Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3406 E. 2018/2485 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3406 Esas
KARAR NO : 2018/2485
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/06/2018
NUMARASI : 2018/144 2018/728
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine bonoya dayalı icra takibi başlattığını, davalının dava dışı … Ltd. Şti’nin yetkilisi ve ortağı olup dava dışı şirket adına kiralama işlerini yürüttüğünü, müvekkilinin… plakalı aracın kiralanması için dava dışı şirketle yaptığı kira sözleşmesi aşamasında davalının şirket adına yetkili olarak hareket ettiğini, araç kiralama işlemi yapılırken araç kiralama şirketlerinin sıklıkla yaptığı üzere davalının icra takibine konu senedi A4 kağıdına basılı araç kiralama sözleşmesinin en altına entegre ederek müvekkili ve dava dışı kefil arasında sözleşme imzalattığını, müvekkilinin sözleşmeyi imzaladığı düşüncesiyle boş bir senedi imzalamış olduğunu, bahsi geçen senet incelendiğinde üst kısmının kopartıldığının anlaşılacağını, buna göre takibe konu bononun temelini müvekkili ile araç kiralama işini yapan dava dışı şirket arasında yapılan araç kiralama işlemi oluşturduğunu belirterek müvekkilinin takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin araç kiralama işi ile uğraştığını, dava dışı şirketin yetkilisi olduğunu, davacının müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketten araç kiraladığını, 26/03/2016 tarihinde yaptığı kaza sonucu aracı olay yerinde bırakarak terkettiğini, davacının zararı gidereceğini belirttiğini, müvekkilinin de eğer bu zararı gidermedikleri takdirde araç kiralama esnasında imzalamış oldukları senet üzerinden işlemlerin başlatılacağını belirtmesine rağmen davacının borcunu ödemediğini, bunun üzerine icra takibi başlattıklarını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyuşmazlığın araç kiralama sözleşmesi nedeniyle davacı tarafından davalıya verilen senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, kira ilişkisinden doğan davaların sulh hukuk mahkemelerinde görüleceği gerekçeleriyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; kiralama ilişkisinin müvekkili ile dava dışı şirket arasında olduğunu, bu davadaki iddiaların senedin sözleşmeye aykırı olarak doldurulduğu, araç kiralama sözleşmesinin tarafının ve senedin lehtarının dava dışı şirket olduğu ve davalının hak sahibi olmadığının belirtildiğini, bir başka ifadeyle araç kiralama sözleşmesinin kabullerinde olmadığını, kambiyo senedine dayalı davalarla ilgili ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenle mahkemenin kararının usule aykırı olduğunu bildirmiştir.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, dava dışı şirketle aralarında araç kiralama sözleşmesi olduğunu ve bu sözleşme sırasında takip ve dava konusu senedin imzalattırıldığını iddia etmiş, davalı ise davacı ile yetkilisi olduğu şirket arasında araç kiralama sözleşmesi bulunduğunu, davacının kiralama konusu araca kaza yapmak suretiyle zarar vermesi üzerine yapılan görüşme sonucunda 200.000,00 TL ödemeyi kabul ettiği halde ödeme yapmaması üzerine sözleşme sırasında imzaladığı senedi takibe koymak durumunda kaldıklarını bildirmiştir. Tarafların iddia ve savunmalarında takip ve dava konusu senedin araç kiralama ilişkisi nedeniyle düzenlendiği açıktır. Dolayısıyla yapılacak yargılamada araç kiralama sözleşmesi de değerlendirileceğinden, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/11/2018