Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3360 E. 2019/1500 K. 08.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3360 Esas
KARAR NO : 2019/1500
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2017
NUMARASI : 2016/181 E. – 2017/112 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili firmanın 1993 yılından bu yana faaliyet gösterdiği plastik sektöründe “…” markası ile tanındığını ve bu markayı aralıksız olarak kullanarak, tanıtarak kendi piyasasında faaliyet gösteren nitelikli firmalar arasına girdiğini, davalı adına tescilli olan 2008/62180 sayılı “…” markasının 21.sınıfta tescilli olduğunu, ancak markanın tescil tarihi itibariyle 5 yıldır kullanılmadığını belirterek, davalı adına tescilli 2008/62180 sayılı “…” markasının 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi gereğince iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı tarafından müvekkili aleyhine davalı markasının kendi markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğu gerekçesiyle İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde 31.12.2016 tarihinde hükümsüzlük davası açıldığını ve bu davanın halen derdest olduğunu, davacının tamamen kötü niyetli davrandığını, davacının dava konusu “…İ” ibareli tescilli bir markası bulunmadığı gibi herhangi bir başvuru girişiminin de söz konusu olmadığını, bu sebeple hukuki menfaati bulunmadığını, müvekkilinin dava konusu markayı ticari faaliyetleri sırasında bilfiil kullandığını, dolayısıyla bu markanın kullanmama nedeniyle iptalinin mümkün olmadığını belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin 23/05/2017 tarihli, 2016/181 Esas – 2017/112 Karar sayılı kararıyla; 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi ile, markanın kullanılması zorunluluğunun getirildiği, öngörülen 5 yıllık kesintisiz kullanmama hali söz konusu olduğunda, markanın iptaline mahkeme tarafından karar verilebileceği ve marka korumasının sona ereceğinin düzenlendiği, ancak bu hükmün Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarihli ve 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, iptal gerekçesinde; tescilden önce kullanımla yahut kullanım olmaksızın tescille kazanılan marka hakkının mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, bu sebeple marka üzerindeki hakkın temel haklardan olduğu, sadece kanunla sınırlandırılabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14. maddesiyle getirilen kullanma külfetinin mülkiyet hakkı kapsamında bulunan bir sınırlandırma olduğu, mülkiyet hakkına ancak kanunla sınırlandırma getirilebileceği, Kanun Hükmünde Kararname ile sınırlandırma getirilemeyeceği, bu durumun Anayasanın 91. maddesinin 1. fıkrasına aykırı olduğu, Türkiye’nin taraf olduğu TRIPS’nin 19. maddesinde de benzer bir hüküm mevcutsa da, bu hükmün markanın kullanma zorunluluğunun mevcut olması halinde uygulanabileceği, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptali ile iç hukukumuzda markanın kullanılması zorunluluğunun kalmadığı, bu nedenle TRİPS hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, iptal kararından sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 9. maddesinde de benzer bir hüküm yer almaktaysa da bu hüküm ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için uygulanabileceğinden Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, karar verilmesine yer olmadığına, anlaşmazlığın ön inceleme tutanağı imzalanmadan giderildiği gerekçesiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6/1. maddesi uyarınca davalı vekili için vekalet ücretinin yarısına karar verilmiştir.Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin HMK’nın 331/1 maddesine aykırı olduğunu, davanın açıldığı tarihte tarafların haklı olup olmadığı konusunda yargılama yapılmadığından, müvekkili haksızmış gibi davalı lehine vekalet ücreti tayininin usul ve yasaya aykırı olduğunu,-Anayasa Mahkemesi’nin iptali kararının 06/01/2017 tarihinde açıklandığını, 4 gün süre sonra 6769 sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiğini, Anayasanın 153.maddesi gereğince iptal kararlarının geriye yürümeyeceğini,-Kullanılmama nedeniyle markaların iptalinin düzenlenmesinin temelinde kamu düzeni yer aldığını, iptal kararıyla birlikte bir çok sorun meydana geldiğini, doktrin ve yargı çevresinde bu boşluğun Uluslararası antlaşmalarla düzenlenebileceği görülüşünün savunulduğunu,-Paris konvansiyonu ve TRIPS’in kullanımı bir zorunluluk olarak öngörülmesi gerektiğini, bu olmadığı için anlaşmaların bir düzenleyici etkisi olmadığının düşünüldüğünü ancak hukuken devlete olan güvenin sarsılmaması ve karmaşaya neden olunmaması açısından MK’nın 1.maddesinden hareketle, hakimin PK ve TRIPS’ın kullanma zorunluluğunu düzenleyen hükümleri ile doldurması gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.İlk derece mahkemesinin, ön inceleme duruşmasında, tutanak imzalanmadan önce karar verdiği, davalı yararına …Ü.T.’nin 6/1 maddesi uyarınca 1/2 oranda 1.430,00 TL vekalet ücretine hükmettiği, dava tarihinde tarafların haklılık durumunun gerekçeli kararda tartışılmadığı gibi bu hususta herhangi bir inceleme yapılmadığı görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı adına tescilli 2008/62180 sayılı “… markasının 21. sınıfta tescil edildiğinden itibaren 5 yıldır kullanılmadığından bahisle 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi gereğince iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin yargılama sırasında 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarihli ve 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği gerekçesiyle davanın konusuz kaldığına davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davalı yararına 1/2 oranında vekalet ücreti hükmedilmesine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.Davacı vekilinin istinaf başvurusunda, mahkemenin TMK 1.maddesinden hareketle, yasal boşluğun Paris Konvansiyonu ve TRIPS’in kullanma zorunluluğunu düzenleyen hükümleriyle doldurması gerektiğini beyan ettiği anlaşılmışsa da, ilk derece mahkemesinin kararında Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile oluşan boşluğun mahkeme tarafından doldurulamayacağı ve Paris Konvansiyonu ve TRIPS hükümlerinin uygulanarak uyuşmazlığın çözümlenemeyeceğinin gerekçelerini de ayrıntılı olarak göstermek suretiyle tartıştığı, mahkemenin hukuki boşluğun mahkeme tarafından doldurulamayacağı ve 6769 sayılı SMK hükümlerinin geriye yürütülemeyeceğine ilişkin gerekçesi Dairemizce de yerinde görülerek, davanın esasına ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemişse de, mahkemenin dava tarihindeki haklılık durumunu yargılama yapmak suretiyle belirledikten sonra dava tarihi itibariyle haksız bulunan tarafın yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekirken herhangi bir yargılama ve inceleme yapmaksızın davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, tarafların dava tarihindeki haklılık durumunun tespiti yönünden yargılamaya devam edilmesi için, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin 23/05/2017 gün ve 2016/181 Esas – 2017/112 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Dosyanın, yargılamaya devam edilerek dava tarihinde tarafların haklılık durumunun tespiti ile yargılama giderlerinin yükleneceği tarafın belirlenmesi yönünden, ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 08/07/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.