Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3178 E. 2021/1145 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3178 Esas
KARAR NO: 2021/1145
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2015/1224 2018/452
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)|Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalı … şirketinin müvekkili aleyhine haksız ve hukuksuz olarak ihtiyati hacze başladığını ve uyarı ve şikayet başvurularına rağmen haksız işlemlerine devam ettiğini, müvekkilinin kargoda kaybolan ve ödeme yasağı konulan çeklerinde sahte imza ve kaşe nedeniyle çek bedellerinin yaklaşık üç katı kadar maddi zarara uğradığını, ayrıca manevi zarara da uğradığını, müvekkilinin toplamda 9.000 TL’lik iki adet çekin kargoda kaybolduğunu, bunun üzerine kayıp çeklerle ilgili iptal kararı aldıklarını, davalının sahte imza ve kaşe içeren çeklere dayalı olarak ihtiyati haciz kararı alıp müvekkilinin araçlarını bağlattığını, ayrıca menkullere ilişkin de fiili haciz yaptırdığını, haczin taşkın haciz oluşturduğunu, ancak icra hukuk mahkemesinin bu iddiayı reddettiğini, konuyla ilgili olarak suç duyurusunda bulunduklarını, ihtiyati haciz kararının yetkisizlik nedeniyle iptal edildiğini, ancak bu dönemde dört aylık bir süre geçtiğini, çeklerdeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığının icra hukuk mahkemesi kararıyla sübuta erdiğini, müvekkilinin uğradığı tüm bu zararlardan davalının sorumlu olduğunu, müvekkilinin 5 adet aracının bağlatılması neticesinde araç kiralama zorunda kalındığını, toplamda 14.618,00 TL araç kira bedeli ödediğini, yine bağlatılan araçlarla ilgili olarak 2.655,99 TL yediemin ve otopark ücreti ödediklerini, ayrıca icra hukuk mahkemeleri ve diğer suç duyurusu ve ticaret mahkemesindeki başvurular nedeniyle müvekkilinin kedilerine 4.000,00 TL borçlandığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 21.273,99 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin faktoring sözleşmesiyle aldığı çekleri tahsil amacıyla icra takibi başlattığını, davacının ve dava dışı bir başka şirketin ihtiyati hacze itiraz ettiklerini, itirazın kabul edilmesi neticesinde ihtiyati haczin kaldırıldığını, müvekkilinin iyiniyetli hamil konumunda olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının sahte imza atıldığını belirttiği çeklerin dava dışı firma ile davalı arasındaki faktoring sözleşmesi kapsamında davalıya devredildiğini, davalı … şirketinin kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği yönünde bir delil bulunmadığı, davalının iyiniyetli hamil olarak ihtiyati haciz kararı aldığı ve bu ihtiyati haczin infazı sırasında kötüniyetli ya da kusurlu olduğunu kabule imkan bulunmadığı, davalının önceki ciro ve imzalarının sahte olduğunu bilmesine imkan bulunmadığı gibi bu yönde imzaların sıhhati bakımından bir araştırma yapmasının kendisinden beklenemeyeceği, ayrıca haciz sırasında imzaya yönelik bir itirazın da ileri sürülmedi, TBK’nun 63.maddesi gereğince kanunun verdiği yetki dahilinde kalan fiil nedeniyle ve bu fiil bir zarara yol açsa bile hukuka aykırı sayılamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; gerekçeli kararın dosya içeriğiyle hiçbir ilgi ve alakasının bulunmadığını, müvekkilinin haksız ihtiyati haciz nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını, toplam maddi zararın 21.000 TL olduğunu, çekleri kargoda bulan/çalan kötüniyetli üçüncü şahısların İstanbul’da bile olmayan bir bölgenin adını kullanarak vergi dairesi ve uydurdukları vergi numarasına ilişkin kaşe yaptırarak sahte imza ile çekleri ciroladıklarını, davalının ise hiç araştırma yapmadan yetkisi dahi olmayan adliyede hemen ihtiyati haciz kararı aldığını ve müvekkilinin 5 adet aracın yakalatıldığını ve banka hesaplarına bloke konulduğunu, çeklerin iptal edildiğinin davalı … şirketine defalarca anlatsalar da sonuç alamadıklarını, 9.000 TL’lik çek için 400.000 TL’lik haciz konulduğunu, davalının haciz işleminde kusurlu olduğunu, kaldı ki maddi tazminat bakımından haksız ihtiyati haciz yapan tarafın kusursuz sorumluluğunun olduğunu, buna rağmen mahkemenin davayı reddetmesinin müvekkilinin zararını arttırdığını, İİK’nun 259.maddesine göre alacaklının hacizde haksız çıkması halinde borçlunun uğrayacağı bütün zararlardan sorumlu olduğunu, bu durumun kusursuz sorumluluk hali olduğunu, dolayısıyla kusur değerlendirmesinin gerekmediğini, Yargıtay uygulamalarına göre objektif özen yükümlülüğünün dikkate alınması gerektiğini, yine haksız yere bir kişinin mallarının haczedilmesinin ticari itibara saldırı mahiyetinde olup BK’nun 49.maddesi gereğince manevi tazminat sorumluluğunu gerektirdiğini, davalının faktoring şirketi olup basiretli davranması gerektiğini, İİK’nun 265.maddesi gereğince verilen ihtiyati haczin temyiz edilemeyeceğinden uygulandığı kişilerin mağduriyet ihtimalinin bulunduğunu, müvekkilinin ilk defa adresinde haciz yapıldığını ve sanayi bölgesindeki tüm esnafa karşı rencide edildiğini, banka blokeleri nedeniyle kredibilite puanının düştüğünü, müvekkilinin lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, yine haksız ihtiyati haciz üzerine müvekkilinin yargılama gideri ve vekalet ücreti ödemek durumunda kaldığını bildirmiştir. Davalı tarafından İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/81 D.