Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3258 E. 2022/748 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3258 Esas
KARAR NO: 2022/748
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin … TV marka ve logosu ile ulusal çapta yayın yapan bir televizyon kanalı işletmekte olduğunu, kanalın Tokat ile ve çevresinde popüler ve bilinir olduğunu, müvekkili şirketin İstanbul Ticaret Odası’na kaydolduğu 13/09/1994 tarihinden beri yayın yaptığını, müvekkilinin tek kazancının reklam gelirleri olup müşterilerinden biriyle bu konuda sözleşme imzalama aşamasındayken davalının müşteriye daha ucuz fiyat teklif ettiğini öğrendiğini, davalının 01/01/2017 tarihi itibariyle … isimli televizyon kanalının logo ve ismini değiştirerek … TV olarak yayına başladığının anlaşıldığını, müvekkilinin müşterisi olan … Ofisi firmasının çalışanı … vasıtasıyla müvekkiline ait markaya benzer şekilde … TV, … TV ve … TV isimleriyle marka başvurularında bulunduğunu, müvekkilince bunlara itiraz edildiğini, itirazlarının iki tanesinin kabul edildiğini, … TV itirazının ise değerlendirilme aşamasında olduğunu, davalının müvekkilinin markasından haksız olarak faydalanmaya çalıştığını belirterek davalının markaya tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, tecavüzün durdurulmasına ve kaldırılmasına, 10.000 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 10.500 TL olarak ıslah ettiğini beyan etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalı tarafın davacıya ait tescilli markayı çağrıştıracak şekilde ve ayırt edilemeyecek şekilde benzer … ibaresi ile yayın yaptığı, söz konusu kullanımın ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebep olduğu gibi davacı tarafın aralarındaki ilişkileri dikkate alınarak bu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğu, davacı tarafın tazminat talebi yönünden lisans sözleşmesi yapılmış olsaydı ödenmesi gereken lisans bedeli talep ettiği, buna göre kullanım süresi dikkate alındığında 10.500 TL maddi tazminatın, davalının kullanımlarının niteliği, kullanım şekli ve marka değeri dikkate alındığında 12.500 TL maddi tazminat talebinin yerinde olduğu, davacı tarafın HMK’nun 329/1 ve 2.maddelerinin uygulanmasını istemiş ise de, bu taleplerin ispat edilemediği gerekçeleriyle “1-Davacı tarafın … tv ve marka logosu dikkate alındığnda davalı tarafın … tv ve kullanımının markaya yönelik tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespiti menine. 2-Davalı tarafın … tv ve logosu ile yayın yapmasının engellenmesine, 3-Davacı tarafın ıslah edilen değerler birlikte 10.500,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari faizle davalıdan tahsili davacı tarafa ödenmesine, 4-Manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmer reddi ile 12.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili davacı tarafa ödenmesine, 5-Kararın kesinleştikten sonra ülke çapında yayın yapan 5 büyük gazetenin birinde masarfı davalıdan alınarak ilanına, 6-Davacı tarafın HMK 329/1 ve 2 maddesine göre yerinde olmayan taleplerinin reddine” şeklinde karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; bilirkişinin tazminat hesabı yaparken sadece bir sözleşmeyle tazminat belirlediğini, sair gelirlerin hesap edilmediğini, bu nedenle maddi tazminat hesabının hatalı olduğunu, hükme esas alınamayacağını, davalı tarafın ticari defterleri incelendiğinde … Ofisi’nden aylık 15.000 TL ‘den fazla para aldığının görülecek olduğunu, 551 Sayılı KHK’nun 140.maddesine göre patent sahibinin uğradığı zararın sadece fiili kayıt değeri değil, ayrıca patent hakkına tecavüz nedeniyle yoksun kalınan kazancı da kapsadığını, marka sahibinin tecavüzün önlenmesi ve piyasadaki karıştırılma halini gidermek için yaptığı masraflar ile dava masraflarının da fiili zarar kapsamında kaldığını, markaya tecavüzün söz konusu olduğu hallerde marka sahibinin genel hükümlere göre zarar talep edebileceği gibi 556 sayılı KHK’ya göre de zarar talep edebileceğini bildirerek maddi ve manevi tazminat miktarı yönünden kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; rapora itirazlarında tespitlerin hatalı olduğunu dile getirdiklerini, tazminat hesabı yapılırken müvekkili ile … ofisi arasındaki sözleşmeye dayanarak tazminat hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, markanın ekonomik öneminin dikkate alınması gerektiğini, bilirkişinin markanın ekonomik önemi, piyasanın özelliklerini dikkate almadığını, ayrıca maddi tazminat hesabı yapılırken hak sahibinin uğradığı zararın fiili kaybın değeri ve yoksun kalınan kazançtan oluştuğunu, fiili kaybın ise malvarlığının aktifindeki azalma, pasiflerin artması şeklinde gerçekleşeceğini, davacı tarafın fiili kaybını ve yoksun kalınan kazancını ispatlayamadığını, raporda hesaplanan miktarın da hatalı olduğunu, SMK’nun 151.maddesinde zarar görenin seçimlik haklarının bulunduğunu, bilirkişinin hangi kriterden yola çıkarak hesaplama yaptığı hususunun açık ve net olmadığını, bu şekildeki rapora dayalı olarak hüküm kurulmasının doğru olmadığını, davacının zararı ve zarar veren eylemini ispatlayamadığını, yine bilirkişi raporundaki … ve … ibarelerinin benzer olduğu ve karıştırılma ihtimali bulunduğu şeklindeki tespiti kabul etmediklerini, karıştırılma konusunda genel görünümün dikkate alınması gerektiğini, her iki markanın