Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3454 E. 2020/1604 K. 05.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3454 Esas
KARAR NO : 2020/1604
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2017
NUMARASI : 2014/1473 2017/546
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı … arasında imzalanan kredi sözleşmeleri nedeniyle adı geçene kredi kullandırıldığını, bu kişinin kredi borçlarını ödemek üzere …’ndeki alacaklarını 25/05/2012 tarihli temlikname ile müvekkiline temlik ettiğini, temliknameye 4 adet fatura ve 4 adet hak ediş raporuna ve 4 adet temlik teyit yazısına istinaden davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı banka ile dava dışı … arasında düzenlenen temlik sözleşmesinin müvekkiline tebliğ edildiğini ve davacı bankanın Bayrampaşa Şubesine yazılan 30/05/2012 tarihli yazı ile temlike konu alacağın teyit edildiğini, daha sonra … tarafından Beşiktaş …Noterliği’nin 06/07/2012 tarihli düzeltme beyannamesiyle 25/05/2012 tarihli temliknamenin birinci maddesinin tadil edildiğini ve bu tadile ilişkin evrakın 09/07/2014 tarihli dilekçe ekinde müvekkiline tebliğ edildiğini, bu düzeltme beyannamesi gereğince … müvekkili üniversite nezdinde doğan 909.316,85 TL hak ediş alacağından yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalan 829.605,21 TL’nin 11/07/2012 tarihinde davacı banka hesabına ödendiğini, yine temlik sözleşmesine istinaden … üniversite nezdinde doğan 6 no’lu hak ediş karşılığından yasal kesintiler yapıldıktan sonra 475.770,13 TL’nin, 7 nolu hak ediş karşılığı tutardan yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalan 559.593,53 TL’nin ve 8 nolu hak ediş karşılığı olan 169.792,38 TL’nin de davacıya ödendiğini, bu arada davacı tarafından keşide edilen 10/10/2012 tarihli ihtarname ile ödeme yapılacak hesap numarasının değiştirildiğini, müvekkilinin gerek 25/05/2012 tarihli temlik sözleşmesi ve sonradan yapılan düzeltme beyanları gereğince gerekli hak ediş ödemelerini tamamladığını ve temlike konu yükümlülüklerin yerine getirildiğini, dava dışı … 06/12/2012 tarihli ikinci düzeltme beyannamesinden sonra ise ödemelerin adı geçene yapıldığını, müvekkili tarafından ilgili teyit yazılarının kim tarafından nasıl ve ne açıdan tanzim edildiğinin bilinmediğini, müvekkili tarafından yapılan harici araştırmadan müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinden sonra davacı banka ile dava dışı … arasında … davacı bankaya olan borcun tasfiyesi amacıyla bir protokol tanzim edildiğinin öğrenildiğini, bu protokolde müvekkilinin davacı bankaya her ne nam adı altında olursa olsun borcunun bulunmadığının anlaşılacağını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davacı bankanın dava dışı … krediler kullandırıldığı, dava dışı … davalıdan olan hak ediş alacaklarının 25/05/2012 tarihli temlikname ile davacı bankaya temlik ettiği, temliknamede 31/12/2013 tarihine kadar tüm hak ediş ödemelerinin kapsama alındığı, … 06/07/2012 tarihli düzeltme beyannamesiyle temlik sözleşmesinin birinci maddesindeki 1.162.275,67 TL temlik tutarına ait faturayı 909.316,85 TL olarak tadil ettiği ve aynı şekilde fatura üzerinde de çizerek düzeltme yaptığı, bu düzeltme yazısından 31/12/2013 tarihine kadar doğacak alacakların bankaya temlik edildiği kaydına da yer verildiği, adı geçen tarafından 06/12/2012 tarihinde iki kez düzeltme beyannamesi verilerek davalıya ibraz edildiği, bu kez temliknamenin birinci maddesindeki 31/12/2013 tarihine kadar doğacak tüm alacakların bankaya temlik edildiği şeklindeki düzenlemeye yer verilmediği, bunun temlik eden tarafından tek taraflı olarak değiştirildiği, davacı bankanın ise tek taraflı yapılan iki düzeltme beyannamesine davalının itibar edemeyeceği gerekçesiyle alacakların ödenmesini talep ettiği, düzeltme beyannamelerinin temlik alacaklısı bankaya tebliğine dair bir kayda yer verilmediği, borçlunun alacağın temlikinden haberdar edilmiş ise borcu temellük edene ifa ile yükümlü olduğu, aksi takdirde temlik edene ifada bulunursa ikinci bir ifa yükümlülüğü ile karşılaşacağı, yine temlik edenin şahsına bağlı def’ilerin de temlikle sona ereceği, bu itibarla davalı yanın temlik edene ödeme yapmasının temellük eden bakımından sonuç doğurmayacağı, davalı bankanın tek taraflı düzeltmeyi esas alıp temlik edene ödeme yapması suretiyle borcundan kurtulamayacağı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 