İş sayılı dosyasında dava konusu çeklere dayalı olarak 8.673,16 TL alacak için ihtiyati haciz kararı verildiği görülmüştür. Davalı … şirketinin İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nünü … esas sayılı dosyasında davacı ve diğerleri aleyhine çeklere dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlattığı ve davacının adresinde 20/01/2015 tarihinde ihtiyati haciz uygulandığı, bir kısım menkullerin haczedilerek …. Ltd. Şti yetkilisi … yediemin sıfatıyla teslim edildiği görülmüştür. Davacı ve dava dışı …. Ltd. Şti tarafından İstanbul 18.İcra Hukuk Mahkemesi’nin farklı dosyalarında taşkın haciz şikayeti yapıldığı, mahkemenin ise 09/03/2015 tarihinde şikayetin reddine karar verdiği görülmüştür. Davacı ve dava dışı …. Ltd. Şti tarafından ihtiyati hacze itiraz edildiği, İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/81 D.İş – 78 Karar sayılı ilamıyla, ihtiyati hacze itirazın yetki yönünden kabulü ile itiraz eden borçlular yönünden 19/03/2015 tarihinde kaldırıldığı görülmüştür. İstanbul 18.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/106 esas – 2016/438 karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının imzaya itiraz ettiği, yapılan bilirkişi incelemesi sonunda çekteki imzanın davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığı gerekçesiyle imzaya itirazın kabulüne ve İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibin davacı yönünden durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ve 06/11/2017 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda; davacıya ait 5 adet aracın 19/01/2015 tarihinde yakalama şerhi verildiği ve 16/04/2015 tarihinde bu şerhlerin kaldırıldığı, davacının söz konusu hacizler nedeniyle kiraladığı araçlar nedeniyle 14.618,00 TL kira bedeliyle 2.655, 99 TL otopark ücreti ödediği, bunların toplamının ise 17.273,99 TL olarak hesaplandığı, davacı tarafın açtığı davalarla ilgili olarak yaptığı masrafları maddi tazminat olarak bildirdiğini, ancak yargılama giderlerinin kendi dava dosyaları içerisinde değerlendirilmesi gereken hususlardan olduğu, buna göre davacının maddi tazminat talebine yönelik olarak masrafının 17.273,99 TL olarak hesaplandığı, manevi tazminat ve diğer hususların takdirinin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, haksız ihtiyati haciz iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davalı …, ciro yoluyla hamil olduğu çeke dayalı olarak ihtiyati haciz talep etmiş ve bu bağlamda davacıya ait araçların bağlandığı ve fiili bir kısım menkul hacizlerinin yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça İstanbul 18.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/106 esas sayılı dosyasında ihtiyati haciz dayanağı çekteki imzaya itiraz edildiği, yapılan yargılama sonunda imzaya itirazın kabulüne ve çeke dayalı olarak yapılan takibin davacı yönünden durdurulmasına karar verildiği, ayrıca davacı tarafından ihtiyati hacze itiraz edildiği, mahkemece ihtiyati hacze itirazın yetki yönünden kabul edildiği ve itiraz eden davacı ve diğer borçlu yönünden ihtiyati haczin kaldırıldığı görülmüştür. Davacı tarafın maddi tazminat talebi, bağlanan araçların yerine araç kiralama zorunda kalıp ödediği araç kira bedeli ile bağlatılan araçları için ödeme durumunda kaldığı yediemin ve otopark ücretine ilişkindir. İİK’nun 259/1 maddesi gereğince ihtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve HMK’nun 96.maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur. Anılan madde içeriğinden ve Yargıtay uygulamalarından, maddi tazminat talebi yönünden kusursuz sorumluluk bulunduğu anlaşılmaktadır. Manevi tazminat yönünden ise kusur sorumluluğu söz konusudur. Ne var ki, somut olayda davalı taraf çeke ciro yoluyla hamil olduğundan çekteki davacı imzasının sıhhatini denetleme bakımından kendisine bir yükümlülük yüklenemeyeceğinden ve davalının ihtiyati hacze dayanak yapılan çeki iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğu hususunda dosyaya yansıyan bir delil de bulunmadığından davacının maddi ve manevi tazminat isteyemeyeceği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar yetki yönünden yapılan itiraz kabul edilmiş ise de, somut olay bakımından kesin yetki gerektiren bir hal bulunmadığından bu husus da tazminat talebine dayanak teşkil edemez. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/06/2021