Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3361 E. 2021/1216 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3361 Esas
KARAR NO: 2021/1216
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR hUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI: 2015/165 E. – 2018/199 K.
DAVANIN KONUSU: Tecavüzün Meni, Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili … Türk Sinemasında dönemin en popüler filmlerinin bir çoğunun yapımcılığını yapan köklü bir şirket olduğunu ve dava konusu ettikleri “…” , “…” isimli sinema eserlerinin imal ettiren sıfatıyla eser sahibi olduğunu, 5846 sayılı FSEK ‘ in 8.maddesinde 12/06/1995 yılında yapılan değişiklik öncesi düzenlemeye göre bir sinema eserinin sahibinin onu imal ettiren olduğunu, FSEK Ek -2 maddeye göre yapılan değişikliğin imal ettiren yapımcının eser sahipliğini ortadan kaldırmadığını, tüm bu eserlerin 1995 öncesi yapım olması hasebiyle müvekkilinin tüm bu eserler üzerinde eser sahibi sıfatına sahip olduğunu, davalının ise … TV isimli kanalın sahibi olduğunu, söz konusu kanalda bahsedilen müvekkiline ait eserleri çeşitli tarihlerde izinsiz ve sözleşmesiz olarak yayınladığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak FSEK 68.madde gereği 3 kat olarak şimdilik 500 TL telif tazminatının haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, muhtemel tecavüzün men’ ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ile; usule ilişkin itirazlarında; davanın zamanaşımına uğradığını, davanın yetkisiz Mahkemede açıldığını, esasa ilişkin itirazlarında ise; bahse konu “…” ve “…” isimli eserlerin müvekkili şirketçe kesinlikle yayınlanmadığını, kaldı ki, davacı şirket vekilinin dava dilekçesi 1.maddede adları yazılı ve müvekkili şirketçe gösterimi yapıldığı iddia olunan 2 adet sinema filminin haklarının kendisine ait olduğunu iddia ettiğini, ancak filmlerin ayrı ayrı hak sahipliği incelendiğinde, dava konusu filmlerin her ikisinin de hak sahibinin davacı olmadığı, 4110 ve 4630 sayılı kanunlarla 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda yapılan değişiklikler ile 20 yıl koruma sürelerinin 70 e uzatıldığını ve uzayan koruma sürelere dair haklar ise eser sahibine dönmüş 12/06/1995 öncesi yapımlarda FSEK Ek:2 maddeye göre eser sahibi onu imal ettiren yapımcı olduğundan bu filmlere ait hakların yapımcısına dönmüş ve ait olmuş olduğunu, “…” isimli eserin yapımcısının … olmakla birlikte yapım yılının 1985 olduğunu, bu sebeple davacının dava konusu … isimli eser üzerinde aktif dava ehliyeti olmadığını, “…” isimli eserin yapımcısının ise Sezer İnanoğlu olup, yapım yılının ise 1989 olup, davacı şirket yetkilisi olan Sezer İnanoğlu’ na ait olsa dahi açılmış olan işbu davanın açıkça hukuka aykırı olduğunu, zira bahse konu filmlerin müvekkili şirketçe gösteriminin yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. Talimat Mahkemesince alınan ifadesinde; kendisinin … San ve Tic. A.Ş.nin sahibi olduğunu, … A.Ş şirketinden ve kendisinden habersiz telif hakkı şirketine ait olan filmleri kaçak yayınladığını, davalıdan şikayetçi olduğunu, zararının karşılanmasını talep ettiğini ve İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin talimat ekine ekli belge asıllarının kendisi ve şirketleri ile alakası olmadığını, sözleşmelerin … arasında yapılmış sözleşmeler olduğunu, ancak sözleşmedeki filmlerin firmasına ait olduğunu, .. arasında yapılmış herhangi bir sözleşme varsa onun sunulması gerektiğini, sözleşmelerde kendisinin imzasının da olmadığını, sözleşmeler altındaki imzaların hiçbirinin tarafına ait olmadığını beyan ettiği ve beyanını imzası ile teyit ettiği görüldüğü, iş bu dava dosyası içerisine alınan 16.06.2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; “inceleme konusu … Ticaret A.