1.897.795,12 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin talepnamedeki diğer koşullarla devamına, davalının %20 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; müvekkili aleyhine ilam harcı ödenmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin 06/06/1994 tarihli resmi gazetede yayınlanan 3993 Sayılı Kanunla kurulan Devlet üniversitesi olduğunu, Harçlar Kanunu’nun 13.maddesi gereğince harçtan muaf olduğunu, yine müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin bir Devlet üniversitesi olduğunu, alacağın likit olmadığını, esas yönden ise müvekkilinin yapım işi sözleşmesi gereğince taahhütlerini yerine getirmeye başladığını, 25/05/2012 tarihli temlik gereğince davacı bankaya ödeme yapmaya başladığını, ancak … 06/07/2012 tarihli düzeltme beyannamesi getirerek birinci maddedeki tutarın 909.316,85 TL’ye düştüğünün görüldüğünü, bu düzeltme beyannamesi uyarınca … doğan alacağından yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalan tutarın davacı bankaya ödendiğini, ayrıca 6,7 ve 8 nolu hak edişlerden dolayı da ödemelerin davacı bankaya yapıldığını, … 06/12/2012 tarihli düzeltme beyannamesinin müvekkiline tebliğ edildiğini, bu beyanname incelendiğinde ilk temliknamedeki 31/12/2013 tarihine kadar olan doğmuş tüm alacakların ifadesinin çıkartıldığını, dolayısıyla bu beyanname gereğince müvekkilinin üzerine düşen bir yükümlülüğünün kalmadığını, daha sonraki yani ikinci düzeltme beyanından sonra yapılan işlere dair hak edişlerin de … şahsına ödendiğini, her ne kadar davacı banka tarafından müvekkiline gönderilen 24/12/2013 tarihli ihtarnamede müvekkilinin alacağın 10/12/2012, 15/10/2012 ve 18/10/2012 tarihli yazılarla teyit edildiğini bildirerek ödeme talebinde bulunmuş ise de, söz konusu bu üç teyit yazısının da müvekkili kayıtlarında bulunmadığının tespit edildiğini, bu yazıların davacıdan fakslanmasının istendiğini ve yapılan incelemede müvekkili tarafından yazılmadığının anlaşıldığını, ayrıca sayı numaralarının kayıtlarla uyuşmadığını, bir başka ifadeyle teyit yazılarının sahte olduğunu, mahkemenin teyit yazılarının geçerliliği konusunda herhangi bir araştırma yapmadan hüküm tesis etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, icra takibinden sonra davacı banka ile … arasında düzenlenen borç tasfiye protokolünde takip dosyasında kendisinden talep edilen toplam ana para borcunun 225.000,00 TL’sini de ödeyerek ana para borç bakiyesinin 984.276,00 TL’ye indiğini, buna rağmen müvekkilinden 2.025.182,13 TL talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, mahkemenin bu hususları dikkate almadığını, davacı bankanın ilk düzeltme beyanına sessiz kaldığını, buna göre ikinci düzeltme beyannamesine ise muvafakat verdiği yolunda bir kanaat oluştuğunu, davacı bankanın bu hareketleri ile dürüstlük ilkesine ve çelişkili davranma yasağına aykırı davrandığını, somut olayda sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin gündeme geldiğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 2.025.182,13 TL’nin tahsili için 12/03/2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak 25/05/2012 tarihli temlikname, 4 adet fatura, 4 adet hak ediş raporu ve 4 adet temlik teyit yazısının gösterildiği, davalı üniversite tarafından ise borcun bulunmadığından bahisle borca ve ferilerine itiraz edildiği ve takibin durduğu görülmüştür. 25/05/2012 tarihli noterde düzenlenen temliknamenin incelenmesinde, temlik alanın … A.Ş Bayrampaşa Şubesi, temlik edenin …, temlik borçlusunun ise davalı üniversitenin yapı işleri ve teknik daire başkanlığı olduğu, temliknamenin birinci maddesinde temlik edenin davalı üniversitedeki yapım işi sebebiyle 06/10/2011 tarihli 1.162.275,67 TL’lik fatura tahtında doğmuş ve bugünden itibaren 31/12/2013 tarihine kadar doğacak olan tüm alacaklarının temellük alana temlik edildiği görülmüştür. 