Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3476 E. 2021/1203 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3476 Esas
KARAR NO: 2021/1203
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2018
NUMARASI: 2016/319 E. – 2018/188 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı şirket davalı müvekkil hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası aracılığıyla toplam tutarı 450.000,00 TL olan bonolar için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlattığını, söz konusu takibe müvekkil şirket sahte bonoları kabul etmediğini ve suç duyurusunda bulunacağını belirterek itiraz ettiğini, davalı şirket tarafından her ne şekilde ele geçirildiği bilinmeyen ve müvekkilin imzası taklit edilerek takibe konu edilen toplam tutarı 450.000,00 TL tutarındaki bonolar altındaki imzanın müvekkile ait olmadığını, müvekkilin davalı şirkete bu yönde bir borcu bulunmadığını, takip konusu bonolar altındaki imzaların hiçbir şekilde müvekkile ait olmadığını, nitekim söz konusu bonolar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılğıına 2016/43629 ve 2016/42110 numaralı dosyalar aracılığıyla suç duyurusunda bulunulduğunu, tüm bu sebeplerle borçlu olmadığının tespitine , ayrıca davalının sahte senetler aracılığıyla yaptığı takip müvekkilin ticari hayatını olumsuz yönde etkilediğini, telafisi imkansız zararlar doğuracağını, tüm bu sebeplerle davanın kabulüne karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına konu toplam tutarı 450.000,00 TL olan 5 adet senedin altındaki imzalardan giçbirinin kendisine ait olmadığını, davalı müvekkiline de hiçbir borçları bulunmadığını ileri sürerek menfi tespit davası açtığını, davacının davasının haksız olduğunu, müvekkilinin piyasada saygın bir firma olduğunu, davacı ile arasında imzalanan …. Kızılcahamam Ankara Zayıf Akım Projeleri Sözleşmesi ile müvekkilinin Ankara ili Kızılcahamam ilçesi … Park içerisinde bulunan … isimli inşaatın zayıf akım sisteminin temini, yerine montakı işini kurdaki değişikliğin fiyata yansıtılması kaydı ile 1.275.000,00 TL + KDV bedelle yüklendiğini davacı tarafın içine düştüğü ekonomik sıkıntı nedeniyle davaı ne sözleşme hükümlerine uygun olarak müvekkiline vermesi gereken çekleri süresinde ödemiş nede verdiği çekleri ödemediğini, davacının kusurundan kaynaklanan nedenlerle işin bitirilmesinin geciktiğini, ancak müvekkilinin özvarlığı’nı kullanarak söz konusu işi %100 oranında bitirerek davacıya teslim ettiğini ve sözleşmesel yükümlülüğünü ifa ettiğini, davacının borcuna mahsuben vermiş olduğu … Bankası Ankara Şubesi’ne ait … numaralı 250.000,00 TL bedelli çek ile cari hesaptan kaynaklanan 388.143,06 TL lik açık hesap borç ödenmeyince Kartal … Noterliği 14/11/2014 tarih … yevmiye sayılı ihtarı ile karşılıksız çıkan çekin ve cari hesap bakiyesinin ödenmesi için ihtarname gönderidiğini bu ihtarnamenin davacının temerrüde düştüğünü kanıtladığını, davacı tarafın borcunu ödememek için Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/75 Esas sayılı dosyası ile İflasın Ertelenmesi davası açtığını ve davacının iflas erteleme tedbir kararı aldığını, davacı tarafın müvekkiline ne de diğer yüklenicilere hiçbir ödeme yapmadığını ve verdiği çeklerin de karşılıksız çıktığını, davacının dava konusu senetleri müvekkiline borcuna karşılık verdiği fotokopisi sunulu … Bankası Ostim Şubesi 28/02/2015 vadeli … numaralı 200.000,00 TL bedelli çek karşılıksız çıkınca dava dışı bankada bulunan 120.000,00 TL lik parasına bloke konulduğunu, davacının gönderdiği mailde şirket yetkilisi …’ün 200.000,00 TL karşılıksız çıkan çekin iade edilmesi halinde 30/06/2015 vade tarihli 100.000,00 TL, 30/07/2015 vade tarihli 100.000,00 TL 30/08/2015 vade tarihli 100.000,00 TL 30/09/2015 vade tarihli 100.000,00 TL, 30/10/2015 vade tarihli 100.000,00 TL lik toplamda 500.000,00 TL tutarındaki senetleri vermeyi önerdiğini tarafların daha sonra bu senetlere 30/11/2015 vade tarihli 50.000,00 TL değerinde bir senet daha eklemeyi kararlaştırdığını, davacının dava konusu senetleri