Ş” antetli, “… A.Ş ile sözleşme yapması için … Ltd. Şti.’ne izin verilmesine ” dair bila tarihli muvafakatnamede mevcut “… SAN. TİC. A.Ş ” kaşe izi üzerinde atılı imzanın, kişinin imzalarıyla aralarında saptanan uygunluklara ve benzerliklere nazaran, … eli ürünü olduğu” yönünde görüş bildirildiği, yine iş bu dava dosyası içerisine alınan 10.11.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda ise; “uygun optik ekipman (lup, binoküler stereomikroskop) kullanılmak suretiyle istem doğrultusunda yapılan incelemede; tetkik konusu sözleşme evrakındaki imzalar ile …’nun imzaları arasında; genel tersim özellikleri, başlatılış ve sonlandırılış tarzları, gramaların konstrüksiyonu, istif ve kompozisyon karakteristikleri, işleklik derecesi, sürat ve seyir, eğim, yön ve doğrultu, bağlantılar ve geçişler, açılanmalar, fulaj ve sair itiyadi imza unsurları bakımından anlamlı uygunluklar ve benzerlikler saptandığından söz konusu “… Sanayi ve Ticaret A.Ş” ile “…” arasında düzenlenmiş 26.09.2009 tarihli iki sayfalık Gösterim Hakkı Pazarlanması Sözleşmesi ile ekinde mevcut dört sayfalık film listesindeki ” …SANAYİ VE TİCARET A.Ş” ye atfen atılı imzaların … eli ürünü olduğu” sonucuna vardığının beyan edildiği, davacı şirket temsilcisinin imzası bulunan 26/09/2009 tarihli sözleşme ile davaya konu filmlerin 01/07/2009- 01/07/2011 tarihleri arasında gösterim hakkının … devredildiği, … ile davalı şirket arasında imzalanan 08/08/2009 tarihli sözleşme ile de filmlerin “Yerel Televizyonlarda Film veya Programların gösterim Hakkının” davalı şirkete devredildiği, davacı tarafın filmlerin 2009 yılında birer kez davalı şirketin lisans sahibi olduğu … isimli kanalda yayınlandığını iddia ettiği ancak yayın tarihini de içerecek şekilde yayın kayıtlarının sunulamadığı, filmlerin izinsiz olarak gösterildiği ispatlanamadığı ve devir sözleşmeleri gereğince filmlerin 01/07/2009- 01/07/2011 tarihleri arasında Yerel Televizyonlarda gösterim hakkının davalı şirkete ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine…” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosya kapsamında imza ile ilgili tam ve kuşkuya yer vermeyen bir değerlendirmede ve karşılaştırmada bulunulmadığını, davalı tarafça sunulan sözleşmeye bakılırsa imzaların hepsinin birbirinden farklı olduğunu, bu imzaların hiçbirinin müvekkili şirket yetkilisinin imzası ile ilgisi olmadığını, itirazların değerlendirilmediğini,Davalı tarafça sunulan ve … ile aralarında imzalandığını belirttiği 08/08/2009 tarihli sözleşmede ayrıntılı bir film listesi bulunmadığını, yani dava konusu filmler ile ilgili herhangi bir yetkinin verildiği görülmediğini, sözleşmenin 3/A maddesinde belirtilen herhangi imzalı bir liste de bulunmadığını, sadece listede belirtilecek filmler yönünden izin verileceği belirtildiğini, sözleşme üzerinde el yazılı notlar bulunduğunu ve paraflı olmadığını, sonradan eklenip eklenmediğinin belli olmadığını, sonuç olarak sunulan sözleşmede de herhangi bir şekilde dava konusu filmlerin yayını noktasında izin verildiği görülmediğini, davalının