Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3160 E. 2020/2297 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3160 Esas
KARAR NO: 2020/2297
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2018
NUMARASI: 2012/217 2018/172
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 29/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin besteci ve söz yazarı olup Rusya’da anılan bir sanatçı olduğunu, söz ve müziği müvekkiline ait olan ve … tarafından da bu hakkı onaylanan “yara mıne bedeve” adlı eserin sahibi olduğunu, bu eserin yapımcısı davalı … tarafından çekilen “…” isimli dizinin “75 bölümlük ” jenerik kısmında ve birçok kısmında davalıya … A.Ş’ye ait televizyondan yayınlandığını, halen aynı dizinin bölümlerinin … televizyonunda yayınlanmakta olduğunu, 5846 Sayılı FSEK’in 68.maddesi uyarınca tecavüzün ref’ine ve müvekkili ile sözleşme yapılmış olsaydı istenecek bedelin veya emsal veya rayiç bedel itibariyle uğranılan zararların tazmini zımnında şimdilik 1.000 TL’nin üç kat fazlasının ihlal tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dizinin yayımının durdurulmasına, karar özetinin ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, yargılama sırasında sunduğu ıslah dilekçesiyle toplam 438.750,00 TL’nin tahsilini istemiş, ıslah harcını da 18/04/2018 tarihinde ikmal etmiştir. Davalı … San ve Tic. A.Ş vekili, Kartal Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu, MÖHUK’nun 48.maddesi gereğince davacının yabancı kişi olması nedeniyle teminat yatırması gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise … Meslek Birliği’nin resmi web sitesinin eser arama kısmında yapılan sorgulamada “…” isimli eserin birden çok sahibi olduğunu, yine dava konusu “…” isimli eserin sahibinin … olduğunu, “…” ve “…” isimli eserlerin ise hak sahibinin bulunmadığının görüleceğini, ayrıca Türkiye Musiki eseri Sahipleri Meslek Birliği sayfasında davacının adının eser sahibi olarak geçmediğini, söz konusu dizi için … isimli kişi ile sözleşme imzalandığını, sözleşme gereğince bu kişinin özgün müzik eseri düzenlediğini, sorumluluğun bu kişiye ait olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı … A.Ş vekili, davacının Rusya vatandaşı olup teminat yatırması gerektiğini, FSEK’in 68.maddesi gereğince hak talep edilebilmesi için Yargıtay 11.HD’nin 2010/10171 Esas, 2012/14474 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere kendilerine ihtar çekilmesi gerektiğini, somut olayda bu şekilde bir ihtarın bulunmadığını, dava konusu dizinin uzun süredir yayınlanmakta olduğunu, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerin Türkçe tercümelerinin ve resmi makamlarca verilenlerin tasdikinin eklenmesi gerektiğini, davacının sunduğu delil listesinin usulüne uygun olmadığını, dava konusu eserin kendisine ait olduğunun ispat edilemediğini, müvekkilince herhangi bir hak ihlalinin yapılmadığını, müvekkili ile diğer davalı yapımcı arasında düzenlenen sözleşmede diğer davalının herhangi bir fikri mülkiyet hakkını ihlal etmeyeceğinin hüküm altına alındığını, ayrıca davalı yapımcı ile dava dışı … arasında yapılan sözleşme gereğince sorumluluğun …’na ait olduğunu, meslek birliği kayıtlarında “…” isimli eserin anonim türkü olarak geçtiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; söz ve müziği davacıya ait olan “yara mine bedewe” isimli eserin izinsiz olarak dava konusu “…” TV dizisinde kullanıldığını, bu şekilde davacının maddi ve manevi haklarının ihlal edildiği, gelen belgelerden davacının eser sahibi olduğunun tespit edildiği, dizide 75 kez izinsiz kullanımın bulunduğu ve davalı şirketin …, … ve … kanallarında ayrı ayrı söz konusu dizilerin gösteriminin yapıldığının anlaşıldığı, bilirkişiler tarafından her bir bölüm için 