ödemediğini, bunun üzerine bir kısım çekler yönünden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile takibe konlduğunu bir kısım çekler yönünden ise de Ankara … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyası ile icra takibine girişildiğini ancak davacının Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesinde 2015/1309 Esas sayılı davası ile imza inkarında bulunduğunu, davacının dava konusu senetlerden dolayı borçlu olduğu 16/04/2015 tarihli hesap mutabakat mektubu ve mektupla uyumlu sunulu cari hesap ekstresi de kanıtladığını belirtmiş olmakla davacının davasının reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davanın kabulü ile davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan; 20/03/2015 düzenleme tarihli borçlusu davacı … A.Ş , aval vereni … alacaklısı davalı … A.Ş olan 30/06/2015 ödeme tarihli 100.000,00 TL bedelli 30/07/2015 100.000,00 TL , 30/08/2015 100.000,00 TL, 30/09/2015 100.000,00 TL bedelli 30/11/2015 ödeme tarihli 50.000,00 TL bedelli senetler yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 08/04/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına, davacı tarafın kötü niyet tazminat isteminin yasal koşullar oluşmadığından reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kötü niyet tazminat isteminin reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, Ankara 12. İcra Tetkik Merci Hakimliği’nin 2015/1309E. ve 2017/276K. sayılı kararında da bu talebimiz ile uyuşacak şekilde karar verildiğini belirterek kararın bu yönü ile kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı şirket yetkilisi …’ün 01.01.2014 tarihli zayıf akım sözleşmesinden kaynaklanan borcuna mahsuben verdiği 28/02/2015 vade tarihli 200 Bin TL’lik çek karşılıksız çıkınca, dava konusu senetleri müvekkiline gönderip, karşılıksız çıkan söz konusu çeki teslim aldğını, taraflar arasında devam eden diğer davalarda borcunu dava konusu ettiği senetlerle ödediğini savunan davacının, iş bu davada senetlerin sahteliğini ileri sürerek müvekkilini dolandırdığını, Müvekkili şirket yetkilisi … aleyhine yaptığı suç duyurusu takipsizlik ile kapatıldığını, tam tersine davacı şirket yetkilisi … aleyhine Ankara 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/682 esas, sayılı dosyası ile “Sahte senetler vererek karşılıksız çıkan çekini aldığından” bahisle dolandırıcılıktan dolayı dava açıldığını, ceza davası ile diğer menfi tespit davasını bekletici mesele yapılması gerektiğini, Mahkemesinin kabulünün aksine, her ne kadar müvekkilimi temsilen senede dayanarak takip başlatılmış ve görününde senet ile alacağın temelinde yatan 01/01/2014 tarihli zayıf akım projesi arasında bir illiyet olmadığı düşünülse de, cevap dilekçesinde dava konusu senetten kaynaklanan alacağın kaynağı ifşa edildiğimdn dava konusu senetler ile zayıf akım projesi arasında ayrılamaz bir illiyet kurulduğunu, Müvekkilin senetlerden kaynaklanan bir alacağı olup olmadığının değil, 01/01/2014 tarihli zayıf akım sözleşmesinden kaynaklanan alacağının olup olmadığının tartışılması gerektiğini, Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016 / 83 Esas sayılı menfi tespit davasını bekletici mesele yapılması gerektiğini, Menfi tespit davalarında öncelikle davacının borçlu olmadığını ispat etmesi şartı aranmadığını, tam tersi, davalının alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları ve öğretide kabul edilen görüşlerin hukuk hakiminin, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylar ile ve bilhassa fiilin hukuka aykırılığı konusu ile bağlı olması gerektiği yönünde olduğunu, Aksi kanaat hasıl olsa bile, davacının kötü niyeti karşısında davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu,. Çünkü, davacı şirket iş bu dava ile menfi tespit davası açmış, davacı şirket yetkilisi … de İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/ 847 Esas sayılı dosyası ile dava açmış olduğunu, İstanbul Anadolu 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/ 386 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, her