Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/317 E. 2020/2259 K. 25.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/317 Esas
KARAR NO: 2020/2259
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2017
NUMARASI: 2016/615 E. – 2017/991 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan … ve …’nin diğer davalı şirketin ortağı ve aynı zamanda tek başlarına temsil ve ilzama yetkilisi olduklarını,bu yetkililerin yakın dostu olan dava dışı … isimli kişinin müvekkili şirkete müracaat ederek ellerinde kıymetli olan iplik bulunduğunu ve toplam 723.600,00 TL bedelle satabileceklerini beyan ettiğini,bunun üzerine ilk defa bu kişi ile iş yapacak olan müvekkili şirket yetkililerinin kuşku duyduğunu, bunun üzerine davalı … ve …’nin tekrar devreye girerek müvekkili şirketin yetkililerini ikna ettiklerini, bunun üzerine müvekkili şirketin 100 ton iplik bedeli olarak 720.000,00 TL’yi bankadan EFT yaparak davalı şirketin banka hesabına gönderdiğini, ancak aradan geçen süre içinde davalı şirketten ses çıkmadığını, davalıların da diğer davalı şirketin battığını bildirdiğini,bunun üzerine ihtarla paranın iadesinin talep edildiğini, davalıların ihtara verdikleri cevapta 3. kişinin iplikleri göndermesi gerektiği ve iade yükümlülüğünün kendilerinde bulunmadığını bildirdiklerini, bilahare davalıların sulh teklif ettiklerini, gerçek dışı kısmi ödeme iddiasında bulunduklarını, davalıların baştan beri kumaş teslim etme gibi bir niyetlerinin bulunmadığını ve bu davranışlarının haksız fiil niteliğinde bulunduğunu, davalıların borçtan müteselsilen sorumlu bulunduğunu, davalılar aleyhine Bakırköy … İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takip yaptıklarını, ancak davalıların kısmi ödeme yaptıkları itirazında bulunduklarını, itirazın kötüniyetli olduğunu ileri sürerek itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı … vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket ortağı olarak sorumluluğu bulunmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının dava dışı … AŞ arasında davalı şirket üzerinden iplik satış anlaşması yaptığını, davacının davalı şirkete gönderdiği paranın anlaşma gereğince dava dışı bu şirkete gönderildiğini, ipliklerin de bu şirket tarafından davacıya gönderilmesi gerektiğini, ancak ekonomik krize girmesi nedeniyle iplikleri göndermediğini öğrendiklerini, taraflar arasında sulhen görüşme yapıldığını ve …’in 475.000,00 TL değerindeki şahsi taşınmazını bu alacağı karşılamak üzere devrettiğini, 245.000,00 TL borçları kaldığı hususunu kabul ettiklerini ve bu miktara itiraz etmediklerini savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı şirket vekili dilekçesinde özetle; davacının dava dışı …AŞ arasında davalı şirket üzerinden iplik satış anlaşması yaptığını, davacının davalı şirkete gönderdiği paranın anlaşıma gereğince dava dışı bu şirkete gönderildiğini, ipliklerin de bu şirket tarafından davacıya gönderilmesi gerektiğini, ancak ekonomik krize girmesi nedeniyle iplikleri göndermediğini öğrendiklerini, taraflar arasında sulhen görüşme yapıldığını ve …’in 475.000,00 TL değerindeki şahsi taşınmazını bu alacağı karşılamak üzere devrettiğini, 245.000,00 TL borçları kaldığı hususunu kabul ettiklerini ve bu miktara itiraz etmediklerini savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket ortağı olarak sorumluluğu bulunmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının dava dışı … AŞ arasında davalı şirket üzerinden iplik satış anlaşması yaptığını, davacının davalı şirkete gönderdiği paranın anlaşıma gereğince dava dışı bu şirkete gönderildiğini, ipliklerin de bu şirket tarafından davacıya gönderilmesi gerektiğini, ancak ekonomik krize girmesi nedeniyle iplikleri göndermediğini öğrendiklerini, taraflar arasında sulhen görüşme yapıldığını ve müvekkilinin 475.000,00 TL değerindeki şahsi taşınmazını bu alacağı karşılamak üzere devrettiğini, 245.000,00 TL borçları kaldığı hususunu kabul ettiklerini ve bu miktara