılarında “…” ibaresini markasal kullandığını, yayınlanan ve rapor içeriğinde yer verilen birçok internet gazetesi haberleri ve dergilerde 2008 yılından beri “pazarlama ve reklamcılık” alanında markanın kullanıldığını, “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetlerde” davalı-karşı davacının önceye dayalı hak sahibi olduğunun tespit edildiği beyan edilmiştir.Mahkemece aynı heyetten alınan 15/09/2017 tarihli ek raporda; davacı-karşı davalı tarafça sunulan delillerin tekrar incelendiği, … adı ile basılan faturalarda davacı-karşı davalı markasına yer verilmediği, sunulan … Dergisi incelendiğinde dergide 2008 eylül-aralık ve eylül-aralık 2010 tarihlerinin yer aldığı, derginin bütün olarak dosyaya sunulmadığı, çıktı alınan sayfalar halinde sunulduğu, bu nedenle hangi tarihin esas olduğunun doğrudan tespit edilemediği, bununla birlikte dergi içerisindeki yazılar incelendiğinde 2009-2010 yılında gerçekleşen olaylara atıf yapıldığı, dolayısıyla derginin 2008 eylül-aralık dönemine ait olamayacağı, ancak eylül-aralık 2010 dönemine ilişkin olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı, davalı-karşı davacı tarafça sunulan belgeler de incelenerek davalı-karşı davacının 35. Sınıfta”reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetleri matbaa, fiş, baskı, kartvizit baskı, föy tasarımı, logo uygulama ve fotoğraf çekimi, poster tasarım ve poster uygulama” ve 42. Sınıfta ” bu sınıfa dahil olup , mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri, grafik, sanat, tasarım hizmetlerinde”gerçek hak sahibi olduğunun tespit edildiği beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E :Asıl davada davacı vekili, 2011/91213 sayılı markasından kaynaklanan haklarına ve önceye dayalı üstün hak iddiasına dayalı olarak davalı adına tescilli 2012/24503 sayılı markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı ise karşı davasında; önceye dayalı üstün hakkın müvekkiline ait olduğunu, 2008 yılından beri markanın kullanıldığını ileri sürerek davacı adına tescilli … sayılı markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir. Mahkeme asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile, her iki taraf markalarının 35 ve 42. Sınıflarda kısmen hükümsüzlüğüne karar vermiştir.Davacı-karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin … markasını dava dışı …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’den devraldığını, işareti ilk kullananın dava dışı şirket olduğunu ve marka devri yoluyla müvekkilinin dava dışı şirketin markasal kullanımlarına dayandığını sundukları delillerin bilirkişiler tarafından incelenmediğini, davalı-karşı davacı delillerinin yanlış değerlendirildiğini ileri sürmüştür.Davacı-karşı davalı şirketin 30/09/2011 tarihinde kurularak sicile tescil edildiği, davacı-karşı davalıya ait … tescil nolu “…” markasının 16, 35, 38, 40, 41, 42 ve 43. sınıflarda, 10.11.2011 tarihinde tescil başvurusunun yapılarak koruma altına alındığı, dosyaya sunulan ve dava dışı …. San. ve Tic. Ltd. Şti. İle yapılan adi yazılı sözleşmenin tarih içermediği anlaşılmıştır. Davacı-karşı davalı şirketin ortağı … ile dava dışı … Şirketinin ortağı … karı koca olduğu ve dava dışı şirket ile organik bağ bulunması nedeniyle dava dışı şirketin marka üzerindeki tescilsiz kullanıma dayalı üstün hakkından faydalanılacağı ileri sürülmüştür. 556 Sayılı KHK 14/2-c maddesinde ve 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 9/3 maddesinde “Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılmasının da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edileceği” düzenlenmiştir.Şirketlerin ortaklarının aynı olması halinde, marka sahibinin vermiş olduğu izin ile, aynı ortaklık yapısına sahip şirket tarafından markanın aynısı yahut ayırt edici karakterini değiştirmeden kullanımı, markanın kullanıldığı anlamına gelirse de, farklı tüzel kişiliklerdeki ortaklar arasında evlilik bağı bulunması, markanın izinle kullanıldığını ispat yönünden yeterli değildir. Kaldı ki mahkemece alınan bilirkişi kök ve ek raporunda, davacı tarafça sunulan deliller de incelenmiş, dava dışı … şirketinin 2011 yılı öncesine ait faturalarında … markasının kullanıldığı da tespit edilememiş, “…” ibaresinin markasal olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Sunulan katalog ve dergilerin ise bütün halde sunulmadığı, çeşitli sayfaların sunulduğu, … dergisinin 14. Sayfasının arkasında “markanıza Ruh Katar … ” şeklinde kullanım bulunduğu anlaşılıyorsa da, derginin bütün halde sunulmaması nedeniyle güvenilir olmadığı, delil olarak dikkate alınamayacağı, kaldı ki bilirkişilerce dergi içeriğinin 2010 eylül-aralık dönemine ilişkin olduğu tespiti yapıldığı, davacı-karşı davalı vekilinin 04/01/2016 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu ve istinaf dilekçesinde bahsettiği katalogların değil katalog faturalarının sunulduğu ve faturalarda … markasının da kullanılmadığı, davacı-karşı davalının tescilsiz kullanımdan kaynaklanan üstün hak iddiasını kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır.Davalı-karşı davacı tarafça sunulan faturalar, gazete, dergi ve internet sitesi haberlerinde 2008 yılı ve devamında, “…” ibaresini “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetlerde” markasal olarak kullandığı ve üstün hak sahibi olduğu anlaşılmakla, birleşen davada markanın 35. Sınıftaki “reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetleri matbaa, fiş, baskı, kartvizit baskı, föy tasarımı, logo uygulama ve fotoğraf çekimi, poster tasarım ve poster uygulama” ve bu hizmetlerle bağlantılı olup markanın tescilsiz kullanımının ispatlandığı 42.sınıftaki ” bu sınıfa dahil olup , mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri, grafik ,sanat, tasarım hizmetleri” kapsamındaki mal ve hizmet sınıflarında markanın kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesi, asıl davanın da davalı-karşı davacının hak sahibi olduğu ispatlanan bu hizmetler dışında kalan hizmetler yönünden kabulüne karar verilmesi yerinde olduğundan, davacı-karşı davalı vekilinin asıl ve karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı-karşı davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Asıl dava için alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacı-k.davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Karşı dava için alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacı-k.davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı-k.davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 01/07/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.