birinden ayrı ayrı vekalet ücreti ve ayrı ayrı kötü niyet tazminatı talep ettiğini, icra hukuk mahkemesindeki imza inkarı davasının kendi lehlerine neticilenmesi durumunda, takibin iptal olacağını, hukuki yararı olmadığı halde, iş bu menfi tespit davasını açıldmasının davacının hukuku kullanarak haksız kazanç elde etmeye çalıştığının kanıtı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK 72.maddesine dayalı olarak menfi tespit tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı ve davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstinaf aşamasında Uyap sisteme giren müzekkere ve iflas idaresi vekilinin dilekçesine göre Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/10/2018 tarih ve 2017/454 Esas- 2018/852 Karar sayılı ilâmı ile davacı … A.Ş.’nin iflasına karar verildiği, adi tasfiyeye karar verildiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun iflasın hukuki neticeleri ile ilgili olan hukuk davalarının tatili başlıklı 194/1. maddesine göre; acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir. Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK.md.191), müflisin iflâs masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, nasıl iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflâs idaresine aittir. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, Kanun, müflisin taraf bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durmasını kabul etmiştir. (md. 194). İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflâsın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra, duran hukuk davalarına devam edilebilir. (md. 194/1). Bu hüküm henüz kesinleşmemiş ve temyiz veya istinaf safhasında olan davalarda da göz önünde tutulur. (Yargıtay 15. HD 08/12/2014 tarih, 2014/4455-7087 E.K, 02/03/2015 tarih ve 2015/27-1049 E.K sayılı kararları). Yargıtay 23.HD’nin E.2015/7698, K.2016/1883 sayılı, 25.03.2016 Tarihli ilamında belirtildiği üzere; İflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili itirazın kaldırılması, icra takibinin iptal ve taliki, itirazın incelenmesi ve icranın geri bırakılması talepleri de düşer. Buna karşılık, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili hukuk davaları, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez; bu davalar, iflâsın açılması ile sadece durur. Buna göre itirazın iptali davası (md. 67), borçtan kurtulma davası (md. 69), menfi tespit davası veya istirdat davası (md. 72) borçlunun iflâsı ile sadece durur; fakat, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez. Bilâkis, bu davalara da, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam edilir. (md. 194) Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davanın geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, bir ayrım yapmak gerekir: Müflisin davacı olduğu davalarda, iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde, o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir (md. 245). Hiçbir alacaklı, davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir. Bu durumda, mahkemece ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar davanın durdurulması, bundan sonra iflas idaresi davaya dahil ettirilip, deliller toplandıktan sonra sonucuna uygun karar verilmesi gerekeceğinden davacı ve davalı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1- Taraf vekilinin istinaf isteminin resen dikkate alınan sebeplerle kabulüne, 2- İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2018 gün ve 2016/319 Esas, 2018/188 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 355, 353/1-a-4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden, taraflarca yatırılan istinaf nsibi harcının talebi halinde aidiyetine göre taraflara iadesine, 4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 14,00TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 112,10TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, – Davalı tarafça yapılan 98.10Tl istinaf harcı ile 62,30 Tl posta gideri ki toplam 160,40 Tl nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.