Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3484 E. 2021/2253 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3484 Esas
KARAR NO: 2021/2253 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2018
NUMARASI: 2015/1182 E., 2018/515 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı, kendisinin … Ltd. Şti’nin sahibi ve yetkili müdürü olduğunu, şirkete ait olan 05/10/2015 ve 20/10/2015 tarihli her biri 70.000 TL bedelli iki adet çeki kaybettiğini, konuyla ilgili ticaret mahkemesinde çeklerin iptali için dava açtığını ve suç duyurusunda bulunduğunu, ancak çeklerin daha sonradan davalı tarafından bankaya ibraz edildiğinin ve takibe konulduğunu, kendisinin ve şirketinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, çekte kendisinden sonraki ciranta ile ilgi ve alakasının bulunmadığını, ciro silsilesinin kopmuş olduğunu, ciro silsilesinde yer alan …’in çekleri kendisinden almadığını belirterek borçlu bulunmadığının tespitine ve takiplerin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin alacağına karşılık dava konusu çekleri …’dan aldığını, çeklerin ciro silsilelerinde bir kopukluk bulunmadığını, müvekkilinin iyiniyetli meşru hamil olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının çeklerin iptali için dava açtığı, incelenen ticari kayıtlarda davacı ile davalı arasında bir ticari ilişki bulunmadığı, davalının bu çeki elinde haklı hamil olarak bulundurmasının bir nedeni ve dayanağı bulunmadığı, davalının çeki …’dan devralmasının da hukuki dayanağının olmadığı, davalı tarafından dosyaya sunulan 02/09/2014 tarihli protokol kapsamında davalının alıcı olarak yer aldığı, satıcının … Tekstil olup bu firma adına kayıtlı taşınmazları satacağını taahhüt ettiği, buna karşılık satıcı …’ya 150.000,00 TL’yi protokolün imzası anında nakden ödeyip kalan kısmı da ödeyeceğine dair taahhütte bulunduğu, gayrimenkul satış sözleşmesi vaadinin noterde yapılması gerektiği, bu nedenle davalının iyiniyetli hamil olarak değerlendirilemeyeceği gerekçeleriyle davanın kabulüne, dava konusu çekler nedeniyle davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; tarafların bilirkişi incelemesine dayanmadığı halde mahkemenin re’sen bilirkişi incelemesi yaptığını, mahkemenin ayrıca protokolü ve re’sen ticaret mahkemesi dosyasını celbettiğini, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nde başlatılan takip dosyası incelendiğinde, takibin kesinleştiğini, davacının icra müdürlüğüne müracaat ederek borcunu kabul ettiği ve dört taksitte ödeyeceği konusunda taahhütname imzaladığını, ancak karardan sonra icra dosyasında yaptıkları incelemede bu taahhütnamenin dosya içinde bulunmadığı, muhtemelen çalındığını, dilekçeyle UYAP’ta taralı taahhütnamenin dosya içinde fiziken konulmasını istediklerini ve istinaf incelemesine sunulduğunu, çekin ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığını, yine diğer takip dosyası olan İstanbul …İcra Müdürlüğü dosyasında da takibin kesinleştiğini, davacının icra müdürlüğüne müracaat ederek borcu kabul edip dört taksitte ödeyeceği konusunda taahhütname imzaladığını, ancak karardan sonra icra dosyasında yaptıkları incelemede bu taahhütnamenin dosya içinde bulunmadığı, muhtemelen çalındığını, dilekçeyle UYAP’ta taralı taahhütnamenin dosya içinde fiziken konulmasını istediklerini ve istinaf incelemesine sunulduğunu, davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğunu, ödeme halinde davanın istirdat davasına dönüşeceğini, davacının davasını istirdat davasına dönüştürmediğini, mahkeme kararının gerekçesinin kanuna aykırı olduğunu, davacının müvekkilinin senedi iktisap ederken davacının zararına hareket ettiğini ispatlaması gerektiğini, oysa bu hususun ispatlanamadığını, zaten taraflar arasında başka ciroların bulunduğunu, mahkemenin kararının gerekçesinin kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin çekin elinde bulundurma sebebinin kanıtlama yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının öncelikle senedin bedelsizliğini ispat etmesi, akabinde davalı hamilin senedi alırken davacı zararına hareket ettiğini ispatlaması gerektiğini bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı kişiler aleyhine çeke dayalı olarak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında toplam 77.451,64 TL’nin tahsili için icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak 20/10/2015 tarihli 70.000 TL bedelli, keşidecisi … Ltd. Şti, lehtarın davacı, sonraki cirantaların …, …, hamilin ise davalı olduğu, çekin 20/10/2015 tarihinde ibraz edildiği, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle ödenemediğinin şerh verildiği görülmüştür. Davalı tarafından davacı ve dava dışı kişiler aleyhine çeke dayalı olarak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında toplam 77.261,78 TL’nin tahsili için icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak 05/10/2015 tarihli, 70.000 TL bedelli, keşidecisi … Ltd. Şti, lehtarın davacı, sonraki cirantaların …, …, hamilin ise davalı olduğu, çekin 20/10/2015 tarihinde ibraz edildiği, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle ödenemediğinin şerh verildiği görülmüştür. Dava dosyasına davalı tarafından sunulan 02/09/2014 tarihli protokol fotokopisinin incelenmesinde; tarafların … ve davalı olduğu, buna göre …’nın satıcı, davalının ise alıcı olup satıcı adına kayıtlı taşınmazların alım satımı konusunda adi yazılı şekilde sözleşme yapıldığı, sözleşme kapsamında davalının …’ya 150.000 TL’yi nakden ödediği, 5 ay içinde taşınmazların tapularının davalıya devredilmemesi halinde davalının ödediği 150.000 TL’nin iade edileceğinin hüküm altına alındığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 29/06/2017 tarihli mali müşavir tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; davacının ortağı ve müdürü olduğu dava dışı … Ltd.Şti’nin 2015 yılı defterlerinin incelendiği, bu defterlerin usulüne uygun olarak tutulmadığı, bu şirketin defterlerinde dava konusu çekler ve ciro sahipleri ile davalı yönünden herhangi bir ticari ilişki boyutunda kayıt bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacı aleyhine çeklere dayalı olarak icra takipleri başlatmış, davacı taraf ise takip ve dava konusu çeklerin kaybedildiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Takip ve dava konusu çeklerin ciro silsileleri incelendiğinde herhangi bir kopukluk bulunmadığı görülmektedir. Davacı taraf çekin kaybedildiği hususunu davalının da çekin iktisabında ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğu hususunu usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır. Mahkemece, davalının çeki …’a devralmasının hukuki dayanağı bulunmadığı şeklindeki gerekçesi bir bakıma ispat külfetini davalıya yükler nitelikte bulunduğundan yerinde değildir. Somut olayda ispat külfeti davacı taraftadır. Davalının çeki hangi hukuki ilişkiye istinaden elinde bulundurduğu hususunu ispatlaması kendisinden beklenemez. Öte yandan davalı taraf, davacının icra dosyalarında borcu kabul yönünde beyanda bulunduğunu ileri sürmüş olup bu hususun Dairemizce araştırılması bakımından ilgili icra müdürlüklerine müzekkere yazılarak sorulmuş, gelen cevabi yazıların ekinde davacının davaya konu her iki icra dosyasına da alacaklı vekiliyle birlikte 13/06/2006 tarihinde müracaat ederek borcunu kabul ve ödeme taahhüdünde bulunduğu görülmüştür. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacının davasının reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davalı vekilince ayrıca kötü niyet tazminatına hükmedilmesi istenilmiş ise de; ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden İİK’nun 72/4 maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden davalı vekilinin tazminat talebinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, kısmen reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 30/05/2018 tarihli 2015/1182 E. – 2018/515 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, a-Davanın REDDİNE, b-Koşulları bulunmadığından davalı vekilinin tazminat talebinin REDDİNE, 2-İlk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 2.390,85 TL’den mahsubu ile bakiye 2.331,55 TL’nin karar kesinleştiğinde talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 17.250,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, e-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 500 TL bilirkişi giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf yargılaması yönünden;a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan 2.391,00 TL istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 47,35 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 145,45 TL’nin, davacıdan alınıp davalıya verilmesine,c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2021