Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3200 E. 2021/1021 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3200 Esas
KARAR NO: 2021/1021
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI: 2017/607 2018/266
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin, 1905 yılında kurulmuş olup, tüm dünyada saatler ve mücevher ürünleri alanında … sayılı tanınmış marka olarak tescilli … markası başta olmak üzere … ve tanınmış markalarıyla faaliyet gösterdiğini, müvekkiline ait bu markanın TPMK nezdinde de tanınmış marka olarak kabul edildiğini, davalının markalarının ise, müvekkilinin markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markaların kapsadığı ürünlerin 14.sınıfta olan ürünler olduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu belirterek, davalı adına tescilli … sayılı … markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; markalar arasında benzerlik bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacının … markasının 14.sınıfta tanınmış olduğu, davalıya ait … markası ile davacıya ait Rolex ibareli markanın karşılaştırılmasında üç harfin aynı olduğu, harflerin kısaltılarak davacı markasına benzer şekilde ibarenin kullanılmaya çalışıldığı, davalının kötüniyetli hareket ettiği, tanınmış markalardan yararlanmak istediği gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; kararda usuli eksiklikler bulunduğunu, TPMK’nın YIDK kararının dikkate alınmadığını, ehil bilirkişiden rapor alınmadığını, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, sırf davacı markası tanınmış diye hükümsüzlük kararı verilmesinin doğru olmadığını, dosyaya sundukları hukuki mütalaa incelendiğinde savunmalarının yerinde olduğunun anlaşılacağını, kötüniyet ve iltibas ihtimali konusunda rapor alınması gerektiğini, Yargıtay’ın bu konuda birçok emsal kararı bulunduğunu bildirmiştir. Davalıya ait … tescil numaralı … markasının 14.sınıfta tescilli 26.06.2015 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davacı adına tescilli … tescil numaralı markanın 99.sınıfta tescilli olduğu, ayrıca davacıya ait … esas unsurlu birçok markanın sicil kayıtlarının mahkemece celp edildiği görülmüştür. Davalı tarafça sunulan 31.08.2018 tarihli … tarafından düzenlenen hukuki mütalaada; markalar arasında benzerlik ve iltibas bulunmadığı, … markasının ayırt edici gücü ve özelliği bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. TPMK’dan gelen 07.05.2018 tarihli cevabi yazı içerisinde; TPMK nın 25.08.2017 tarihli YIDK kararının bulunduğu, buna göre davacının davalıya ait marka başvurusuna itiraz ettiği ve YIDK tarafından itirazın reddine dair karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir. Yargılama sırasında taraf markalarının dosyaya celbedildiği anlaşılmıştır. Dosya içeriğinden davacıya ait markanın 14.sınıfta tanınmış olduğu, davalıya ait Roix markasıyla davacıya ait markanın karşılaştırılmasında her iki markadaki … , … ve … harflerinin aynı olduğu, yine okunuş olarak yapılan karşılaştırmada ise daha yoğun bir benzerliğin bulunduğu, yine … kelimesinin Türkçede bir anlam ifade etmediği, davalının bu haliyle davacının markasının tanınmışlığından yararlanmaya çalıştığı ve taraf markalarının aynı sınıflarda tescil edildiği, somut olay bakımından 556 Sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiği, her ne kadar ilk derece mahkemesince davalının tescilinde kötüniyetli olduğu yolunda bir tespite gidilmiş ise de, somut dava bakımından davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğu hususunun kanıtlanamadığı, ancak az önce belirtilen hususlar gözetildiğinde, hükümsüzlük şartlarının gerçekleştiği, huzurdaki dava bakımından kötüniyet ve iltibas ihtimalinin de bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı, bu itibarla sonucu itibariyle doğru olan hükme yönelik davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/05/2021