Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3486 E. 2021/1080 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3486 Esas
KARAR NO: 2021/1080
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2017
NUMARASI: 2016/461 2017/336
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde; Çanakkale …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından davacı şirkete İİK’nun 89/1 Maddesine göre 8.405,715,00 TL borç için 02/02/2016 tarihinde 1.haciz ihbarnamesi tebliğ edildiğini, davacı şirket bu haciz ihbarnamesine verdiği cevapta , dosya borçulusu … A.Ş.’nin davacı şirketten 101.158,80 TL alacağının olduğunu, ancak bu alacağın vadeye bağlı olduğunu ve vadelerinin 25/03/2016 tarihinde 12.000,00 TL -25/04/2016 tarihinde 16.000,00 TL – 25/05/2016 tarihinde 22.000,00 TL – 25/06/2016 tarihinde 26.000,00 TL – ve 25/07/2016 tarihinde 25.758,80 TL olduğunu, vadesi geldikçe ilgili icra dosyasına ödeme yapılacağının bildirildiğini, bunun üzerine , alacaklı tarafından davacıya 01/03/2016 tarihinde 2.haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, bu ihbarnameye de aynı şekilde borcun vadeye bağlı olduğunu, vadesi geldikçe ilgili icra dosyasına ödeme yapılacağının bildirildiğini, 25/03/2016 tarihinde vadesi gelen 12.000,00 TL’nin ilgili icra dosyasına yatırıldığını, buna rağmen 23/03/2016 tarihinde davacıya 3.haciz ihbarnamesinin gönderildiğini ve davacının dosya borçulusu haline getirilmeye çalışıldığını,davacıya gönderilen 3.Haciz İhbrnamesinin iptli ve memur muamelesini şikayet için Çanakkale İcra hukuk Mahkemesinde 2016/179 esas sayılı dosyası ile şikayet yoluna gidildiğini, davacının ilgili icra dosya borçlusuna olan 101.158,80 TL borcundan geriye kalan 89.158,80 TL. borcunu icra dosysına ödemeyi kabul ve taahhüt etmekte olduğunu, bu nedenle işbu açılan dava her ne kadar menfi tespit davası niteliğine haiz değilsede 101.158,80 TL değerindeki alacağa ilişkin gönderilen 3.Haciz İhbarnamesinin iptali için İİK madde 89/3 gereği bu davayı menfi tespit davası olarak açmak zorunda kaldıklarını iddia ederek davalı tarafın haksız ve kötüniyetli olarak davacıya 3.Haciz İhbarnamesi göndermiş olması sebebiyle 89.158,80 TL’nin %20 si üzerinden kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan menfi tespit davasının icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi olan Çanakkale … İcra Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesi yada davalnın bulunduğu yer mahkemesi olan İstanbul Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, takip borçlusunun borcu bulunduğunu, ancak henüz vadesi gelmediğini,vadesi geldiğinde borcu takip dosyasına göndereceğini beyan etmesi halinde ,89/1 haciz ihbarnamesine karşı borcu bulunmadığı yönünde bir itirazı olmadığından 3.kişinin bildirimi doğrultusunda ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin çıkarılması gerektiğini , bu nedenle yapılan işlemin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “…davacının dava dilekçesindeki 3. haciz ihbarnamesinin iptaline ilişkin talebi konusuz kaldığı gibi bu talebin mahkememizce değerlendirilmesininde mümkün olmadığı, 3.haciz ihbarnamesinin iptaline ilişkin davacının ancak İcra Hukuk Mahkemesinde şikayet yoluna başvurabileceği, İİK 89/3 maddesine göre 89.158,80 TL’ye ilişkin açmış olduğu menfi tespit davası ise davacının da kabulünde olduğu üzere davacının dava dışı asıl borçluya bu miktarda borçlu olduğunu kabul ettiği, ancak vadesi geldiğinde ödemeleri taahhüt ettiği, vadesi gelmemiş alacaklar yönünden 2. ve 3.haciz ihbarnamelerine itiraz ettiği, 3.haciz ihbarnamesinin iptali için şikayet yoluna başvurduğu, İcra Hukuk mahkemesince 3.haciz ihbarnabesinin iptaline karar verildiği, açmış olduğu menfi tespit davasının koşullar oluşmadığı gibi davacı alacağın dava dışı takip borçlusuna ait olduğunun kabul etmesi sebebiyle açtığı menfi tespit davasının reddine, davayı kaybetmesi sebebiyle İİK 89/1,2,3.maddesinin son fıkrasına göre talep gibi %20 tazminat ödemeye mahkum edilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Davalı … A.