fatura, mutabakat vb. hiçbir belgeyle de dava konusu filmlerin sözleşme kapsamında olduğunu ispat edemediğini,Müvekkili tarafından imzalandığı iddia olunan sözleşmenin 3 nolu sözleşmenin konusu başlıklı kısımda ‘’Türkiye sınırları içine veya içinden uydudan yayın yapan ve eser sahibi ile süresi devam eden bir sözleşmesi mevcut olmayan televizyonlarda’’ ibaresi mevcut olduğunu, sözleşmenin imza tarihi olan 2009 tarihi itibariyle uydu lisansı olup olmadığı hususunun davalıdan ve RTÜK’ten ayrı ayrı sorulması gerektiğini, gerekli şartları sağlamıyorsa zaten bu sözleşmeyle herhangi bir yetki alması da mümkün olmadığını, mahkemenin bu talebi reddetmesinin yerinde olmadığını, Dava dışı şirketlerden alınan ayrıntılı yayın listesi sunulmasına rağmen mahkemece yayın akışına ilişkin kanaat verici delil ibraz edilmediğinin belirtilmesinin yerinde olmadığını, HMK 219. Ve 220. Maddeler gereği davalı kayıtlarının celbi de istenilmişken reddinin hatalı olduğunu,Dava dışı şirketçe sunulan kayıtlarla yayın ispat edildiği, davalı defter ve kayıtlarına dayanılmakla bu belgelerin sunumu noktasında ispat yükü karşı tarafta olduğunu, ispat yükü davacı üzerinde olduğunu, eksik inceleme ve eksik bilirkişi raporu ile verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, eser sahibi olduğu “…” ve “…” isimli sinema filmlerinin davalının televizyon kanalında 2009 yılında birer kez izinsiz yayınlandığını iddia ederek muhtemel tecavüzün menine ve FSEK 68 maddesi gereğince telif tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı yan, dava konusu sinema filmlerinin televizyon kanalında gösteriminin yapıldığı iddiasını kabul etmemiş, davacı şirket ile dava dışı … arasında 26.06.2009 Tarihli Yerel Televizyonlara Film Gösterim Hakkı Pazarlanması Sözleşmesi akdedildiğini, … ile müvekkili arasında 08.08.2009 Tarihli Yerel Televizyonlarda Film veya Programların Gösterim Hakkı Sözleşmesi imzalanmakla müvekkilinin ilgili eserleri gösterim hakkı doğduğunu savunmuştur.Davacı yan, sözleşmedeki imzayı kabul etmediğinden mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Grafolog bilirkişinin ek raporuna göre sözleşmedeki imzanın davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olduğu belirlenmiştir. Dava konusu filmlerin davalı logosu ile yayınına ilişkin görüntü kayıtlarının celbi hususunda yazılan müzekkerelere olumsuz cevap verildiği, …. TiC Ltd ŞTi yazı cevabında filmlerin 2009 yılında yayınlandığına ilişkin bilgi verilmiş ise de; ilgili şirketin 2015 yılında kurulduğu gibi, görüntü kayıtların bu şirket tarafından da sunulamadığı görülmektedir.Somut uyuşmazlıkta; davaya konu sinema eserlerinin 2009 yılında birer kez izinsiz gösterimi yapıldığının davacı tarafça kanıtlanması gerektiği, dava konusu tarih aralığında gösterimin olduğuna dair yeterli kanıt sunulamadığı gibi davalı yanca sunulan devir sözleşmesine göre 01/07/2009- 01/07/2011tarihleri arasında filmlerin yerel televizyonlarda gösterim hakkının davalı şirkette olduğu, mahkemece alınan ve Dairemizce de yeterli bulunan bilirkişi raporunda sözleşmedeki imzanın davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olduğunun tespit edildiği dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin ispatlanamayan davanın reddine ilişkin kararı yerinde olup davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması ereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.