Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3491 E. 2021/1270 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3491 Esas
KARAR NO: 2021/1270
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI: 2016/704 2018/92
DAVANIN KONU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin işyerinde 22/09/2015 tarihinde meydana gelen silahlı soygun sonucunda işyerinde bulunan nakit para, kıymetli evraklar, şirket kaşesi ve araçların yedek anahtarlarının çalındığını, konuyla ilgili hazırlık soruşturmasının devam ettiğini, çalınan çeklerden bir kısmının değişik icra dosyalarında takibe konulduğunu, dava konusu çekin ise 25.000 TL bedelli olup İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu, davalı … Ltd. Şti’nin kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin kendisinden sonra yer alan cirantalarla ticari ilişkisinin bulunmadığını belirterek müvekkilinin takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalı … Ltd.Şti’nin %20 oranında kötüniyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Ltd. Şti vekili, davacının menfi tespit davası açmış ise de, davacı tarafça borcun ödenerek davanın niteliği gereği istirdat davasına dönüştüğünü, icra dosyasının 18/07/2017 tarihi ile kapanmış olup davanın konusuz kaldığını, davacının şahsi def’ileri müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, müvekkilinin iyiniyetli meşru hamil olduğunu, davacının çekteki imzasını inkar etmediğini bildirerek davanın reddi ile İİK’nun 170/3c.3 uyarınca %20 oranında tazminata ve %10 oranında da para cezasına hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacının çekin yetkili hamili olduğunun belirlenemediği, davalının çeki soygun eyleminden sonra iktisap etmesinin ağır kusurlu olduğunu göstermeyeceği, davalıların çeki ticari ilişki neticesinde aldığını ispatlama zorunluluğunun bulunmadığı, davalıyla ilgili bir ceza dosyasının bulunmadığı, davalının kötüniyetli olarak çeki iktisap ettiğinin kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili ile davalılardan … Ltd. Şti vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin sadece davalı … yönünden inceleme yaptığını, diğer davalılar yönünden bir inceleme yapmadığını, davalı … kendinden önceki cirantalara başvurma hakkının bulunmadığını, zira çekin yetkili hamilinin davalı … değil, … olduğunu, davalının sadece çek bedelini bu kişiye ödemesi halinde kendinden önceki cirantalara başvurabileceğini, mahkemenin ortada bir çek bulunmadığı gerçeğini dikkatten kaçırdığını, icra hukuk mahkemesine yaptıkları başvuru konulu çek aslının mevcut olmadığının tespit edilerek ödeme emrinin iptal edildiğini, çek üzerindeki imza ve kaşelerin sahte olduğunu, çek arkasında yer alan standart … Ltd.Şti, … Ltd.Şti’nin unvanlarının ve kaşelerinin sahte olduğunu, kıymetli evrakların illetten mücerret olmakla birlikte var olmayan şirketler arasında ciro edildiğini, davalı … ait kaşe ve imzanın da şaibeli olduğunu, müvekkili şirketten çalınan 27.000 TL’lik başka bir çekin başka bir icra dosyasında yine aynı davalı … tarafından takibe konulduğunu, o çekin cirantalarının da yine aynı şirketler olduğunu, yine çalınan diğer çeklerdeki laş şirketinin kaşesi ve üzerindeki imzaların birbirinden farklı olduğunu, çalınan çeklerle ilgili başlatılan 4 farklı icra dosyasında alacaklar farklı olmakla birlikte alacaklı vekilinin aynı kişi olduğunu, davalı … çeki iktisabında ağır kusurlu olduğunu, mahkemenin bu konudaki emareleri dikkate almadığını, çekin rıza dışı elden çıktığını, TTK’nun 724/3 maddesinin tartışılmadığını, çek asıllarının mevcut olmadığını, fiziken olmayan çeke dayalı takibin iyiniyetli olduğundan söz edilemeyeceğini, Lüleburgaz 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ilamıyla dava konusu çekin de aralarında bulunduğu çeklerin iptaline karar verildiğini, müvekkilinin kendisinden sonraki cirantalarla ticari ilişkisi bulunmadığını bildirmiştir. Davalı … Ltd.Şti vekili, istinaf sebebi olarak; İİK’nun 72.maddesi uyarınca müvekkili lehine tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı …… Ltd.Şti’ne istinaf harçlarını ikmal etmesi için muhtıra çıkarıldığı, ancak süresinde yatırılmaması nedeniyle 15/10/2018 tarihli ek kararla davalı … Ltd.Şti’nin istinaf talebinin yapılmamış sayılmasına karar verildiği, bu kararın davalı … Ltd.Şti’ne tebliğ edildiği, ancak bu karara karşı istinaf başvurusu yapılmadığı görülmüştür. Davalı …… Ltd.