Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3298 E. 2018/2378 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3298 Esas
KARAR NO : 2018/2378
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/501
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, davalı banka tarafından diğer davalı borçlular aleyhine yapılan takip sırasında müvekkili şirketin 2015 yılından beri faaliyette bulunduğu adrese haciz işlemi için gelindiğini, gelen icra memuruna ve alacaklı vekiline müvekkili şirkete ait evraklar ibraz edilmesine rağmen kapı önünde duran … plakalı aracın davalı borçlu şirkete ait olduğundan bahisle bilgisayarlara zorla girilerek çıkartılan bir yazılı e-posta evrakına istinaden burası borçluya aittir diyerek haciz ve muhafaza işlemi yapılmak istendiğini, müvekkilinin çalışamaz hale getirilmesi tehdidi altında müvekkilinden o sırada 10.000 TL nakit para alındığını, ayrıca dosya borcunun kalan bakiyesi olduğu söylenen 101.200,00 TL tutarında bir bono imzalatıldığını, bu bononun müvekkili şirket yetkilisi ile diğer müvekkillerine imzalatıldığını, senedin ve konuyla ilgili protokolün usule aykırı şekilde haciz tutanağına geçirilmediğini, yapılan işlemlerin usulsüz olduğunu, TBK’nun 38 ve 39.maddeleri uyarınca hata, hile ve ikrahla bononun alındığını belirterek, haksız alının 10.000 TL’nin istirdadına, 101.200,00 TL’lik senetle ilgili borçlu bulunmadıklarının tespitine ve senedin iadesine, ayrıca dava sonuna kadar teminatlı ya da teminatsız kararı verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, davacı tarafça haciz sırasında istihkak iddiasında bulunulmuş ise de, bu iddianın haciz tutanağının 5.sayfasında da görüleceği üzere geri alındığını, akabinde davacıların dosya borcuna mahsuben 10.000 TL nakit ödeme yapıp ayrıca yapılan protokol ile 101.200,00 TL bedelli senet verdiklerini, herhangi bir şekilde haciz baskısı yapılmadığını, istirdat davasında davacı sıfatının borçluya ait olduğunu, davacının iddialarının doğru olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ihtiyati tedbire konu senetle ilgili icra takibi bulunmadığından ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili ek dilekçelerinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca davalı bankanın ihtiyati haciz kararı alarak 13/06/2018 tarihinde ihtiyati haciz kararı alarak icra takibine geçtiğini, yapılan haciz sırasında ise şirket ortaklarının yakını olan kişilerden 7.000,00 TL nakit, ayrıca 15/07/2018 tarihli 118.000,00 TL bedelli bir bono aldığını, aynı alacak için mükerrer takipler yapıldığını belirterek öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini, tedbir istemi kabul edilmediği takdirde dosya borcunun tamamının teminat yatırılması durumunda icranın durdurulmasını istemiştir.
Mahkemece 26/06/2018 tarihli ara kararla davacının aynı konuda farklı belge sunmadan iki kere tedbir talep ettiği, tedbir talebinin reddine karşı istinaf yolunun açık olduğu gerekçeleriyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki ve sonrasında verdiği beyanlarını tekrarladıktan sonra mahkemenin talebi hiç değerlendirmediğini, oysa ilk müracaatlarında takip olmadığını, sonraki müracaatlarında ise takipten bahsettiklerini, müvekkillerinin her geçen gün zararlarının arttığını, red kararının İİK’nun 72.maddesine aykırı olduğunu belirterek 26/06/2018 tarihli kararın 25/05/2018 tarihli kararın kaldırılmasını ve tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, ödenen bedelin istirdadı ve davalı yana verilen bonodan dolayı da menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, ilk olarak 11/06/2018 tarihinde davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, daha sonra davacı vekilinin 11/06/2018 ve 20/06/2018 tarihli talepleri üzerine de 26/06/2018 günlü karar verilmiştir. Davacılar vekili 11/06/2018 tarihli karara karşı süresinde istinaf talebinde bulunmamıştır. Davacılar vekilinin 11/06/2018 ve 20/06/2018 tarihli sonraki talepleri ise dava konusu bonoya dayalı olarak takip başlatılması nedeniyle tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Gerçekten de davacılar vekili sonraki dilekçelerinde herhangi bir belge sunmamış, sadece bonoya dayalı olarak takip başlatıldığını ileri sürmüştür. Somut olayda tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ihtiyati tedbirin koşulları gerçekleşmemiştir. Bu itibarla ilk derece mahkemesince verilen karar yerindedir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacılar vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.08/11/2018