Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3283 E. 2018/2479 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3283 Esas
KARAR NO : 2018/2479
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2018
NUMARASI : 2017/1202 E. – 2018/426 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, “davalı şirketin, müvekkili şirketin eski YK üyesi olan…tarafından kurulduğunu ve ticaret ünvanının da müvekkilinin ticaret ünvanını çağrıştıracak şekilde belirlendiğini, iştigal konularının birebir aynı olduğunun müvekkili şirket YK üyesi …’in ise uzun süredir göreve gelmediğini ve fiilen davalı şirkette çalıştığını, bu kişinin şirketin bütün üretim sırlarına vakıf olduğunu, müvekkili şirketin ve ürünlerinin piyasada … olarak bilindiğini, davalı şirketin ticaret ünvanında … . ibraresine yer verilerek TTK 55-1-a-4 maddesi anlamında haksız rekabet yaptığını, davalı ünvan tescilinin TTK 52.maddesine aykırı olduğunu, davalı şirketin , müvekkili şirket çalışanlarını ayartıp kendi bünyesinde çalıştırmaya başladığını, bunun da haksız rekabet oluşturduğunu, davalının, müvekkiline ait ürünlerin formül ve özel bilgilerini elde ederek kullanmasının da haksız rekabet olduğunu, gene davalının müvekkilinin müşterileri arayarak, müvekkilinin sattığı fiyatlardan daha ucuza mal verebileceklerini söylemesinin de haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının müvekkilinin çalışanlarına, şirketin batacağını, bütün müşterilerini kaybedeceğini söyleyerek kendilerinde çalışmaları karşılığında menfaat teklif ettiklerini, bunun da haksız rekabet oluşturduğunu, tüm bu davranışların TTK anlamında birer haksız rekabet olduğunu, haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını” iddia ile davalının haksız rekabetinin tespitini, men’ini, haksız rekabet neticesi maddi durumun ortadan kaldırılmasını, davalı ile müvekkilinin eski çalışanları arasındaki iş akdinin sona erdirilmesini, davalının ticaret ünvanının kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini ya da ya da silinmesini, davalının tecavüz konusu ürünlerinin ortadan kaldırılmasını, şimdilik 10.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevaben, ” davanın belirsiz alacak davası biçiminde açılamayacağını, davanın müvekkili şirketten başlangıçta haberdar olmadığı iddiasının doğru olmadığını, şirket ticaret ünvanları arasında iltibas bulunmadığını, davacının ünvanının çekirdek unsurunun …, müvekkilinin çekirdek unsurunun ise R… olduğunu, İstanbul ilinde … vs ibarelerini içeren ticaret ünvanına sahip çok sayıda şirket bulunduğunu, ticaret ünvanındaki …kelimesinin tasviri unsur olduğunu, karıştırma tehlikesi bulunmadığını, aynı sektörde faaliyet gösteren dava dışı ….Ltd şirketinin davacının marka tescilinden 8 yıl önce … markasının tescil ettirildiğini, davacının TÜRKPATENT nezdinde marka tescil başvurusunun, bu davanın açılmasından sadece 2 hafta önce olduğunu, …’in halen davacı şirket YK üyesi olduğunu ve bu üyeliğin sonladırılmadığını, haksız rekabet iddialarının yersiz olduğunu, bu kişinin müvekkili şirkette çalıştığına dair tek bir somut delil sunulmadığını, …’in ise 8 yıl önce davacı şirkette çalıştığını ve aradan geçen süreye rağmen ticari sırlara, müşteri portföyüne vakıf olmasının mümkün olmadığını, şirket çalışanlarının ayartıldığı iddialarının doğru olmadığını, bu kişilerin müvekkili şirkette çalışmak üzere başvuru yaptıklarını ve uygun görülenlerin işe alındığını, Yargıtay 11.HD içtihadı gereği salt şirket çalışanlarının başka şirkette işe girmelerinin tek başına haksız rekabet oluşturmadığını, diğer haksız rekabet iddialarının ve taleplerinin de yerinde olmadığını” savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, 19.04.2018 tarihinde, “dava konusu uyuşmazlığın, marka hakkının korunması ve yapılan tecavüzün men’ine yönelik olduğunu ve FSHHM görevine girdiği” gerekçesiyle mahkeme görevli olmadığından HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar vermiştir.
Davalı vekili istinafında, “uyuşmazlığın, ticaret ünvanları arasında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında, toplandığı ve TTK ‘nın 55.maddesi anlamında, haksız rekabet iddialarının bulunduğu, Yargıtay 20.HD’nin içtihadı gereği de bu türden davalarda görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararının kaldırılmasını istemiştir.
Dosyanın başlangıçta 14.HD’ne geldiği, anılan dairece 18.10.2018 tarihinde, dairemizin görevli olduğu gerekçesiyle dosyanın dairemize gönderildiği görülmektedir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesi’nce yukarıda yazılı biçimde görevsizlik nedeniyle usulden red kararı verilmiş ise de, davacının dava dilekçesindeki taleplerinin tamamının Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen haksız rekabet hükümlerine dayalı olduğu, davacı tarafın hiçbir şekilde tescilli sınai hakka dayanmadığı, uyuşmazlığın çözümünde 6769 sayılı SMK hükümlerinin değil 6102 sayılı TTK’nın hükümlerinin uygulanacağı, dolayısıyla görevli mahkemenin ihtisas mahkemesi değil, genel görevli Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, istinaf konusu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu 19.04.2018 tarih ve 2017/1202 Esas, 2018/426 Karar sayılı kararının, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,
2-Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı 45,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 143,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/11/2018 tarihinde HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca oybirliği ile kesin olarak karar verildi.