itiraz etmediklerini savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… satım sözleşmesinin davacı şirket ile davalı şirket arasında yapıldığı ve davalıların şirket ortağı ve yetkilisi olarak şirket adına hareket ettikleri anlaşıldığından davacının davalılar … ve …’a husumet yöneltemeyeceği, davalı şirketin icra takibinde borcun varlığını kabul ile borcun 475.000,00 TL’lik kısmının davalı şirket ortağı …’ye ait taşınmazın davacı şirkete verilmesi suretiyle ödendiğini ileri sürerek takip konusu alacağın bu miktarına itiraz ettiği ve bakiyesini kabul ettiği, dolayısı ile davalı şirketin itirazının takip konusu alacağın 475.000,00 TL’lik kısmına yönelik kısmi itiraz olduğu, davalı şirketin bu ödeme savunmasının davacı vekilince kabul edilmediği, getirtilen tapu kaydına göre davalı …’ye ait taşınmazın 400.000,00 TL bedel ile 22/06/2015 tarihinde davacı şirket ortağı ve yetkilisi olan …’a satıldığının tespit edildiği, her ne kadar davacı vekilinin bu satımın davacı şirket yetkilisinin şahsi tasarrufu olduğu, taşınmazı kendi adına ve hesabına davalıdan satın aldığını savunmuş ise de satım tarihinin icra takibinden sonraki bir tarih olması, davacı vekilinin anlatımında davalı tarafla ilk defa iş yapıldığının bildirilmiş olması dikkate alındığında taşınmazın davalı şirket ortağı … tarafından esasen davalı şirketin borcuna karşılık ifa uğruna edim olarak devredildiği sonucuna varıldığı, devredilen taşınmazın devir tarihindeki bedeli 400.000,00 TL olarak gösterildiğinden bu bedel ile tarafların bağlı olduğu, taşınmazın rayiç değeri olarak 475.000,00 TL ödendiği yönündeki davalı şirket savunmasına da bu nedenle itibar edilmediği, hal böyle olunca davalı şirketin satım karşılığı 720.000,00 TL iplik bedeli aldığı, ancak iplik teslim borcunu ifa etmediği ve temerrüde düştüğü, davacının satımdan dönme hakkını kullanarak ödediği iplik bedelini iadesini talebe hakkı bulunduğu, ancak bu miktar iplik bedelinden 400.000,00 TL’sinin ifa uğruna edim olarak davacıya taşınmaz devri suretiyle ödendiği, davalının takip konusu alacağın 245.000,00 TL’sine itiraz etmediği, itiraz konu 475.000,00 TL’den verilen taşınmaz bedeli 400.000,00 TL’nin düşürülmesi halinde davalı şirketin itiraza konu 475.000,00 TL alacağın 75.000,00 TL’si yönünden itirazının haksız olduğu, gerekçesiyle davalılar … ve … hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine, davacının diğer davalı hakkındaki davasının kısmen kabulü ile borçlu davalı şirketin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasında takip konusu 720.000,00 TL asıl alacağın 475.000,00 TL’lik kısmına yaptığı kısmi itirazın 75.000,00 TL için iptaline, takibin devamına,fazlaya ilişkin iptal isteğinin reddine, 75.000,00 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsiline, koşulları bulunmadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kararının ve gerekçesinin çelişkili olduğunu, Davalı gerçek kişiler … ve …’nin sahibi ve yöneticisi oldukları davalı şirketleri …’ı vasıta olarak kullanarak davacı müvekkili şirketi mağdur ettiklerini, başlangıçtan beri ellerinde hiç olmayan, temin etmeyi ve müvekkili şirkete teslim etmeyi de en baştan itibaren düşünmedikleri, buna mukabil tekstilci olan davacı müvekkili şirketin kendi üretimleri için çok yoğun bir biçimde kullandığı türden 100 ton 30/1 penye kompakt ipliği kilosu 6,70 TL + KDV gibi piyasa koşullarına göre çok ucuz bir fiyattan tamamı olarak 720.000 TL.nin peşin ve nakten şirketlerinin banka hesabına ödenmesi koşuluyla davacı müvekkil şirkete derhal teslim edileceği vaadi ile davacı müvekkil şirket yetkilisi Sn. … ile … isimli şahıs vasıtasıyla temas kurduğunu, davalı şirket …’ın … Bankası hesaplarına 29 Nisan 2015 tarihinde EFT yoluyla peşinen gönderilmesini sağladıklarını, bu meblağın bir bölümünü … isimli Maraş’taki batık bir firmaya gönderdiklerini, bakiye büyük kısmını da aynı gün ve sonrasındaki çeşitli hesap hareketleriyle kendi şahsi hesaplarına geçirerek sarf