Ş. tarafından dava dışı … Ltd. Şti. aleyhine başlatılan Çanakkale … icra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı icra takibi kapsamında müvekkil şirkete ÎÎK m.89/re istinaden birinci haciz ihbarnamesi gönderilmiştir.Birinci haciz ihbarnamesine cevaben borçlunun 101.158,80 TL alacağının bulunduğu fakat bu alacağın vadeli çeklerden oluştuğu ve vadesi geldiğinde tahsil edilen çeklerin davalı bankaya ödeneceği ifade edilmiştir. Açık cevaba rağmen Çanakkale … icra Müdürlüğünce müvekkil şirkete ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderilmiştir.Bunun üzerine birinci haciz ihbarnamesine itiraz edilmiş olmasma karşın ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin gönderilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle 29.03.2018 tarihinde tarafımızca Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde 2016/179 Esas sayılı memur muamelesini şikayet işlemi gerçekleştirilmiştir. Keza dosya borcunun tamamından sorumlu tutulmamak adına İİK madde 89/3 uyarınca davalı aleyhine iş bu menfî tespit davası açılmıştır. Menfî tespit davasının açılmasında müvekkilin hukuki menfaati bulunmaktadır ve dava konusuz kalmamıştır.Yargılama neticesinde bilirkişi raporu da lehimize olmasına rağmen yerel mahkeme özetle Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/179 Esas sayılı davasında üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline karar verdiğini böylece davanın konusuz kaldığım, müvekkilin bu davada hukuki menfaatinin kalmadığını ifade ederek davanın reddine ve müvekkil aleyhine %20 tazminata hükmedilmiştir. Dava konusu üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline İlişkin olarak Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/179 Esas sayılı davasında iptal kararı verilmişse de davalı banka tarafından temyiz yoluna başvurulmuş ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.05.2017 tarihli 2017/3500 Esas – 2017/7774 Karar sayılı ilamı ile karar bozulmuştur. Yargıtay’ın bozma kararından sonra görülen Çanakkale îcra Hukuk Mahkemesinin 2017/494 Esas sayılı davası ise reddedilmiştir. Görüldüğü üzere Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin üçüncü haciz ihbarnamesinin iptali için şikayet yoluna gidildiği, bu şikayetin kabul edilerek işlemin ortadan kaldırıldığı ve böylece iş bu menfi tespit davasının konusuz kaldığı hakkındaki dayanağı ortadan kalkmıştır. Yerel Mahkeme henüz kesinleşmemiş bir mahkeme kararına istinaden davamızı reddederek hukuka aykırı bir karar vermiştir. Yerel Mahkemenin davanın konusuz kaldığı ve davayı açmakta hukuki menfaatimizin bulunmadığım ifade edip diğer taraftan aleyhimize kötü niyet tazminatına hükmetmesi usule ve yasalara aykırıdır….” denilerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;üçüncü kişinin açtığı İİK 89. Maddeye dayalı menfi tespit davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının davadaki iddiası, 1. Haciz ihbarnamesine iiraz edildiği nedenle artık 2. Ve 3. Haciz ihbarnamelerinin gönderilmemesi gerektiği ve haciz ihbarnamelerinin iptalinin sağlanması amacıyla açılmış bir menfi tespit davası olduğunu açıkça beyan etmektedir. Haciz ihbarnameleri ile ilgili şikayet dosyası Çanakkale İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/179 Esas ve 2017/257 Karar sayılı dosyasında görülmüş , ilgili mahkemece “…Somut olayda, davacı şirket 09/03/2016 tarihli dilekçesi ile ikinci haciz ihbarnamesine itiraz etmiştir. Haciz ihbarnamesine itiraz dilekçesinde icra müdürlüğünün havalesi bulunmadığından ve UYAP sisteminde dilekçenin taranmamış olması nedeniyle hangi tarihte verildiği tespit edilemediğinden zorunlu olarak dilekçe tarihinde dosyaya ibraz edildiği kabul edilmelidir. Bu itibarla itiraz süresinde kabul edilmiştir. Yapılan yargılama neticesinde, davacı şirketin ikinci haciz ihbarnamesine itiraz ettiği, İİK’nın 89. Maddesine göre alacaklının üçüncü şahıs konumundaki davacı şirketin verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat etmesi gerektiği, bu nedenle davacı şirkete icra müdürlüğünce borçlu sıfatıyla üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderilmesinin hukuka uygun olmadığı anlaşıldığından şikayetin kabulüne ve Çanakkale … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacı şirkete gönderilen 21/03/2016 tarihli üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmiştir….” denilmiştir. Karar temyiz edilmiş ve ilgili dosya hakkında Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017/3500 Esas ve 2017/7774 Karar sayılı ilamı ile “…Mahkemece, davacı şirketin 09.03.2016 tarihli dilekçesi ile ikinci haciz ihbarnamesine itiraz ettiği, haciz ihbarnamesine itiraz dilekçesinde icra müdürlüğünün havalesi bulunmadığından ve UYAP sisteminde dilekçenin taranmamış olması nedeniyle hangi tarihte verildiğinin tespit edilemediği nedenle zorunlu olarak dilekçe tarihinin dosyaya ibraz tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği ve ikinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz edildiği belirtilerek davacı şirkete gönderilen 21/03/2016 tarihli üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmiştir. İİK’nun 8. ve İcra İflas Kanunu Yönetmeliği’nin 22/2. maddesi gereğince, icra ve iflas daireleri yaptıkları muameleler ile kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak tutarlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra müdürü veya muavini veya katibi tarafından imzalanır. Birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz dilekçelerinin icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Çünkü itiraz tarihi, evrakın dosyaya sunulduğu tarih olmayıp dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK. 13.5.2009 tarih ve 2009/12-185 E.- 2009/182 K). Her ne kadar şikayetçi 3. kişi şikayetinde, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz ettiğini ileri sürmüş ise de; icra dosyasının incelenmesinde şikayetçi 3. kişinin itiraz dilekçesi verdiğine ilişkin icra tutanağı kaydı olmadığı gibi, UYAP sistemine taranmış bir itiraz dilekçesine de rastlanmamıştır. Yine İcra müdürlüğünce mahkemeye gönderilen 26.04.2017 tarihli yazıda, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz dilekçelerinin hangi tarihte dosyaya girdiğinin tespit edilemediğinin bildirildiği görülmektedir. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlere dayalı olarak, şikayetin reddi gerekirken aksi gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” denilerek kararın bozulmasına karar vermiş ve mahkemece bozma ilamına uyularak şikayetin reddine karar verilmiştir. Menfi tespit talebi yönünden davacı yan dava dışı asıl borçlu şirkete 101.158,80 TL borçlu olduğunu ve icra dosyasına borçlu ile anlaşmaya varılan vadelerde ödeneceğini ve alacağın vadelerini beyan ve ikrar etmiştir. Bu durumda davacının da borçlu bulunduğu miktarla ilgili üçüncü kişinin alacağını bizzat ikrar etmiş olması karşısında ; şikayet de reddedildiği nedenle artık menfi tespit isteminin kanıtlanmadığı , bilakis borcun ikrar edildiği anlaşılmakla mahkemece davanın reddine dair verilen karar yerindedir. Yine İİK 89. Maddeye göre ; Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin (Değişik ibare: 6352 – 2.7.2012 / m.18) “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir hükmüne göre tazminata hükmedilmesi de yerinde görülmüştür. HMK 355. Maddeye göre yapılan incelemede, mahkemenin görevli olduğu, kesin yetki kuralına tabi bir dava olmadığı, zorunlu arabuluculuk konusunda dava şartı eksikliğinin bulunmadığı, taraf ehliyetlerinde bir eksiklik bulunmadığı, taraf teşkilinin sağlandığı , tarafların teminat yükümlülüklerinin bulunmadığı, vekaletnamelerin dosyada olduğu, davada hukuki yarar bulunduğu ( davacının dava dilekçesindeki talebine nazaran) , hak düşürücü süre uygulanmasını gerektirir bir uyuşmazlığın bulunmadığı, derdestlik veya kesin hüküm bulunmadığı ,harcın dava değerine ve niteliğine nazaran doğru hesaplandığı, gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunmadığı görülmüştür.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Davacı yandan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde 28/05/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.