650,00 TL rayiç bedel belirlendiği, üç kanalda 75 bölüm için toplam 225 gösterim yapıldığı, buna göre 146.250,00 TL rayiç bedel tespit edildiği, gösterimin süresi, tecavüzün niteliği, kusur durumu gözönüne alındığında takdiren üç katı bedelin davacıya verilmesinin uygun olacağı, FSEK’in 54.maddesine göre iyiniyetin korunamayacağı, bu nedenle yapımcı ve yayıncının her ikisinin de olaydan haksız fiilden dolayı müştereken sorumluluğunun bulunduğu, FSEK’nin 68.maddesi uyarınca taraflar arasında farazi sözleşme ilişkisi kurulduğundan tecavüzün ref’i talebinin reddi gerektiği, muhtemel tecavüzün men’ine karar verilmesi gerektiği, sözleşmesel ilişki nedeniyle davacının ilan talebinin de yerinde olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 438.750,00 TL’nin ihlal tarihinden itibaren yürütülecek değişen oranlarda avans faizini aşmayacak reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ref talebi ile ilan talebinin reddine, muhtemel tecavüzün men’ine karar verilmiş, kararı davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf etmiştir. Davalı … San ve Tic. A.Ş vekili, istinaf sebebi olarak; eserin anonim olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, dizi müziğinin …’na yaptırıldığı ve bu kişinin ücretini aldığını, eserin kullanıldığı dönemde …’dan alınan bilgiye göre eserin anonim türkü olarak kayıtlarda yer aldığını, bu nedenle telif ücreti ödenmeyeceğini, üç misli tazminatın eseri haksız yapan kişi aleyhine hükmedilebileceğini, oysa müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, ancak telif ücreti ödemeye mahkum edilebileceğini, eserin telif ücretinin hesabında hata yapıldığını, ayrı mecralarda yayınlanması halinde ayrı hesaplama yapılamayacağını, bu durumun haksız zenginleşme teşkil edeceğini, sundukları uzman görüşünde de belirtildiği üzere eserin mali haklarını alan kişinin bunu dilediği mecralarda kullanabileceğini, mahkeme kararında belirtildiği üzere davacı ile davalılar arasında farazi bir sözleşme kurulduğunu, sözleşmedeki uygulamaya göre bu kadar yüksek bir telif ücreti bulunmadığını, bu durumun uzman görüşünde de yer aldığını, hesaplamanın hatalı olduğunu bildirmiş, istinaf dilekçesi ekinde 07/08/2018 tarihli Prof. Dr. … tarafından düzenlenen hukuki mütalaanın sunulduğu görülmüştür. Davalı … A.Ş vekili, istinaf sebebi olarak; … Holding bünyesinde “… A.Ş” şeklinde unvanlı bir şirketin bulunmadığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, muvafakatleri olmamasına rağmen davaya dahil edilen … kanalında yayınlanan yayınlara ilişkin tesis edilen kararın tarafının müvekkili şirket olmadığını, … kanalının ait olduğu şirketin … A.Ş olduğunu, bu davada taraf sıfatının bulunmadığını, müvekkilinin herhangi bir hak ihlalinin bulunmadığını, yapım aşamasında müvekkilinin dahlinin olmadığını, yayına hazır olarak yapımcının geldiğini, davalılar arasındaki sözleşmede yapımcı davacının hiçbir fikri mülkiyet hakkını ihlal etmeyeceğini yükümlendiğini, ayrıca davalı yapımcı ile … arasında düzenlenen sözleşmede müziklerin hazırlanmasından bu kişinin sorumlu olduğunu, yine bu eserin meslek birliği kayıtlarında anonim olarak kayıtlı olduğunu, …’nun yaptığı sözleşmede “…” isimli eserin Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin kayıtlarında anonim türkü olarak gözüktüğünü, buna göre … kayıtlarında 1 Mayıs 2008 tarihinde anonim türkü olarak gözüktüğü, 27/09/2009 tarihinde yayınlanan “…” dizisinde kullanıldığını, davanın ise 11/10/2012 tarihinde açıldığını, davacının iddilarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin bu durumu bilebilecek durumda olmadığını, iyiniyetli olduğunu, buna rağmen FSEK 68.madde uyarınca tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, FSEK 68.maddesi uyarınca