Şti tarafından davacı ve diğer çek borçluları aleyhine 25.000 TL’lik çeke dayalı olarak toplam 25.575,00 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla 21/06/2016 tarihinde icra takibi başlatıldığı, dosyanın gönderilen fotokopilerinin incelenmesinde, dosyanın haricen tahsil olarak kapandığı, çek aslının bulunamadığı yolunda bilgi bulunduğu görülmüştür. Takip konusu çekin 20/06/2016 tarihli, 25.000,00 TL bedelli, keşidecisinin dava dışı … oluh hamiline düzenlendiği, çek arkasındaki cirantaların sırasıyla …, davacı, dava dışı …. Ltd. Şti, …. Ltd. Şti ve davalı olduğu, davalıdan sonra ise dava dışı …’ın yer aldığı, çekin 20/06/2016 tarihinde ibraz edildiği, ihtiyati tedbir nedeniyle bir işlem yapılamadığının şerh verildiği görülmüştür. Lüleburgaz 2.Asliye Hukuk mahkemesi’nin 2015/621 esas sayılı dosyasında çek iptal davası açıldığı görülmüştür.İstanbul 18.İcra hukuk Mahkemesi’nin 2016/531-815 karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının davalıya karşı hırsızlık iddiasıyla takibin iptalini istediği, mahkemece yapılan yargılama sonunda icra müdürlüğünün 02/12/2016 tarihli yazısıyla takip konusu çekin kasada olmayıp borçlusuna teslim edildiği bildirilmiş ise de, takipte birden fazla borçlu bulunduğundan hangi borçluya teslim edildiğinin belirtilmediği, ayrıca davacı borçlunun çekin kasada bulunmadığına dair icra müdürlüğünden 27/06/2016 tarihinde derkenar talebinde bulunduğu, icra müdürlüğünün de talep gibi işlem yapılmasına karar verdiği, buna göre takip konusu çekin itiraz süresince borçlunun incelemesinde hazır tutulmadığı, bu durumun İİK’nun 167/2 maddesine aykırı olduğu gerekçeleriyle 06/12/2016 tarihinde ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, işyerinde yapılan hırsızlık sonucu bir kısım çeklerin çalındığını, bu çeklerden dava konusu olan çekin davalılardan …. Ltd.Şti tarafından takibe konulduğunu belirterek menfi tespit talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise davacının borcunu ödediğini ve davanın istirdat davasına dönüştüğünü bildirerek davanın reddini savunmuştur. Bir davada anlatım taraflara niteleme ise hakime aittir. Davacı taraf menfi tespit talebinde bulunmuş ise de, davalı taraf borcun ödendiğini savunmuştur. Dosyaya yansıyan bilgilerden davalının icra borcunu 18/07/2017 tarihinde ödendiğini, yani davanın devamı sırasında borcun ödendiğini savunduğu görülmektedir. Öte yandan icra müdürlüğünün mahkemeye göndermiş olduğu 24/03/2017 tarihli cevabi yazıda dosyanın haricen tahsil edilip kapandığını, dosya aslının bulunamadığını, UYAP’ta tarananların mahkemeye gönderildiğini belirttiği görülmüştür. Yine dosyada bulunan mevcut icra belgelerinden alacaklı vekilinin 26/10/2016’da haricen tahsil harcı yatırdığı ve dosyanın işlemden kaldırıldığı, çek aslının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece davanın niteliğinin belirlenebilmesi için icra dosyasının durumunun açıklığa kavuşturulması, bu bağlamda icra borcunun ödenip ödenmediği, ödenmiş ise kim tarafından ödendiği, bu durumda davanın istirdat davasına dönüşüp dönüşmeyeceği hususları ile her ne kadar takibi yapan davalı … Tic. Ltd.Şti ise de, dosyada bulunan çek fotokopisinin incelenmesinde, çekin arkasındaki ciro silsilesinde adı geçen davalıdan sonra …’ın geldiği ve bundan sonra ibraz edildiği görülmekle, gerektiğinde bu durumun da bankaya sorularak çeki kimin ibraz ettiğinin araştırılması, ibrazdan sonra çekin tekrar takibe koyan … Tic. Ltd.Şti’ne ne suretle devredildiği hususu ile bu durumun adı geçen… Tic. Ltd.Şti’nin meşru hamilliğine etkisi üzerinde durularak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Her ne kadar davalı … Tic. Ltd.Şti vekilince karara karşı istinaf talebinde bulunulmuş ise de, mahkemece istinaf harçlarının ikmali için vekiline muhtıra çıkarıldığı, ancak harçların yatırılmaması nedeniyle 15/10/2018 tarihli ek kararla davalı …Tic. Ltd.Şti’nin istinaf talebinin reddine karar verildiği ve bu karara karşı da adı geçen davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmadığı anlaşıldığından bu konuda dairemizce bir değerlendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2018 tarih, 2016/704 esas, 2018/92 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 303,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 401,10 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.17/06/2021