30/05/2012 tarihli yazıda; davalı üniversitenin yapı işleri teknik daire başkanlığı tarafından temlikten haberdar oldukları ve temlik tutarlarının temlik eden … herhangi bir talebine, iznine, ihtar ve ihbarına gerek kalmaksızın temellük alanın hesabına nakden ve def’aten ödeneceğinin bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 10/03/2016 tarihli 3 kişilik bilirkişi heyeti raporunda; davacının, davalıya gönderdiği ihtarnamenin 30/12/2013 tarihinde tebliğ edildiği, 3 günlük sürenin eklenmesiyle davalının 04/01/2014 tarihinde temerrüde düştüğü, temerrüt tarihi ve takip tarihi arasında herhangi bir faiz talebi bulunmadığından faiz hesaplaması yapılmadığı, davalı bankanın toplam 4 adet fatura nedeniyle dava dışı şahsa yaptığı net ödeme tutarının 1.897.795,12 TL olduğu, dolayısıyla davalı üniversitenin temliknameye aykırı düzeltmelere itibar etmeyerek bu tutarı davacıya ödemesi gerektiği, bu itibarla takip tarihi itibariyle davalının itirazının 1.897.795,12 TL üzerinden iptali gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 27/03/2017 tarihli ek raporda ise; … yapılan kesintiler sonucu ödenen tutarın 1.897.795,12 TL olacağı, iş bu net ödeme tutarının davacı tarafından istenebileceği, ancak davacıya gönderilen 4 adet taahhütnameden hareketle bir sonuca gidilmesi halinde 4 adet taahhütname tutarı 2.025.182,13 TL davacı alacağı olarak kabul edileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Mahkemece yazıya yazıya verilen davacı banka cevabında; dava dışı … İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında ödeme taahhüdünde bulunduğu, bu kapsamda değişik tarihlerde toplam 225.000 TL’lik tahsilat yapıldığı, ancak adı geçenin ödeme taahhüdünü yerine getirmediğinden taahhüdün geçersiz olduğu, … ile yapılan ve geçerli olan bir protokolün bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
… tarafından yapılan 06/07/2012 tarihli düzeltme beyannamesinin incelenmesinde; 24/05/2012 tarihi itibariyle doğmuş 909.316,85 TL’ ile 31/12/2013’e kadar doğacak alacakların temliki şeklinde düzeltme yapıldığı ve adı geçenin bu düzeltmeyi 09/07/2012 tarihinde davalıya ibraz ettiği görülmüştür. …. tarafından yapılan 06/12/2012 tarihli düzeltme beyannamesinde; temlik konusunun 909.316,85 TL olduğunun belirtildiği, bu düzeltme beyannamesinde 31/12/2013 tarihine kadar olan alacaklardan bahsedilmediği ve düzeltme beyannamesinin davalı üniversiteye 06/12/2012 tarihinde verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalının temlik sözleşmesi gereğince müvekkiline ödemesi gereken dört adet hak ediş bedelinin temlik edene ödediğini iddia etmiş, davalı taraf ise başlangıçta yapılan temlik sözleşmesine sonradan yapılan tadilatlar uyarınca temlik edene ödeme yaptığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Alacağın temliki sözleşmesi iki taraflı bir sözleşme olup taraflardan bir tanesinin tek başına bu sözleşmeyi değiştirmesi mümkün değildir. Davalı üniversitenin temlik edenin tek taraflı sözleşmeyi tadil beyanına dayanarak dava dışı temlik edene ödeme yapması doğru değildir. Bir başka ifadeyle bu şekilde ödemeyle borcundan kurtulamaz. Davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Ayrıca bir kısım teyit yazılarının sahteliğinin araştırılmaması da somut davada sonuca etkili olmadığından bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Ne var ki; davalı taraf, davacının temlik eden aleyhine takip yaptığını ve onunla aralarında protokol düzenleyerek ondan tahsilat yaptığını ileri sürmüş, davacı taraf ise temlik eden … aleyhine takip yaptıklarını, bu kişinin ödeme taahhüdünde bulunduğunu ve bu kapsamda toplam 225.000,00 TL’lik tahsilat yapıldığını, ancak sonradan taahhüdün yerine getirilmediğinden geçersiz olduğunu temlik edenle müvekkili arasında geçerli bir protokolün bulunmadığını bildirmiştir. Bu durumda mahkemece ilgili İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı (davacı tarafından dava dışı temlik eden … aleyhine başlatılan takip dosyası) icra dosyası ile varsa ödeme taahhüdü, protokol ve sair belgelerin celbedilerek takibe konulan bu alacağın ve yapılan ödemelerin temlik edilen alacakla aynı olup olmadığı, bunların dava konusu temlike konu alacak kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi, şayet itirazın iptaline konu alacakla aynı alacak ise temlik eden … davacıya bu konuda yaptığı ödemenin davalıyı bu miktarda sorumluluktan kurtaracağı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan davalı üniversite Devlet üniversitesi olup Harçlar Kanunu’nun 13.maddesi uyarınca harçtan muaf olup karar ilam harcı ile sorumlu tutulması da kabul şekli itibariyle doğru değildir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/07/2017 tarih, 2014/1473 esas, 2017/546 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 38,90 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2020