tazminata hükmedilebilmesi için ihlale ilişkin ihtarname çekilmesi gerektiğini, bu konuda Yargıtay kararı bulunduğunu, mahkemenin üç katı kadar tazminata hükmederken takdir yetkisini kullanmaksızın en yüksek sınırdan üç katına hükmettiğini, davacının taleple bağlılık ve iddiaların genişletilmesine aykırı hareket ettiğini, müvekkilinin buna muvafakat etmediğini, davacının sonradan … ve … kanallarındaki yayınlara ilişkin talepte bulunduğunu, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan raporların usul ve yasaya aykırı tespitler içerdiğini, 14/09/2012 tarihli teknik bilim kurulu kararında “…” isimli eserin …’a ait olduğuna dair karar verildiğini, bunun yanı sıra …’tan gelen cevapta ise “…” isimli eserle ilgili olarak eser sahibi kişinin “…” bulunduğunun ifade edildiğini, davacının adının ise … olduğunu, dolayısıyla söz konusu karar ve kayıtlardaki isimlerin birbirinden tamamen farklı olduğunu, bu kişilerin aynı olup olmadığının anlaşılmadığını, mahkemenin bu hususu açıklığa kavuşturmadığını, kaldı ki dava konusu uyuşmazlıkta “…”, “…” ve ” …” isimli üç eserden bahsedildiği, bu eserlerin birbiriyle aynı mı, farklı olup olmadığının tespit edilmediğini, hak sahipliğinin belli olmadığını, davacının hak sahibi olduğu kabul edilse bile müvekkilinin her halükarda müktesep hakkı kapsamında kullanım hakkının bulunduğunun mevcut olduğunu, 650,00 TL bedelin yüksek olduğunu, muvafakatleri olmamasına rağmen … ve … kanalları yönünden hesaplama yapılmasının ve aleyhlerine hükmedilmesinin doğru olmadığını, dava tarihinden sonraki yayınların da hesaplamaya dahil edildiğini, yine … ana kanalıyla diğer kanallardaki yayın bedellerinin aynı olmasının mümkün bulunmadığını, ihlal tarihinden itibaren faiz hesabının usule aykırı olduğunu, müvekkilinin meslek birlikleri ile akdettiği sözleşmeler kapsamında temsil ettikleri musiki eserleri umuma iletme konusunda yetkili olduğunu bildirmiştir. 14/09/2012 tarihli Türkiye Musiki Eser Sahipleri Meslek Birliği’nin Teknik Bilim Kurulu kararında; “… (…)” isimli eserin 2007 yılında incelenerek …’a ait olduğunun karar verildiğinin tespit edildiği, … veri tabanında anonim olarak kayıtlı olarak bulunan ” … ” isimli eserin icra eden birçok sanatçının kayıtlarının dinlendiği ve bu müziklerin “…” eserin müziğiyle birebir aynı olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. …’dan gelen 18/02/2013 tarihli cevabi yazıda; “…” isimli eserin anonim olarak kullanılması nedeniyle veri tabanına kaydedildiği, bu eserin müziğinin davacı adına kayıtlı bulunan “…” adlı eserin müziği olduğunun tespit edildiğini, aynı eserin daha önce de Türkçe sözlerle “…” adıyla Türkiye’de kullanıldığı ve müziğinin davacıya ait olduğunun anlaşıldığının bildirildiği görülmüştür. MSG tarafından mahkemeye gönderilen 16/04/2013 tarihli yazıda; “…” isimli eserin sistemde kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 21/04/2014 tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda; davacının talebinin isabetli olduğu, davacının eserinin dizi filminde kullanıldığı, FSEK’in 54.maddesi uyarınca iyiniyetli kullanıcının korunmayacağının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 15/01/2015 tarihli ek bilirkişi raporunda; dizinin kaç kez yayınlandığı ve telif hususu konusunda ücretle ilgili araştırma yapılması, bundan sonra rapor hazırlanacağının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 26/05/2016 tarihli ek raporda; dizinin kaç defa yayınlandığı bilgisinin temininden sonra bedelinin hesaplanacağının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 27/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda; …’dan gelen cevabi yazı içeriğinden 50 ve üzeri bölümde emsal ücretin 500-800 TL olduğu, dizinin … kanalında 75 bölüm