logosuna bakıldığında müvekkilinin logolarının gerek renk, gerek tasarım, gerekse logo içinde bulunan başak görselleri incelendiğinde, markalar arasında farklılık olduğunun net olarak görüleceğini, dolayısıyla markaya tecavüz ve haksız rekabetin de gerçekleşmediğini, davacının tamamen ıslahı ile davanın sebebi de değiştiğinden davanın esastan reddi gerektiğini, davacı vekilinin 10/05/2018 tarihli dilekçesinde “davamızı tamamen ıslah ederek kamulaştırmasız olarak el atılan gayrimenkul bedelini talep etmekteyiz” şeklinde beyanda bulunduğunu, tamamen ıslah ile dava dilekçesi dahil bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması gerektiğini, davacı vekilinin dava sebebini kamulaştırmasız olarak el atılan gayrimenkulün bedeli olarak belirtildiğini, dolayısıyla davanın hukuki niteliğinin değiştiğini, taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın reddi gerektiğini, ayrıca kamulaştırmasız el atılan gayrimenkul bedelinin talebiyle ilgili davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, hükümde üç ayrı vekalet ücretine hükmedildiğini, kararın bu yönden de hatalı olduğunu bildirmiştir. Yargılama sırasında RTÜK’ten … TV logolu kanal sahibi olan … A.Ş’nin RTÜK’e 03/08/2016 tarihinde logo değişikliği için başvurduğunun belirtildiği görülmüştür. Davacıya ait … tescil numaralı … TV markasının 38.sınıfta tescilli olduğu, yine … tescil numaralı … TV markasının 38.sınıfta, … tescil numaralı … markasının 38.sınıfta, … tescil numaralı … markasının 38.sınıfta, … tescil numaralı … markasının 38.sınıfta tescilli olduğu anlaşılmıştır.Davalıya ait …, … TV, … TV marka başvurularının mevcut olduğu dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 02/03/2018 tarihli 3 kişilik bilirkişi heyet raporunda; davalı tarafından kullanılan … ibaresinin davacı adına tescilli … markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu ve aralarında karıştırılma ihtimali bulunduğu, buna göre davacının marka haklarının ihlal edildiği ve tazminat isteyebileceği, davalının ticari defterlerinin kapanış tasdiklerini süresinde yaptırmadığı, defterlerde alt hesapların kullanılmadığı, bu nedenle dava konusu markaya yönelik satışları ve elde ettiği kazancın tespit edilemediği, davalı tarafın … logosu ile 07/02/2017 – 27/02/2017 tarihleri arasında yayın yaptığı tespit edildiğinden tazminat hesabında bu dönem aralığı dikkate alınarak emsal sözleşmedeki bedel üzerinden hesaplama yapıldığında 21 günlük yayın için elde edeceği muhtemel kazancın 10.500 TL olarak hesap edildiğini, davacının maddi tazminat talebinin BK’nun 50 ve 51.maddelerine göre belirlenmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğu yolunda görüş belirtildiği görülmüştür.Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği ve bu raporun delil olarak değerlendirilmemesini, mahkeme aksi kanaatte ise itirazların değerlendirilmesi için yeni bir bilirkişiden rapor alınmasının istediği görülmüştür.Davacı vekilince ıslah konusunda verdiği 10/05/2017 tarihli dilekçesinin açıklamalar bölümünde davayı tamamen ıslah ederek kamulaştırmasız el atma, gayrimenkul bedelini talep ettikleri yolunda beyanda bulunduğu, 13/06/2018 tarihli dilekçede ise kamulaştırmasız olarak el atılan gayrimenkul bedelini talep etmekteyiz şeklindeki cümlenin sehven yazıldığını beyan ettiği görülmüştür. Dosyada bulunan davalı ile dava dışı … Ofisi arasında imzalanan sözleşmede, aylık reklam bedelinin 15.000 TL olarak belirlendiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, ortadan kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Yargılama sonunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Dosya içeriğinden davacıya ait … TV, … TV, …, … ve … ibareli markaların bulunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan istinaf aşamasında Dairemizce yapılan araştırmada davalıya ait marka ya da marka başvurusuna rastlanılmadığının belirtildiği, dava dışı … isimli kişinin … tescil numaralı … markasının 11/06/2020 tarihinde 38.sınıfta tescil edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davalı tarafın tv yayınında kullandığı … ibaresinin davacının tescilli … markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu ve aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacının marka haklarının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır. Söz konusu rapor ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte bulunduğundan mahkemece hükme esas alınmasında usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu yönden davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Öte yandan davacı taraf verdiği ıslah dilekçesinde her ne kadar kamulaştırmasız el atılan gayri menkul bedelini talep etmiş ise de, bu hususun sehven olduğu kanaatine varılmakla bu yöndeki istinaf talebi de yerinde değildir. Öte yandan mahkemece hükmedilen vekalet ücretinde usule aykırı bir yön bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Davacı vekilinin istinaf talebinin değerlendirilmesine gelince; ihlalin niteliği, süresi ve ağırlığı gözetildiğinde davalı aleyhine hükmedilen tazminat miktarlarında usule aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Alınması gereken 1.571,13-TL harçtan, peşin alınan 428,69-TL (392,79+35,90-TL) harcın mahsubu ile bakiye 1.142,44-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022