ettiklerini, Türk Borçlar Kanununun 49. ve 61. Maddelerine göre davacı müvekkilinin kendisine karşı akdi sorumlu konumundaki … ile kendisine karşı haksız fiil faili sıfatıyla sorumlu konumundaki … ile …’ı aynı anda takip ve dava etmesinde bir hata olmadığı veya akdi sorumlu … aleyhine alacağını takip ve dava konusu yapmasının haksız fiil faali sıfatıyla sorumlulukları bulunan … ve … aleyhine müteselsilen ve müştereken yönelik taleplerinin reddini gerektirmeyeceğini, Davalı …’ın ticari defterlerine ilişkin bilirkişi raporunda nakit hareketlerinin incelenmesini ihmal edildiğini, rapora itirazda bu hususa değinildiğini, mahkemenin de hesap hareketlerini değerlendirmemesinin hatalı olduğunu, Mahkemenin haksız fiil şartlarını değerlendirmediğini, Mahkemesinin nihai hükmünde şirketlerine gönderilen parayı diğer davalı ortağı ile birlikte şahsen çekip harcayan kişi konumunda olmasına rağmen paranın gönderildiği şirket yetkilisi olduğu, tüzel kişiden ayrı bir gerçek kişi şahsiyet olduğu gerekçesiyle husumet yönünden hakkında davanın reddine karar verdiği …’nin …’a 400.000 TL. bedelle sattığı daire bedelini davalı şirket …’ın borcundan düşmesinin çelişkili olduğunu, Müvekkil şirketten ayrı bir şahsiyeti olan, …’ın satın aldığı dairenin de davacı alacaklı müvekkil …’in alacağından ayrı tutulması ve …’in alacağından mahsup edilmemesi gerektiğini, Tapu kayıtlarından ve ipotekler alacaklısı … Bankası Seyitnizam Şubesinin sayın Esas Mahkemesine sunmuş olduğu müzekkere cevabından da görüleceği gibi, piyasa değeri (borçsuz ve takyidatsız halde) satış tarihi itibarıyla en fazla 350.000 – 400.000 TL edebilecek olan mezkûr dairenin üzerinde davalıların … Bankası Seyitnizam Şubesine olan borçlarından kaynaklanan toplam 1.940.000 TL.lik teminat ipotekleri mevcut olduğu, daire değerinin asgari 5 misli bu teminat ipotekleriyle yükümlü olarak ve değerinin çok üzerinde bir fiili borçla birlikte dava dışı …’a satıldığını, Davalılardan …’nin …’a ipoteklerin fek yazısını satış işlemlerinin ikmâline kadar getireceğini, zaten teminat ipotekleri alacaklısı bankaya çok az bir bakiye borcunun kaldığını beyan etmesi, ancak vaat ettiği ipoteklerin fek yazısını getirmemesi gibi hadiselerin satış işlemine yol açtığını, değerinin çok çok üzerinde borçlarla yüklü dairenin dava dışı …’a devrini davalı …’ın borcundan mahsup etmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satış sözleşmesine konu mal teslim edilmediğinden avans olarak gönderilen bedelin iadesi istemi ile başlatılan takipte İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davalı şirket yönünden davanın kısmen kabulüne, davalılar … ve … yönünden davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya konu Bakırköy …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında; davacı yanca, davalılar aleyhine, 720.000TL asıl alacağın takipten itibaren avans faizi ile tahsili talebi ile ilamsız takip başlatılmıştır. Takip talebinin ekindeki havale makbuz örneğine göre; davacı şirketin davalı şirkete 29.05.2016’da 720.000TL havale yaptığı görülmektedir. Davalılar … ve … vekili takibe süresindeki itirazında; borca, faize ve ferilerine itiraz etmiş, davalı şirket vekili ise şirket yönünden borcun 475.000TL’lik kısmına ve bu kısma ilişkin faize ve ferilerine itiraz edip 245.000TL yönünden borcu kabul ederek takibe kısmi itirazda bulunmuştur. Mahkemenin uyuşmazlığın satım sözleşmesinden kaynaklandığı, davalı şirketin malı teslim yükümlülüğünü yerine getirmediğine ilişkin tespiti yerindedir. Davalı şirket 725.000TL’lik borcun 475.000TL’sinin ödendiğini iddia etmiş olmakla bu hususu kesin delille ispatla yükümlüdür. Davalı; 475.000TL’lik ödemenin davalı …’nin taşınmazının davacı şirket yetkilisine ifa uğruna devredilerek ödendiğini savunmuş, davacı şirket vekili ise dava dışı şirket yetkilisine yapılan satışın borçtan mahsup edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Davalı tarafın borçtan mahsup için davacı şirket yetkilisine