yayınlandığının anlaşıldığı, 500+800/2=650 rayiç fiyat olduğu, 75×650=48.750,00 TL olduğu, FSEK 68.maddesi gereğince üç katının ise 146.250,00 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 06/11/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; söz konusu dizinin … ve … sitesinde de 75’er bölüm yayınlandığının mahkemece kabul görmesi halinde FSEK’in 68.maddesi gereğince 438.750,00 TL talep edilebileceğinin bildirildiği görülmüştür. Yayın tarihlerinin 27/09/2009’dan 01/06/2011 tarihine kadar olduğuna ilişkin listenin davacı vekilince dosyaya sunulduğu ve bu listenin kararın üçüncü ve dördüncü sayfasında yer aldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, 5846 Sayılı FSEK’in 68.maddesi uyarınca açılan tecavüzün ref’i ile tazminat talebine ilişkindir. Davacı taraf, “…” isimli eserin sahibi olduğunu, bu eserin davalılar tarafından izinsiz bir şekilde kullanıldığını ileri sürmüş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dosya içeriğinden ve mahkemece yapılan araştırmadan dava konusu eserin davacıya ait olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı … A.Ş vekilince FSEK’in 68.maddesi uyarınca tazminat talep edilebilmesi için ihtar çekilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, somut olay bakımından bu istinaf sebebinin dinlenebilir olmadığı kanaatine varılmıştır. Ne var ki, mahkemece emsal araştırması yapılmış ise de, söz konusu emsal araştırması dairemizce yeterli görülmemiştir. Bu itibarla yayın tarihleri itibariyle daha fazla edisyon kuruluşlarından emsal araştırması yaptırılması gerekir. Öte yandan … ve … sitesindeki tekrar gösterimler kabul şekli itibariyle de … televizyonunda ilk defa yapılan gösterim için belirlenen 650,00 TL üzerinden hesap edilmesi de doğru değildir. Zira tekrar gösterimlerin daha düşük fiyatta olması gerekir. Öte yandan … ve … sitesinin Türkiye çapında yayın yapıp yapmadığı, uydudan ya da internet üzerinden yayın yapıp yapmadığının RTÜK’ten sorulması, yine … ve … sitesinin izlenilirlik durumlarının bilirkişilerce değerlendirilmesi gerekir. Yargılama bu yönlerden eksiktir. Öte yandan davacı tarafça dava dilekçesinde davalılardan televizyon yayını yapan şirket yönünden “… A.Ş” davalı olarak gösterilmiş ve bu davalı yönünden verilen cevap dilekçesinde de davalının adı “… A.Ş ” olarak gösterilmiş olup bu davalı tarafından verilen istinaf dilekçesinde ise davalının “… A.Ş (… A.Ş) ” olarak gösterildiği, bu davalı tarafından verilen cevap ve delil listesi sunma süresinin uzatılmasına dair talep dilekçesi ekindeki Beşiktaş …Noterliği’nin 6 Ocak 2011 tarihli ve … yevmiye numaralı vekaletnamesinin incelenmesinde ise, … ön adıyla başlayan birçok şirket adına ortak vekaletname verildiği, bu vekaletnamede adı geçen şirketlerin dava dilekçesindeki şirketlerle aynı olmadığı, bu durumun husumete etkisi üzerinde durularak gerektiğinde davacı tarafa açıklama yaptırılarak ayrıca bu hususun sıfatta hata kapsamında kalıp kalmadığı da değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davalılar … A.Ş ile … A.Ş vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda belirtilen yönlerden ayrı ayrı kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar … A.Ş ile … A.Ş vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/06/2018 tarih, 2012/217 esas, 2018/172 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalılar … A.Ş ile … A.Ş’ye iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine, 6-İstinaf aşamasında davalı … A.Ş tarafından yapılan yargılama gideri olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 53,70 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 151,80 TL’nin davacıdan alınarak davalı … A.Ş’ye verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.29/12/2020