Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3299 E. 2019/1547 K. 16.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3299 Esas
KARAR NO : 2019/1547
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2018
NUMARASI : 2016/725 2018/241
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 16/07/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı … İnşaat A.Ş arasında 10/11/2012 tarihinde satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince oluşturulan ödeme planı gereğince 46 adet tüketici senedi, bono düzenlenerek dava dışı şirkete verildiğini, dava dışı şirketin inşaat yapımına dahi başlamadığını, bunun üzerine İstanbul 7.Tüketici Mahkemesinde menfi tespit davası açarak bonoların iptalini istediklerini, o yargılamada bonoların takibe konulmaması, üçüncü kişilere devir ve cirosunun önlenmesi bakamından 19/08/2013 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verildiği, yargılama sonunda 17/12/2015 tarihinde davanın kabul edilerek sözleşmenin feshine, verilen 46 adet sıralı tüketici senedinin iptaline, müvekkilinin ödediği tutarın müvekkiline iadesine ve ihtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına karar verildiğini, davalı tarafından söz konusu 46 adet bono içinde bulunan 14 adet bononun müvekkili aleyhine icra takibine konulduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin yasal hamil olduğunu, şahsi def’ilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının tüketici olduğu, dava konusu uyuşmazlığın 6502 Sayılı Kanunun 73.maddesi uyarınca tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçeleriyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, müvekkilinin tüketici olarak kabulünün ve davaya tüketici mahkemesinde bakılmasının kabulünün doğru olmadığını, uyuşmazlığın TTK kapsamında kaldığını, tüketici mevzuatının uyuşmazlığa uygulanamayacağını bildirmiştir.Dava dilekçesine ekli İstanbul 7.Tüketici Mahkemesi’nin 2013/1258 Esas, 21015/1743 karar sayılı ilam fotokopisinin incelenmesinde; davacının dava dışı … A.Ş aleyhine açtığı menfi tespit davasında davanın kabulüne ve bonoların iptaline, 11/12/2012 tarihli harici satış sözleşmesinin feshine karar verildiği görülmüştür.
Dava konusu senetlerin fotokopilerinin incelenmesinde; düzenleme tarihinin 10/11/2012 olup senet üzerlerinde sıra numaralarının bulunduğu, biri hariç bedellerinin 1.360,00 TL, birinin ise 10.000,00 TL bedelli olduğu, keşidecinin davacı, lehtarın ise dava dışı… A.Ş olduğu görülmüştür.Davalı tarafından davacı ve dava dışı şirketler aleyhine 14 adet senede dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla 22/10/2015 tarihinde icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemece, davacının tüketici olduğundan ve davanın tüketici mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş, gerekçe olarak da Yargıtay 13.HD’nin kararının görev yönünden değil, başka hususlardan bozulduğunu göstermiştir. Her ne kadar davacının tüketici sıfatı bulunmakta ise de, davacı ile davalı arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Davalı, dava konusu senetleri ciro yoluyla devralmıştır. Temel ilişki davacı ile dava dışı … A.Ş arasındadır. Öte yandan mahkemenin gerekçe yaptığı Yargıtay 13. HD’nin bahse konu ilamının incelenmesinde; davacı tüketicinin arasında temel ilişki bulunan şirkete karşı da dava açtığı görülmüştür. Dolayısıyla mahkemenin gerekçesi yerinde değildir. Takibin dayanağı bonolardır. Gerek takibin dayanağının bonolar olması, gerekse davacının doğrudan arasında ilişki bulunduğu şirketin bu davada davalı sıfatının bulunmaması ve de davalının takip konusu bonoları ciro yoluyla devralması gözetildiğinde, 6102 Sayılı TTK’nun 4/1-a maddesi uyarınca davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine aittir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
2-İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/04/2018 tarih, 2016/725 esas, 2018/241 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 23,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 121,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/07/2019