devredildiğini iddia ettiği İstanbul İli Maltepe İlçesi … Mahallesi … ada … parsel … Blok … nolu bağımsız bölümün tapu kayıt örneği ve resmi satış senet örneğinden davalı … adına kayıtlı taşınmazın 22.06.2015’te davacı şirket yetkilisi …’a 400.000TL bedelle satılarak devredildiği, bedelin nakden ve tamamen alındığının yazılı olduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, davalının resmi satış senedinin aksi yönündeki iddiasını (bu taşınmazın davalı şirketin borcuna mahsuben davacıya devredildiği hususunu) usule uygun yazılı delille kanıtlaması gereklidir. Davalı şirketin herhangi bir yazılı delil sunmadığı, açıkça yemin deliline de dayanmadığı dikkate alındığında davalının taşınmazın dava dışı şirket yetkilisine borca mahsuben devredildiğini ispatladığından söz edilemeyecektir. Bu durumda mahkemece davalı şirket yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir. Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup takip dosyasında borçlu olarak yer alan kişilerin itirazın iptali davası yönünden pasif husumeti mevcuttur. (Y.19.HD’nin E. 2015/5870K. 2016/1130, T. 29.1.2016 ve Y.19. HD’nin E. 2014/20225, K. 2015/7696;T. 26.5.2015 sayılı ilamları) Bu nedenle mahkemenin takip dosyasında borçlu olarak gösterilen davalılar … ve … yönünden davanın husumetten reddi kararı usule aykırı olup davalıların sorumlu olup olmadığının esas yönünden incelenmesi gereklidir. Davacı vekili, şirket ortaklarının sorumluluklarının haksız fiile dayalı olduğunu ve borçtan şirket ile birlikte müteselsilen sorumlu olduklarını iddia etmiş ise de, takibin dayanağı olan borcun; sözleşmedeki edimin ifa edilmemesine dayandığı, satış sözleşmesinde davalı şirketin taraf olduğu, mevcut delil durumuna göre haksız fiilin gerçekleştiğinden ve şirket ortaklarının borçtan müteselsil sorumlulukları olduğundan söz edilemeyeceği dikkate alındığında adı geçen davalılar yönünden davanın esas yönünden reddi gerekmektedir. Davacı vekilinin bu husustaki istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulüne, davalı şirkete yönelik davanın kabulüne, davalı şirketin takibe kısmi itirazının iptali ile takibin itiraz edilen kısım yönünden aynen devamına, alacak likit olup itiraz haksız olmakla davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalılar … ve … yönünden davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/615 Esas, 2017/991 Karar sayılı, 11.10.2017 Tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Davalılar … ve … yönünden açılan davanın esastan reddine, – Davalı …yönünden davanın KABULÜNE, Davalı şirketin Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki 720.000TL’lik asıl alacağın 475.000TL’lik kısmına yaptığı kısmi İTİRAZIN İPTALİNE, Takibin kısmi itiraz edilen kısım olan 475.000TL yönünden aynen DEVAMINA, Kabul edilen alacak olan 475.000TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, Davalıların kötüniyet tazminat talebinin reddine, – Alınması gereken 32.447,25TL harcın peşin alınan 8.695,80TL harçtan mahsubu ile bakiye 23.751,45 TL harcın davalı …den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı yanca yapılan 8.695,80TL harç, 29,20Tl harç ile 1246,20TL posta gideri ve bilirkişi ücreti ki toplam; 9.971,20 TL yargılama giderinin …den alınarak davacıya verilmesine, – Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 40.800,00TL vekalet ücretinin davalı …den alınarak davacıya verilmesine, – Davalılar … ve …’ın istinaf kanun yoluna başvurmadığı dikkate alınarak 1.980TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan 31,40TL istinaf nispi harcı ile fazla yatan (154,30-85,70) 68,60TL harç ki toplam 100,00TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine -İstinaf yargılaması için davacıdan alınan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 52,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 138,20 TL’nin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 25/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.